• Sonuç bulunamadı

DERNEKLERİN VERGİ KANUNLARI KARŞISINDAKİ DURUMU 1.Derneklerin Vergi Mükellefiyeti

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesine göre dernek kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmazken, aynı maddenin (ç) bendi ile derneklere ait iktisadi işletmeler kurumlar vergisi mükellefiyeti kapsamına alınmışlardır. Aynı Kanunun 2 nci maddesinin beşinci fıkrasında, derneklere ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ile kooperatifler dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin derneklerin iktisadi işletmeleri olduğu, aynı maddenin altıncı fıkrasında da derneklere ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal ve hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi işletme niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, derneklerin tüzel kişiliği itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmamaktadır. Ancak, derneklerin devamlılık arz eden ticari, sınai veya zirai nitelikte diğer bir ifadeyle bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifası gibi bir faaliyetinin bulunması halinde bu faaliyetler nedeniyle oluşacak iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekecektir.

2.Derneklerin Yapacakları Ödemeler Üzerinden Gelir Vergisi Kesintisi

Dernekler, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 üncü maddesinde nakden veya hesaben ödeme yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur tutulanlar arasında sayılmıştır. Bu madde hükmüne istinaden, derneklerin nakden veya hesaben yapacakları ödemeler üzerinden yapmış oldukları tevkifatları, muhtasar beyanname ile ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer vergi dairesine beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.

Örnek 1: (X) Derneği tarafından gelir vergisi mükellefi Bay (A)’ya ait işyeri aylık brüt 2.000 TL’ye kiralanmıştır. Dernek tarafından kişiye brüt 2.000 TL ödeme yapılması durumunda %20 oranında kesinti yapılarak, kesinti tutarı olan 400 TL, dernek tarafından ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer vergi dairesine ertesi ayın 23’ünde muhtasar beyanname ile beyan edilecektir.

(GVK 94/5-a)

Örnek2: (A) Derneği tarafından, dernek logosunda kullanılmak üzere serbest meslek erbabı karikatürist Bay (B)'ye yaptırılan çizim sonucu ödenen brüt 4.000 TL üzerinden %17 oranında stopaj yapılarak, kesinti tutarı olan 680 TL, dernek tarafından muhtasar beyanname ile beyan edilecektir. (GVK 94/2-a)

3.1.Derneklerden Kiralanan Gayrimenkullere Yapılacak Tevkifat

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (5/b) bendinde, derneklere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre GVK 94/1 de yer alan kurum ve kuruluşlar, derneklere ait gayrimenkulleri kiralamaları durumunda, kira karşılığında yapılan ödemelerden

%20 oranında tevkifat yapmak durumundadırlar.

Bununla birlikte derneklere ait taşınmazların bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde kiralanması halinde, oluşacak iktisadi işletme kurumlar vergisi mükellefi olduğundan elde edilen kira gelirleri üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır. Diğer taraftan 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 2. Maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre; 01.01.2008-31.12.2015 tarihleri arasında derneklerce elde edilen kesinti suretiyle vergilendirilmiş mal ve hakların 3.Derneklerin Elde Ettikleri Gayrimenkul Sermaye İratlarının Vergilendirilmesi

Bu tevkifatın yapılması bakımından kendisine kira ödemesinden bulunulan derneğin kamuya yararlı ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmış dernek olması önem arz etmemektedir.

Ancak, özel kanunlarında gelir veya kurumlar vergisine ilişkin istisna veya muafiyet hükümleri bulunan dernek ve vakıflara ait gayrimenkullerin kiralanması dolayısıyla bunlara yapılan kira ödemelerinden tevkifat yapılmayacağı tabiidir.

Örnek 1: KLC Derneği tüzüğü gereği üyelerinden toplamış olduğu aidatlarla gayrimenkul satın almakta ve bunları kiraya vererek, gelirini dernek işlerinde kullanmaktadır. Dernek bu işlerin takibi için bir ofis kiralamış ve bir personel istihdam etmiştir.

Derneğin yapmış olduğu bu faaliyet süreklilik-organizasyon-ticari mahiyette olma vb unsurları ihtiva ettiğinden, derneğin iktisadi işletmesi oluşmuş sayılır ve derneğe yapılacak ödemelerden tevkifat yapılmaz.

Derneğin Kurumlar Vergisi mükellefiyeti doğduğundan dernek kendi gelirini kendisi beyan ederek tahakkuk eden vergisini öder.

Örnek 2: EVM Derneği üyelerinden toplamış olduğu aidatlarla 2 katlı bir gayrimenkul almış, bu gayrimenkulün üst katını dernek işleri için kullanırken alt katını derneğe gelir oluşturması hasebiyle X A.Ş.'ye kiraya vermiştir.Bu durumda iktisadi işletme oluşmuş sayılmayacağından dolayı X A.Ş., EVM Derneğine yapacağı ödeme dolayısıyla GVK 94/5-b gereği %20 oranında tevkifat yapacaktır.

3.2.Derneklere Ait Gayrimenkullerin Kiralanmasının KDV Karşısındaki Durumu Katma Değer Vergisi Kanununun;

-1/3-f maddesinde; Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin katma değer vergisine tabi olduğu,

-1/3-g maddesinde; Dernekler ve sayılan kurum ile kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticarî, sınaî, ziraî ve meslekî nitelikteki teslim ve hizmetlerinin, katma değer vergisine tabi olduğu,

-17/4-d maddesinde ise iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu,

hüküm altına alınmıştır.

Derneklere ait gayrimenkullerin iktisadi işletmeye dahil olmamak kaydıyla kiraya verilmesi işlemi Katma Değer Vergisi Kanununun 1/3-f maddesine göre katma değer vergisinin konusuna girmekle birlikte, söz konusu kiralama işlemi Kanunun 17/4-d maddesine göre katma değer vergisinden istisna tutulmaktadır.

Öte yandan, derneğe bağlı iktisadi işletmeye ait gayrimenkullerin kiraya verilmesi işlemi ise Katma Değer Vergisi Kanununun 1/3-g maddesine göre katma değer

Bu bağlamda derneklere ait aşağıdaki gayrimenkullerin kiralanması işlemleri KDV’den istisnadır:

 Arazi, bina (döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir), maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüz’üleri ve teferruatı,

 Voli mahalleri ve dalyanlar,

 Gayrimenkullerin, ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüz’üleri ve teferruatı ile bilumum tesisatı demirbaş eşyası ve döşemeleri

KDVK 1/3-f kapsamında ise

3.3.Gayrimenkul Dışındaki Diğer Mal ve Hakların Kiralanması İşlemlerinin Katma Değer Vergisi Karşısındaki Durumu

GVK.nun 70. maddesinde sayılan gayrimenkul dışında kalan diğer mal ve hakların dernekler tarafından kiraya verilmesi işlemleri, iktisadi işletmeye dahil olsun veya olmasın katma değer vergisine tabi bulunmaktadır. Bunların kiraya verilmesi işlemlerinde, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-d maddesinde yer alan istisnanın uygulanması söz konusu değildir.

Dolayısı ile bu mal ve hakların dernekler tarafından kiraya verilmesi katma değer vergisine tabi olacaktır. Böylece, motorlu tahmil-tahliye araçları, kara nakliye vasıtaları, uçaklar, gemiler, iş makineleri, arama, işletme, imtiyaz hakları ve ruhsatları ile diğer haklar vb. nin kiraya verilmesi işleminde bunların iktisadi işletmeye dahil olup olmamasına bakılmaksızın katma değer vergisi hesaplanması gerekmektedir. Söz konusu mal ve hakların yurt dışından kiralanması da vergiye tabidir.

Bu mal ve hakları kiraya veren derneklerin gerçek usulde katma değer vergisi mükellefiyetlerinin bulunmaması ve kiralayanın gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olması halinde, bu işlem üzerinden hesaplanan katma değer vergisi kiralayan tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilerek ödenecektir. Bu kapsamdaki kiralamalarda kiraya veren ve katma değer vergisi mükellefiyeti bulunmayan dernek tarafından herhangi bir beyan yapılmayacaktır.

Bu mal ve hakları kiralayanların da gerçek usulde katma değer vergisi mükellefiyeti bulunmaması halinde, dernek adına gerçek usulde katma değer vergisi mükellefiyeti tesis edilecek ve bu işlem üzerinden hesaplanan katma değer vergisi dernek tarafından mükellef sıfatıyla 1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilecektir.

4.Derneğin Tasarruflarını Bankada Değerlendirmesi Sonucunda Elde Ettiği Menkul Sermaye İratlarından Tevkifat Yapılması

Gelir Vergisi Kanunun Geçici 67 nci maddesine göre; bankalar arası mevduat ile aracı kurumların borsa para piyasasında değerlendirdikleri kendilerine ait paralarına yürütülen faizler hariç olmak üzere, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarından ödemeyi yapanlarca %15 oranında vergi tevkifatı yapılır.

Dolayısıyla, dernekler tarafından elde edilen aşağıdaki menkul sermaye iratlarından 01.01.2006 tarihinden itibaren ödemeyi yapanlarca %15 oranında vergi tevkifatı yapılacaktır:

 Mevduat faizleri ,

 Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları ile kâr ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr payları ve özel finans kurumlarınca kâr ve zarara katılma

hesabı karşılığında ödenen kâr payları,

 Her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından sağlanan gelirlerin geri alım ve satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılması karşılığında sağlanan

Bir derneğin nakit varlıklarının bir kısmının, derneğin amaçlarını gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğu gelirleri sağlamak amacıyla menkul kıymet alımına tahsis edilmesi, daha sonra bu menkul kıymetlerin yıl içinde farklı tarihlerde birkaç kez elden çıkarılması veya itfa tarihinde neması ile birlikte tahsil edilmesi durumunda, devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai bir faaliyetten söz edilemeyeceğinden derneğe bağlı bir iktisadi işletmenin varlığı söz konusu olmayacaktır. Bu durumda, derneklerin elde ettiği menkul sermaye iradı üzerinden GVK Geçici 67 nci Madde hükmüne göre tevkifat yolu ile nihai bir vergileme söz konusu olacaktır. 8

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 2. Maddenin 1.fıkrasının (a) bendine göre; 01.01.2008-31.12.2015 tarihleri arasında dernek gelirinin kesinti suretiyle vergilendirilmiş menkul sermaye iratlarından oluşması halinde iktisadi işletme oluşmuş sayılmaz. (GVK 94/5-b ve Geçici 67)

Ancak, söz konusu derneğin, üyelerinden aidat veya bağış adı altında topladığı ve/veya üyelerin değerlendirilmek üzere verdikleri paralarla müstakil bir eleman istihdamını gerektirecek boyutta menkul kıymet alım-satım faaliyetinde bulunması ve münhasıran bu faaliyet için eleman istihdam edilmesi ticari organizasyonun oluştuğu anlamına gelecektir ve söz konusu faaliyet dolayısıyla oluşan iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekecektir.

5.Derneklerin Off-shore Bankalardaki Faiz Gelirlerinin Durumu

Off-shore bankacılığın tanımını şu şekilde yapmak mümkündür: Ülke dışından sağlanan fonların ülke dışında veya koşullara göre ülke içinde kullandırılması, uluslararası devletsiz paraların fon fazlası bulunan merkezlerden fon açığı bulunan merkezlere transfer edilmesi gibi finansal hizmetler yürüten, genellikle serbest bölgelerde kurulan merkezlerde faaliyet gösteren ve ülke içindeki bankacılık sisteminin tabi olduğu yasal düzenlemelerin kapsamı dışında tutularak, getirilen mali ve hukuksal avantajlar sayesinde cazip çalışma koşullarının sağlandığı bankacılık türüdür.

Günümüzde İngiliz Virjin Adaları, Cayman Adaları, Dublin, Jersey, Hollanda Antilleri, Uruguay, Liechtenstein, Costa Rica, Dominik Cumhuriyeti, Lüksemburg, Malta, Singapur, Bahreyn başlıca Off-shore merkezleridir.

Off shore merkezlerinde bankalara tanınan kolaylıkları şu şekilde tasnif etmek mümkündür:

1)Bankanın faiz oranlarını serbestçe belirleyebilmesi

2)Belli bir likidite, disponibilite oranı uygulanmaması, munzam karşılık yatırılmaması

3)Vergi kolaylıkları tanınması

4)Müşterilere ödenecek faizlerden stopaj kesilmemesi

Off shore bankalarında açılan mevduat hesapları, vergiye tabi olmaması ve yüksek faiz getirisi nedeniyle tasarruf sahiplerinin ilgi gösterdiği vadeli mevduat niteliği taşımaktadır. Bankaların off-shore hesaplardan dolayı karşılık ayırma gibi bir yasal yükümlülüklerinin olmaması, KKDF, BSMV’nin yanı sıra, gelir vergisi olmaması, kredi kullandırmada serbest davranabilme özelliğinden dolayı, bu hesaplara daha yüksek oranda faiz verilmektedir.

Tasarruf sahipleri yukarıda da anlatıldığı gibi birikimlerini off-shore hesaplara yatırmak suretiyle faiz geliri elde edebilecekleri gibi yurt dışında kurulu diğer bankalara yatırarak da faiz geliri elde edebilirler.

1 Seri no’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’de yer alan “Ancak, söz konusu derneğin, üyelerinden aidat veya bağış adı altında topladığı ve/veya üyelerin değerlendirilmek üzere verdikleri paralarla müstakil bir eleman istihdamını gerektirecek boyutta menkul kıymet alım-satım faaliyetinde bulunması ve münhasıran bu faaliyet için eleman istihdam edilmesi ticari organizasyonun oluştuğu anlamına gelecektir” hüküm göz önünde bulundurulduğunda dernekler ve vakıflar tarafından yukarıda ifade edilen şekilde bir veya birden fazla çalışan istihdamı iktisadi işletmenin organizasyon şartının gerçekleştiğini göstermektedir.

Ayrıca söz konusu faaliyetler sonucunda elde edilen gelirlerin Türkiye’de tevkifat yoluyla vergilendirilmeyecek olması nedeniyle, dernekler ve vakıflar nakit varlıklarını yurtdışında değerlendirmekte ve bu işlemi yılda bir kaç kez veya yılda bir kez müteakip yıllarda tekrarlamaktadırlar. Dolayısıyla ticari kazancın unsurlarından olan devamlılık da bu kapsamda gerçekleşmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun geçici 2’inci maddesinde, dernekler ve vakıflar tarafından Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin 5 numaralı bendi ve Geçici 67’nci maddesi kapsamında kesinti suretiyle vergilendirilmiş gelirleri dolayısıyla 01.01.2008-31.12.2015 tarihleri arasında iktisadi işletme oluşmuş sayılmayacağı hükmüne yer verilmiştir.

Ancak derneklerin bu pasif nitelikli geliri, belirtilen ticari faaliyet özelliklerine haiz olduğundan bu hüküm kapsamında değerlendirilmeyecek, iktisadi işletme oluştuğu varsayımı ile bu gelirden ötürü vergiye tabi olacaktır.

Söz konusu faiz gelirlerinin elde edildiği ülke ile Türkiye arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunması durumunda vergilemede bu anlaşma hükümlerinin geçerli olacağı tabidir.9

6.Üye Aidatı Toplayan ve Bağış Geliri Bulunan Derneklerin Vergisel Durumu

5253 Sayılı Dernekler Kanunu'nun 4/h maddesi dernek tüzüğünde belirtilmesi gereken unsurlardan birinin de: " Üyelerin ödeyecekleri giriş ve yıllık aidat miktarının belirlenme şekli" olduğunu hüküm altına almıştır.

Yine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 70 maddesi: "Üyelerin ödenti verme borcu tüzükle düzenlenir. Tüzükte düzenleme yoksa üyeler, dernek amacının gerçekleşmesi ve borçlarının karşılanması için zorunlu ödentilere eşit olarak katılırlar. Dernekten çıkan veya çıkarılan üye, üyelikte bulunduğu sürenin ödentisini vermek zorundadır." ifadesiyle derneğe üyelik bağı ile bağlı olan herkesin ödeme yapma yükümlülüğü bulunduğunu hüküm altına almıştır.

Derneklerin tüzük amaçları doğrultusundaki faaliyetlerinin finansmanı amacı ile üyelerinden ve 3. Şahıslardan topladıkları her türlü aidat, bağış ve benzeri ödentiler Vergi mevzuunun dışındadır. Sadece üye aidatı toplayan veya bağış geliri bulunan derneklerin bu gelirleri hiçbir şekilde vergi ve benzeri yükümlülüklerle ilişkilendirilemez.

7.Kermes,Konser,Yemek,Çay vb Gelirleri Bulunan Derneklerin Vergisel Durumu

1 Seri No'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde derneklerin tanışma, dayanışma ve dernek faaliyetlerine kısmen de olsa maddi destek sağlamak amacı ile düzenledikleri yemek, kermes, çay, konser ve benzeri faaliyetlerin bazı durumlarda derneğin ticari bir faaliyeti olarak değerlendirilerek bu faaliyetlerin İktisadi İşletme kapsamında vergilendirileceği izah edilmiştir.

Bu faaliyetlerin, iktisadi işletme oluşturup oluşturmadığına ilişkin ise belirlenen kıstaslar şu şekilde açıklanmıştır: "Ekonomik faaliyetin ticari organizasyonu gerektirmesi ve yılda birden fazla tekrar ettirilmesi veya her yıl bir defa olmakla beraber müteakip yıllarda ya da birkaç yıl arayla yapılmasına karşılık periyodik olarak tekrar etmesi durumunda da bu faaliyetin devamlı olduğunun kabulü gerekmektedir" olmasıdır.

Tebliğdeki açıklamalara göre; İktisadi işletmenin unsurları; “ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetler” olarak ve yine tebliğe göre Ticari Organizasyon; “sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle belirli şekle tabi faaliyet” olarak tanımlanmaktadır.11

Örnek 1: Örneğin; aynı vergilendirme döneminde birden fazla veya birden fazla vergilendirme döneminde periyodik olarak, ticari bir organizasyon çerçevesinde çay, yemek, tiyatro, kermes, konser gibi faaliyetlerin düzenlenmesi ve bu faaliyetlerden dolayı gelir elde edilmesi nedeniyle oluşacak olan iktisadi işletme için kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekecektir.

Örnek 2: Bir derneğin, dernek üyelerinden, düzenlenecek konser nedeniyle bağış veya sair adlarla para toplaması durumunda iktisadi faaliyet doğmuş olur. Toplanan paranın miktarının bu bağlamda bir önemi bulunmamaktadır.

Ancak izleyicilerden bir bedel talep edilmediği zaman iktisadi faaliyet

Örnek 3: Bir derneğin üç yıl önce satın aldığı nakil vasıtalarından aynı yıl içinde bir veya bir kaçını elden çıkartması halinde, devamlı surette yapılan bir iktisadi faaliyetten bahsedilemeyecektir.Bu nedenle iktisadi işletme oluşmadığından mükellefiyet tesis ettirmeye gerek yoktur.

Örnek 4: Bir derneğin, dernek imkânları ile herhangi bir yerde üye ve yakınlarına yemek vermesi ve yemek esnasında da üye ve 3. şahıslardan dernek faaliyetleri için bağış toplaması ticari bir faaliyet değildir.

Ancak derneğin bir catering firması veya bir restoran ile anlaşarak belli bir yerde sürekli olarak veya bir seferde çok yüksek katılımlı bir yemek düzenlemesi ve yemek karşılığında da katılımcılardan fiks veya tüketilen miktara bağlı olarak bir bedel talep etmesi halinde bu faaliyet iktisadi bir faaliyet olacaktır. 13

Örnek 5: Bir derneğin, üyeler veya diğer 3. kişilerce derneğe bağışlanan her türlü ayni kıymet veya hakkı, doğrudan veya kermes düzenleyerek bir seferde satması ticari faaliyet değildir. Bu faaliyet derneğe bağışlanan ayni kıymetlerin nakde çevrilmesi işlemidir.

Ancak bir derneğin üyeleri veya 3.şahıslardan satın aldığı bazı malları, maliyet bedeli üzerine belli bir miktar eklemek veya maliyet fiyatı ile kermes faaliyetleri çerçevesinde satması ticari bir faaliyet olur ki bu da derneğin

8.Dernek Lokallerinin Vergisel Durumu

Lokal; dernek üyelerinin sosyal ihtiyaçlarını karşılamak üzere mülki idare amirinin izniyle açılan tesistir. Dernekler, başka bir dernek, gerçek veya tüzel kişi ile ortaklaşa lokal açamaz. Federasyon ve konfederasyonlar hariç, lokal açılabilmesi için derneğin en az bir yıldan beri faaliyette bulunması şarttır.

Lokal açılamayacak yerler yönetmelikte düzenlenmiştir.

Eğer lokal üçüncü bir kişi tarafından işletiliyor ise derneğin yalnızca kira geliri olacağından ve söz konusu kira gelirine ilişkin vergi tevkifatı kiracı tarafından kaynağında yapılacağından derneğin bu gelirden dolayı herhangi bir vergisel yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Ancak lokal doğrudan dernek tarafından işletiliyor ise, bu durumda şu iki hususa bakılması gerekir:

8.1.Lokal Faaliyetlerinin Dernek Öz kaynaklarından Finansmanı Halinde;

Dernek lokalinin gerçekleştirmiş olduğu tüm faaliyetler ve yapılan giderler doğrudan dernek bütçesinden karşılanıyor ve dernek üyeleri lokaldeki tüm mal ve hizmetlerden ücretsiz yararlanıyor ise burada ticari bir faaliyetten söz edilemez. Dolayısıyla derneğin bu faaliyetinin vergi kanunları karşısında bir karşılığı bulunmamaktadır.

Lokalden yararlananlardan herhangi bir bedel talep etmeyen derneklerin vergisel bir yükümlülükleri bulunmadığından bu derneklerin Lokal işletmeciliğinden dolayı mükellefiyet tescili yaptırmalarına da gerek bulunmamaktadır.

8.2.Lokal Faaliyetlerinin Ücret Karşılığı Sunumu Halinde

Dernek Lokalinde sunulan mal veya hizmetlerin herhangi bir ücret karşılığı sunulması veya sunulan hizmetler ücretsiz olmakla birlikte üye veya yararlananlardan lokal hizmetine karşılık olarak ayrı bir aidat ve bağış alınması, lokal faaliyetlerine iktisadi bir nitelik kazandırır.

Lokalden yararlananlardan alınan ücret ve benzeri bir bedelin tahsilinde kar amacı güdülmemesi ve sadece masrafların karşılanması amaçlansa dahi bu faaliyet ticari bir faaliyet sayılır mülki amirlikten alınan “Lokal İşletme İzin Belgesi” nin derneğe tevdii tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi ve Gelir Stopajı mükellefiyetlerinin tescili için ilgili Vergi dairesine başvuru yapılması gerekir.

Lokalin kapatılması halinde ise, dernek Yönetim Kurulunun Lokal Faaliyetlerinin sonlandırılmasına ilişkin aldığı karar tarihinden itibaren en geç bir ay içinde bağlı olunan Vergi Dairesine kapanış bildiriminde bulunulur.15

Bu hususla ilgili olarak İstanbul Defterdarlığınca verilen bir muktezada şöyle denilmektedir:

“...derneğiniz tarafından lokal açılması, açılan lokalde herhangi bir bedel alınmaksızın ve herhangi bir gelir getirici faaliyette bulunmaksızın üyelerine dernek tarafından hizmet verilmesi halinde bir iktisadi işletme oluşmayacağından kurumlar vergisi mükellefiyeti doğmayacaktır. Sadece aidat toplanması; bedel alındığı, gelir getirici faaliyet olduğu anlamına gelmeyecek ve bu nedenle mükellefiyet gerekmeyecektir. Ancak, kar amacı

“...derneğiniz tarafından lokal açılması, açılan lokalde herhangi bir bedel alınmaksızın ve herhangi bir gelir getirici faaliyette bulunmaksızın üyelerine dernek tarafından hizmet verilmesi halinde bir iktisadi işletme oluşmayacağından kurumlar vergisi mükellefiyeti doğmayacaktır. Sadece aidat toplanması; bedel alındığı, gelir getirici faaliyet olduğu anlamına gelmeyecek ve bu nedenle mükellefiyet gerekmeyecektir. Ancak, kar amacı

Benzer Belgeler