• Sonuç bulunamadı

4. BUGÜNKÜ AFGANİSTAN’IN ETNİK VE COĞRAFİ YAPISI

2.3. TALİBAN’IN ETKİSİZ HALE GETİRİLMESİ

3.1.2. Devlet

Taliban’ın lideri, Emir-ül- Müminin ya da Müminlerin Komutanı olarak da Bilinen Molla Muhammed Ömer’dir. Aynı zamanda sorgusuz ve sualsiz bütün askeri salahiyet yine Molla Ömer’in kendisine aittir. Kimse Molla Ömer’in kendisine veya işlerine karışamıyor savaş hallerinde bile ön saflarda mücadele eden Taliban komutanları direkt Molla Ömer’in kendisiyle bağlantı kuruyordu. Yine de en etkili yönetim organı on kişilik bir geçici yönetim konseyi ya da Kabil Şurası, ikincisiyse Askeri Şura’dır. Taliban ilk kez ortaya çıktığı zamandan itibaren, 1996 yılında Kabil’i elde edinceye kadar Afganistan’da resmi bir şekilde herhangi bir devlet kurma düşüncesine sahip değildi. Hatta bu sözlerini daha da güçlendirmek için Molla Muhammed Gavs ile Şir Muhammed Abbas Stanakzey’yi Birleşmiş Milletlere bildirmek amacıyla Avrupa’ya göndermişti. Daha sonra bu düşüncelerini yavaş yavaş değiştirerek resmi bir devlet kurma fikrini ortaya koymuştu.

Kandaharı ele geçiren ve Taliban hareketine katılıp başkanlık yapan veya üst makamlarına gelmiş olup kurucu üyelerinden oluşan kişilerin isimlerini söyle sıralamak mümkündür.256

1. Molla Ömer Emir-ül-Müminin yani Müminlerin önderi ve Taliban harektinin başı.

2. Molla Muhammed Rabbani Ahund Yönetim Konseyi ve Taliban Başkan Vekili.

3. Molla Muhammed Gavs, Haziran 1997’ye dek vekâleten Dışişleri Bakanı. 4. Molla Muhammed Hasan, Genel Kurmay Başkanı.

5. Molla Muhammed Fazıl Ahund, Kara Kuvvetleri Komutanı. 6. Molla Abdül Rezzak, Gümrük İdaresi Başkanı.

7. Molla Seyit Gıyaseddin Ağa, Vekâleten Enformasyon Başkanı. 8. Molla Hayrullah Hayırha, Vekâleten İçişleri Bakanı.

Taliban’ın askeri yönetim yapısı ve askeri şurasında yer alan kişilerin adlarını makam ve mevki açısından derecelendirirerek şöyle sıralayabiliriz.

256 Müjde, Penc Sal Salteyi Taliban, s. 17

1. Başkomutanı: Molla Muhammed Ömer.

2. Genelkurmay Başkanı: Molla Muhammed Hasan. 3. Kara Kuvvetleri Başkanı: Molla Rahmatullah Ahund. 4. Kara Kuvvetleri Komutanı: Molla Muhammed Fazıl. 5. Ordu Komutanı: Molla Cuma Han.

6. Ordu Komutanı: Molla Muhammed Yunus. 7. Ordu Komutanı: Molla Muhammed Gül. 8. Ordu Komutanı: Molla Muhammed Aziz Han.

9. Dördüncü Zırhlı Birlikler Komutanı: Molla Mohammed Zahir.

Taliban hareketine yer alarak 2000 yılında Kabil şurası’nda görev alan bakanlar:

1. Molla Vekil Ahmed Mütevekkil Dışişleri Bakanı. 2. Molla Muhammed Abbas Ahund Halk Sağlığı Bakanı. 3. Molla Abdül Rezzak İçişler Bakanı.

4. Molla Ubeydullah Ahund Bayındırlık Bakanı. 5. Molla Tahir Enveri Maliye Bakanı.

6. Molla Kudretullah Enformasyon ve Kültür Bakanı. 7. Molla Abdül Letif Mansur Tarım Bakanı.

8. Molla Muhammed İsa Su ve Elektrik Bakanı. 9. Mevlana Ahmadullah Muti İletişim Bakanı. 10. Molla Nureddin Turabi Adalet Bakanı.

11. Mevlevi Hamduulah Numani Yüksek Öğretim Bakanı. 12. Mevlevi Ahmed Can Doğal Kaynaklar ve Endüstri Bakanı. 13. Mevlevi Celaleddin Hakani Cephe İşleri.

14. Kari Din Muhammed Planlama.257

257 Reşid, Ticareti Mafya, s. 316

Taliban askerlerinin içinde üst makamlara sahip olanların hemen hemen hepsi Molla idi. Ama bu Mollaların siyasetten ve idarecilikten hiç haberi yoktu; çünkü onlar önceden yüksek eğitim alan kimseler değillerdi. Mesela, Molla Ğavs Dış işleri Bakanı, Molla Abdullah Savunma Bakanı, Molla Tahir Enveri Maliye bakanı, Molla Ahmet Nanani gibileri Taliban’ın kabinesini oluşturuyordu. Fakat onlar önce ne siyasetten anlıyordu ne idarecilikten ve ne de teknolojiden; hatta öyle ki çoğunluğu 1994 yılından sonra teknolojiyle karşılaşmışlardı. Evet, durum böyle olunca peki nasıl oluyor da günümüz dünyasından hiç haberi olmayan birisinin savunma bakanı, sağlık bakanı, milli eğitim bakanı gibi işleri yürütmesi mümkün oluyor. Ayrıca Taliban yavaş yavaş Afganistan’da normal okul sistemlerini kaldırarak medrese sistemini getirmeye çalışıyordu. Bu dönemde iş kesinlikle ehline verilmiyordu. Herkesin bildiği gibi iş ehline verilmediğinde toplumda kargaşanın çıkması da normaldir. Yine de Taliban’ın nezdinde herkesin bildiği gibi işin ustası olan ya da Taliban tarafından kendisine bir görev verildiği zaman o görevi en kaliteli bir şekilde ileri götürenin hiç önemi yoktu. Aksine Taliban yönetiminin içinde en önemli olan ya Mevlevi veyahut da Molla lakabını taşıyanların yer almasıydı. Taliban hükümetinin önemli olan yerlerine atanmak için bazen de Mevlana Fazlurrahman ve Mevlana Samiül-Hak tarafından getirilmiş olan mektuplar da çok önemliydi. Bu arada Mevlevi Yunus Halis’in de mektupları işi görürdü. Yani normal bir kişinin herhangi bir yerde iş yeri açabilmesi için ya da Taliban hükümetine memur olarak çalışabilmesi için Taliban’ın önde gelen komutanlarına gider işlerine bir çözüm bulurlardı veyahut da Mevlevi Yunus Halis gibi etkili birisinin yanına giderek işlerini hallederlerdi. Aynı zamanda normal bir memurun maaşıyla bir Talibin almış olduğu maaşın arasında çok fark vardı. Bir devlet memuru aylar geçtikten sonra maaşını ancak alabilirken bir Talip askeri her 15 günde bir kez maaş alıyordu. Bir de Taliban için “Andival” (Dost) kelimesi çok önemliydi, çünkü Andival sözcüğü Peştu dilinde samimi bir dosttan daha çok önem taşımaktaydı. Birbirini tanımayan Taliban ise “Sen kimin Andivali sin” diye soruyorlardı. Bir vali, vezir veya bir emniyet komutanı bir vilayetten başka bir vilayete görev yapmak için gittiğinde yanındaki bütün Andivallarını götürüyordu ve buna kimse karışamıyordu.258

258 Müjde, Penc Sal Salteyi Taliban, s. 29

Taliban kendilerinden önceki rejimlere memurluk yapan kimseleri araştırıp öğrendikten sonra görevlerinden uzaklaştırıyordu. Ayrıca Taliban iktidarının ilk ayında Tacik, Pençşirî gibi etnik gruplara mensup kişilerin evleri aranıyor ve bu insanlar eski yönetim yanlısı oldukları gerekçesiyle cezalandırılıyordu.259 Halkı cezalandırma işleri daha çok Talibanın Emri Bil Maruf ve Nehy Ani’l Münker (Dini Polis) adı altında çalışan kişilerine bırakılmıştı. Taliban Emri Bil Maruf ve Nehy Ani’l Münker (Dini Polis) ismi altında görevlendirilen adamlarına o kadar salahiyet vermişti ki, izinsiz bir şekilde herkesin evine rahatça girebiliyordu. Ama bunların birçoğu ne dinden ne de İslâm dininde olan Şeriat kurallarından haberdardı. Buna örnek olarak Taliban döneminde gerçekleşen şu misali verebiliriz: Emri Bil Maruf’un neşerat reisinin dediğine göre “Bir gün ben herkesi namaz kılması için caminin yanındaki sokağı kapattım. O anda bizim bir görevlimiz o sokaktan geçen bir adamın önünü keserek zorla namaz kılması için camiye doğru yönlendirmeye başladı. Sokaktaki adamsa” “Ben SİH’İM” diye cevap verdiğinde, bizim görevli adamımız ona, “Sih misin ya da başka bir şey misin beni ilgilendirmiyor ama sonuçta bir Müslümansın camiye gidip namaz kılman gerekiyor” dedi.260