• Sonuç bulunamadı

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

B. BİZANS DEVRİ’NE AİT ESERLER

IV. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Karadeniz Ereğli’nin köklü geçmişi, tarihi gerçeklerin ışığında M.Ö. 2500’lü yıllara dayanmaktadır. Yunan mitolojisiyle olan bağlantısı da kente ayrı bir değer katmaktadır. Geçirdiği süreç boyunca zamanın en büyük güçlerine karşı bağımsızlığını korumakta direnmiş, her türlü yasaklara karşı durmuş, her zaman özgün bir kent olmuştur. Tarih boyunca sahip olduğu özellikleri dolayısıyla odak noktası olmuş, zaman zaman işgallere, yağmalara maruz kalmış ve üzerindeki uygarlıklara ait birçok değerini yitirmiştir.

Kent en büyük yıkımı M.Ö. 70 yılında gerçekleşen Roma işgali sırasında yaşamıştır. Bu işgalin sonucunda Romalılar kentte büyük bir tahribata yol açmışlardır. Araştırmacılar, kentte Ion Devri’ne ait eserlerin bulunmamasının nedenini bu olaya bağlamaktadırlar. Romalıların kenti ele geçirmesiyle birlikte kent Roma İmparatorluğu’nun şanına ve büyüklüğüne layık bir biçimde genişletilmiş ve bayındır hale getirilmiştir. Bugün Ereğli’de Roma Devri’nden kalma eserlerin sayıca çokluğunu bu gelişmelere bağlayabiliriz. Bu dönemden günümüze kalan eserler; harap durumdaki Herakles Sarayı, dönemin sur duvarlarının bir kısmı ve su tesisleridir.

Ereğli’de Roma Devri’ne tarihlendirilen halk arasında Herakles Sarayı olarak bilinen yapı günümüze harap bir biçimde ulaşmıştır. Yapı, iri kesme taş bloklarla ve itinalı bir işçilikle inşa edilmiştir. Ayrıca yapıda, kalsit damarlı sarımsı kireç taşından bloklar kullanılmıştır. Bu yapı malzemesinin Antik Devir’de sıkça tercih edildiği bilinmektedir. Bu özellikleri sebebiyle yapı, Roma Devri eserleri arasında değerlendirilmektedir.

Ereğli’ye bir kale-şehir görünümü kazandıran surlarının, Hellenistik, Roma, Bizans ve Türk Devri olmak üzere dört devir özelliği gösterdiği tespit edilmiştir. Hellenistik surlar, çok sınırlı bölgelerde günümüze ulaşmıştır. Sahil tarafındaki surların bazı bölümlerinde Roma Devri özellikleri açıkça izlenebilmektedir. Roma Devri’ne ait sur işçiliğinde 1×1 m. boyutlu kare taş bloklar, kullanılmış ve “opus

caementicium” olarak adlandırılan tekniğe göre yan yana harç kullanılmaksızın yerleştirilmiştir. Bu tekniğin 2. ve 3. yüzyıllarda kullanıldığı bilinmektedir.

Roma şehirlerinin büyük bir çoğunluğunda akarsu yoktu. Fakat kemer ve tonoz inşasında olağanüstü usta olan Romalılar, şehirlere uzaktan akarsu getirmeyi başarmışlardır. Bu durum Roma Devri Herakleia’sı için de geçerliydi. Akrapolisin kuzeydoğu kenarında eski bir su şebekesine ait açık kırmızı iyi pişirilmiş topraktan yapılmış bir boru bulunması bu duruma açıklık kazandırmıştır. Ayrıca bugünkü Kandilli yakınlarından başlayan Herakleia’ya su verdiği anlaşılan bir kaynaktan suyun kente ulaşmasını sağlayan 16 km.lik bir güzergâhın çeşitli yerlerinde su kemeri kalıntıları tespit edilmiştir.

Bu dönemde su ihtiyacına yönelik olarak kuyular ayrı bir öneme sahiptirler. Kuyular yoğun olarak Akarca Mahallesi’nde yer almakta olup günümüzde kullanım dışı kalmışlardır. Günümüze ulaşan kuyu bileziklerinde görülen bezeme kompozisyonları, genel olarak bölgesel üslup özellikleri göstermekle birlikte Grek- Roma Devri özellikleri göstermektedir.

395 yılında ikiye ayrılan Roma İmparatorluğu’nun Doğu sınırları (Bizans) içinde kalan Ereğli, bu dönemde de gelişmesini sürdürmüştür. II. Theodosios zamanında metropolitik halini alan kent, büyük bir deprem felaketi geçirmiştir. Deprem sonrasında kent, Theodosios’un kendisi tarafından ziyaret edilmiş ve imar faaliyetleri başlatılmıştır. Bizans Devri’nden günümüze kalan eserler; Bizans Devri Surları, Mağara Kilisesi, Ereğli Kalesi, Çeştepe Feneri, Ayasofya Kilisesi (Orta Cami), Çelikel Cami (Bizans Döşeme Mozaiği) ve Bizans Sarnıcı kalıntısıdır.

Günümüze ulaşan surların büyük bir bölümü Bizans Devri’nden kalmadır. Bu dönemde, Roma Devri surlarının güzergâhı aynen korunarak onarılmış ve yenilenmiştir. Surlar sahildeki liman tesisiyle bağlantılı olarak uzanıyorlar ve sahile hâkim olan tepeyi çevreliyorlardı. Kente giriş; Kaneri Kapı, Kız Kapısı ve At Kapısı olmak üzere üç kapı ile sağlanmaktaydı. Birbirine kalın bir harç tabakasıyla bağlanan kesme taşlar ve bazı blokları çevreleyen tuğlalar Bizans Devri işçiliğini açıkça ortaya koymaktadır.

M.S. 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nu sarmaya başlayan Hıristiyanlık dininin etkisiyle Ereğli, Hıristiyanlığın Batı Karadeniz’deki gizli merkezlerinden biri durumuna gelmiştir. Romalıların, Hıristiyanlığın yayılmasını önlemek amacıyla giriştikleri eylemlerin sonucunda halk ibadetlerini gizli bir şekilde mağaralarda yapmak zorunda kalmıştır. Bugün Ereğli’de hala varlığını sürdüren mağara kilisesinde Roma Devri özellikleri açıkça izlenmektedir. Özellikle mağaranın döşeme mozaiği, üslup özelliği bakımından 3. yüzyıla tarihlendirilmektedir.

Ereğli’nin şehir surlarını çevreleyen tepede birinci derece arkeolojik sit alanı kapsamında yer alan bölgede, bulunduğu tepeye ve mahalleye de adını vermiş olan Ereğli Kalesi yer almaktadır. Kale ve çevre duvarları oldukça yıpranmış durumdadır. Son olarak 1999 yılında yaşanan depremle birlikte oldukça tahrip olmuştur. Avlusunda bir de sarnıç bulunmakta olan kale, 1964 yılında W. Hoepfner tarafından incelenmiş bir de planı çıkarılmıştır. Kale, plan itibariyle düzensiz bir avluyu çevreleyen duvarlardan ve kulelerden oluşmaktadır. Kale duvarlarında ve kulelerde tuğla ile harç dolguyla birlikte gri tüf taşı kullanılmıştır. Bu inşa tekniğinin 13. yüzyıl başında yapılmış Bizans şehir surlarında kullanıldığı bilinmektedir. Bu kaleye benzer örnekler arasında, Kuşadası’ndaki Anaia Kalesi (Kadı Kalesi), Konya Ereğlisi’ndeki İbrik Kalesi, Silifke yakınlarındaki Barakça Kalesi ve Gebze yakınındaki Eskihisar’da yer alan Bizans Kalesi, sayılabilir. İstanbul’daki Yoros Kalesi de bu şekilde inşa edilmiş Bizans kaleleri arasında yer almaktadır.

Ereğli’nin kuzeyindeki Çeştepe’de yer alan Fener, Bizans Devri özelliklerine sahip bir diğer yapıttır. Fenerin, birçok kez yıkılıp yeniden inşa edildiği bilinmektedir. İlk inşasının Antik Devir’de olduğu tahmin edilmektedir. Geçirdiği deprem sonucunda tamamen yıkılan fener, Geç Bizans Devri’nde yeni baştan inşa edilmiştir. Yapının alt kısmında kesme taşlar ve az da olsa tuğlalar kullanılmıştır. Tuğla malzeme ağırlıklı olarak üst kısımlarda kullanılmıştır. Kesme taş ve tuğlalar kalın harç katmanlarıyla birleştirilip aralara da kiremit parçaları sıkıştırılmıştır. Bu yapı tarzıyla genellikle Son Devir Bizans mimarisinde karşılaşmaktayız.

Ereğli’de Hıristiyanlığın kesin bir zafer kazanmasıyla birlikte kiliseler inşa edildiğini söylemiştik. Bunlardan birincisi bugün cami olarak kullanılan Ayasofya

Kilisesi’dir. Orta Cami olarak tanınan bu Erken Hıristiyan bazilikası, genel plan özellikleri, apsis cephesinin durumu, apsis üçüz pencereleri, payeleri ve paye başlıkları dikkate alındığında 5. ya da 6. yüzyıl’da yapılmış izlenimini uyandırmaktadır. Plan şeması bakımından bu yapıya benzer örnekler arasında İznik Ayasofyası, Ephesos Konsil Kilisesi, Side’deki ve Silifke civarındaki Erken Hıristiyan bazilikaları, İstanbul’da Studios Manastırı Kilisesi ve İlk Ayasofya, Yunanistan’da da bilhassa apsis pencerelerine benzerliği dolayısıyla Hagios Demetrios Kilisesi gibi muhtelif yapılar, çok sayıdaki örneklerin en karakteristikleri olarak sayılabilir. Kilise 1903 yılında geçirdiği büyük bir onarım sonucu camiye çevrilmiştir. Apsis ekseninin güneydoğu yönüne bir mihrap nişi eklenerek camiye İslami bir fonksiyon kazandırılmıştır. Benzer şekildeki uygulamayı Gazi Süleyman Paşa Camii (Vize Ayasofyası)’nde de görmekteyiz. 16.yüzyıl’da yapının apsise göre biraz daha güneyine mihrap eklenerek yapı camiye çevrilmiştir.

Ereğli’de yer alan bir diğer kilise, bugün var olmayıp, sadece mozaiklerinin bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir. Kilisenin üzerinde bugün Çelikel Cami adıyla modern bir cami bulunmaktadır. Bahsi geçen mozaikler caminin bodrum katında yer almaktadır. Ancak üzeri hafriyatla tamamen kapalı olduğu için görüntü alınması imkânsızdır.

Kaletepe’de yer alan Bizans Sarnıcının haricinde, bugün Ereğli’nin sarnıçlarından günümüze ulaşan tek örnek bir inşaat hafriyatı sırasında ortaya çıkan sarnıçtır. Bugün tamamen toprak altında bulunan sarnıçta yapılan ilk incelemeler sonucunda, Bizans Devri özellikleri tespit edilmiş ve tescillenmiştir.

Yapılan tüm bu incelemenin sonucunda, Karadeniz Ereğli’nin Roma ve Bizans Devri’ne ışık tutan eserleri, günümüzde modern şehirleşmenin getirisiyle yok olmaya yüz tutmuş olsa bile bazı kalıntıların hala canlılığını muhafaza ettiği görülmüştür.

BİBLİYOGRAFYA

Anabolu, (Usman) Mükerrem, İstanbul ve Anadolu’daki Roma

İmparatorluk Dönemi Mimari Yapıtları, İstanbul 2001.

Akış, Ayhan-Karauğuz, Güngör-Kurt, Halil İbrahim, Zonguldak Bölgesi

Arkeoloji ve Eskiçağ Tarihi ve Coğrafya Araştırmaları, Konya 2010.

Akkaya, Tayfun, Herakleia Pontike (Karadeniz Ereğli)’sinin Tarihi

Gelişimi ve Eski Eserleri, İstanbul 1994.

Asheri, David, Über die Frühgeschicht von Herakleia Pontike, Vien 1972. Aslan, Murat, Arrianus’un Karadeniz Seyahati, İstanbul 2005.

Aygün, Tahsin, Karadeniz Ereğlisi, Tarihi, Ankara 1960.

Bıjışkyan, P. Minas, Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası, (Çev. H. D. Andreasyan), İstanbul 1969.

Clavijo, Ruy Gonzales, Anadolu Orta Asya ve Timur, (Çev. Ö. R. Doğrul), İstanbul 1993.

Colledge, Malcolm, Roma Sanatını Tanıyalım, (Çev. S. Turunç), İstanbul 1982.

Cömert, Bedrettin, Mitoloji ve İkonografi, Ankara 2006.

Çelebi, Evliya, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler I, İstanbul 1971.

Çelebi, Kâtip, Cihannüma, İstanbul 2010.

Çetin, Atilla, “Ereğli” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 11, İstanbul 1995.

Dörner, Friedrich Karl-Hoepfner, Wolfram, Vorläufiger Bericht über eine

reise in Bithynien, Berlin 1962.

Efe, Turan, Mercan Ahmet, “Yassıkaya: Karadeniz Ereğli (Heraclea Pontica) Yakınlarında Bir İlk Tunç Çağı Yerleşmesi”, 23. Kazı Sonuçları Toplantısı, C. 1, Ankara 28 Mayıs–1 Haziran 2001.

Emiroğlu, Mecdi, “Demir-Çelik Endüstrimiz ve Ereğli”, İller ve Belediyeler

Dergisi, S. 205, Ankara 1962.

Erhat, Azra, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul 2004.

Ertuğrul, Özkan, Bizans Sanatına Giriş, İstanbul 1999.

Eyice, Semavi, “Türkiye’de Bizans Sanatı” , Anadolu Uygarlıkları, İstanbul 1982.

Eyice, Semavi, Son Devir Bizans Mimarisi: İstanbul’da Palaiologos’lar

Devri Anıtları, İstanbul 1963.

Grimal, Pierre, Mitoloji Sözlüğü, (Çev. Sevgi Tamgüç), İstanbul 1997. Hatipoğlu, Süleyman, “Fransızlar’ın Zonguldak ve Ereğli’yi İşgal Etmeleri”, İkinci Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, Samsun 1-3 Haziran 1990.

Hoepfner, Wolfram, Herakleia Pontike-Ereğli Bir Yapı Tarihi İncelemesi, Viyana 1966.

Homeros, İlyada, (Çev. A. Erhat-A. Kadir), İstanbul 1984.

Homeros, “Şehir İsimleri”, İlyada, (Derleyen: N. Başgelen), İstanbul 1987.

Karadeniz Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası Rehberi, İstanbul 1986.

Karauğuz, Güngör, Devrek ve Çevresi Tarihi, Konya 2011.

Kıray, Mübeccel, Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası, 3. baskı, İstanbul 2000.

Ksenophon, Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) , (Çev. O. Yarlıgaş), İstanbul 2011.

Konukçu, Enver, “Komnenoslardan Osmanlılara Karadeniz Ereğlisi”,

Birinci Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, Samsun 13-17 Ekim 1988.

Leonhard, Richard, Paphlagonia, Berlin 1915.

Mango, Cyril, Bizans Mimarisi, (Çev. M. Kadiroğlu), Ankara 2006.

Marigny, Taitbout de, Pilote de la mer Noire et de la mer d’Azov, İstanbul 1850.

Ostrogorsky, Georg, Bizans Devleti Tarihi, (Çev. F. Işıltan), Ankara 1981. Özcan, Ali-Karauğuz, Güngör, Eskiçağda Zonguldak Bölgesi ve Çevresi, Konya, 2010.

Özeken, A. Ali, Türkiye Kömür Ekonomisi Tarihi, İstanbul 1955.

Perrot, George-Guillaume, Edmond, Exploration Archéologique de la

Galatie et la Bithynie, 1868.

Ramsay, W. M., Anadolunun Tarihi Coğrafyası, (Çev. M. Pektaş), İstanbul 1960.

Robert, Louis, Études Anatoliennes, Paris 1937.

Schneiderwirth, H., Heraclea am Pontus, Heiligenstadt 1882.

Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, (Çev. A. Pekman), Kitap XII., 6. Baskı, İstanbul 2009.

Tanoğlu, Ali, Enerji Kaynakları, İstanbul 1958.

Tavernier, J. Baptiste, Tavernier Seyahatnamesi, (Çev. T. Tunçdoğan), İstanbul 2009.

Tekin, Ergün-Çıladır, Sina-Öztürk, Mehmet, Karadeniz Ereğli’98, Ankara 1998.

Texier, Charles, Küçük Asya (Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi), (Çev. A. Suat), C. 1, Ankara 2002.

Tournefort, Joseph de, Tournefort Seyahatnamesi, (Çev. T. Tunçdoğan), C. 2, İstanbul 2005.

Tuncel, Metin, “Tarih Boyunca Türkiye’de Kent Kuruluşları”, Doğumunun

100. Yılında Atatürk’e Armağan, İstanbul 1981.

Winkler, E., Die Wirtschaft von Zonguldak, Vien 1961.

Wroth, Warwick, A Catologue of Greek Coins, Pontus, Paphlagonia, Bithynia, and the Kingtom of Bosporus, London 1889.

Umar, Bilge, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İstanbul 1993. Uzunçarşılı, İ. H. Osmanlı Tarihi, C. 2, 2. baskı, Ankara 1964. Uzunçarşılı, İ. H. Osmanlı Tarihi, C. 3, 2. baskı, Ankara 1977.

Plan–2 Akheron Vadisi ve Mağaralar

Fotoğraf–3 Herakles Sarayı Ana Giriş

Fotoğraf–5 Roma Devri Özelliği Gösteren Sahil Surları

Fotoğraf–8 Grek-Roma Devri Kuyu Bileziği Detay

Fotoğraf–11 Roma Devri Yılanlı Kuyu Bileziği İç Görünüm

Fotoğraf–15 Kaneri Kapı Detay

Fotoğraf–18 Bizans Sur Duvarı

Fotoğraf–20 Yalı Caddesi Bizans Sur Duvarı

Fotoğraf–22 At Kapısı

Fotoğraf–24 Mağara Kilisesi

Fotoğraf–26 Mağara Kilisesi Apsis

Fotoğraf–28 Mağara Kilisesi Döşeme Mozaiği

Fotoğraf–30 Bizans Kalesi

Fotoğraf–33 Bizans Kalesi İç Avluya Bakan Duvarlar

Fotoğraf–35 Bizans Kalesi Duvarı

Fotoğraf–38 Çeştepe Feneri Giriş

Fotoğraf–40 Çeştepe Feneri Alt Duvar Örgüsü

Fotoğraf–42 Ayasofya Kilisesi (Orta Cami)

Fotoğraf–45 Ayasofya Kilisesi Orta Nef Sütunları

Fotoğraf–48 Ayasofya Kilisesi Mihrap Nişi Yan Duvar Bezemesi

Fotoğraf–51 Ayasofya Kilisesi İç Duvar Payesi

Fotoğraf–53 Ayasofya Kilisesi Kuzeydeki Yan Kapı

Fotoğraf–55 Ayasofya Kilisesi Kuzeydeki Yan Kapı Detay

Fotoğraf–57 Ayasofya Kilisesi Apsis Üçüz Pencereleri

Benzer Belgeler