• Sonuç bulunamadı

2.1.3.1. Tipografi

İletişim türleri arasında en gelişmiş olanlardan biri, insan dilidir. Seslerden meydana gelen bu iletişim biçimi, işaretler dizgesi haline dönüştüğünde, yazı adı verilen bir boyut kazanmaktadır ( Uçar, 2004: 94). İletişimin temel öğelerinden biri olan yazı, ilkel toplumlarda kullanılan sembol ve işaretlerin zamanla geçirdiği değişimlerden sonra oluşmuş biçimlerdir. Bu biçimler taşıdıkları güçlü anlamları sayesinde bir duyguyu, bir fikri ve bir yaşamı anlatabilmektedir. Resim, izleyene yaşattığı duygu yoğunluğu ile iz bırakırken, yazı, hem taşıdığı anlam hem de sunuş biçimiyle etkili olmaktadır.

Tipografi ise, harf, sözcük ve satırlarla ve boşluklama için gereksinen diğer öğelerle, belirlenmiş bir sayfa üzerinde yapılan görsel ve işlevsel düzenlemelerdir ( Sarıkavak, 2004: 1).

Resim 44. Tipografik Olarak Hazırlanmış Çalışmalar

Uçar, 2004 yılında yayımladığı çalışmasında, tipografinin, yazıyı formlar yardımıyla kağıt veya herhangi bir malzeme üzerine aktararak, bir ölçüde yaşanan zamanı görsel olarak kaydettiğinden söz etmiştir ( Uçar, 2004: 95). Tipografi terimi ilk kez, Gutenberg’in hareketli hurufat sistemini bulmasından bu yana birçok aşamadan geçerek günümüzdeki son şeklini almıştır. Tipografi, bugün, bütün baskı yazıları ve noktalama işaretlerinin sanatsal ve tasarıma dayalı özelliklerini ve üretim teknolojilerini konu alan bir uzmanlık alanı olarak kabul edilmektedir ( Becer, 1997: 176).

Grafik iletişimde yaygın ve etkili bir biçimde kullanılan tipografinin birincil işlevi okunmaktır. Grafik tasarımcı, tipografi dilini iyi tanımak ve kullanmak durumundadır.

2.1.3.1. 1. Harf

Harf ( type) sözcüğü, harf yapısı anlamına gelen Yunanca” typos” sözcüğünden gelmektedir. Harf ( metal harfler: hurufat) , tipografik düzenlemenin en temel öğesidir ve “abece” ( hurufat) kasasının her bir harfini belirtmektedir. Büyük harfler “majiscule”, küçük harfler ise “miniscule” olarak bilinmektedir ( Sarıkavak, 2004: 1)

Günümüz tipografik karakterleri, el yazılarıyla başlayan uzun bir evrim sonucunda oluşmuşlardır. Harfin temel unsuru çizgisel vuruş ve darbelerdir. Fırça, kamış ve keski gibi yazı araçları, harf biçimlerini doğrudan etkilemiştir. Sonraları ise Eski Yunanlı ve Romalılar, harfleri temel geometrik yapılar üzerinde biçimlendirmeye başlamışlardır.

Şekil 3. Harf Anatomisi

Bütün tipografik karakterler, optik olarak hayali bir yatay çizgi (satır çizgisi) üzerine dizilir. Küçük harflerin gövde yüksekliklerini belirleyen yatay çizgi ile satır çizgisi arasındaki uzaklık "x" yüksekliği olarak adlandırılır. Bu, küçük harflerin standart yüksekliğidir ve en net olarak ölçülebildiği harf, küçük "x" harfidir. Harfleri oluşturan ana hatların alt ve üst bitim yerlerinde bulunan tırnak biçimindeki küçük uzantılar ise "serif" olarak adlandırılır.

Harfler, piktografik yazıdan, tarihsel süreç içinde değişerek soyutlanan temel “abece” yapılarına sahiptir. “Abece” tasarımlarının temel yapılarını, bu “abece”lerin harfleri arasındaki biçim ve ölçü ilişkilerini sağlayan bir oranlama dizgesi oluşturmaktadır. Bu oranlama dizgeleri, harfin geometrisini belirlemektedir ( Sarıkavak, 2004: 17).

Latin abecesi içindeki harf yapıları incelendiğinde, harf biçimlerinin genel olarak iki temel geometrik dizgede oluşturuldukları görülmektedir. Bunlar; eski biçem ve eşit-en dizgesi olarak adlandırılmaktadırlar.

2.1.3.1. 2. Font

Özel bir biçimde tasarlanmış ve oluşturulmuş yazı ailesine, yazı türleri/ karakteri/ fontlar adı verilmektedir ( Ketenci ve Bilgili, 2006: 243). Sözcükler, yazıldığı harf karakterine göre anlam kazanır, etkili veya etkisiz görünür. Algılamanın kolay ya da zor olması, kavramların somutlaştığı bu harf gruplarının yapısına bağlıdır.

Yazı fontunun çeşitliliği, tasarımda ihtiyaca göre olmalıdır. Tasarım sayfası büyük, gövde metin uzunsa yazıda font çeşitliliğinin olması, tasarıma zenginlik ve hareket getirmektedir.

Serifli fontlar okuyucu tarafından oldukça kolay okunmaktadır. Bunun nedeni ise, serifli harflerin anatomik yapısındaki tırnaklar sayesinde, göz, harfleri kolayca takip eder ve takip ederken de harfleri birbirine karıştırmadan, harfler arasında bir geçiş sağlar ( Ketenci ve Bilgili, 2006: 243). Koyu zeminlerde ise serifsiz yazının okunurluğu daha fazladır.

SERİFLİ serifli

SERİFSİZ serifsiz

Bir yazı karakterinin bold ya da extra bold türü, normal (roman) türüne göre daha az çekici ve daha az güzeldir. Normal kalınlıktaki harfin zarif uçları, bold yapıda törpülenmiş gibi durmaktadır. Özellikle bir sözcük vurgulanmak isteniyorsa karakteri bold yapmak yerine, puntosunu ve rengini değiştirmek tercih edilmelidir. Normal ya da light karakterler ise daha zarif görünmektedir.

2.1.3.1. 3. Punto

Fransız yazı tasarımcısı Pierre Simon Fournier de Jeune, 1737 yılında "Punto" birimini temel alan bir ölçü sistemi geliştirerek tipografik ölçülere standart getirmiştir. Punto, günümüzde uluslararası geçerliliği olan tipografik bir ölçü birimidir ve l punto 0,37583 milimetredir. Daha çok, satır uzunluğu ve metin derinliği ölçmede birim olarak kullanılan "Kadrat" ise 12 puntoya eşittir . El dizgisinde kullanılan metal harfler, metin yazılarında 5.6.7.8.9.10.11.12.14 punto, başlık yazılarında 18.24.30.36.42.48.54.60.72 punto olarak dökülmektedirler ( Becer ,1997: 180).

Tipografik elemanlar arasında kullanılan boşluklar (espas) dizgi teknolojisine bağlı olarak değişen birimlerle ölçülür. Tipografide kullanılan boşluklar üç gruba ayrılabilir:

- Harf arasındaki boşluklar - Sözcük arasındaki boşluklar - Satır arasındaki boşluklar

Punto değeri metal harf bloğunun yüksekliğine göre belirlendiği için kâğıda basılmış bir harfi ölçerek punto değerini belirlemek olanaksızdır. "x yüksekliği" de tipografik karaktere bağlı olarak değişmektedir.

2.1.3.1. 4. Renk

Renk, ışığın cisimlere çarptıktan sonra yansıyarak görme duyumuzda bıraktığı etkidir. Görsel sanatların bir çeşit müziği olarak kabul edilen renk, tasarımcılar için en güçlü iletişim araçlarından biri olarak kabul edilmektedir ( Öztuna, 2007: 120).

Renklerin ana kaynağı ışıktır. Her nesnenin kendi özelliklerine göre ışık yansıtma biçimleri vardır. Nesneler, kendilerine gelen ışığın bir kısmını emerler, bir kısmını ise yansıtırlar. Böylece bir nesne hangi ışığı yansıtıyorsa, biz nesneyi o renk olarak görmekteyiz ( Abacı, 2007: 59).

Renkler, şiddetlerine ve insanlar üzerindeki etkilerine göre soğuk ve sıcak renkler olarak ikiye ayrılmaktadırlar.

Sıcak renkler: Kırmızı, sarı, turuncu Soğuk renkler: Mavi, yeşil, mor

İnsan yaşamında, çizgilerin olduğu gibi renklerin de nitelikleri, işlevselliği ve etkileri belirleyici bir özellik taşımaktadır. Bu özellikler, insan psikolojisi ve duyuları üzerinde çok öncelerden beri bilinmektedir ( Artut, 2007: 152). Sıcak renkler insanda dinamizm, mutluluk etkisi yaratırken, soğuk renkler ise durguluk ve sıkıcılık etkisi yaratmaktadır.

Sarı, genel olarak canlılığın ve dikkat çekiciliğin ifadesidir. Aynı zamanda güneşin rengi olması nedeniyle de insanlara sıcaklık etkisi vermektedir. Kırmızı, çekici bir renk olarak algılanırken, aynı zamanda gücü şiddeti ve tehlikeyi de ifade etmektedir. Mavi, soğuk bir renk olması nedeniyle sakin bir renktir. Aynı zamanda sadakat ve dürüstlüğü ifade etmektedir. Yeşil, genel olarak, dinlendirici bir renktir. Gençliğin, diriliğin sembolü olarak da düşünülmektedir ( Artut, 2007: 153). Sıcak renklerden biri olan turuncu, canlılığı temsil etmektedir. Beyaz, masumiyeti, saflığı ve temizliği çağrıştırırken; siyah, karanlığı , resmiyeti temsil eder.

Renklerin insan üzerindeki bu etkileri, toplumdan topluma farklılık göstermektedir. İnsanlar, içinde yaşadıkları toplumun geleneksel tavırlarına göre renklere anlamlar yüklemektedirler. Bu geleneksel tavırlarına göre, renk seçerler ve duygularını ifade ederler.

Tipografik tasarımların renk seçimlerinde, hedef kitlenin içinde bulunduğu kültür, algılama biçimleri v.b. özellikler dikkate alınmalıdır. Renk tercihlerinin, hedef

kitle üzerinde yarattığı psikolojik etki oldukça önemlidir, yanlış renk seçimleri hedef kitle üzerinde olumsuz etki bırakabilmektedir ( Öztuna, 2007: 141).

Bir tasarımda, başarılı olarak uygulanmış olan renk, tesadüfen çekici veya ”güzel” olmaktan daha fazlasını ifade etmektedir. Bu nedenle , reklam mesajının temel düşüncesini duyurmak için idealdir. Tipografik anlamda yapılacak tasarımlarda, renk kombinasyonlarında dikkat edilmesi gereken bazı özellikler bulunmaktadır. Örneğin, beyaz bir zemin üzerindeki yeşil harflerin okunurluğu, beyaz zemin üzerinde yer alan mavi harflerin okunurluğundan fazladır. Bunun nedeni, beyaza ,yeşilin yoğunluğunun, mavinin yoğunluğundan daha yakın olmasıdır. ( Kanat, 2003: 198).

Renk, ayırt ediciliği, yön göstericiliği ve vurgulayıcılığı ile görsel sayfalarının en önemli öğelerinden biridir. İletilmek istenilen mesaj , renk sayesinde daha etkili sunulabilir. Örneğin, başlığı metinden ayırmak, bir mesaja dikkat çekmek, bilgi gruplarını birbirinden ayırmak, akışı sağlamak gibi pek çok işlev renk ile yerine getirilebilmektedir.

Yazıda renk, vurguyu arttırmaktadır. Koyu zemindeki açık renk yazı, kontrastlık yaratır. Koyu renkli zeminler üzerinde açık renkli yazılar tercih edilmelidir. Çünkü, bu zeminler üzerindeki serifsiz harfler daha iyi görünmektedirler.

2.1.3.2. Tipografik Unsurlarla Görsel Bütünlüğün Sağlanması

2.1.3.2. 1. Kompozisyon ( Hiyerarşik Düzen)

Kompozisyon, bir sanat eserini oluşturan elemanların ( biçimsel öğelerin, şekillerin ve renklerin) bir yüzey üzerinde uyumlu bir biçimde yerleştirilmesidir. Yapıtı oluşturan parçaların uyumlu bir bütün içinde, bir düzen gösterecek biçimde bir araya gelmesi şeklinde de tanımlanabilir ( Artut, 2007: 143).

Görsel hiyerarşi, tasarım içinde vurgulanmak istenen mesaja göre görsel unsurların ölçülmesi anlamına gelmektedir. Bazı tasarımlarda fotoğraf öne çıkarken bazı tasarımlarda tipografik unsurlar, bazılarında ise renk öne çıkabilmektedir. Kompozisyonda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, tüm öğelerin bütüne ait ve birbirleriyle uyumlu olması gerektiğidir.

Bir sayfa tasarımında tipografik düzenlemeler dizgi ( harf) düzenlemesi olarak tanımlanmaktadır. Harf dizgisinin düzenlenmesinde dört temel yaklaşım vardır. Bunlar; hem sağdan hem soldan ( tam) bloklama, soldan ya da sağdan bloklama, bakışımlı ya da ortadan bloklama ve rastlantısal yani asimetrik bloklamadır ( Sarıkavak, 2004: 127).

2.1.3.2.2. Yazı- Fon İlişkisi

Görsel tasarım öğeleri, görsel ilkeler yardımıyla yüzeysel ya da hacimsel olarak düzenlenerek zemin veya şekil anlatımları oluşturmaktadırlar. Zemin anlatımı; iki boyutlu etkisi olan bir düzenlemedir. Bu düzenleme; geniş - berrak alanlarla, benzer ölçüde tekrar çizimlerle ve bir kompozisyonda şekil anlatımı verecek şekilde güçlü etki yapan bölgelerden arta kalan kısımlarla sağlanır (Çelek, http://www.tulaycellek.com/tulay/eser.asp?id=254).

Tipografik bir sayfa düzenlemesinde, bütünlük oluşturmak amacıyla, tipografik elemanlarla fon olarak adlandırılan zemin arasında bir ilişki kurulması gerekmektedir. Fon, tipografik elemanların birbirleri ile ilişkisini etkilemektedir.

2.1.3.2.3. Aralık ( espas)

Satır aralığı, dizgi satırları arasında bulunan düşey uzaklıktır. Genellikle bir satırın tabanından diğer satırın tabanına kadardır ve punto cinsinden ölçülür. Cümle tek satırsa burada sorun olmaz ama birden çok satır söz konusu ise satırlar birbirine ne çok yakın ne de çok uzak olmalıdır. Dizgi sistemlerinde satır aralığı genelde harflere verdiğimiz puntonun 1,5 katı olmalıdır, yani 10 puntoluk bir yazının satır aralığı 15 punto olmalıdır.

Bir harfin yanına ikinci bir harfin yerleşimi sonucu iki harf arasında kalan mesafeye harf arası denmektedir. Bu boşlukların ayarlanması ile okunurluğu düzenlemek mümkündür.

Şekil 7 .Harf Aralığı

Şekil 9. Alansal veya Değersel Yargı ile Yapılmış Harf Boşluk Düzenlemesi.

2.1.3.2.4. Oran- Orantı

İki ya da daha çok sayıda görsel unsur, tasarım üzerinde birleştirilirken mutlaka bir orantı sorunu ile karşılaşılır. Tasarımcı, görsel unsurların orantısal ilişkilerinde değişken yapılar kurmaya çalışmaktadır.

Birden fazla optik ögenin ya da görsel unsurun sayfa yüzeyinde kullanılması bir orantı sorununu ortaya çıkarır. Bu durumda sayfanın ya da tasarımın boyutları ön plana geçer. Sayfanın boyutları ile yüzeyinde kullanılacak görsel unsurların boyutları arasında doğru bir orantı kurmak gerekmektedir.

Tasarım yüzeyinin eni ile boyu, görsel unsurların genişlikleri ve yükseklikleri ile bir arada oluşturdukları kitlelerin boyutları arasında daima orantıya dayalı ilişkiler vardır. Bir görsel unsurun tasarım içindeki diğer unsurlarla kurduğu orantısal ilişkiler, algı ve iletişimi doğrudan etkiler. Tasarımcı, görsel unsurların orantısal ilişkilerinde değişken yapılar kurmaya çalışmalı ve bir tasarımda uyumlu orantılara ulaşabilmek için matematiksel verilerden yararlanmalıdır .

Görsel hiyerarşi, tasarım içindeki, görsel unsurları vurgulanmak istenen mesaja göre ölçülendirme anlamına gelir. Bazı tasarımlarda fotoğraf ya da illüstrasyon büyük boyutlarda kullanılarak vurgulayıcı unsur haline dönüştürülür. Boyut dışında; renk, açıklık-koyuluk, uzaklık-yakınlık ve konum da görsel hiyerarşiyi etkileyen diğer unsurlar arasında sayılmaktadır. (Becer, 1997: 68).

2.1.3.2.5. Denge

Denge, görüntü alanı içindeki görsel estetik öğelerin, nesnelerin ya da olayların birbirini tartacak şekilde düzenlenmesidir. Tasarımda denge, yaşamın temel gerçeğine dayandırılmaktadır. Bir tasarım sürecinde ise, bir kompozisyonun düzenlenmesi, onların görsel ağırlığıyla ilgilidir ( Öztuna, 2007: 21)

Bir tasarım iki farklı denge sistemi içinde düzenlenebilir:

a) Simetrik denge b) Asimetrik denge

Geleneğin, resmiyetin, otoritenin vurgulanacağı tasarımlarda simetrik denge tercih edilmektedir. Öte yandan simetri, dürüstlük ve saygınlığın psikolojik simgesidir. Simetri dengeye dayalı kompozisyonlar, daha güvenilir olmaları nedeniyle amatör tasarımcılar tarafından daha çok kullanılmaktadırlar (Becer, 1997: 66).

2.1.3.2.6. Ritm

Ritm; sistemi, değişik etki güçleri ve uyumlu gruplamaları olan ve anlatım dilinin yarattığı, görsel hareketin düzenidir ( Atalayer, 1994: 115).

Bir başka tanımda ise Seyhan, ritmi; insanın kendi çevresindeki oluşlar arasında zamana bağlı bir ilişkiler bağlamı olarak tanımlamıştır ( Seyhan, 2005: 152). Ritm, kompozisyona olgun bir düzen getirmektedir. İki boyutlu tuvalde ve resmin yapıldığı yüzeyde ritmin önemi büyüktür. Ritm ile çizgi, ton, yüzey, biçim bir düzene girmektedir ( Artut, 2007: 147).

Tipografik anlamda ise ritm, harf puntoları, fontlar, renkler, harf ve satır aralıkları ile sağlanmaktadır. Bu unsurlar birbirleri arasındaki uyumlu bir düzenlemeyle tasarıma hareket katmaktadır. Hareket etkisi başarılı bir şekilde verilmiş tipografik bir düzenleme, okunurluğu artırmaktadır.

2.1.3.2.7. Vurgulama

Vurgulama, bir yüzey üzerinde yer alan öğeler arasındaki farkı belirginleştirmektir. Bir tasarımda, vurgulanması planlanan öğe önceden belirlenmeli ve tasarımda yer alacak diğer öğeler buna göre düzenlenmelidir. Vurgulama, her türlü görsel öğe ile yapılabilmektedir. Bir reklam sayfasında vurgulama unsuru, tipografik elemanlar, fotograflar, resimler v.b. öğelerle sağlanabilmektedir.

Şekil 10. Yazıda Vurgu

Tipografik bir tasarımda, bir sözcüğü vurgulamak için, sözcükler kendi çevresindekilerden farklı düzenlenmelidir. Bu da sözcüğün, yazı biçemi, ölçüsü ya da ağırlığı değiştirilerek veya farklı bir yazı karakteri kullanılarak yapılabilmektedir (Sarıkavak, 2004: 138).

Harfler ince ve kalın olarak çeşitli ağırlık vurgularına sahip olabilmektedirler. Ancak bu özellikleri harf boşluk düzeninde belirleyici etkide bulunmaktadır. Sözcüklerin düzgün olarak algılanabilmesi için ince yapılı harfler, bu düzenlemede kütlesel zayıflıktan dolayı daha yakın, kalın yapılı harfler ise kütlesel ağırlıktan dolayı daha uzak yerleştirilmektedirler.

Yukarıda söz edilen uygulamanın tam tersi bir uygulamada ise, ince yapılı harflerden oluşan sözcük düzenlemesinin dağılmasına ya da kalın yapılı harflerden

Yazıda vurgu YAZIDA VURGU

yazıda vurgu

yazıda vurgu yazıda vurgu v urg u da

vurgu

yazida vurgu

yazıda vurgu yazıda vurgu yazıda vurgu

oluşan sözcük örüntüsünün birbirine girmesine ve böylelikle sonuç olarak sözcüğün etkin bir biçimde algılanamamasına neden olmaktadır (http://www.photoshopmagazin.com/dergi/2006/08/tipografi_yazilari_3.html).

Şekil 11. Futura Yazı Karakterinin İnce, Orta, Kalın Ve Fazla Kalın Ağırlık Biçemleri.

2.1.3.2.8. Devamlılık

Göz, alışkanlık gereği soldan sağa ve yukarıdan aşağıya doğru bir yön izlemektedir. Gözün yatay hareketleri dikey hareketlerine göre daha hızlıdır. Göz bir unsurdan başka bir unsura aralıksız geçişler yapabiliyorsa, devamlılık sağlanmış olmaktadır. Devamlılık, görsel unsurların boyutları ve biçimleri arasında oluşturulan benzerlikler, tekrarlamalar ve kompozisyon (görsel hiyerarşi) ile sağlanabilmektedir.

Bir tek tasarım içinde olduğu kadar, birçok tasarım arasında da devamlılık sağlanabilir. Örneğin bir derginin, kitabın sayfalarında, dizi oluşturan kitap kapaklarında bir bütünün parçaları olduğu izlenimi yaratmak için devamlılık sağlayan unsurlar kullanılabilir. Yani, bir yayınevinin dizi kitaplarının kapaklarında, fotograf ya da illüstrasyonun, yazar adının, logonun aynı yerde kullanılması, aynı yazı karakterinin tercih edilmesi görsel devamlılığı sağlamaktadır (http://www.kirbas.com/index.php?id=334).

2.2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu çalışma, Grafik Eğitiminde Dergi İçi Reklam Tasarımlarının Görsel Bütünlüğünün Sağlanmasında Tipografik Unsurların Yerini konu almaktadır. Araştırmanın kavramsal kısmında, üniversitelerin kütüphanelerinden yararlanılmış, tez konusu ile ilgili kitaplar, dergiler, makaleler incelenmiş, internet ortamında kaynak taramaları yapılmıştır. Ayrıca, Yüksek Öğretim Kurumu Tez ve Dökümasyon Merkezi’nde bulunan konu ile ilgili olan araştırmalar incelenmiştir. Bu araştırmalar sonucunda, Grafik Eğitiminde Dergi İçi Reklam Tasarımlarının Görsel Bütünlüğünün Sağlanmasında Tipografik Unsurların Yerini ele alan çalışmaların sınırlı sayıda olduğu görülmüştür.

Selamet (1995), “Grafik Tasarım Öğesi Olarak Tipografi” başlıklı yüksek lisans çalışmasını; grafik tasarım içerisinde, tipografi ve tipografinin bir grafik tasarım öğesi olarak kullanımı konusunda yeterli kaynakların bulunmayışı nedeniyle hazırlamıştır. Çalışmasında, tipografinin imajla birlikte kullanıldığı örnekleri incelemiş, Türkiye’de tipografi konusunda yeterli sayıda başvuru kaynağının bulunmayışının nedeni olarak, yabancı kaynakların aktardığı bilgilerdeki farklılıkların ve sunulan bilgilerin birbirleriyle çelişiyor olmasından kaynaklandığı sonucuna ulaşmış, tipografi konusunda daha fazla araştırma yapılmasına gerek olduğuna dikkat çekmiştir.

Dündar (2005), “ Matbaanın Bulunuşundan Bu Yana Batı’da ve 1970 sonrası Türkiye’de Grafik Tasarımda Tipografik Dil” adlı tezinde, ülkemizde tipografik dilin yapısının incelenmesini amaçlamıştır. Bu çalışmanın sonucunda, günümüzde Batı’da tipografik dilin yeni teknolojiler ve buna bağlı değişen okuma eyleminin yapısına paralel olarak “imgeleşme” eğilimi gösterdiği; Türkiye’de ise geçmişi uzak bir tarihe dayanmamakla birlikte, grafik tasarımda tipografik dilin özellikle artan iletişim olanakları ile doğru orantılı olarak gelişerek, dünya ile eşzamanlı bir yapıya ulaştığı görülmüştür.

Yücebaş (2006), “ Grafik Tasarımda Görsel Bütünlük Oluşturmada, Tipografi ile Görseller Arasındaki İlişki ve Sanat Eğitimindeki Yeri” isimli doktora tezini, grafik tasarımda görsel bütünlük oluşturmada görseller ve tipografi arasında kurulacak olan ilişkisinin önemine dikkat çekmek, bu ilişkinin kalitesinin nasıl yükseltileceği sorununa

cevaplar bulmak ve sanat eğitimindeki önemini vurgulamak amacıyla hazırlamıştır. Yapılan bu araştırma sonucunda; başarılı bir grafik tasarım ürünü ortaya koyabilmek için tasarımcının, görsel bütünlük kavramının ne olduğunu ve nasıl oluşturulacağını bilmesi gerektiği ve bu yüzden grafik tasarım eğitimi alan öğrencilerin dikkatini, görseller ve tipografi arasındaki ilişkisinin kalitesine çekilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Karaduman ( 2007) , “ Bir Derginin Görsel Kimlik Tasarımında Biçim ve İlişki Açısından Tipografinin Önemi” adlı yüksek lisans tez çalışmasını, dergi tasarımında kullanılan görsel öğelerden biri olan tipografinin, hem biçimsel özellikleri, hem de düzenlemeleri ile bir derginin niteliklerini ve içeriğini yansıtmada olduğu kadar, hedef kitlesinde akılda kalıcılığının sağlanmasındaki öneminin saptanması amacıyla hazırlamıştır. Çalışma sonucunda, dergi tasarımında tipografinin içerik ve biçim olarak, görsel kimliği oluşturmadaki güçlü etkisine verilen önemin yeterli düzeyde olmadığı yönünde bilgilere ulaşılmıştır.

Genel olarak yukarıda bahsedilen tezlerde, bir tasarım öğesi olan tipografi, görsel unsurlarla birlikte ele alınmış ve bu yönde örnekler incelenmiştir. Ancak, sadece tipografik unsurların kullanıldığı reklam tasarımları incelenmemiştir. Ayrıca, Grafik Sanatlar Eğitiminde özellikle hedef kitlesi geniş olan dergi reklamları tasarımlarında tipografik unsurların yerine yönelik grafiksel çözümleme önerileri geliştirilmemiş olması bu çalışmanın yapılmasını geçerli kılmaktadır.

BÖLÜM III

YÖNTEM

Bu bölümde, araştırma modeli, evren ve örneklem, veri toplama teknikleri ve veri analizi hakkında bilgi verilmiştir.

3.1. Araştırmanın Modeli

Araştırmada betimsel yöntem kullanılmıştır. Araştırma modeli olarak tarama modeli uygulanmıştır.

Araştırmada Grafik tasarım, reklam ve tipografi ile ilgili literatür taraması yolu ile bu alanda yazılmış kitap ve makaleler, elektronik ortamdaki kaynaklar incelenmiştir. Elde edilen bilgiler ışığında grafiksel çözümleme formu geliştirilmiştir. Bu doğrultuda tipografik unsurlarla oluşturulan dergi içi reklamları üzerinde yapılan grafiksel çözümlemeler değerlendirilmiştir.

Benzer Belgeler