• Sonuç bulunamadı

B- AHİRET

3. Deccal:

Deccalin zuhuru da yine hadislere dayandırılmaktadır. Fakat bu konudaki hadislerin hepsi birbirinden farklı olup birbirleriyle çelişkili gözükmektedir. Zaten rivayetlerin uyum içerisinde olmayıp, her birinin diğerinden farklı olması, hadislerin ne derece güvenilir olduğunun göstergesidir. Söz konusu olan hadislerin deccal ile ilgili verdiği bilgi şöyledir: “Onun bir gözü kördür, iki gözünün arasında kafir

yazılıdır. Deccal’in gözü ve kaşı yoktur. Onun cennet dediği şey cehennemdir”. Yine

bu konuda Temim ed- Dâri’den gelen bir rivayete göre; Peygamber bir gün minberde

81 Duhan 44/10-16

Temim ed-Dâri ve arkadaşlarının yaşadığı bir olayı anlatarak Deccale karşı sözde uyarıda bulunmuştur. Rivayete göre; Temim ed-Dâri ve beraberindekiler deniz yolculuğuna çıkmış ve denizdeki dalgalar sebebiyle güneşin battığı yerde bir adaya gemileri oturmuş, adada çok saçlı ve tüylü bir yaratık onları karşılamış. Sen kimsin? deyince O da: Ben cessaseyim demiş. Cessase kimdir ? deyince O da: Kilisedeki şu adama sorun demiş. Kilisedeki o adam kendilerine oraya nasıl geldiklerini ve geldikleri yerle ilgili birçok soru sormuş. Onlar da cevap vermişler. Sonra da kendisinin deccal olduğunu yakında yeryüzüne çıkıp dolaşacağını, 40 gece içinde uğramadık yer bırakmayacağını, yalnız Mekke ve Medine’nin melekler tarafından korunduğu için oralara giremeyeceğini söylemiştir. Rivayete göre Peygamber bu hadiseden onaylayarak bahsetmiştir.83 Bahsedilen bu hadisi incelediğimizde, öncelikle hadisin ravisi olan Temim ed-Dâri’nin önceleri hıristiyan iken, Hicretin 9. yılında Müslüman olması, ayrıca Temim’in, güzel kıssa anlatan ve zeki biri olması, hadisin güvenilirliğini tehlikeye sokmaktadır. Çünkü, özellikle Hıristiyanlara ait bazı israiliyatın Müslüman camiaya geçmesine sebep olmuştur.84

Muhtemelen cessase hadisinin de Temim’in Hıristiyan iken dinlediği bir hikaye olduğunu ve Hz.Osman’ın şehadetinden sonra ortamın karıştığı ve bir kurtarıcının beklendiği atmosferde bunu anlattığını ve bunun Resulullah ile irtibatlandırıldığını sanıyoruz. Bu rivayet İsraili bir haberdir. Rivayette deccalin yakında çıkacağı haber verilmekte; fakat Hicri 15. asırda olmamıza rağmen böyle bir şey vukua gelmemiştir. Hadisteki ada da büyük problemdir. Rivayetlere göre ada ya Akdeniz ya da Kızıldeniz’dedir. Halbuki bugün teknik imkanlar ile buraların su derinlikleri ve muhtevaları tamamen tespit edilmiştir. Asırlardır denizcilerin yol güzergahları olan bölgede bugüne kadar ne böyle bir ada ne de böylesi bir adada manastırda bağlı acayip bir yaratık müşahede edilmiştir. Bugün dahi Kızıldeniz, açılan Süveyş Kanalı’ndan sonra önemli bir deniz yoludur. Bu bölgede adalar olmakla beraber böyle bir adanın varlığından hiç bahsedilmemektedir. Ayrıca hadiste bu adadan nasıl kurtulduklarının geçmemesi merak-ı muciptir.85

Hz. Peygamber’in uydurma olduğu belli bir hikayeyi kendisine delil olarak kullanması, insanların beyinlerine deccal ile ilgili asılsız bilgileri yerleştirmesi

83 İbn Kesir, a.g.e., s.77-80 ; Yıldırım, a.g.e., s.225-226

84 Aydemir, Abdullah, Tefsirde İsrâiliyyât, D.İ.B.Y., Ankara 1979, s.60-61. 85 Yıldırım, a.g.e., s.237-244.

nübüvvetle bağdaşmamaktadır. Çünkü Hz. Peygamber’in böyle bir yönlendirmesi itikadın bir parçası haline gelecek, deccal beklenecektir. Bu inanış ise, insanların dünyadan kopuşlarına, deccal ile mehdiyi beklemelerine sebebiyet verecektir. Ayrıca hadisenin anlatıldığı coğrafi bölge hakkındaki ihtilaflar, böyle bir adanın mevcut olmaması, çok yakında beklenen deccalın hala çıkmaması, hadisin sıhhatini olumsuz etkileyen faktörlerdir.86

Aynı hadis Müslim’de Fatıma binti Kays tarafından rivayet edilmektedir. Bu şahıs da duyduklarını karıştırabilen biri olup, duyduğu bir kıssayı Hz. Peygamber ile irtibatlandırmıştır.87

Bazıları ise deccali farklı bir şekilde yorumlamışlardır. Onlara göre deccalin çıkış yeri ve zamanı ve onun İbn Sayyad mı yoksa bir başkası mı olduğu hususunda muhtelif hadislerin rivayet edilmiş olması, deccaldan kastın şerri işaret eden bir rumuz olduğunu ve o şerrin güçlenip tehlikesinin her tarafa sıçrayacağını gösterdiğini, onun kötülük ateşinin, Hakk’ın ve Allah’ın kelimesinin egemen oluşuyla söneceği düşünülmektedir. Bu kötülük ateşini ise, hadislere dayanarak Hz. İsa’nın yok edeceği anlaşılmaktadır. Çünkü rivayete göre deccal, Allah’ın dilediği süre kadar yeryüzünde kalacak, sonra Meryem oğlu İsa, Muhammed’i ve dinini tasdik edici olarak doğu veya batı tarafından gelip deccalı öldürür.88

Söz konusu rivayetlere baktığımızda deccal ile ilgili sahih bir hadis yoktur. Buna göre deccal teorisini ortaya çıkaranlar, deccali Hz. İsa’nın iniş senaryosunun bir parçası haline getirmektedirler. Böylece deccal, Hz. İsa’nın yeryüzüne iniş sebebi olmakta ve yeryüzündeki düzensizlikleri, karışıklıkları gidermesi umulmaktadır. Bu nedenle Hz. İsa’ya bir takım görevler yüklediler. Bu görevlerinden biri de şerri yaymak üzere ortaya çıkan deccali yok etmek olmuştur. Halbuki gerek peygamber döneminde, gerek peygamberler döneminden sonra kötülük yapıp, şerri yayan olarak tarif edilen deccalin özelliklerini taşıyan birçok insan vardır. Fakat bu tür şahısları öldürmek için peygamberler kendi dönemlerinde çaba göstermedikleri gibi sonrasında da böyle görevle yeryüzüne tekrar gönderilmediler.

Nitekim Ebu Cehil, Ebu Leheb, As b. Vail vs. gibi peygambere ve dine zararı olan birçok kişi olmasına rağmen Hz. Muhammed bunları öldürmemiştir. Ayrıca

86 Yıldırım, a.g.e., s.246-247. 87 Yıldırım, a.g.e., s.245. 88 İbn Kesir, a.g.e., s.94-98.

peygamberlerin görevi kötüleri katletmek değil, onları uyarıp doğru yola yönelmelerini temin etmektir. Bu dünyada elbette kötüler olacaktır ki, iyiler ortaya çıksın. Yine deccalı yok etmek için o kadar peygamber varken içlerinden Hz. İsa’nın seçilmesi düşündürücüdür. Halbuki diğerleri de pekala bu görevi yerine getirebilirken, bu görevin özellikle Hz. İsa’ya verilmesinin nedeni, Hz. İsa’nın vefatının olmayıp ref edildiği düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Böylece İsa’nın ölmediği için yeryüzüne kolayca ineceği tasavvur edilmektedir. Oysa Hz. İsa da diğer peygamberler gibi vefat etmiştir. Dolayısıyla deccal teorisi tamamen Hz. İsa’nın inişiyle bağlantılıdır. Bu durumda deccal bir hayal ürünü olmaktan öteye gidememektedir.

Benzer Belgeler