• Sonuç bulunamadı

4. BASEL II DÜZENLEMELERİ

4.2. Denetim Otoritesi

İkinci yapısal blok olarak bahsedilen Denetim Otoritesinin incelemesi sürecinde bankaya ve denetçi otoriteye özel görevler yüklenmektedir. Bankanın yönetim kuruluna

ve yöneticilerine yüklenen görevler sayesinde iç kontrol ve diğer kurumsal yönetişim ilkelerinin güçlendirilmesi hedeflenmektedir (BDDK, 2005: 11).

İkinci yapısal blokta, bir yanda banka toplam risklere karsı sermaye yeterliliğini değerlendirmekte, diğer yanda ise düzenleyici otorite bankanın risk değerlendirmesini gözden geçirerek, birinci yapısal blokta (minimum sermayenin hesaplanması) hesaplanan sermayenin ötesinde daha fazla sermayeye gerek olup olmadığını belirlemektedir.

Basel Komitesi denetim otoritesinin incelemesine ilişkin olarak dört temel prensip belirlemiştir.

4.2.1. Sermaye Yeterliliğinin Sürekliliğini Sağlayacak Strateji

Bankalar sermaye yeterliliklerinin taşıdıkları risklerle orantılı olup olmadığını ölçecek bir değerlendirme sürecine ve sermaye yeterliliğinin sürekliliğini sağlayacak bir stratejiye sahip olmalıdır. Bu amaçla bankaların içsel sermaye değerlendirme sürecinin aşağıda belirtilen özellikleri taşıması gerekmektedir (BDDK, 2006: 20).

y Yönetim kurulunun ve banka üst düzey yönetiminin gözetim ve denetimi; Sağlam ve güvenilir bir risk yönetim süreci, bankanın sermaye yeterliliğinin etkili bir şekilde değerlendirilmesinin temelini oluşturmaktadır. Banka yönetimi, bankanın aldığı risklerin niteliği ve seviyesi konusunda ve bu risklerin bankanın yeterli sermaye düzeyi ile nasıl bir ilişkisi olduğu konusunda bilgi sahibi olmak zorundadır. Banka yönetim kurulu, bankanın risk alma kapasitesinin belirlenmesinden ve bankada içsel politikalara uygun hareket edilip edilmediğinin izlenmesi amacıyla bir sistem kurulmasının sağlanmasından sorumludur.

y Sağlam ve güvenilir sermaye değerlendirmesi; Güvenilir, sağlam bir sermaye değerlendirmesinin yapılabilmesi için bazı unsurları taşıması gerekir. Bunlar; bankanın tüm önemli risklerinin tanımlanmasını, ölçmesini ve raporlanmasını sağlamak amacıyla tasarlanmış politikalar olmalıdır. Bankanın odaklandığı alanlar ve is stratejileri çerçevesinde sermaye yeterliliği hedeflerini risklere göre belirleyen, sermayeyi risk düzeyi ile ilişkilendiren süreçler gerekir. Tüm yönetim süreçlerinin bütünlüğünü sağlayacak iç kontrol ve teftiş faaliyetlerinin olması gerekir.

tüm risklerin sermaye değerlendirmesi sürecinde ele alınması esastır. Bankalardan sermaye değerlendirme sürecinde kredi riski, operasyonel risk ve piyasa riski yanında faiz oranı riski, likidite riski ve ölçümü zor olan itibar ve strateji riski gibi diğer riskleri de dikkate almaları beklenmektedir.

y İzleme ve raporlama; Bankaların değişen risk profillerinin bankanın sermaye ihtiyacını nasıl etkilediğinin değerlendirilebilmesini sağlayacak bir izleme ve raporlama sistemi kurmaları gerekir. Banka yönetim kurulu ve üst düzey yönetimi düzenli bir şekilde bankanın risk profili ve sermaye ihtiyaçlarına ilişkin raporlar almalıdır.

y İç kontrol; Sermaye değerlendirme süreci bankanın iç kontrol sistemi tarafından gözden geçirilmelidir. Sermaye değerlendirme süreci, bağımsız bir gözden geçirmeyi ve gerekiyorsa bağımsız iç ve dış denetçilerin katılımını da gerektirir. İç kontrol sistemi, sermaye değerlendirme sürecinin banka faaliyetlerinin nitelik ve kapsamına uygunluğunu, büyük riskleri ve risk yoğunlaşmalarını, değerlendirme sürecinde kullanılan verilerin doğruluğunu gözden geçirmelidir.

4.2.2. Yasal Sermaye Yeterliliğini Sağlama Kabiliyetinin İncelenmesi

Denetim otoritesi, bankaların kendi içsel sermaye yeterliliği değerlendirmeleri ve stratejileri ile birlikte yasal sermaye yeterliliğini izleme ve sağlama kabiliyetlerini de incelemeli ve değerlendirmelidir. Denetim otoritesi bu süreçten tatmin edici sonuç elde edemediğinde gerekli tedbirleri almalıdır. Denetim otoritesi; yerinde incelemeler, uzaktan yapılan gözetim ve değerlendirmeler, banka yönetimi ile görüşmeler, bağımsız dış denetçi çalışmaları, düzenli periyotlarla alınan raporlar gibi yöntem ve araçlarla incelemelerini yapmalıdır ( Basel Komitesi, 2004: 26).

4.2.3. Asgari Sermaye Yükümlülüğünün Üzerinde Sermaye Gücüne Sahip Olunması

Denetim otoritesi, bankaların asgari sermaye yükümlülüğünün üzerinde sermaye ile faaliyette bulunmalarını istemeli ve asgari yükümlülüğün üzerinde sermaye bulundurmalarını sağlayacak güce sahip olmalıdır. ( Basel Komitesi, 2004: 27-28).

Denetim otoriteleri, bankaları, asgari sermaye yükümlülüğünün üzerinde sermaye ile faaliyette bulunma hususunda ikna ve teşvik etmelidir. Asgari sermaye yükümlülüğünün üzerinde sermaye ile çalışılmasını gerektiren nedenleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

- Asgari sermaye yükümlülüğünün hesaplanması için belirlenen asgari standartlar, bankaların finansal piyasalarda ulaşmayı hedefledikleri güvenilirliğin altında bir güvenilirlik düzeyine ulaşmasını sağlayacaktır. Yüksek kredi değerliliğine ulaşmak isteyen bankalar bu asgari standartların üzerine çıkmalıdır.

-Normal çalışma koşulları altında, faaliyetlerin türünün ve hacminin

değiştirilmesi, risklilik düzeyinde dolayısıyla da sermaye yeterlilik oranında dalgalanmaya neden olacaktır. Bankalar bu dalgalanmaları karşılayabilecek ilave sermaye bulundurmalıdır.

- Acilen ve muhtemelen piyasa koşullarının da elverişsiz olduğu bir ortamda

sermaye arayışına girmek çok maliyetli olabilecektir.

- Sermayenin beklenmedik bir şekilde asgari yükümlülüğünün altına düşmesinin

bedeli çok ağır olabilecektir.

- Asgari sermaye hesaplanması kapsamında dikkate alınmayan ülkeye,

piyasalara ve bankaya özgü riskler için de sermaye tutulmalıdır.

4.2.4. Asgari Sermaye Tutarı Altına Düşmeyi Engelleyen Erken Müdahale

Denetim otoritesi, bankaların risk profiline göre belirlenen sermayelerinin asgari seviyenin altına düşmesini engellemek için erken müdahalede bulunabilmeleridir. Otorite sermaye seviyesi korunamadığında veya tekrar yerine konulamadığında bankadan hızla düzeltici tedbirlerin alınmasını istemelidir.

Denetim otoritesi, herhangi bir bankanın sermaye yükümlülüğünü layıkıyla yerine getiremediği kanaatine ulaştığında, alınabilecek tedbirler hususunda bir dizi seçeneğe sahip olmalıdır. Bu tedbirler, bankanın izleme-denetim yoğunluğunun artırılması, temettü ödemelerinin kısıtlanması, bankadan tatmin edici bir sermaye yeterliliği restorasyon planı hazırlamasını ve uygulamasını veya acilen sermaye artırımına gidilmesini isteme gibi seçenekleri içermelidir.

Kuşkusuz bankanın karsılaştığı zorlukların kalıcı çözümü her zaman için sermayenin artırılması değildir. Aksaklıklar bankanın risk yönetimi ve iç denetim sistemlerinden kaynaklanıyorsa artırılan sermayenin de bir süre sonra yitirilmesi sürpriz olmayacaktır. Diğer taraftan bir bankanın yönetim ve denetim sistemlerinin güçlendirilmesi veya alınan bir takım pozisyonların düzeltilmesi belli bir zamanı gerektirebilir ki bu süreler boyunca bankanın sermayesini geçici olarak artıracak tedbirler öngörülebilir (Bektaş, 2006: 76).

4.3. Piyasa Disiplini

Piyasa disiplini Basel II’de finansal istikrar açısından her zaman hedeflenmesi gereken bir unsur olarak görülmüştür. Piyasa disiplinini içeren üçüncü yapısal blok, birinci ve ikinci yapısal blokları tamamlayıcı olarak ortaya konulmuştur. Bankaların risk profilleri, mevcut sermayesi ve sermaye yeterliliği ile ilgili bilgi sahibi olmak ve bankalar arasında standardize bilgiye dayalı karşılaştırma yapabilmek için şeffaf bir yapının bulunması önemlidir. Böylece piyasa katılımcıları, kamuya açıklanacak bilgiye dayalı olarak alacakları kararlarda riske göre değerlendirme yapma ve karar verme olanağına sahip olacaklardır. Basel II’nin üçüncü ayağını oluşturan piyasa disiplini ile amaçlanan bu şeffaflığın sürekli sağlanmasıdır. Üçüncü Blokta, bankaların kamuoyuna hangi bilgileri ne şekilde açıklayacakları, başka bir ifade ile bankaların kendi finansal durumlarını ilgili kesimlere ne şekilde rapor edeceklerinin çerçevesi belirlenmiştir. Sermaye yapısı, portföy yapısı ve riskler dikkate alınarak, şu bilgilerin açıklanması

istenmektedir.

• Sermaye yeterliği, • Kredi riski,

• Hisse senedi yatırımlarının riski, • Kredi riskini azaltma teknikleri, • Piyasa riski,

• Menkul kıymetleştirme riski, • Faiz riski, vb.

Böylece kamuya açıklamak yoluyla sağlanacak piyasa disiplini yoluyla bankaların mevcut finansal sağlamlığı daha açık bir şekilde izlenebilecektir. Bunların bir sonucu olarak, aynı zamanda Basel II sonrası finansal aracılık fonksiyonunun etkinliğinin artması beklenen sonuçlardan bir diğeridir.