• Sonuç bulunamadı

Danışman, D6-Taslak İnceleme ve Değerlendirme Raporu’nda (DSER-2) depolamayı, arz güvenliği açısından analiz etmiş ve gaz depolama projelerinin fonksiyonlarını aşağıdaki gibi özetlemiştir:

Arz ve talep arasındaki zamanlama farkının eşleştirilmesi: Depolama yaz-kış, mevsim içi talep farkları ve hatta gün içi talep farklılıklarını dengelemekte kullanılmaktadır.

İletim ve üretim altyapısına yapılan yatırımın ve bu varlıkların kullanımının optimizasyonu: Depolama, genellikle iletim veya üretim kapasitesine yapılacak ilave kapasite yatırımına göre çok daha ucuz bir alternatiftir. Depolama, aynı zamanda iletim şebekesinin dengelenmesinde de kilit bir rol oynamaktadır.

Arz güvenliğinin sağlanması: Arz hatlarındaki teknik arızalar ile ilişkili riskler ve siyasi olaylardan kaynaklanan teslim yapılmaması riski (Ukrayna) için yedekleme olanağı ve piyasa katılımcılarına potansiyel düzenleyici yükümlülüklere uymanın bir yolunu sunmaktadır.

Riskten korunma ve arbitraj fırsatları: Piyasa katılımcılarının risklere karşı korunma işlemleri ve örneğin spark spread, LNG ve hava koşullarına dayalı arbitraj işlemleri gerçekleştirmelerine olanak tanıyarak bağlantılı bir doğal gaz üssünde daha fazla likiditenin yaratılmasına imkan tanımaktadır.

Avrupa bağlamında, doğal gaz depolama, doğal gaz piyasası ve doğal gaz arz ve talebinin dengelenmesi için bir esneklik aracı olarak kullanılmaktadır. Bu noktada, hem arz güvenliğinin bir aracı olarak hem de kullanımı likiditeyi sınırlayabileceği ve piyasa işleyişini potansiyel olarak olumsuz etkileyebileceği için piyasa bozucu bir tehdit olarak görülebileceğinden dolayı, stratejik doğal gaz depolamanın tartışılması gerekmektedir. Stratejik doğal gaz depolama kapasitesinin kullanımı, 994/2010 sayılı Tüzüğün II no’lu ekinde piyasaya dayalı olmayan bir arz önlemi olarak listelenmiştir.

Öte yandan, doğal gaz depolama kapasitesinin toplam tüketimin sadece yüzde 5’ini oluşturduğu Türkiye bağlamında, Kuzey Marmara Depolama Tesisi - Faz 2 ile birlikte 4,287 bcm’e ulaşacak kapasite ile Faz 3 bitimiyle 25 mcm/gün’e ulaşacak çekiş kapasitesi ve 2019 senesinde tümüyle tamamlandığında 1 bcm kapasite ile 40 mcm/gün çekiş kapasitesine ulaşacak Tuz Gölü projesi gibi devam eden Yeraltı Doğal Gaz Depolama yatırımları olumlu karşılanmaktadır. Mevcut zorlukların aşılmasına yönelik geliştirilen çerçeve aşağıda sunulmuştur.

Şekil 21 Doğal Gaz Depolama Zorluklarının Aşılmasına İlişkin Accenture Görüşü

Kaynak: Accenture Analizi

Depolama ihtiyacının başlıca sebepleri ve açıklamaları aşağıda sunulmuştur:

Yüksek Doğal Gaz/Elektrik Fiyatlarını Tetikleyen Doğal Gaz Açıkları: Sınırlı giriş kapasitesi ve LNG/depolama rezervleri sebebiyle, kesintilerin yaşanacağı 10-20 günlük bir süre Türkiye için kritik olabilir.

Yoğunlaşan Tüketim Sebebiyle Sistem Dengesinin Bozulması: Aşırı soğuk günlerde, artan konut tüketimi sebebiyle sistem dengesi kolaylıkla bozulabilir. Genel fiziksel esneklik bakımından depolama çok önemli bir rol oynayabilir.

Arz/Talep Dalgalanmalarının Yönetilmesi: Depolama kapasitesinin mevcudiyeti arz kaynaklarının çeşitlendirilmesine katkıda bulunacak ve sadece doğal gaz miktarı değil aynı zamanda sistem basıncına ilişkin teknik hususlar bakımından sistemde esneklik sağlayacaktır.

Depolama Kullanımının Düzenlenmesi ve Ücretleri: Yatırımlar ile depolama kapasitesinin etkili bir şekilde kullanılması arasında, piyasaya dayalı ve arz/talep odaklı bir şekilde doğru bir dengenin kurulabilmesi için, hem üçüncü taraf erişiminin (“third-party access”) hem de tarife düzenlemesinin gözden geçirilmesi gerekmektedir.

3.6.1. Avrupa’da Mevcut Depolama Görünümü

Avrupa Komisyonu’nun 16 Şubat 2016 tarihli “LNG ve Doğal Gaz Depolama Stratejisi” Çalışma Raporu ile Avrupa Komisyonu’nun Konsültasyon Raporları’na göre depolama kullanımı, tarife yapısı ve depolama piyasasına ilişkin aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:

 Toplam AB doğal gaz depolama kapasitesi, son on senede gelişme göstermiş olup, üye ülkelerin ortalama kış taleplerinin %10’u ile %100’ü arasında değişen değerleri karşılayabilecek noktadadır; Avusturya ve Almanya ortalama kış taleplerinin %100’ünü depolama ile karşılayabilmektedir. Sekiz üye ülke, ortalama kış talebinin %50’den fazlasını depolama kapasiteleriyle karşılayabilmektedir.

 AB’deki ortalama depolama kullanım kapasitesi %30’dur.

 Yukarıda aktarıldığı üzere AB çapında uygulanan stres testleri, mevsimsel talep ve arzın dengelenmesi anlamında kısa vadeli puant talebin karşılanması açısından depolamanın önemine dikkat çekmektedir.

 Depolama için mevcut tarife yapısı, aşağıdaki sebeplerden ötürü bir giriş engeli olarak değerlendirilmektedir:

o Tarife metodolojisi sunulan hizmetlerin maliyetlerini yansıtmamaktadır; özellikle iletim tarifeleri maliyet bazlı bir çerçeveye dayanmamaktadır,

o Depolama piyasası işletmecileri, sınır ötesi ticaret açısından bağlantıların zayıf olması sonucu likit hublara olan bağlantıları ön plana çıkarmaktadır,

o Verimli olmayan üçüncü taraf erişim mevzuatı ve depolama yükümlülükleri diğer giriş engelleri olarak değerlendirilmektedir,

o Depolama yükümlülüklerine ilişkin olarak, üye ülkeler için tek bir çözümün uygun olmayacağı ve her bir ülke için özel çözümlerin geliştirilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir,

o Güneydoğu ve Orta Avrupa’daki mevcut ancak eşit biçimde dağılmamış olan depolama kapasitesine, daha iyi bağlantılar ve bölgesel işbirliği ile birlikte erişilebilir ve kapasite kullanılabilir. İlgili iletim yatırımları, gerekli görülen tarife değişiklikleri ile birlikte cazip hale getirilmelidir.

Avrupa’daki yer altı depolama tesislerindeki teknik doğal gaz kapasite hacmi aşağıdaki şekilde gösterilmiştir:

Şekil 22 Avrupa’da 2015 Ekim Ayı İtibariyle Yer Altı Depolama Tesislerindeki Teknik Doğal Gaz Kapasite Hacmi (bcm)

Kaynak: Avrupa Komisyonu

4. SONUÇ

 Ticari esneklik için temel bir etken olarak altyapı, bir ülkenin sisteminin fiziksel esnekliğinin sınırlamalarını veya avantajlarını belirlemektedir; dolayısıyla hem altyapıya hem de ticari yapıya ilişkin karşılaştırmalar birlikte sunulmuştur.

 Türkiye, Fransa ve Almanya’da yerli üretim düşük seviyelerdedir. Bu ülkelerde toplam üretimin doğal gaz tüketimine oranı %10’’un altındadır ve Türkiye ve Fransa’da sırasıyla sadece yüzde 1 ve 2’dir. Bununla birlikte Fransa ve Almanya, ithalata ağır bir biçimde bağımlı olmalarına rağmen, enterkonneksiyon, LNG, depolama veya enerji miksleri yoluyla çözümler geliştirmiştir.

 Ticari açıdan, birden fazla borsaya sahip olma yönündeki eğilim açıkça görülmektedir (örneğin İngiltere’de 3, Hollanda’da 2). Kapasite ticareti alanında PRISMA’nın olduğu gibi, PEGAS da Avrupa’nın Doğal Gaz Ticaret Platformu haline gelme iddiasına sahiptir.

 994/2010 sayılı Tüzük üye devletlerin kendilerinin ve Avrupa Birliği’nin arz güvenliğini korumalarına ve Dahili Enerji Piyasası’nın düzgün işleyişine katkıda bulunmalarına yönelik yasal çerçeveyi sunmaktadır. Tüzüğün amacı AB içerisinde ve AB’ye doğal gaz tedarik eden üçüncü ülkeler ile gerekli altyapı bağlantılarının olmayışı sonucunda üye devletlerin kendilerini

“doğal gaz adalarında” bulmalarını önlemektir.

 Arz Güvenliğini korumanın temel ülkeleri, basit bir eylem sıralamasına dayanmaktadır; yani

“Önce Önle, Sonra Azalt”. Bu ilke öncelikle piyasa oyuncularına piyasaya dayalı önlemlerle cevap verebilmeleri için yeterli fırsatların tanınması yoluyla piyasaya dayalı önlemlerin uygulanmasını (“Önleme”), bu önlemlerin mümkün olduğunca sürdürülmesini, daha sonra acil durum planları yoluyla devlet müdahalelerine geçilmesini (“Azaltma”) öngörmektedir; ancak azaltma eylemlerine geçildiğinde dahi potansiyel bir arz kesintisinin etkilerinin azaltılmasında piyasaya dayalı araçlara öncelik verilmesi gerekmektedir.

 Tümüyle işleyen Dahili Enerji Piyasası’nın, kıtlık için sinyaller vererek, fiyat sinyalleri yoluyla varlıkların etkin kullanımını sağlayacak ve böylelikle akışları optimize ederek iyi işleyen spot ve forward piyasalarını mümkün kılacaktır.

 Üye bir ülkenin sınırları dahilinde ve AB çapında iyi bağlantılandırılmış bir şebeke, yani yeterli altyapı, iyi işleyen bir doğal gaz piyasası için kritik önem taşımaktadır. İyi işleyen doğal gaz piyasaları, çift akışlar ile (ters akış) etkin bir biçimde kullanılan enterkonneksiyonlar benzeri sınır ötesi altyapılar açısından ilişkilendirilmiştir.

 Hızlı bir şekilde uygulanabildikleri ve talebi hızlı bir şekilde düşürebildikleri için talep tarafı önlemleri, arz güvenliği bakımından önem teşkil etmektedir.

 Avrupa Birliği’nde arz güvenliğinin çeşitlendirilmesi, üye devletlerin ve bir bütün olarak Avrupa Birliği’nin arz güvenliği bakımından kritik öneme sahiptir. Bu durum AB ülkelerinin doğal gaz ve diğer enerji kaynakları bakımından tek bir tedarikçiye bağımlılığını azaltan yeni güzergahların belirlenmesini ve kullanımını içermektedir.

 LNG piyasası, artık dengeleme piyasası olarak görülmekte ve küresel doğal gaz talebinin sadece yaklaşık yüzde 10’unu oluşturmaktadır. Bu sebeple dünya doğal gaz piyasasındaki çok küçük değişikliklerde bile piyasa hızlı bir şekilde dalgalanmaktadır.

 LNG ticaret güzergahlarının yeniden şekillenmesi ve LNG’deki arz fazlasının devam etmesinin beklenmesi sebebiyle, Türkiye piyasası ile ilgili olarak fiyatlar rekabetçi düzeylerde kalacak ve LNG boru hattı yoluyla doğal gaz ithalatına önemli bir alternatif oluşturacaktır. Ek olarak, arz güvenliği bakımından, depolanan boru hattı sistemine kolaylıkla taşınabilmesi ve talebin daha fazla olduğu bölgelere yakın konumlandırılabilmesinden ötürü LNG, ani puant taleplere ve arz kesintilerine hızlı bir şekilde cevap verebilmektedir.

 LNG piyasasındaki değişiklikler sonucunda, talebin karşılanmasına yönelik yeterli arzın sağlanması bakımından FLNG ve FSRU projeleri daha erişilebilir ve maliyet etkin hale gelmiştir.

Hızlı Kurulum ve Kapasite itibariyle yeni yapılan bir FSRU’nın tamamlanması 33 ay kadar sürebilmekte ve yeni teknolojiler sayesinde kapasiteleri hızlı bir şekilde artmaktadır; Esneklik itibariyle çok büyük ölçekli projelerin yapımı sırasında, FSRU projeleri enerji arzının ikamesi bakımından ara çözümler oluşturabilmektedir; ve Görece Maliyet itibariyle FSRU projeleri, diğer gazlaştırma projeleri ile karşılaştırıldığında yüzde 60 civarında düşük maliyete sahiptir; bu sebeplerle bir FLNG/FSRU projesini başlatmanın görece maliyeti, daha makul hale gelmiştir.

 Doğal gaz depolama kapasitesinin toplam tüketimin sadece yüzde 5’ini oluşturduğu Türkiye bağlamında, yüksek elektrik/doğal gaz fiyatlarını tetikleyen doğal gaz açıkları, yoğunlaşan tüketim sebebiyle sistem dengesinin bozulması ve arz/talep dalgalanmalarının yönetilmesi gibi zorlukların ele alınmasında, devam eden yer altı Doğal Gaz Depolama yatırımları olumlu karşılanmaktadır.

5. EK

Benzer Belgeler