• Sonuç bulunamadı

2.7 Hırvatistan’ın Üyelik Sürecinin Taşma İlkesi Çerçevesinde Yorumlanması

2.7.4 Spill-back Değerlendirmesi

Linberg-Scheingold tarafından, devletler arasında artan sorunlar sebebiyle uzlaşmazlıkların yaşanması, böylelikle bütünleşme hızının düştüğü süreci açıklamak için formüle edilen gerileme kavramı, Hırvatistan’ın Slovenya ile sınır anlaşmazlığı

79

yaşadığı dönemi açıklamakta kullanılabilmektedir. Slovenya’nın, sınır anlaşmazlığını öne sürerek Hırvatistan’ın katılım müzakerelerini veto etmesi bilindiği üzere, süreci sekteye uğratarak Hırvatistan’ın katılımını yaklaşık beş yıl geciktirmiştir. Bu süreçte çeşitli çözüm önerileri sunulmuş olsa da bu girişimler her iki tarafın reddetmesi hasebiyle sonuçsuz kalmıştır. Buna göre, entegrasyon hızının Hırvatistan özelinde düştüğü açıkça görülmüştür. Lingberg-Scheingold tarafından entegrasyonun kapasitesinin ve etkinlik gücünün azaldığı dönemlerde, yaşanması muhtemel gerileri ifade etmek için kullanılan gerileme kavramının, Tahkim Anlaşması’nın imzalanmasına kadarki dönemi karşılamakta olduğu söylenebilmektedir. Tahkim Anlaşması’nın onaylanmasının ardından Hırvatistan’ın katılımı kolaylaşmış, sorunlar büyük ölçüde çözülmüştür. Buna göre, sınır anlaşmazlığının büyük ölçüde çözülmesinin entegrasyonu kolaylaştıran bir etkisinin varlığından söz edilebilmektedir.

Slovenya ve Hırvatistan arasındaki bir diğer sorun olan Ljubljanska Banka sorunu değerlendirildiğinde entegrasyonu yavaşlatıcı etkisi olduğundan söz edilebilmektedir. Eski Yugoslavya zamanında Hırvatistan’da da faaliyet gösteren; ancak daha sonra Slovenya’nın kamu şirketi olarak faaliyetlerine devam eden Ljubljanska Banka, Hırvat müşterilerine olan borçlarını reddetmiş, bu durum ise iki taraf arasında soruna yol açmıştır. Hırvatistan, bu sorunu hem yerel hem de ulusal mahkemelere taşıyarak çözülmesi için girişimlerde bulunmuştur. Bunun üzerine Slovenyalı yetkililer, Temmuz 2013’te Hırvatistan’ın üyeliğini tasdik edecek olan Katılım Anlaşması’nı imzalamayacaklarını açıklamıştır.322 Bu durumun Hırvatistan’ın birliğe katılımını dolayısıyla entegrasyonun yayılma hızını yavaşlatacağı açıktır. Bu minvalde, Ljubljanska Banka sorunu Neofonksiyonalist düzlemde incelendiğinde gerileme kavramıyla ifade edilebilmektedir. Sorun dönemin Dışişleri Bakanları Karl Erjavec (Slovenya) ve Vesna Pusić’in mutabakata varmasının ardından çözülmüş; Slovenya’nın Katılım Anlaşması’nı imzalamasıyla Hırvatistan’ın katılımı önündeki bir başka engel daha ortadan kalkmıştır.

322 Hırvatistan ve Slovenya Arasındaki Banka Sorunu Çözüldü, Haberler.com, 11 Mart 2013.

https://www.haberler.com/hirvatistan-ve-slovenya-arasindaki-banka-sorunu-4415124-haberi/ , (Erişim Tarihi: 24 Kasım 2019); Slovenia and Croatia Solving Painful LB Deposits Issue, The Slovenia Times, 11 March 2013. http://www.sloveniatimes.com/slovenia-and-croatia-solving-painful-lb-deposits-issue , (Erişim Tarihi: 24 Kasım 2019).

80

Schmitter ise, gerileme kavramını, belirli bir dizi yükümlülükten geri çekilmenin olduğu bir durumu ifade etmek olarak kavramsallaştırmıştır. Ayrıca, Schmitter için gerilemeler, kuralların artık düzenli olarak uygulanmadığı veya bunlara uyulmadığı süreçleri ifade etmektedir. Schmitter’ın kavramsal açıklaması ışığında, Hırvatistan’ın katılım sürecinde sağlaması beklenen bir kısım yükümlülükleri yerine getiremediği, bir kısım yükümlülükleri yerine getirmekte ise yetersiz olduğu gözlemlenmiştir. Örneğin, mülteci geri dönüş programı, azınlık haklarının korunması gibi alanlarda herhangi bir ilerleme kaydedilmediği, insan hakları, demokrasinin korunması ve seçim reformu gibi alanlarda ise hedeflenenden az ilerleme kaydedildiği bilinmektedir. Tarama Süreci’nde ise Hırvatistan’ın sermayenin serbest dolaşımı, enerji, işleyen piyasa ekonomisi, yargı ve temel haklar gibi alanlarda daha fazla çabalaması gerekirken, bağımsız ve etkili bir yargının kurulması, yolsuzluk, yasal göç, işçi göçü ve sığınmacıların temel haklarının güvenceye alınması gibi alanlarda önemli değişikliklere gitmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu alanlarda sağlanması beklenen yükümlülüklerin yetersiz ve geç uygulanması sebebiyle Hırvatistan’ın üyelik sürecinin geciktiği söylenebilmektedir. Buna göre, gecikmelerin yükümlülüklerin uygulanamamasından kaynaklandığı göz önünde tutulduğunda, bu sürecin Schmitter tarafından tanımlanan gerileme kavramıyla açıklanması mümkün görünmektedir.

Neofonksiyonalist perspektifte, entegrasyon çıkar odaklı olduğundan, bir entegrasyon projesinde vaat edilenler veya beklenenler sunulmadığında da gerilemelerin yaşanabileceği öngörülmüştür. Ayrıca Schmitter, ulusal ve bölgesel entegrasyon faaliyetleri esnasında, aktörlerin çıkarları arasında eşitsizlikler söz konusu olduğunda, birbirlerinden farklı politikalar izleyebileceklerini öngörmüştür. Hırvatistan örneği incelendiğinde benzer durumların varlığından söz edilebilmektedir. Hırvatistan ile Slovenya arasındaki sınır anlaşmazlığı çözümünde önerilen Drnovšek- Račan Anlaşması, Hırvatistan’ın Piran Körfezi’nin yaklaşık üçte birini elinde tutması, Slovenya’nın ise uluslararası sulara erişebileceği bir koridor oluşturulmasını öngörmesi sebebiyle Slovenya Parlamentosu tarafından kabul edilirken, Hırvatistan Parlamentosu tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine Hırvat lider Račan, sorunun uluslararası tahkim yoluyla çözülmesini talep etmiştir. Daha sonra, Slovenya’nın sorunu UTM’ye götürülmeden önce uzlaşma prosedürleriyle çözülmesi önerisi yine Hırvatistan tarafından reddedilmiştir. Bu kez Hırvatistan’ın sorunun UDHM’ye gönderilmesi teklifi üzerine Slovenya, salt deniz sınırlandırılmasının değil, kara

81

sınırları anlaşmazlığının çözülmesini de istediği için teklifi reddetmiştir. Sınır anlaşmazlığında tansiyonun yükselmesi üzerine Komisyon üyesi Rehn tarafından çeşitli çözüm önerileri sunulsa da Hırvatistan ve Slovenya tarafından çeşitli sebepler sunularak reddedilmiştir. Buradan hareketle, Schmitter tarafından çıkarların çatışması ve entegrasyonun bekleneni sunmaması durumunda gerilemelerin yaşanabileceği öngörüsünün bu süreci açıklayan tarafının varlığından söz edilebilmektedir.

Hırvatistan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından bölgede hâkim olan kaos ve savaşın bir yansıması olan Fırtına Operasyonu’nun Generali Gotovina’nın yargılanma ve yakalama sürecinin entegrasyonun duraklamasında görece etkisinden söz edilebilmektedir. Fırtına Operasyonu sırasında Gotovina emrindeki Hırvat güçlerinin Krajina bölgesindeki Sırplara yönelik saldırısı sonrasında ağır insan hakları ihlali yaşandığı, bölgenin tahrip edildiği ve yüzbinlerce Sırp’ın bölgeyi terk etmek sorunda kaldığı bilinmektedir. Operasyon sonrasında EYUCM’nin, insanlık dışı eylemler, yağmacılık, tahribat, cinayet, insanlık dışı davranışlar ve zalimce muamele eylemlerinden sorumlu tutulan Gotovina’nın 24 yıl hapis cezası almasına hükmettiği belirtilmiştir. Bu karar neticesinde AB, Gotovina’nın ve diğer savaş suçlularının yakalanması için Hırvatistan’ın EYUCM ile işbirliği yapmasını katılım için önkoşul olarak sunmuştur. Ancak Hırvat güvenlik güçlerinin suçluların yakalanmasında gerekli ve yeterli çabayı sarf etmemesi AB’nin katılım müzakerelerini ertelemesine neden olmuştur.

Hırvatistan’ın Gotovina ve diğer savaş suçlularının yakalanmasında EYUCM ile işbirliği çabaları yetersiz görüldüğü için katılım müzakerelerinin ertelenmesi süreci entegrasyonun sekteye uğradığı durumları ifade etmek için kullanılan gerileme kavramıyla açıklanabilmektedir. Uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandıran Gotovina ve savaş suçlularının Lahey’e iadesi konusu Hırvatistan’ın AB’ye katılması önünde önemli bir engel sayılmıştır. Ekim 2005’te Hırvatistan’ın EYUCM ile bu konuda işbirliği yapacağını taahhüt etmesiyle katılım müzakerelerine devam edilmiştir. Gotovina’nın Aralık 2005’te Kanarya Adaları’nda İspanyol güvenlik güçleri tarafından yakalanarak Lahey’e teslim edilmesinin ardından323 katılım sürecinin Hırvatistan için daha da kolaylaştığı söylenebilmektedir.

323 Croatian war crimes suspect arrested in Canaries, The Guardian, 8 December 2005.

82 BÖLÜM III

ÜYELİK SONRASI HIRVATİSTAN-AB İLİŞKİLERİ

Çalışmanın bu bölümünde üyelik sonrası sosyal, ekonomik ve siyasi yönler başta olmak üzere Hırvatistan-AB ilişkileri ele alınacaktır. Bu alanlarda Hırvatistan’ın mevcut durumu çeşitli raporlarla desteklenerek özetlenmeye çalışılacaktır.