• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ĐTTĐHAT ve TERAKKĐ CEMĐYETĐ

2.4. Denetleme Đktidarından Anayasal Diktatörlüğe

• Eski rejimin yıkılması ile devlet dairelerindeki fazla istihdamı eritmek isteyen hükümetin binlerce devlet memurunu işten çıkarması,

• Orduda süren mektepli subay-alaylı subay çekişmesinin, mektepli subaylar lehine değişmesi (1908 Devrimini gerçekleştirenler genelde modern eğitim almış mektepli, genç subaylardı.)

• ĐTC güdümündeki hükümetin laik yasalar çıkarmadığı halde, devrimin yol açtığı ortam değişiminin kendilerini tehdit ettiği duygusuna kapılmaları, sınavlarından geçemeyen din okulları öğrencilerinin askeri hizmetten muaf tutulmaları uygulamasının kaldırılması,

• Đttihatçıları sorumsuz siyaset yapmak ve iktidarı tekeline almak ile suçlayan Ahrar Partisi’nin muhalefeti (Zürcher, 1999:146-147).

“31 Mart vakası, kısa bir müddet için cemiyetin iktidar üzerindeki belirgin kontrolüne ara verdiyse de isyanın bastırılması ve II. Abdülhamit’in hal’i (27 Nisan 1909) sonrasında cemiyet daha da kuvvetli bir aktör haline geldi” (Hanioğlu, 2001:482). 1909’da bir gizli olarak kongre düzenleyen Cemiyet elindeki yetkileri meclis grubuna devrettiğini açıkladı ancak bu çoğunlukla kağıt üzerinde kalan bir karar oldu. Çünkü Cemiyet dağılana kadar asıl güç her zaman meclis grubunun değil merkez komitenin elinde kalmıştır.

2.4. Denetleme Đktidarından Anayasal Diktatörlüğe

Đttihat ve Terakki Cemiyeti, Hürriyet’in ilanından 31 Mart’a kadar, yapılan genel seçimlerde büyük bir başarı kazanmasına rağmen, siyasete ağırlığını dolaylı olarak koymuştur. Bundan dolayı bu dönemi Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Denetleme Đktidarı olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır. “Mehmet Reşat’ın padişahlığının ilk üç yılı ise Đttihat ve Terakki Cemiyeti için dolaylı bir iktidar olmuştur” (Tunçay ve diğerleri, 1992: 32).

31 Mart ayaklanmasının bastırılmasından sonra iktidar, ordunun, özellikle de Mahmut Şevket Paşanın eline geçmişti. Mahmut Şevket Paşa, üç ana ordunun -3. (Đstanbul), 2. (Edirne) ve 3. (Manastır) ordularının- müfettişliğine atanmıştır. Mahmut Şevket Paşa’nın otoritesi o kadar güçlüdür ki ne sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa Kabinesi, ne

27

onun yerine Aralık 1909’da geçen Hakkı Paşa Kabinesi, ne de Cemiyet meydan okuyacak konumda değildir. Mahmut Şevket Paşa, Cemiyet’e yakın olmakla birlikte, doğrudan doğruya bir Đttihatçı değildir (Zürcher, 1995).

31 Mart sonrasında Hüseyin Hilmi Paşa tekrar sadrazam olmuştur. Daha önceki kabinede iki Đttihatçı nazır (Dahiliyede Talat Bey, Maliyede Cavit Bey) olmasına rağmen yeni kabinede Đttihatçı sayısı çoğalmıştır. Nisan 1909’da sindirilmiş olan muhalefet, sonraki yıllarda yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. 1909-1911 yılları arasında yeni bazı partiler kuruldu. Bu partilerin kurucuları ya Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin eski muhalifleri ya da daha liberal veya daha muhafazakar çizgide olan Đttihatçılardı.

1910 yılındaki Arnavut Ayaklanması ve 9 Haziranda muhalif gazetecilerden Ahmet Samim’in öldürülmesiyle muhalefetteki büyüme hız kazandı. Yeni bir karşı devrimden korkan Cemiyet önde gelen bazı muhalifleri tutuklattırdı. Muhalefetin büyümesinin devam etmesi nedeniyle Đttihat ve Terakki Cemiyeti uzlaşmacı bir tavır olarak muhalefeti yatıştırmaya çalıştı. Talat Paşa’da dahil olmak üzere Đttihatçılar hükümetten çekildi.

28 Eylül 1911’de Đtalya Trablusgarb’ı işgale başlayınca Hakkı Paşa istifa etmiş, yerine Sait Halim Paşa geçmiştir. Kasım 1991’de hemen hemen bütün muhalif gruplar ve partiler bir araya gelerek Hürriyet ve Đtilaf Fırkasını kurdular. “Bu parti Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nden nefret etmelerinin dışında hemen hemen hiç ortak noktaları olmayan muhafazakarlar ve liberallerin yığınıydı (Zürcher, 1995: 153). Kurulan yeni muhalefet partisi kurulduktan üç hafta sonra, Đstanbul’da boşalan bir milletvekilliği için yapılan ara seçimde Đttihat ve Terakki Cemiyeti adayını yenerek büyük bir sürpriz yapmıştır.

Cemiyet muhalefetin güçlenmesini önlemek için harekete geçmenin zamanı geldiğini anlamıştı. 1912 ilkbaharında seçimler yenilendi. Bu seçimlerde Đttihat ve Terakki Cemiyeti baskı ve zor yoluyla kendi adaylarına oy topladığı için siyasal tarihimizde "Sopalı Seçimler" diye bilinir. Sonuçta Đttihat ve Terakki Cemiyeti yine Meclise büyük bir çoğunlukla girmiş, muhalefet çok az sayıda milletvekili çıkartmıştır.

28

1912 yılında yapılan seçimlerde Đttihatçıların muhaliflerin seçilmesini engellemek için uyguladıkları yöntemlere gösterilen tepkiler, cemiyet yanlısı Said Paşa Hükümetinin istifasına neden oldu. Said Paşa’dan sonra hükümet olan Gazi Ahmed Muhtar ve Kamil Paşa hükümetleri döneminde cemiyet muhalefette kaldı. Cemiyet liderleri ile cemiyeti destekleyen gazeteciler bu dönemde baskılara maruz kaldılar. Balkan savaşı ve Edirne’nin Bulgarlara verilmesi üzerine Đttihat ve Terakkiciler Babıali’yi bastılar. Kamil Paşa’nın istifa ettiren cemiyet, Mahmut Şevket Paşa’nın sadaretinde yeni bir hükümet kurulmasını sağladılar.

Mayıs-Haziran 1912’de Miralay Sadık ve arkadaşları Halaskar Zabitan grubunu kurup hükümetin istifasını, tersi durumda silahlı müdahalede bulunacaklarını bildirdiler. Bunun üzerine Sadrazam Sait Paşa ve Ordu Müfettişi olan Mahmut Şevket Paşaaynı zamanda istifa etmiştir.

Sait Paşa kabinesinin yerine, içinde çok sayıda yaşlı ve tecrübeli devlet adamı olan Büyük Kabine geçti. “Bu yeni kabine, imparatorluktaki siyasal kargaşanın nedenini subayların siyasete karışmasında ve Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin sorumsuz politikalarında görüyordu ve Đttihatçıların, özellikle de Đttihatçı subayların gücünü kırma işini yapılacak ilk iş sayıyordu” (Zürcher, 1995: 153). Bundan sonraki günlerde Đttihatçı ağırlıklı olan Meclis dağıtıldı, önde gelen Đttihatçılar ya sürgüne gönderildi ya da yer altına kaydılar. Bu arada Trablusgarb’ta Đtalya ile yapılan savaş devam etmekteydi. Devlet askeri yardım gönderemiyordu. Hiç bir şey yapılamayınca Đttihat ve Terakki Cemiyeti içinde bazı subaylar Binbaşı Enver’in liderliğinde Arap direnişini örgütlemek için gizlice Trablusgarb’a gitti. Đttihatçı subaylar liderliğindeki Bedeviler Đtalyanların ülkenin iç kesimlerine kadar ilerlemesini engellediler. Đtalyanlar savaşı yaymak için önce Çanakkale Boğazı’nı sonra da Ege Denizi’nde bulunan On Đki Adaları işgal ettiler. Savaş 17 Ekim 1912’de sona erdi. Ancak bu kez de Balkanlar’da çok daha tehlikeli bu durum ortaya çıkmıştı.

2 Ekim 1912’de müttefik Balkan Devletleri (Sırbistan, Karadağ, Yunanistan ve Bulgaristan) Makedonya’da ıslahat istemiyle Đstanbul'a bu ultimatom verdiler. Ültimatomun reddi üzerine Karadağ 8 Ekim’de savaş ilan etti, bunu diğer ülkeler izledi. Rumeli’de sadece bir kaç müstahkem mevki, Yanya, Đşkodra ve Edirne dışında Osmanlı Ordusu Çatalca’ya kadar geri çekildi. 3 Aralık’ta ateşkes yapıldı. Londra’da yapılan