• Sonuç bulunamadı

1.3 EKONOMİK BÜYÜMEDE ÇOCUĞUN ROLÜ 22

1.3.2 Çocuk İşgücü ve Yoksulluk İle İlgili Teorik Yaklaşımlar 34

1.3.2.4 Diğer Hipotezler

Yakın geçmişteki literatür incelendiğinde önemli olan söz konusu iki hipoteze ek olarak incelenmesi gereken dört hipotezin daha olduğu görülmektedir. Bu hipotezler lüks ve ikame aksiyomlarını desteklemektedir. Bunlar, “geçinme”, “kredi piyasası” “sermaye piyasası” ve “ebeveynlere ait eğitim hipotezleri” olarak adlandırılmaktadır.

1.3.2.4.1 Geçinme Hipotezi

Bu hipotez belli bir geçinme seviyesine göre ailelerin çocuklarını çalıştırıp çalıştırmamasına karar vermesini test etmektedir. Çocuğun boş zamanı ile hanehalkı geliri arasında pozitif bir ilişki vardır. Test için kişi başına hanehalkı harcamaları yada kişi başına hane geliri kullanılmaktadır. Geçinme seviyesi de kişi başına düşen hanehalkı harcamalarının veya gelirinin medyan değerinin %50’i olarak ele alınmaktadır. Geçinme hipotezine göre, geçinme seviyesi medyan değerinin

göstermektedir. Bir başka deyişle bu çizginin altı yoksul aileleri, üstü ise zengin aileleri ifade etmektedir. Basu ve Van (1998) çalışmasında belirttikleri gibi, ailelerin harcamaları yoksulluk çizgisinin altındayken çocuklarını işgücü piyasasına gönderiyorlarsa; söz konusu seviyenin altında işgücü için pozitif eğim, buna karşılık aileler bu çizginin üstünde ise yatay bir eğim olması gerekmektedir. Eğer alt kesimde eğim çok yüksek ise bu da lüks aksiyomu ile tutarlı olduğunu ifade etmektedir. Bir başka ifadeyle, geçinme hipotezinin doğal bir sonucu olarak düşük gelir düzeylerinde spline fonksiyonu daha dik ve daha yüksek gelir düzeylerinde göreli olarak daha düz olmaktadır (Nielsen ve Dubey, 2002: 485).

1.3.2.4.2 Kredi Piyasası Aksiyomu

Gelişmekte olan ülkelerde kredi piyasasının yetersiz olması durumunda hanede çalışan çocuk sayısı artmaktadır. Basu ve Van (1998) çalışmasında çocuk boş zamanının lüks bir mal olduğunu ve düşük ücretlerde çocukların çalıştığını, yüksek ücretlerde çalışmadığı çoklu denge durumlarıyla açıklanmaya çalışılmıştır. Ranjan (1999) tarafından ele alınan kredi piyasası aksiyomda, işgücü piyasasında çocuğun çalışıp çalışmamasında ve eğitimine devam etmesinde ekonomide kredi piyasasının olup olmaması durumunun da etkili olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada yoksul ailelerin yeterince borç bulabilmeleri durumunda çocuklarını okula gönderebildiklerini ve insan sermayelerine katkıda bulunabildikleri teorik olarak gösterilmektedir. Çocuğun eğitim getirisi çocuğun işgücünün bugünkü değerinden yüksek ise aileler çocukların eğitimine bir başka ifadeyle geleceklerine yatırım yapmak için borçlanmayı tercih edeceklerdir (Brown, 2001: 765).

Yapılan çalışma ekonomide üç tip çalışan olduğu varsayılmaktadır. Bunlar çocuk işgücü, vasıflı ve vasıfsız yetişkin işgücüdür. Bu üç işgücü herhangi bir basit nihai malın (x) üretiminde birbiriyle ikame edilebilmektedirler. Nihai mal x in aşağıdaki kısıt altında üretildiği varsayılmaktadır.

I: vasıfsız yetişkin işgücü olarak nitelendirilen toplam işgücünü göstermektedir. Burada vasıflı yetişkin işçiler vasıfsızlara göre daha etkili, vasıfsız yetişkin işgücü de çocuk işgücüne göre daha etkilidir. Kısaca vasıflı işçiler w ws u( >1) kadar daha fazla üretmektedir. Benzer şekilde çocuk işgücü de vasıfsız işçilerden w wc u(<1)

kadar daha az üretmektedir (wc: çocuk ücreti, ws: vasıflı işgücü ücreti, wu: vasıfsız

işgücü ücreti).

Ayrıca her bir ailede bir ebeveyn ve bir çocuk olduğu varsayılmıştır. Ailenin iki dönem birlikte yaşadığı belirtilmiştir. Birinci dönemde ebeveynlerin b kadar gelir kazandığı ve çocukların çalışmadığı, bununla birlikte ikinci dönemde de ebeveynlerin hiç para kazanmadığı varsayılmıştır. b’nın dağılım fonksiyonu G(b) ile gösterilmektedir. t döneminde ailenin tüketimi Ct ve ilk dönemdeki tasarruflarının da

S kadar olduğu farz edilmiştir. Eğer S< 0 olması durumunda aile borç bulmaya yönelecektir.

İki durum söz konusudur. Bunlardan bir tanesi en iyi durum, diğeri de kredi piyasasının olmadığı durumdur.

1.3.2.4.2.1 En İyi Durum

Burada ekonomide ailenin borçlanabileceği ve uluslararası sermaye piyasasından r faiz oranından kredi alabileceği varsayılmaktadır. Bu durumda hanehalkı iki şekilde hareket edebilir:

(i) Aile çocuklarını işgücü piyasasına göndererek ilk dönem için çocuk işgücü ücreti, ikinci dönem içinde vasıfsız işgücü ücreti kazanmasını sağlayabilir.

(ii) Aile çocuklarını ilk dönemde okula gönderir ve ikinci dönemde vasıflı işgücü ücreti kazanmasını sağlayabilir. Eğitimin getiri oranı i, (1 i) (w  sw ) wu c

kadardır. Bundan dolayı hanehalkı her zaman için çocuklarını okula göndermeyi tercih edecektir. Bu durum ailenin b kadar gelirinden etkilenmemekte sadece

durumda aileler çocuklarını eğitmeyi tercih edecektir. Bu durum çocuk işgücünün tek sebebin yoksulluk olmadığını borçlanma fırsatlarının da olmamasının etkili olduğunu göstermektedir (Ranjan, 1999: 101-102).

1.3.2.4.2.2 Kredi Piyasası Olmadığı Durum

Ailelerin borç alıp vermedikleri ve tasarruf yapmadıkları varsayılsın. Bu durumda aileler çocuklarını okula gönderme kararından vazgeçeceklerdir. Bu da çocuğu okula göndermenin faydasının azalmasının ailenin gelir seviyesi ile ters olarak ilişkili olduğunu göstermektedir.

Sonuç olarak yüksek gelir seviyelerinde aileler çocuklarını okula, düşük gelir seviyelerinde ise çocuklarını çalışmaya göndereceklerdir. Borçlanma fırsatlarının olmaması yüzünden yoksul aileler çocuklarını düzeltici bir tüketim malı olarak görürler (Ranjan, 1999: 103-104).

Kredi piyasası olup olması durumunun çocuk işgücü ve eğitimi üzerindeki etkisini test etmek için aşağıdaki hipotezler kullanılabilmektedir:

H0: Haneler yeterince borç bulamadıklarında çocuk eğitimine devam edemeyecektir.

(Haneler yeterince borç bulamadıklarında çocuk işgücüne katılacaktır.)

H1: Haneler yeterince borç bulduklarında çocuk eğitimine devam edebilecektir.

(Haneler yeterince borç bulduklarında çocuk işgücüne katılmayacaktır.)

1.3.2.4.3 Sermaye Piyasası Aksiyomu

Çocuk işgücü ve yoksulluk alanında yapılan ampirik çalışmalar incelendiğinde ailelerin toprak sahibi ya da gayrimenkul sahibi olup olmadıkları da çocukların ekonomik aktivitelerini etkilemektedir. Eğer ailenin sahip olduğu mal varlığı yeterince ise, ailenin daha az sermaye kısıtı olacaktır. Bu durumda aile gelir fazlalığından dolayı ya gayrimenkule ya da insan sermayesine yatırım yapacaktır.

Bundan dolayı hanehalkının sahip olduğu malvarlığı ile bazı çocuk işgücü arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu açıkça ortadadır. Bununla birlikte eğer aile toprak ile uğraşıyorsa bunun tam tersi yönünde çocuk işgücü ile sahip olunan toprak arasında pozitif yönlü bir ilişki olacaktır. Aileler çocuklarını topraklarında çalıştıracaklardır (Nielsen ve Dubey, 2002: 485). Canagarajah ve Coulombe (1997), çocuk işgücü ile ailenin sahip olduğu toprakların büyüklüğü arasında kuvvetli bir pozitif ilişki olduğunu tesbit etmişlerdir. Benzer şekilde Jensen ve Nielsen (1997), ailenin sahip olduğu toprak özelliklerinin çocukların eğitime devam etme kararını negatif etkilediğini gözlemlemişlerdir.

Sermaye piyasası olup olması durumunun çocuk işgücü ve eğitimi üzerindeki etkisini test etmek için aşağıdaki hipotezler kullanılabilmektedir:

H0: Hanenin sahip olduğu malvarlığı az ise, aile çocuğunu okuldan alıp işgücü

piyasasına gönderecektir.

H1: Hanenin sahip olduğu malvarlığı yeterince fazla ise, aile çocuğunun eğitimine

katkı yapacaktır.

1.3.2.4.4 Ebeveyne Ait Eğitim Hipotezi

Ebeveynin insan sermayesi düzeyi çocuk üretim fonksiyonunda yer aldığında bu çocuğun ekonomik aktivitesini etkilemektedir. Anne ya da babanın eğitim seviyesindeki artış çocuğun daha çok okula gitmesi yönünde etkili olmaktadır. Hatta bu konuda yapılan çalışmalarda özellikle anne eğitiminin artması çocuk insan sermayesinin artmasına önemli derecede etkili olduğu görülmektedir (Nielsen ve Dubey, 2002). Bhalotra ve Tzannatos (2003), Emerson souza (2003) ebeveyn eğitimi ile çocuk işgücü arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Daha eğitimli ebeveynlerin çocuklarının işgücü piyasasında yer alma olasılığının daha az ve eğitime devam etme olasılıklarının daha yüksek olduğunu bulmuşlardır. Ayrıca Emerson ve Souza (2007), Basu ve Ray (2002) çalışmalarında hanede anne eğitiminin artasının çocukların

çalışması üzerinde negatif etkisi olduğunu göstermişlerdir. Bu amaçla iki farklı hipotez kurulabilmektedir.

Ebeveyn eğitim düzeyi, çocuk işgücü ve çocuk eğitimi arasında aşağıdaki gibi hipotez kurulabilir:

H0: Ebeveyn eğitim düzeyi azaldıkça aile çocuğunu okuldan alıp işgücü piyasasına

gönderecektir.

H1: Ebeveyn eğitim düzeyi arttıkça aile çocuğunu işgücü piyasasından alıp eğitimine

İKİNCİ BÖLÜM

ÇOCUK YOKSULLUĞUNUN ÖLÇÜMÜNDE KULLANILAN BAZI TAHMİN YÖNTEMLERİ

2.1 BAĞIMSIZ BİRLEŞTİRİLMİŞ YATAY KESİT VERİLERİ

Ekonomik araştırmalarda farklı veri türleri kullanılmaktadır. Alan araştırmalarında bireylere ve birimlere ait özellikler genellikle zamanının belli bir noktasındaki yatay kesit serileriyle incelenmektedir. Hanehalkı, firma ve şehirler gibi birçok bireysel birimlerin gözlemleri belli bir zaman boyutunda (genellikle yıllık) mevcut olduğunda bazı yöntemler kullanılarak verilerin birleştirilmesi mümkün olmaktadır. Örneğin herhangi bir sanayi kolundaki firma karlarının modellenmesi için basit yatay kesit verisi firma yöneticisinin özellikleri, fiziksel sermaye türü ve finansal kaldıraçları gibi bazı açıklayıcı bağımsız değişkenlere sahip olabilir. Eğer her firma için zaman boyunca veri var ise, yatay kesit tahmincilerinin zaman boyunca sabit kalıp kalmadığı incelenebilir. Tahminciler zaman boyunca sabit kalıyorsa veri setinin birleştirilmesi ile daha etkili parametre tahmincileri elde edilebilir. Yatay kesit ve zaman serilerinin bir araya getirilmesi ile birleştirilmiş veri seti elde edilmektedir (Pindyck ve Rubinfeld, 1991: 223). Bağımsız birleştirilmiş yatay kesit verileri basit tesadüfi örneklemden farklıdır. Basit örneklemde zamanın herhangi bir noktasında ana kütleden gelen örnek gözlemlerinin özdeş dağılmadığı görülür (Wooldridge, 2002;408).

Zaman boyutuna sahip kesit serilerini kullanarak ekonomik ilişkilerin tahmin edilmesi yöntemine panel veri analizi adı verilmektedir. Bu analizde zaman serileri ile kesit serileri bir araya getirilerek, hem zaman hem de kesit boyutuna sahip veri seti oluşturulmaktadır. Günümüzde birçok çalışmada zaman ve yatay kesit verilerinin birleştirilmesi ile elde edilen veri setleri oluşturulmaktadır. Panel veri tahminlenmesi ekonomik verilerde etkin çözümsel bir yöntemdir. Sosyal bilimciler arasında panel

kesit verisi (örneğin ülke, firma, birey vb.) ve T zaman periyodunun birlikte analiz edilmesini sağlamaktadır. Birleştirilmiş panel veri kümesi matrisi, veri setindeki her bir yatay kesit üyesi için zaman serilerinden meydana gelmektedir (Asteriou ve Hall, 2007:344).

Panel veri analizini kullanan bazı çalışmalar ülkeler, firmalar ve endüstri verilerini zaman serileri ile eşanlı olarak analiz edebilmektedir. Bu tür veriler ekonomik durum ve değişkenler hakkında zengin bilgi kaynaklarıdır (Greene, 2005:283).