• Sonuç bulunamadı

D

Deen niizz YYuussuuff vvee H Hüüsseeyyiin n Ö

Özzggüürrllüükk M Müüccaaddeelleem miizzddee YYaaflflaam maayyaa D

Deevvaam m E Ettm meekktteeddiirrlleerr

www.arsivakurd.org

ya bafllayan gençlik hareketlerde böyle-si koflullarda yaflanmaya bafllam›flt›r.

T

Tüürrkkiiyyee’’ddee 11996688 öönncceessii ddee ggeennççlliikk hhaarreekkeettlleennmmeessii yyaaflflaannmm››flfltt››rr

1960’ta o zamanki Demokrat Parti iktidar›na karfl›, toplumsal kesimlerin hoflnutsuzlu¤unun d›flavurumunda da gençlik rolünü oynam›flt›r. Fakat o za-man gençli¤in d›fla vuran tepkisi, genç-likte vücut bulan anti-emperyalizm, çok farkl› flekilde de¤erlendirilerek yaflanan

‘61 darbesi ve ‘61 darbesi sonras›ndaki siyasal geliflmeler ekseninde egemen güçlere verilen bir deste¤e dönüfltürül-müfltür. O do¤rultu da kullan›lm›flt›r.

Ama ‘68’lerden itibaren ki, gençlik ha-reketleri bu yönlendiriflten, bu mecraya ak›fltan, kendisini kurtarabilen bir genç-lik hareketi olarak ortaya ç›km›flt›r.

1968’lerden itibaren geliflmeye bafl-layan gençlik hareketlerindeki anti-emperyalizm, anti-oligarflik bir içerik kazanmaya bafllam›fl, anti-oligarflik mücadele içteki s›n›fsal mevzilenmesi-ne ba¤l› olarak ele al›nm›fl ve oradan da ittifak güçlerinin belirlenmesine gi-dilmifltir. Bu yönleriyle ‘60’lar›n bafl›n-da ki, geliflen hareketlili¤inden farkl›

bir mecraya do¤ru ak›fl ‘68’deki genç-lik hareketine yön vermifltir.

Türkiye’ye gelen Amerikan donan-mas›na karfl› yap›lan gösteriler ve bu gösteriler esnas›nda 6. Filo’ya ba¤l› as-kerlerin suya dökülmesi bunun bir so-nucu olarak yaflanm›flt›r. Yine bu çer-çevede Vietnam’da geliflen ulusal kurtulufl mücadelesini, devrimci müca-deleyi destekleyen gösteriler, söylem-ler o süreçte gençli¤in, hayk›rd›¤›, dile getirdi¤i söylemler aras›nda yerlerini alm›flt›r. ‹srail Siyonizm’ine karfl› Filistin halk›n›n gelifltirdi¤i mücadele, o zaman-ki gençlik hareketinin ilham kayna¤› ha-line gelmifltir. Dünyay› etkisi alt›na alan Che Guevara rüzgarlar› Türkiye genç-li¤ini de sarsmaya bafllam›flt›r. Che Gu-evera etkisiyle devrimci ruh, devrimci

coflku gençlik mücadelesine büyük bir ivme kazand›rm›flt›r. Yaflanan tüm bu geliflmeler ortam›nda boy vermeye bafllayan gençlik hareketlenmesi, kim ne derse desin, Türkiye’de demokrasi-ye do¤ru evrilen, toplumsal devrimin de bir bafllang›c› haline gelmifltir. Nas›l ki Avrupa’da ‘68 gençlik hareketleri, dünyasal bir devrimin, toplumsal de¤i-flimin ateflleyicisi, somut göstergesi ha-line gelmiflse, Türkiye’de de 1968’den itibaren geliflmeye bafllayan gençlik ha-reketi, demokrasiye do¤ru evrilen top-lumsal mücadelenin bir bafllang›c›, atefl-lenmesi anlam›na gelmifltir.

D

Deenniizzlleerr bbiirreerr ggeennççlliikk öönnddeerrii o

ollaarraakk sseemmbboolliizzee oollmmuuflflttuurr

Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan, Hüseyin

‹nan öncülük yapt›klar› mücadele de böylesi bir devrimin, böylesi bir top-lumsal geliflmenin sembolleri haline gel-mifllerdir. O süreçte Deniz Gezmifl gençli¤in tüm gösterilerinde, ö¤renci boykotlar›nda vard›r. Elini havaya kal-d›rarak att›¤› sloganlar›n arkas›nda, yüz-lerce, binlerce genç sloganlar›n› hayk›r-maktad›r. O bir gençlik önderi olarak sembolize olmufltur. Hüseyin ‹nan o genç yafl›na ra¤men, “Türkiye Devrimi-nin Yolu” adl› çal›flmas›yla, Türkiye dev-rimci hareketine, gençlik hareketine te-orik bir çerçeve kazand›rmaya, bu konuda bir fikir oluflturmaya ve görüfl belirlemeye çal›flm›flt›r. Yusuf Aslan güçlü örgütçü yan›yla geliflen toplumsal mücadeleye, gençlik hareketine bir ör-gütsel çerçeve kazand›rmak istemifltir.

Bu yönleri ile birbirlerini tamamlam›fl-lard›r. Böylece devrimci bir mücadele-de olmas› gereken temel omurgan›n oluflumunu sa¤lam›fllard›r.

1968’lerden itibaren ivme kazanma-ya bafllakazanma-yan Türkiye’deki gençlik hare-ketlenmesi, Deniz Gezmifl, Yusuf As-lan, Hüseyin ‹nan gibi önderlerle de s›n›rl› kalmam›flt›r. Sinan Cemgil de bunlar aras›ndaki yerini alm›flt›r.

Sinan Cemgil güçlü bir hatip ve pro-pagandist olarak gençlik hareketleri içerisindeki rolünü oynam›flt›r.

T

Teerrcciihhlleerriinnii ddee ttaammaammeenn kkeennddii bbiilliinnççlleerrii ddoo¤¤rruullttuussuunnddaa yyaappmm››flflllaarrdd››rr 1968’lerde geliflme kaydetmeye bafl-layan gençlik hareketlenmesinin önderi durumunda olan kifliliklerde somutla-flan bu türden özellikler, devrimci mü-cadelenin masa bafl›nda sürdürülen tar-t›flmalarla mümkün olamayaca¤›n›

göstermifltir. O günkü koflullar böyle bir yaklafl›m› ve duruflu zorunlu k›l›yor-du. Baflka türlü bir yaklafl›m içerisinde olmak mümkün de de¤il. Bir yanda Yanke emperyalistlerinin filolar› Türki-ye denizlerinde geziyor ve TürkiTürki-ye’nin k›y› flehirleri Yanke emperyalistlerinin askerlerine peflkefl çekiliyordu. Bura-larda Yanke askerleri gönüllerini e¤len-diriyorlard›. Di¤er taraftan ise olufltu-rulan sivil faflist ve kontra güçler gençli¤e sald›rt›l›yordu. Bu güçler, gençlik içinde aktif konumda bulunan, öne ç›kan militanlar› katlediyorlard›.

Tüm bunlar yaflan›rken, yoksullaflan köylüler de toprak taleplerini dile getir-meye ve toprak iflgallerinde bulunmaya bafllam›fllard›. Madenlerde çal›flanlar da, maden iflletmelerini iflgal ediyorlard›.

Halk, “art›k yeter” deme noktas›na gel-miflti. Böylesi bir süreçte halk›n evlatla-r›, öncüleri olarak, yaflanan bu gerçek-likler karfl›s›nda, masa bafl› devrimcili¤in gerçek devrimcilik olamayaca¤›n› ger-çekli¤inden hareketle eyleme geçmek için haz›rl›klara bafllam›fllard›r.

1968 gençlik hareketleri içerisinde yer alan birçok devrimci o günkü ya-flanan geliflmeler ortam›nda gerekli gördükleri haz›rl›klar› tamamlayabil-mek için mücadele de esin kayna¤›

olarak kabul edilen Filistin halk›n›n di-renifl güçlerinin kamplar›na gitmifller-dir. Deniz Gezmifl ve arkadafllar› da bu gidenler aras›nda yerlerini alm›fl-lard›r. Yap›lan haz›rl›klar, mücadelenin

www.arsivakurd.org

örgütlendirilmesi görev ve sorumlu-luklar› ile birlikte yürütülmüfltür. O gün’ün geldi¤ine kanaat getirdiklerin-de getirdiklerin-de harekete geçmifllerdir. Tercih-lerini de tamamen kendi bilinçleri do¤rultusunda yapm›fllard›r.

fifieeyyhh BBeeddrreettttiinn’’iinn mmiirraassçç››ss›› oollaarraakk EEggee ddaa¤¤llaarr››nnaa çç››kktt››llaarr

Deniz Gezmifl ve arkadafllar›n›n sis-tem içerisinde kalarak mücadele etme koflullar› yok muydu? Elbette vard›.

Hepsi üniversite talebeleriydiler ve okuduklar› üniversitelerde en seçkin ö¤renciler idiler. Ö¤renimlerini ta-mamlama ve devletin önemli kademe-lerinde görev alabilecek yetkinlik ve becerileri vard›. Ama onlar kiflisel ya-flamlar›n› kurtarma aray›fllar›nda de¤il, kendi özgürlüklerinin de toplumsal sorunlar›n çözümüyle birlikte gerçek-leflece¤ini görerek hareket ettiler.

Bu gerçeklik onlar› okul d›fl›nda, üniversiteler d›fl›nda farkl› aray›fllara, farkl› yönelimler içine girmeye götür-dü. Okullar›n› b›rakt›lar. ‹flçilerin, köylülerin oldu¤u yerlere yöneldiler.

Sadece iflçilerin, köylülerin içinde ol-mak da yetmiyordu. Çünkü karfl›la-r›nda, ABD ile iflbirli¤i halinde olan bir ordu vard›. Bu ordu NATO ya üye bir orduydu. Askerlerinin ‹stihak›

NATO taraf›ndan karfl›lan›yordu. Si-lahlar› NATO taraf›ndan veriliyordu.

Türk ordusu NATO’nun uluslarara-s›ndaki müdahalelerine kat›l›yordu.

Ordu içinde yükselen generaller, NA-TO’dan icazet al›yorlard›.

Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan, Hüseyin

‹nan’da böyle bir sisteme bafl

kald›r›ld›-¤›nda, NATO’yu Türk Ordusunu da karfl›s›nda bulacaklar›n› biliyorlard›. O nedenledir ki sadece flehirde, sadece köyde de¤il, da¤larda da var olmak ge-rekti¤ine inan›yorlard›. Türkiye Halk Kurtulufl Ordusu’nun (THKO) kuru-lufluyla Halk›n kurtulufl ordusunu olufl-turarak harekete geçtiler. Ülkenin

stratejik yerlerine güç ç›kard›lar. Nur-haklara, iç Ege da¤lar›na ç›kt›lar. Ç›kt›k-lar› da¤lar da, Türkiye halk gerçekli¤i aç›s›ndan anlaml› da¤lard›. Baba ‹shak isyan› Nurhaklar’da bafllam›flt› ve ora-dan da Amasya’ya kadar boyora-dan boya yay›lm›flt›. Anadolu halk hareketlerinde tarihsel bir miras› bu flekilde yaflatmak istediler. fieyh Bedrettin, Ege bölgesin-de Ege’nin da¤lar›nda üslenmiflti. Ora-da ortaklafla yaflam› örgütlediler. Ve onlarda fieyh Bedrettin mirasç›s› ola-rak o da¤lara ç›kt›lar. Halk gerçekli¤iy-le, halk›n geleneksel devrimci de¤erle-riyle birleflerek onlar› kendilerinde yaflatarak ülkenin dört bir yan›nda üs-lenmeyi esas ald›lar.

B

Beeddeell ööddeemmeeyyii ggöözzee aallaarraakk ddaa¤¤llaarraa çç››kktt››llaarr

Kuflkusuz bu üslenmeleriyle bu mü-cadeleleriyle büyük ütopyalar›, hayalle-ri gerçeklefltirme iddias› ve umuduyla hareket etmeleri büyük bedeller öde-yeceklerinin de, onlar›n bilincinde yer almas›na neden oldu. O bilinçle hare-ket ettiler. Da¤a ç›km›fllard›, silahlan-m›fllard› ve bu, egemen düzenle, sis-temle ba¤lar›n›n kopar›lmas› anlam›na gelmiflti. Egemen sistemle, düzenle ba¤lar›n›n kopar›lmas›, art›k o sistemin her türlü sald›r›s›n›n da muhatab› hali-ne gelmek anlam›na geliyordu. Bunlar bedel ödemeydi.

Ve bu bedel ödemeyi de göze alarak da¤lara ç›kt›lar. ‹mkânlar› o kadar fazla m›yd›? De¤ildi. Silahl› donan›mlar› fazla yoktu. Halk içinde yayg›n örgütlülükleri de yoktu. Yaln›z inan›yorlard›. Mücade-leyi bafllatt›klar›nda o mücadele dalga dalga yükselecek; bozk›rlar› tutuflturan atefl, k›v›lc›m giderek flehirleri saracak ve ülkeyi kurtulufla götürecekti.

O inançla bafllad›lar. O inançla ha-rekete geçtiklerinde de, egemen güç-ler haklar›nda aranma kararlar› ç›kar-d›lar. Gazetelerde boy boy resimleri ç›kt›. O zaman Türkiye de s›n›rl›

say›-da bulunan televizyon ekranlar›nsay›-da foto¤raflar› yay›nlan›r oldu. Radyolar-da isimleri anons edildi eflgalleri veril-di. Yollarda, yol kontrolleri gerçek-lefltiren polislere, askerlere resimleri da¤›t›ld› ve böylece bir sürek av› bafl-lat›ld›. Sürek av›nda, arananlar da bel-liydi; Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan, Hü-seyin ‹nan ve o zamanki tüm devrimci militan kadrolard›. Bir yanda aranma, di¤er tarafta operasyonlar karfl›s›nda durma, di¤er tarafta örgütlenme, De-niz Gezmifl ve arkadafllar›n›n mücade-lesinin ana çerçevesini oluflturdu.

Hepsine de gö¤üs gerebilmek ve o çerçevede önlerine ç›kan görevleri ve sorumluluklar› yerine getirme ama-c›yla hareket ettiler.

B

Baa¤¤ll›› oolldduukkllaarr›› iillkkeelleerrii ssaavvuunndduullaarr vvee iillkkeelleerriinnddeenn aassllaa ttaavviizz vveerrmmeeddiilleerr Böylesi bir süreçte, Sivas’ta fiark›fl-la’da Deniz Gezmifl yakaland›. Yusuf Aslan yaral› olarak ele geçti. Daha son-ra Hüseyin ‹nan tutsak düfltü. Yakalan-d›klar›nda egemen güçler bayram hava-s› içine girdiler. Öyle ki “onlar›

yakalad›k” diye caka satt›lar. Hatta dö-nemin içifller bakan›, dödö-nemin general-leri onlar› nas›l yakalad›klar›n› göster-mek için, yanlar›nda övünerek foto¤raf çektirdiler ve bu foto¤raflar› gazeteler-de yay›nlad›lar. Ama onlar tutsak edil-melerine ra¤men hiçbir zaman boyun e¤mediler. Tutsakken bile bafllar›n› dik tuttular. Omuzlar› dikti.

Yapt›klar›ndan hiçbir zaman pifl-manl›k duymayan, bir direnifl sembolü olarak yer ald›lar. Asl›nda korkanlar, onlar› tutsak düflürdüklerini sananlar-d›. Heybetlerinden korktular. ‹nanç ve kararl›l›klar›ndan korktular. Onlar›

mahkemelere yaflad›klar› bu korku ile ç›kard›lar. Onlar karar› önceden verilmifl mahkemelerde yarg›lanan de¤il, yarg›layan olarak yerlerini ald›-lar. O mahkemelerde her bir durufl-may› bir devrimci gösteri haline

getir-www.arsivakurd.org

diler. Ba¤l› olduklar› ilkeleri savundu-lar ve ilkelerinden asla taviz vermedi-ler. Mahkeme savunmalar›nda Deniz Gezmifl 23 y›ll›k ömründe bu halka ba¤-l› kald›¤›n› ve bu 23 y›lba¤-l›k ömrüne ra¤-men halk için seve seve can›n› vermeye haz›r oldu¤unu belirtti. Yusuf Aslan da, Hüseyin ‹nan da hepsi bu sözleri tek-rarlad›lar. Mahkemeleri çok k›sa sürdü.

Ve idam sehpas›na ç›kt›klar›nda hiçbiri geride b›rakt›klar› o k›sa yaflamlar› içe-risinde yapt›klar›ndan hiçbir piflmanl›k duymad›lar. “Kürt ve Türk halklar›n›n kardeflli¤ini”, “emperyalizme karfl› or-tak mücadelelerinin” savunuculu¤unu idam sehpalar›nda hayk›rd›lar. Sehpalar›

kendi ayaklar›yla tekmelerken de, bu sloganlar›n› dile getirdiler.

Y

Yoollddaaflflllaarr›› DDeenniizz YYuussuuff vvee HHüüsseeyyiinn’’iinn iiddaamm››nn›› eennggeelllleemmeekk iiççiinn ççookk ççaall››flfltt››

Yoldafllar› çal›flt›. Eylemler yapt›lar.

Bu eylemlerde yakalanmay›, ölmeyi göze ald›lar. Birço¤u da flehit düfltü.

Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan, Hüseyin

‹nan’›n flahadeti, idam sehpalar›nda katledilmesi, bir dönemin sonu de¤il-di. Birileri Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan’›n katlini bir dönemin sonu olarak ifade ettiler. Ama devri-min, toplumsal mücadele ve toplum-sal devrimin kesintisiz devam etti¤ini unuttular. Devrimler toplum yaflam›n-da süreklidir ve devam eder.

Anadolu’da halk kahramanl›¤› ve yi¤itlik bu anlamda bir gelenek ola-rak kabul edilmifltir. Bu gerçeklik Anadolu’da halk›n kahraman olarak kabul etti¤i ve yi¤it olarak adland›r-d›¤›n› kendi öncüsü olarak kabul et-mesine neden olmufltur. Bu flekilde Anadolu’da halk, kahraman olarak kabul ettiklerini sembollefltirerek hep yaflatm›flt›r. Bunun tersini de sa-vunmak mümkün de¤ildir.

Köro¤lu, Dadalo¤lu, ‹nce Mehmet vb. birçok halk kahraman› Anadolu topraklar›nda yaflam›fllard›r. Devlete

göre onlar bir eflk›yad›r. Ama halk için bunlar birer kahraman olarak tarihe geçmifllerdir. Yine bunlar halk taraf›n-dan s›rtlar›n› dayayabilecekleri kahra-manl›klar› gerçeklefltirenlerdir.

A

Annaaddoolluu iinnssaann›› kkaahhrraammaannllaarr››nn››

kkeennddiissii yyaarraattmm››flfltt››rr

Türkiye’de yaflayan halklar Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan, Hüseyin ‹nan’›n belki ideolojik anlamda bu devrimci militan öncülerin düflüncelerini fazla bilmiyorlard›. Ama flunu biliyorlard›;

bunlar emperyalizme, sömürüye ve oligarfliye karfl›yd›lar. Yoksuldan, ezilenden ve mazlumdan yanayd›lar, haks›zl›¤a ve zulme karfl›yd›lar ve on-lar kendi evlaton-lar›yd›on-lar ve bunu bili-yorlard›. O nedenle halk›n öncü evlat-lar›n› kaybetmesiyle bir dönem kapanmam›flt›r. Tam tersi yaflanm›flt›r.

Kapand›¤› söylenen o dönem, halkla-flarak devam etmifltir. Deniz Gezmifl halklaflt›, Yusuf Aslan halklaflt›, Hüse-yin ‹nan halklaflt› ve bunlar kesintisiz bir mücadelenin öncüleri haline gele-rek yaflamaya devam ettiler.

Aradan 36 y›l geçmifltir. Bugün ege-menler onlar› asmakla hata yapt›klar›n›

söyleyebilecek bir duruma gelmifllerdir.

Onlar› asmakla daha sonraki sürecin devrimci mücadelesinin ve halk hareke-tinin geliflimini tetiklediklerini söyle-mektedirler. E¤er bir dönem kapansay-d›, onlar halk hareketini tetiklememifl olacaklard›. Onlar devrimci mücadele-nin geliflimimücadele-nin öncüleri haline geleme-yeceklerdi. fiahadetleriyle beraber böy-lece o dönemde kapanm›fl olacakt›.

Kesintisiz süren bir mücadelenin ön-cülükleri olmalar›, onlar› sonraki dö-nemde de yaflatm›flt›r. 12 Eylül askeri darbesinde de onlarca devrimci idam sehpalar›n da, sokak ortalar›nda, da¤da katledilmifllerdir. Ancak mücadeleyi durduramam›fllard›r. 12 Eylül faflizmine karfl› Kürdistan da, gerillan›n geliflimini engelleyememifllerdir. 15 A¤ustos

1984’de Kürdistan gerillas›yla birlikte;

Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan, Hüseyin

‹nan ve flahadete ulaflan di¤er devrimci önderlerde somutlaflan devrimci müca-dele da¤larda yaflamaya devam etmifltir.

Onlarda da¤a ç›km›fllard›, da¤da müca-deleyi gelifltirmifllerdi. 15 A¤ustos’ta bafllayan gerilla mücadelesi ise, onlar›n bafllatt›klar› mücadelenin devam› haline gelmifltir. Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan, Hüseyin ‹nan ve di¤er devrimci önder-ler gerillada temsil edilir hale gelmiflönder-ler- gelmifller-dir. Kürdistan’da, Deniz Gezmifl’in, Yusuf Aslan’›n, Hüseyin ‹nan’›n ad›n›

alan birçok gerilla onlar› kendilerinde yaflatmaya bafllam›flt›r. Hala yaflatmaya da devam etmektedirler.

G

Geennççlliikk ddeevvrriimmccii öözzüünnüü vvee ö

önnccüüllüükktteekkii ››ssrraarr››nn›› kkoorruummaayyaa ddeevvaamm eettmmeekktteeddiirr

Yoz, popüler kültüre karfl›, gençlik yine ayaktad›r. Ama onun devrimci sosyalist öncüleri olarak, gerekti¤i ka-dar rolünü oynamakta ve sorumluluk-lar›n› yerine getirmede yetersiz kal›n-maktad›r. Gençlik bugün bu imkanlara kavuflmufl bulunmaktad›r. Bugün genç-li¤in tarihsel olarak rolünü onamas›

her zamankinden daha fazla olanakl›

hale gelmifltir. Deniz Gezmifl ve arka-dafllar›n›n flahadetinden bugüne kadar geçen süre içerisinde gençli¤in müca-dele içerisinde gösterdi¤i karal›l›k ve ödedi¤i bedeller gençli¤in rolünü oy-namaya devam edece¤ine dair hiçbir kuflkuya yer b›rakmamaktad›r.

Gençlik bunu defalarca ispatlam›fl-t›r. Haki Karer, Mazlum Do¤an, Ke-mal Pir, M. Hayri Durmufl ve daha on-larca gençlik önderleri bunu yaflamlar›

ile ortaya koymufllard›r. Bu ölümsüz gençlik önderleri, bugün geliflen öz-gürlük ve demokrasi mücadelemizin bu noktaya gelmesinde belirleyici ko-numda olan kiflilikler aras›nda yer al-m›fllard›r. Gençlik günümüzde de bu rolü oynamaya devam edecektir.

www.arsivakurd.org

as de paix sans dialogue. Une guerre est imposée au peuple Kurde depuis des siècles. Du point de vue des résultats, lorsqu’on observe la période des 30 der-nières années, on arrive à un bilan désastreux : la mort de plus de 30 mille individus, l’incarcéra-tion de dizaines de milliers de per-sonnes, la désertifica-tion de milliers de villages et l’obliga-tion pour des cen-taines de milliers de Kurdes et de Turcs de quitter leur pays.

L’exil forcé de plus d’un million trois cent mille Kurdes, contraints de vivre en Europe, est le résultat même d’un tel processus de guerre.

Quoiqu’on en dise et quel qu’en soit le commentaire, c’est une réalité qu’une guerre sévit en Turquie entre les

Kurdes et l’état turc, et ce depuis 30 ans.

C’est pourquoi tout individu vivant en Turquie et se consi-dérant comme un être humain doit tra-vailler pour le réta-blissement d’une paix saine dans cette région.

La paix est un fait qui nécessite le dia-logue. Plus particu-lièrement, dans une Turquie actuelle, où la guerre et les affrontements ne sont nullement dési-rés, la nécessité de développer le dia-logue requiert une grande importance.

Pour aboutir à ce dialogue, les parties prenantes doivent montrer leur volonté en ce sens. Etant donné que la volonté de dialogue de l’une des parties se heurte aux approches néga-tives des autorités turques, on ne peut rétablir le dialogue dans le but de trou-ver un résultat

néces-saire. De manière générale, ce sont les domaines où perdure la guerre qui ont le plus besoin de pro-cessus de dialogue et de paix. C’est pour-quoi la plupart des efforts se poursuivent dans les zones de guerre. Ces efforts doivent être considé-rés et évalués dans le cadre du devoir humanitaire et de la responsabilité.

U

Unnee EEuurrooppee eennggaaggééee

Malgré les guerres dans le monde, cer-taines justifiées d’autres injustifiées, on témoigne de la progression des efforts de paix. La force et la dimension des milieux,

conscients du fait que nous traversons une période où tous les efforts s’orientent vers la résolution des questions par les méthodes démocra-tiques et le dialogue Ahmet DERE

P

Benzer Belgeler