• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.5. Depresyon Öz Yeterlilik İlişkisi

Depresyonun psikososyal tedavilerinin hedefi, depresyondaki özel bilişsel durumları ve davranışları tanımlayarak depresyondaki bireylere yardım etmektir (Perraud, 2000). Öz yeterlilikle başa çıkma, depresyon ve diğer durumların tedavisinde kullanılan yararlı bilişsel davranışçı başa çıkma stratejilerini kapsar (Perraud ve ark. 2006). Öz yeterlilik teorisine göre; depresyonun psikososyal tedavisinde öz yeterliliğin rolü bulunmaktadır ve öz yeterlilik seviyesi depresyonun psikososyal

tedavilerinin merkezi olan davranışların başlatılmasına ve sürdürülmesine yardım etmektedir (Perraud, 2000; Gilliam, 2005).

Bandura (1977) artan öz yeterliliğin depresyonun bilişsel davranışçı tedavisinin hedefi olduğunu ve bu nedenle başa çıkma davranışlarıyla başa çıkmaya yardımcı olduğunu belirtmiştir (Perraud ve ark. 2006: 148). Depresif belirtilerin başarılı bir şekilde yönetilmesi için gerekli bilişsel ve davranışsal işlevleri yerine getirme becerisine yüksek bir inanca sahip olmak, bu görevlerin engellere rağmen başlatılması ve sürdürülmesi olasılığını artırır (Perraud ve ark. 2006).

Sosyal bilişsel teorinin öz yeterlilik modeli, yeteneklerin oluşumu üzerine odaklanan girişimler yolu ile öz yeterliliğin kullanılmasını sağlayarak depresyonun tedavisine katkı sağlar. Bu girişimler, öz yeterliliğin gelişimindeki kaynaklardan dört tanesinden birini tecrübe etmesi için hasta bireyi destekleyerek öz yeterliliğini güçlendirme yolu ile depresif semptomların iyileşmesine yardımcı olur (Gilliam, 2005).

Depresyonun bilişsel davranışçı tedavisi, bireyin depresif semptomlarını azaltmayı ve profesyonel tedavinin bir parçası olarak ev işleri veya terapiler sırasında öğrenilen davranışları uygulamasını hedeflemektedir. Buna ek olarak depresif semptomlarla başa çıkabilmek için kullanılan problem temelli başa çıkma stratejileri, depresyondaki kişinin kendi kendini yönetmesini ve kendi kendine yardım etmesini öne sürmektedir. Bireylerin öz yeterlilik inançları, önerilen stratejilerin başarılı bir şekilde kullanılabilmesi ile aktif başa çıkma davranışlarının meydana gelmesini sağlar (Perraud ve ark., 2006).

Depresyonla başa çıkmada öz yeterliliğin depresyonlu bireylerde semptom yönetimi üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Depresyon yönetimi ile ilgili olan başa çıkma davranışlarının başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi, depresyon semptomlarının azalmasına neden olur (Perraud, 2000).

Yetersizlik duyguları birçok tedavi programlarının da etkinliğini azaltır. Öz yeterlilik antidepresan ilaçların alınması, terapi seanslarına katılma ve ev işlerini gerçekleştirmek gibi sağlıkla ilişkili davranışların tanımlayıcısıdır (Simms, 2004).

Başa çıkmada öz yeterlilik düzeyi geliştirebilirler ve bir kez geliştirildikten sonra üzüntü ve depresyonda azalma görülür. Öz yeterlilik ve depresyonun bağımlı değişkenler olarak ele alındığı çalışmalarda uygulanan girişimler, depresyonun azaltılması ve öz yeterliğin yükseltilmesine yardımcı olacak şekilde tasarlanmıştır (Perraud, 2000).

Depresyonun tedavisini sağlayan psikososyal girişimler, depresif semptomları iyileştirerek yeni yetenekler geliştirebilir ve öz yeterliliği güçlendiren fırsatlar yaratabilir. Örneğin bilişsel çarpıtmaları tanımlayıcı ve şekillendirici teknikler, depresyondaki bireylerin negatif düşüncelerle başa çıkabilmesi için öz yeterliliğini arttırabilir. Araştırmacılar özellikle sosyal bilişsel teoriyi önererek tedavinin önemli bir mekanizması olarak öz yeterliliği açıklamaya çalışmışlardır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda öz yeterliliğin depresyon üzerindeki tedavi edici etkisi açıklanmaya çalışılmıştır (Gilliam, 2005).

Yetişkin klinik depresyon hastaları ile yapılan çalışmalarda, bilişsel grup terapilerinden sonra negatif bilişsel düşünceler ve duygular üzerinde kontrolü sağlayan öz yeterlilik seviyesinin, tedavi sonrasında artması ile depresyon düzeyindeki gelişmeler arasında yakın ilişki bulunmuştur (Tonge ve ark., 2005).

Öz yeterlilik, sosyal destek ve başaçıkma tutumları arasındaki ilişkiyi etkileyerek pozitif sonuçların oluşmasına sebep olur (Saltzman, Holahan, 2002). Yapılan bir çalışmada; depresyonla başaçıkmadaki öz yeterlilik düzeyinin artmış sosyal destek algısıyla artan bir ilişki içerisinde olduğu gösterilmiştir. Depresyonda ailelerinde ve hayatlarındaki özel bir kişiden alınan sosyal desteğin arkadaşlarından aldığı sosyal destekten daha fazla olduğu gösterilmiştir. Düşük öz yeterlilik depresyonun gelişmesinde ve devamlılık göstermesinde önemli bir faktördür. Depresyon

hastalarındaki öz yeterlilik skorunun düşüklüğü depresyonla baş etme zorluğunun belirleyicisidir (Işık, 2003).

Başaçıkma tutumlarından birisi öz yeterliliktir. Yüksek öz yeterliliğe sahip bireyler strese daha pozitif ve ısrarlı bir şekilde yanıt verirler ve tutarlı-etkin başaçıkma davranışları, yüksek hedefler gösterirler, basarı için daha yüksek beklentileri vardır. Bunun aksine, daha düşük öz yeterliliğe sahip bireyler stres karşısında daha çabuk pes ederler ve daha fazla depresyon ve anksiyete deneyimleri vardır (Francis vd., 2007). Sosyal bilişsel teorinin öz yeterlilik modeli, yeteneklerin oluşumu üzerine odaklanan girişimler yolu ile öz yeterliliğin kullanılmasını sağlayarak depresyonun tedavisine katkı sağlar. Bu girişimler, öz yeterliliğin gelişimindeki kaynaklardan dört tanesinden birini tecrübe etmesi için hasta bireyi destekleyerek öz yeterliliğini güçlendirme yolu ile depresif semptomların iyileşmesine yardımcı olur (Gilliam, 2005).

Depresyonlu bir popülasyonda öz yeterliliğin değişiminin oldukça yavaş olduğu bulunmuştur. Ancak depresyonlu gruplarda bilişsel-davranışsal risk azaltma girişimleri, öz yeterliliğin iyileştirilmesinde başarılı olmuştur. Bu sonuç öz yeterliliğin, depresyonun nüks etmesi üzerinde önemli bir etkisi olduğunu da göstermektedir (Perraud, 2000). Depresyonla başaçıkmada öz yeterliliğin depresyonlu bireylerde semptom yönetimi üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Depresyon yönetimi ile ilgili olan başaçıkma davranışlarının başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi, depresyon semptomlarının azalmasına neden olur (Perraud, 2000). Bir çalışmada yetişkin klinik depresyon hastaları ile yapılan çalışmalarda, bilişsel grup terapilerinden sonra negatif bilişsel düşünceler ve duygular üzerinde kontrolü sağlayan öz yeterlilik seviyesinin, tedavi sonrasında artması ile depresyon düzeyindeki gelişmeler arasında yakın ilişki bulunmuştur (Tonge vd., 2005).

Depresyonlu bir popülasyonda öz yeterliliğin değişiminin oldukça yavaş olduğu bulunmuştur. Ancak depresyonlu gruplarda bilişsel-davranışsal risk azaltma girişimleri, öz yeterliliğin iyileştirilmesinde başarılı olmuştur. Bu sonuç öz yeterliliğin, depresyonun nüks etmesi üzerinde önemli bir etkisi olduğunu da göstermektedir (Perraud, 2000).

Benzer Belgeler