• Sonuç bulunamadı

IV) LİBERALİZME GEÇİŞİN TETİKLENMESİ

2) Devrime Direnmenin Sonu

Max Weber devleti ‘’meşru şiddet tekeli’’ olarak tarif etmektedir.

Köle sömürüsüne dayalı plantasyon sistemi kölelere baskı uygulayan ve onları siyasi sistemin dışına iten siyasal kurumlar olmasa varlığını sürdüremezdi.

Oysa ekonomik büyüme ve teknolojik değişim iktisatçı Joseph Schumpeter’in deyişi ile ‘’yaratıcı yıkım’’ getirir. Eski yeniyle değişir, yeni şirketler işi eskilerin elinden alır.

18.yy da sanayi Devriminin arefesinde çoğu Avrupa ülkesinin kontrolü aristokrasi ve geleneksel elitlerin elindeydi. Bunların başlıca gelir kaynağını arazi sahipliği veya monarşilerin onlara sağladığı tekeller ve diğerlerine uyguladıkları giriş engelleriyle sağlanan imtiyazlar oluşturuyordu. Sanayinin, fabrikaların ve şehirlerin yayılması ‘’yaratıcı yıkım’’la kaynakları araziden ayırmış, arazi kiralarını düşürmüş ve arazi sahiplerinin işçilere ödedikleri ücretleri artırmıştır. Geçmişi elitleri ticari ayrıcalıklarına ortak çıkan, aşındıran

27 Napolyon Rusya hezimetinin ardından Haziran 1813’de Wellington idaresindeki Britanya, İspanya ve Portekiz ordularına Vitoria savaşını kaybederek İspanya’dan, Ekim 1813’de 195 bin kişilik ordusu 360 bin kişilik Müttefikler ordusuna Leipzig savaşını kaybederek Almanya’dan çekilmek zorunda kalır. 6 Nisan 1814 günü tahttan çekilen Napolyon, Elba adasına sürgüne gönderilir. Sürgünden kaçan Napolyon’un 20 Mart 1815’te Paris’e dönerek seferberlik ilan ettiğini haber alan Viyana Kongresi, Napolyon’a karşı silahlanma kararı alır. Napolyon yaklaşık 200 bin, müttefikler 150 bin asker toplar. 18 Haziran 1815’te Waterloo’da iki ordu karşılaşır Ağır yenilgi alan Napolyon, Saint Helena’ya sürgün edilir ve 1821’de ölene burada kadar kalır.

Napolyon Savaşları tarihte görülmüş en büyük savaşlardan biridir. Fransa ve Müttefikleri 1 milyon, Rusya 400 bin, Prusya 200 bin, Avusturya 300 bin, İspanya 300 bin, Britanya 312 bin olmak üzere 2.512.000 asker ve 1 milyon siville 3.5 milyon kişi hayatını kaybetmiştir.

yeni işadamlarının, tüccarların ortaya çıkışı ile ekonomik ve siyasi kayba uğramıştır. Sanayileşmenin tek kaybedeni aristokrasi değil, el becerilerinin yerini makineleşmenin alması ile zanaatkarlardır da aynı zamanda.

Gelişime direnenler her zaman olmuştur. Makinelere karşı ayaklanıp onları tahrip eden ‘’Luddistler’’ isyanları ortaya çıkmıştır. Örneğin atkı mekiğini icat eden John Kay’in evi 1753’de Luddistler tarafından yakılmıştır.

Avusturya-Macaristan ve Rusya İmparatorluklarında ise sanayi kasten engellenmiş, buna bağlı olarak da bu ülkelerin gücü kesilmiştir.

Değişen ekonomik anlayış ve çevrenin ekonomik gelişime katkısını anlamak için herhalde buhar makinesinden daha iyi bir örnek yoktur, şöyle ki;

‘’James Watt’ın 1765’de geliştirdiği buhar makinesinin sanayide kullanımı 1776’da başlar. Oysa daha önce Almanya’da matematik profesörü olan Fransız mucit Papin 1679’da buhar kazanı tasarlamış, 1690’da pistonlu motora dönüştürmüş ve 1705’de dünyanın ilk istimbotunu yolculuğa hazır hale getirmişti. Nehirde icadını denemek ve bu deneme sırasında nehirde trafikten kazanç sağlayan kayıkçılar loncası tarafından rahatsız edilmemek için şehir yönetimine dilekçe yazdı. Ancak ‘’nedeni açıklanamayan ciddi engeller tespiti’’ ifadesiyle dilekçesi reddedildi. Yine de yolculuğa başlayan Papin’in istimbotu lonca üyeleri tarafından saldırıya uğradı ve hem gemi hem de motoru parçalandı. Papin yoksulluk içinde öldü ve isimsiz bir mezara konuldu.’’

Değişime direnmenin maliyeti Osmanlı İmparatorluğu örneğinde de çok açıktır. Gelişim için öncelikle insan kaynağına yatırım yapılması ve bunun için eğitimin önemi yadsınamaz. 1445’de Gutenberg’in (Mainz-Almanya) icadından çok kısa süre sonra Avrupa’da yayılan matbaa makinesi daha 1485’de II.Bayazıd tarafından yasaklanmış ve 1727’ye kadar öyle kalmıştır. Bu tarihte izin verilen Müteferrika 1729’da ilk baskısını yaptığından işi bıraktığı 1743’e kadar ise yalnızca 17 kitap basmış, işi devralan ailesi ise 1797’de pes edene kadar 7 kitapta kalmıştır. Gelişime karşı çıkanlar o tarihlerde İstanbul’da 80.000’e ulaştığı tahmin edilen hattat ve katiplerdir. Sonuç olarak 1800’de İngiltere’de yetişkin erkeklerin %60, kadınların %40’ı okuryazar iken ve Almanya ile Hollanda’da bu oran daha da yukarı iken Osmanlı topraklarında

yaşayanların %3’ü okur yazardı. Yine ekonomik olarak gücü gerilemiş olan Portekiz gibi ülkelerde de oran %20’yi ancak buluyordu.

Geri kalmada mülkiyet haklarının olmaması ya da adalet sisteminin bozukluğuna da İspanya iyi bir örnektir; 1492’de İspanya Yahudileri ülkeden kovmuş, ayrılmaları için 4 ay süre vermiş, mal ve mülklerini düşük fiyatta satmak zorunda kalan Yahudilerin ülkeden gümüş veya altın çıkartmasına da izin verilmemişti. 120 yıl sonra da bu kez 1609-14 arasında Endülüs eyaletlerinde eski Arap soylarından gelen Moriskolar kovuldu. 1557 ve 1560’da Kral Philip borcunu ödemeyerek bankacı Fugger ve Welser ailelerinin iflasına neden oldu. 1575, 1596, 1607, 1627, 1647, 1652, 1660 ve 1662’de de borçlarını ödemeyerek Alman bankerlerin yerini alan Cenevizli bankerlerin batmasına neden oldular. Ekonomik gelişmeye ket vuran ortam nedeniyle 1600’lerin başında şehirleşme oranı %20 iken yüz yıl sonunda artmak yerine %10’a düştü.

Habsburg İmparatorluğunun batışını gösteren yaklaşımı 1800’lerin başında Dışişleri Bakan Yardımcısının sözleri açıklar; ‘’..Geniş kitlelerin varlıklı ve bağımsız hale gelmelerini hiç istemeyiz. Aksi halde onlara nasıl hükmederdik?’’ 1775’e kadar Avusturya’da, 1784’e kadar Macaristan’da bile iç gümrük alınmasının, ithal mallara çok yüksek gümrük oranları uygulanmasının, daha da kötüsü 1802-1811 arası Viyana’da yeni fabrika inşaasını değişimden korkarak yasaklaması kuşkusuz İmparatorluğun yokolmasının ardındaki nedenlerdir.

Yüzlerce yıl dünyanın en zengin ülkesi olan Çin’de kendi iktidarlarına gelecek tehditlerden korktukları için 1377-1397 arası dış ticaretin komple yasaklanması, 1433’de yine bu yasağın başlatılması, hatta 1436’da açık deniz gemilerinin inşasının dahi yasaklanması ve dış ticaret yasağının 1567’e kadar kaldırılması, 1661’de Çin’in ticari açıdan en faal bölgesi olan tüm güney sahili sakinlerinin İmparator Kangxi emriyle 27 km içerilere taşınmak zorunda bırakılarak, devriye gezilmesi ile yasağın uygulanmasının 1693’e kadar sıkı kontrolünün Çin’in ekonomik açıdan geri düşmesinde etkisi çok açıktır.

Benzer Belgeler