• Sonuç bulunamadı

II. Kişilikler 1 Dini Kişilikler

1.4. Diğer Dinî Kişilikler: 1 Bilâl-i Habeş

Hz. Peygamber efendimizin müezzini olarak bilinir. Bilâl, İslâm dinini ilk kabul edenlerden biridir. Çok güzel, gür ve etkili bir sese sahip olduğu için Hz. Muhammed'in müezzini olmuş sahabedir. Dîvânda da bu yönü ile kendisine telmihte bulunulmuştur. Aslen

Habeşli bir köle olduğu için Bilâl-i Habeşî olarak anılmıştır. Müşriklerin işkencelerine uzun müddet göğüs germiş (Pala 1989: 86), “Allah birdir” sözünü dilinden bırakmamıştır. Namaz

vakti geldiğinde Hz. Peygamber ezan okuması için Bilal’e “Ey Bilâl bizi ferahlandır!” diye seslenirmiş. Memduhun icraatları övülürken göndermede bulunulur.

Halka i'lâm etmeğe din-i Muhammed tâ'atin Eylediñ ol Mescid-i Aksâ'ya ta'yîn-i Bilâl (K. 13/23)

1.4.2. Ebü’l-Fazl

Hz. Ali’nin Hz. Fatıma’nın vefatından sonra evlendiği Ümmü Benin’den olan oğludur. Abbas olarak da bilinmektedir. Kerbela’da Hz. Hüseyin’in bayraktarlığını yapmış ve şehit olmuştur (Kılınç, 2017: 497). Dîvân’da memduhun ziyareti çerçevesinde anılır.

Makam-ı Kanber ü evlad-ı Fazl ü ba'z-ı Ehl-i Beyt Tavaf ettiñ civan-merdane kıldıñ çok zer-efşani (K. 26/9)

1.4.3. Havvâ:

İlk yaratılan kadın. Hz. Âdem’in zevcesi ve insan neslinin annesi. Tevrat’a göre insan neslinin annesine Havvâ adı bütün yaşayanların annesi olduğu için canlı, yaşayan anlamında Hz. Adem tarafından verildi. Tevrat tefsirlerine göre Havvâ, Âdem’in sol böğründeki on

üçüncü kaburga kemiğinden yaratıldı (Zavotçu, 2013: 335). Ümmü’l-beşer (insanlığın

annesi) lâkabıyla anılır. Kız ve erkek, çifter çifter kırk sekiz çocuğu olmuştur. Âdem’den bir yıl sonra vefât etmiştir. Kadınlarla iyi geçinmek ve onların hatırını hoş tutmak hususunda

hadîslerde eğri bir kemiğe benzetilen kadının üzerine fazla gitmemek gerektiği ve çabucak kırılıvereceği anlatılmıştır (Pala, 1989: 220). Osmanlı şiirinde Âdem-Havva hep birlikte anılmıştır (G. 280/6). İnsan soyunun başlangıcı, erkek ve kadın soyu; cennetten kovulma, çıplaklık, yeryüzünde yerleşme temel motiflerdendir (Akkuş, 2000: 70).

Hisâb-ı rızkını kılmış temâmi-i beşeriñ

Henüz Âdem’e peyvend kılmadın Havvâ (K. 1/60)

1.4.4. Hz. Meryem:

Hz. İsa'nın annesi. Hz. Davûd Peygamber'in soyundan İmran adlı bir zatın kızıdır. Anne-babasının çocuğu olmamış. Onlar da çocukları olursa kiliseye bağışlamayı adamışlar. Hz. Meryem doğunca oranın imamı Hz. Zekeriyya peygambere teslim etmişler. 15 yaşındayken, adı Kur'ân'da geçen (Yasin/20) Yusuf Neccâr'a nişanlanmış ise de ona varmadan Cebrail vasıtasıyla üflenip gebe kalmıştır. Yahudiler ona çok eziyetler etmişlerdir. Nişanlısı onu alıp Nâsıra'ya götürmüştür. Filistin kralı Herod, doğacak çocuğun öldürülmesini emredince de Mısır'a veya Anadolu'ya gitmişler. Hz. İsa'nın hayatı boyunca annesi Meryem de hayatta imiş. Hz. İsa'nın göğe çekilmesinden bir müddet sonra vefat etmiştir (Pala; 1989: 334). Dîvânda Hz. İsa'yı doğurması, Cebrail tarafından üfürülme yoluyla gebe kalması (K. 24/5) damen-i Meryem (121/6) gibi husûsiyetleriyle ele alınır.

Gerd-i râhın azm-i gerdûn etti kim bu kadr ile Şöhre-i âlem hemîn İsî-i Meryem olmasın (G. 235/3)

1.4.5. ‘İmrân:

Hz. Mûsâ ile Meryem'in babalarının adıdır. Mûsâ'nın babası olan İmrân'ın Firavun'un hazinedârı olduğu rivayet edilmektedir. Kur’an-ı Kerîm’deki 3. surenin adı "Al-i imrân (İmran ailesi)"dir. Bu surede, Mûsâ ve İsa peygamberlerden bahsedilmektedir. Buna göre "Al-i ‘imrân" sözü önce Mûsa-Harun sonra da Meryem-İsa yerine kullanılmıştır (Pala, 1989: 255).

Verir fakr içre şükr ehline kadr-i Müsî-i îmran

1.4.6. Kabil

Hz. Adem’in büyük oğlu olup kardeşi Habil’i öldürmüştür (Pala, 1989: 270). Kabil, kardeşini kıskanması, kibirlenmesi, yeryüzünde ilk kanı dökmesi gibi yönlerden bahis konusu edilir. Dîvânda kan dökme bakımından çeşitli ilgilerle bir beyitte geçmektedir.

N'ola kan dökmekte mâhir olsa çeşmim merdümi Nutfe-i Kâbil'dir ü gamzeñ kimi üstâdı var (G. 75/2)

1.4.7. Kanber:

Kanber, Hz. Ali’nin kölesidir. Dîvân’da iki beyitte geçer. İlkinde memduhun Kanber’in makamını ziyaret ettiği belirtilir (K. 26/9). İkincisinde ise Alevi kaynaklarda geçen bir rivayete gönderme yapar. Kılınç (2017: 478)’ın aktardığı rivayete göre; Hz. Ali ve Kanber

birlikte yolculuk ederken karşılarına muhtaç bir kişi çıkar ve aç olduğunu söyler. Hz. Ali de Kanber’den fakire yiyecek vermesini ister. Kanber, yiyecek heybededir der. Hz. Ali, heybeyi de ver der. Kanber, heybe devenin sırtındadır der. Hz. Ali deveyi de ver der. Devenin üzerinde Kanber de vardır. Şair, bu olaya telmihte bulunur.

Gehî muhtaca vermiş Kanber'i tuğyan edip lutfı

Gehî arslandan almış muztarip halinde Selmânı (K. 26/25)

1.4.8. Ukayl bin Ebi Talib:

Hz. Ali’nin büyük kardeşidir. Yezid’in karşısında Hz. Hüseyin’in yanında yer almıştır (Kılınç, 2017: 493). Safevilerin Bağdat valisi İbrahim Han’a sunulan kasidede memduhun övgüsü içinde geçer. Onun Kerbela’yı ve Necef’i ziyareti anlatılırken değinilir.

Ukayl ibn-i Ebi Tâlib'den istimdad edip himmet Tarîk-i Kerbelâ'ya başladıñ akran ü a’yanı (K. 26/18)

1.4.9. Veysü'l-Karen (Veysel Karanî):

Tâbiîn’in büyüklerindendir. Yemen’in Karen köyündendir. Peygamberimizin zamanında Yemende yaşayan Veysel Karani Hz. Peygamberi görmek için Medine’ye gelmiş

fakat annesinin tembihi sebebiyle Hz. Peygamberi evde bulamayınca hâne-i saadetine teşrifini beklemeden Karen’e geri dönmüştür. Peygamberimiz eve dönünce onun kokusunu duymuş ve hırkasının ona verilmesini vasiyet etmiştir (Kılınç, 2017: 494). Peygamberimizi

görmeden iman etmesi ve ona olan sevgisiyle bilinir. Hakkında birçok menkıbeler vardır. Hz. Ali’nin askerleri arasındayken hicretin 37. yılında şehîd olmuştur (Pala, 1989: 514). Dîvânda bir beyitte kendisine telmihte bulunulmuştur.

Adâlet tinetiniñ tarzını ol pâk-tenden sor

Nübüvvet hırkasınıñ zevkini Veysü'l-Karen'den sor (K. 12: V-7)

1.4.10. Zehrâ (Fatıma):

Hz. Muhammed’in peygamber olarak gönderilişinden yaklaşık bir yıl önce Mekke’de doğan küçük kızı. Zehrâ (parlak ve aydınlık yüzlü kadın) ve Betül (iffetli ve nâmûslu kadın) lakaplarıyla da anılan Fâtıma, M. 624 yılında Hz. Ali ile evlendi ve bu evlilikten doğan çocuklarıyla Hz. Muhammed’in soyunu devam ettirdi (Doğruel, 2019: 249). Hz. Ali’nin eşi, Hz. Hasan ve Hüseyin’in annesi ve Hz. Muhammed’in kızı olan Hz. Fatıma, Fuzûlî Dîvânı’nda 3 beyitte geçer. İlki Hz. Ali ve on iki imâmın övgüsü için yazılmış bulunan Elifname’de zikredilmektedir. İkincisi Bagdad kadısı olan Seyyid Mehmed'e sunulmuş olan kasidededir. Seyyid Mehmed, bu kasidede Hz. Muhammed soyu, gül bahçesinin gülü olarak

nitelenmiştir (K. 21/35). Yasemin, nazik ve nazlı ömrünü boşa geçirmez ihlas ile özünü “Hayrü’n-nisa”nın yolunun toprağı eyler.

Zâyi’ geçirmez yasemin ömr-i lâtif ü nazenîn İhlâs ile eyler özün hâk-i reh-i Hayrü'n-nisâ (K. 8/15) Ey vücûdun sebeb-i tavkiyet-i şer’i şerîf

Bünye-i illet-i Zehrâ'ya sedâdın mi’mâr (K. 40/22)

2. Tarihi-Efsanevi Kişilikler: