• Sonuç bulunamadı

Davaya konu yapılan Genelge Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının işlemine dayandığından

davanın, bu işlemi kuran Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının da hasım mevkiine alınarak incelenmesi gerektiği hakkında.

Temyiz Eden : … Sigorta Anonim Şirketi Vekili : Av. …

Karşı Taraf : Türkiye Noterler Birliği Vekili : Av. …

İstemin Özeti : Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde, sözleşmede belirtilen bir yıllık tazminat teminatının sözleşme süresince aracı acenteye ödenmesi muhtemel ücret tutarıyla mukayese edilerek, en yüksek bedel üzerinden nispi damga vergisi ve harç alınması gerektiği yolundaki görüşünün, noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulması amacıyla hazırlanan 31.12.2008 günlü ve 46 sayılı Türkiye Noterler Birliği Genelgesinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Danıştay Yedinci ve Dokuzuncu Dairelerince birlikte incelenen dava hakkında verilen 13.4.2009 günlü ve E:2009/1398, K:2009/1923 sayılı kararla; Danıştay Kanununun 24'üncü maddesi uyarınca, bir davanın ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülebilmesinin ilk koşulunun, ortada düzenleyici nitelikte bir işlemin bulunması olduğu, daha önce yürürlüğe konulan üst hukuk normunu yineleyen veya bu üst hukuk normunun nasıl anlaşılması

gerektiği konusunda alt idari birimlere ya da idare edilenlere açıklamalar getiren idari tasarrufların, hukuk düzeninde herhangi bir değişiklik oluşturmayacakları ve idare edilenler yönünden bağlayıcı, dolayısıyla da düzenleyici nitelikte olmadıklarından, idari yargı denetimine tabi tutulamayacağı, iptali istenen, Türkiye Noterler Birliğinin 31.12.2008 günlü ve 46 sayılı Genelgesinin, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının, sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde, sözleşmede belirtilen bir yıllık tazminat teminatı ile sözleşme süresince aracı acenteye ödenmesi ihtimal dahilinde olan tahmini ücret tutarının mukayese edilerek, yükseği üzerinden nispi damga vergisi ve harç alınması gerektiği yolundaki görüşünü içeren 24.11.2008 günlü ve 112884 sayılı yazısının noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulmasına yönelik olduğu, vergi mevzuatına göre vergilendirme ile ilgili hiçbir düzenleme yapma yetkisi bulunmayan Türkiye Noterler Birliğinin, belli bir konudaki, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı görüşünün, noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulması amacıyla hazırlanan genelgesinin, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda açılacak idari davaya konu edilebilecek nitelikte düzenleyici bir işlem olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle dava incelenmeksizin reddedilmiştir.

Karar davacı tarafından temyiz edilmiş ve Bakanlık görüşlerini genelge ile noterlere duyurmanın davalının görevleri arasında olduğu, noterlerin de Birlik tarafından duyurulan genelgeye uygun hareket etme zorunluluğu bulunduğu, buna göre dava konusu genelgenin uyulması zorunlu düzenleyici işlem niteliği taşıdığı, öte yandan davalıya husumet yöneltilemeyeceği kabul edilse dahi dava konusu genelgenin dayanağı Gelir İdaresi Başkanlığı işleminin iptali için husumetin gerçek hasma yöneltilmesi suretiyle davaya devam edilebileceği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Vergi ve harca ilişkin düzenleme yapma yetkisinin Maliye Bakanlığına ait olduğu, Türkiye genelinde uygulamada alınacak harç ve vergide birliğin sağlanması ve noterler arasında rekabet ortamı yaratılmaması amacıyla meslektaşların başvurusu üzerine konunun Maliye Bakanlığına aktarıldığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından tesis edilen işlemin genelge ile noterlere duyurulduğu, Noterler Birliğinin, Maliye Bakanlığı işlemini noterlere duyurup, buna uygun hareket edilmesini sağlamakla görevli olduğu, dava konusu genelgenin iptali için açılan ve Danıştay Yedinci Dairesinin E:2009/1397 sayılı dosyasında görülen bir başka davada, Türkiye Noterler Birliği yanında Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının da hasım olarak yer aldığı, zira Birliğin, Gelir İdaresi Başkanlığı işlemini noterlere duyurduğu ve konumu göz önüne alındığında, davaya konu işlemin Gelir İdaresi Başkanlığının işlemi olduğu, bu nedenle davanın, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı da husumete alınarak görülmesi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hâkimi Selda GÜRSOYTRAK GÜLSEVEN'in Düşüncesi : Uygulamada birliği sağlamak amacıyla dava konusu genelge ile duyurulan ve bu suretle esası incelenecek işlem niteliği taşıyan 24.11.2008 günlü ve 112884 sayılı Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı işlemi, noterlerce uyulması ve uygulanması zorunlu, düzenleyici işlem niteliğinde olup, gerek noterlerin gerekse noterde işlem yaptıranların menfaatini etkilemektedir. Bu nedenle Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı husumete alınarak ve tesis ettiği işlem incelenerek karar verilmesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı Nazlı YANIKDEMİR'in Düşüncesi : Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Yedinci Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, tebligat işlemlerinin tamamlanması nedeniyle davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmesine gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının; sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde, damga vergisi ve harcın, sözleşmede belirtilen bir yıllık tazminat teminatı ile sözleşme süresince aracı acenteye ödenmesi muhtemel ücret tutarı mukayese edilerek, yüksek olanı üzerinden nispi olarak alınması gerektiği yolundaki görüşünün, noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulması amacıyla hazırlanan 31.12.2008 günlü ve 46 sayılı Türkiye Noterler Birliği Genelgesinin iptali istemiyle Türkiye Noterler Birliğine karşı açılan davayı incelemeksizin reddeden Danıştay Yedinci Daire kararı temyiz edilmiştir.

Danıştay Kanununun 24 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (d) bendinde, bakanlıkların düzenleyici işlemleri ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere karşı açılacak iptal ve tam yargı davalarına Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak bakacağı kurala bağlanmıştır.

Noterlik Kanununun 163'üncü maddesinde Türkiye Noterler Birliğinin; noterlik mesleğinin, amaçlarına uygun bir şekilde görülmesini, mesleğin gelişmesini ve meslektaşlar arasında birlik ve yardımlaşmayı sağlamak üzere, kamu kurumu niteliğinde kurulduğu ve tüzel kişiliğe sahip olduğu kurala bağlanmıştır. Yasanın 121'inci maddesinde noterliklerin, Adalet Bakanlığının ve Türkiye Noterler Birliğinin gözetim ve denetimi altında olduğu;122nci maddesinde noterliklerin, adalet müfettişleri tarafından teftiş edileceği, teftişin, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinde gösterilen usul ve esaslara göre yapılacağı; adalet müfettişleri lüzum gördükleri takdirde noterlik dairelerindeki evrak, defter ve cilt bentlerini daire içinde muhafaza altına alabileceği düzenlenmiştir. Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Tüzüğünün 41'inci maddesinde müfettişlerin, teftiş ve denetlemelerde tespit edilmiş olan aksaklıklara ve bunların düzeltilmesine ait olan ve Kurul Başkanlığınca da uygun bulunan görüşlerin, tavsiyeler listesi adı altında ilgililere tebliğ edilmek üzere mahalline gönderileceği, bunların yerine getirilip getirilmediğinin yetkililerce takip edileceği, bir sonraki teftiş ve denetlemede tavsiyelere uyulup uyulmadığına bakılacağı, uyulmamışsa ve bu durum haklı sebeplere dayanıyorsa, durumun raporda belirtileceği; aksi halde sorumlular hakkında soruşturmaya geçileceği, yargı yetkisinin kullanılmasına dair hususların tavsiye konusu edilemeyeceği öngörülmüştür.

Bu düzenlemeler karşısında gelecekte, bağlı odaların üyesi bulunan noterlerin sorumlu tutulmalarına da yol açabileceği için Gelir İdaresi Başkanlığına, Türkiye Noterler Birliğince; uygulamada duraksama yaratan ve Sigorta Acenteleri Yönetmeliğinde düzenlenen sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde harç ve damga vergisine esas alınacak değerin açıklanması amacıyla yapılan başvuru üzerine gönderilen ve sigorta acentelik sözleşmelerinde belirtilen bir yıllık tazminat teminatı ile sözleşme süresince aracı acenteye ödenmesi ihtimal dahilinde olan tahmini ücret tutarı mukayese edilerek, yüksek olanı üzerinden damga vergisi ve harca tabi tutulması gerektiğine ilişkin Gelir İdaresi Başkanlığının 24.11.2008 günlü ve 112884 sayılı işlemi, Türkiye Noterler Birliğinin 31.12.2008 günlü ve 46 sayılı Genelgesi ile noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulmuştur.

Vergilendirme ile ilgili düzenleme yapma yetkisi bulunmayan Türkiye Noterler Birliği, değinilen mevzuatta yer alan yönetsel işlevleri uyarınca belli bir konudaki Maliye Bakanlığı işlemini, noter odaları ve oda üyesi noterlere duyurmakla görevlidir. Bu görevin yerine getirilmesinden ibaret işlevi açısından Türkiye Noterler Birliği; kamu kurumu niteliğinde bir tüzel kişi olarak yetkili organlarında alınan herhangi bir kararı değil, bakanlıkların yetki alanında kurulmuş olan idari işlemlerin uygulama birliğinin gereklerinden olmak üzere duyurulmasını sağlamaktadır. Birlik tarafından noter odaları ve noterlere duyurulan ve noterlerce uygulanan işlem, bakanlıkların duyurulması istenen işlemleridir. Davaya konu

yapılan Türkiye Noterler Birliği Genelgesinin; Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının, sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde damga vergisi ve harcın hangi matrah üzerinden alınması gerektiğine ilişkin görüşünü içerdiğinde tartışma bulunmamaktadır. Bağlı oldukları mevzuat gereği noterlerce, Genelge ile duyurulan Gelir İdaresi Başkanlığı görüşüne aykırı işlem yapılması, sorumluluklarını gerektireceği gibi uygun işlem yapılması, noterlerde işlem yaptıran kişi ve kurumların menfaatini etkileyecektir. Nitekim davacı, davaya konu yapılan Genelge nedeniyle ve hukuka aykırı olmasından dolayı menfaatinin etkilendiğini ileri sürerek dava açmıştır. Bir sigorta şirketi olan davacı, noterde düzenlenmesi zorunlu olan sözleşme yaptığından, menfaatini etkileyen idari işlemin, Türkiye Noterler Birliği Genelgesi ile duyurulan Gelir İdaresi Başkanlığının işlemi olduğu açıktır. Bu işlemin, Gelir İdaresi Başkanlığının görev alanında kalan, düzenleme yapma yetkisine dayanılarak damga vergisi ve harç matrahının belirlenmesi ile ilgili ve etkili olduğunda da kuşku bulunmamaktadır.

Davacının davaya konu yaptığı Genelge, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının, sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde damga vergisi ve harcın hangi matrah üzerinden alınması gerektiği konusundaki işlemine dayandığından davanın, bu işlemi kuran Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının da hasım mevkiine alınarak incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın bozulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Yedinci Dairesinin 13.4.2009 günlü ve E:2009/1398, K:2009/1923 sayılı kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 22.1.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

VERGİ USULÜ

T.C.

D A N I Ş T A Y Vergi Dava Daireleri Kurulu

Esas No : 2009/470 Karar No: 2010/60

Özeti : Gerçek bir muameleye dayanmayan faturaları kayıtlarına dahil eden davacı vergi kaybına, Vergi Usul Kanununun 359'uncu maddesindeki fiillerle neden olduğundan üç kat kesilen vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddi yolundaki ısrar kararında hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında.

Kararın Düzeltilmesini İsteyen : S.S … Tüfekleri İmal Alım Satımı Küçük Sanat Kooperatifi Vekili : Av. … - Av. …

Karşı Taraf : Beyşehir Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti : Gerçek bir emtia teslimine dayanmayan fatura düzenlediği vergi tekniği raporuyla saptanan … Makina Yedek Parça Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, … Medikal ve Orman Ürünleri Silah Sanayi veTicaret Limited Şirketi, … İmalat İthalat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, … Gelişim Sanayi Ticaret Anonim Şirketi, … İnşaat Taahhüt ve Silah Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, … Metal Otomotiv İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi,

… Mengene Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, … İnşaat Nakliyat Av Tüfekleri Limited Şirketi,

… İnşaat Hafriyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından düzenlenen faturaları

kayıtlarına dahil edip, faturalarda gösterilen yüklenmediği katma değer vergilerini indirim ve iade konusu yaptığı belirlenen davacı adına 2001 vergilendirme dönemi için re'sen salınan ve gecikme faizi eklenmeksizin hesaplanan vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerine karşı açılan davayı reddeden Konya Vergi Mahkemesi, 21.11.2006 günlü ve E:2006/657, K:2006/1388 sayılı kararına karşı davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 23.10.2007 günlü ve E:2007/395, K:2007/3546 sayılı kararıyla; kararın, katma değer vergisi yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemini reddetmiş, matrahın bulunuş şekli, olayın niteliği ve oluş biçimi dikkate alındığında vergi ziyaı cezalarının bir kata indirilmesi gerektiği gerekçesiyle üç kat vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; tarafların karar düzeltme istemini, 26.11.2008 günlü ve E:2008/1937, K:2008/5561 sayılı kararıyla reddetmiştir.

Bozma kararına uymayan Konya Vergi Mahkemesi, 5.3.2009 günlü ve E:2009/219, K:2009/319 sayılı kararıyla; vergilendirme hakkında verilen kararın vergi aslı yönünden kesinleştiği, bozmanın vergi ziyaı cezasına ilişkin olduğu belirtildikten sonra 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 341'inci ve 344'üncü maddelerine değinerek, vergi ziyaına 359'uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde vergi ziyaı cezasının üç kat uygulanacağının kurala bağlanmasının nedeninin, eylemin manevi unsuru olan vergi ziyaına kasten sebebiyet verilmesi olduğu, kısaca kanun koyucunun, bu eylemlerde kasıt unsurunun varlığını gözeterek cezasını ağırlaştırdığı, 359' uncu maddenin (b) fıkrasında sahte belgelerin kayıtlara dahil edilmesi kaçakçılık suçunu oluşturan eylemler arasında sayıldığından, bu sebeple vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, vergi ziyaı cezasının üç kat kesileceği, matrahın bulunuş şeklinin veya dayanılacak kanıtlardan olduğu için incelemenin harici bir araştırma ve tespite gerek duyulmaksızın tarh dosyası ve katma değer vergisi beyannameleri üzerinden yapılmasının üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesine etkisinin bulunmadığı, davacı şirketle aynı ilçede faaliyette bulunan ve organizasyon şeklinde fatura düzenledikleri Mahkemelerinin çeşitli kararlarıyla saptanan şirketlere ait faturaları kayıtlarına dahil eden davacı şirketin, faturaları bilerek kullandığı, bunun aksini iddia normal ve mutad duruma aykırı olduğundan, vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddine ilişkin ilk kararında ısrar etmiştir.

Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, 19.6.2009 günlü ve E:2009/243, K:2009/319 sayılı kararıyla; davacıya fatura düzenleyen … Makina Yedek Parça Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi,… Medikal ve Orman Ürünleri Silah Sanayi veTicaret Limited Şirketi, … İmalat İthalat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, … Gelişim Sanayi Ticaret Anonim Şirketi, … İnşaat Taahhüt ve Silah Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, … Metal Otomotiv İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, … Mengene Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, … İnşaat Nakliyat Av Tüfekleri Limited Şirketi, … İnşaat Hafriyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin organizasyon halinde komisyon karşılığı gerçek bir emtia teslimine dayanmayan fatura düzenledikleri ve bu faturaların davacının yasal defterlerine kaydedildiğinde ihtilaf bulunmadığı, Vergi Usul Kanununun 359'uncu maddesinin (b) fıkrasının 1'inci bendinde, vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenleyenler veya kullananlar için cezai yaptırım öngörüldüğü, davanın katma değer vergisine ilişkin kısmının reddi yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi reddedildiğinden, yukarıda unvanı yer alan firmaların düzenlediği faturaların gerçek bir muameleye dayanmayan faturalar olduğunda ihtilaf kalmadığı, bu mükellefler tarafından düzenlenen faturaları kayıtlarına dahil eden davacının 359'uncu madde kapsamındaki fiiliyle vergi ziyaına sebep olduğu, vergi ziyaına 359'uncu maddedeki fiillerle sebebiyet verilmesi halinde vergi ziyaı cezasının üç kat kesilmesini öngören 213 sayılı Yasanın 344'üncü maddesi uyarınca, sahte belge kullandığında ihtilaf bulunmayan davacı adına, bu nedenle salınan katma değer vergisinin üç

katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle temyiz istemini reddetmiştir.

Davacı tarafından, olayın niteliği ve oluş biçimine göre bir kat vergi ziyaı cezası kesilmesinin hakkaniyet gereği olduğu, öte yandan Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmemesi gerektiğinin göz ardı edildiği, sahte faturanın kasıtlı olarak kullanılmadığı ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hâkimi Selda GÜRSOYTRAK GÜLSEVEN'in Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54'üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Buket ORAL'ın Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54'üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde, Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bu maddede yazılı sebeplerle kararın düzeltilmesinin istenebileceği kurala bağlandığından ve dilekçede ileri sürülen sebepler bunlardan hiçbirine uymadığından, karar düzeltme isteminin reddine, 12.2.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Düzeltilmesi istenilen Kurul kararının "X" işaretli Karşı Oy yazısında belirtilen hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca istemin kabulüyle Kurul kararı kaldırılarak ısrar kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

KARŞI OY

XX- Düzeltilmesi istenilen Kurul kararının "XX" işaretli Karşı Oy yazısında belirtilen hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca istemin kabulüyle Kurul kararı kaldırılarak ısrar kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.

YARGILAMA USULÜ

T.C.

D A N I Ş T A Y Vergi Dava Daireleri Kurulu

Esas No : 2009/560 Karar No: 2010/7

Özeti : Israr hükmü yönünden temyiz isteminin reddi, diğer temyiz iddiaları incelenmek üzere dosyanın Danıştay Yedinci Dairesine gönderilmesi üzerine Dairece para cezasının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrası üzerinde yapılması gereken temyiz incelemesi sonuçlanmadan

yapılan karar düzeltme başvurusunda ileri sürülen iddiaların ısrar hükmü yönünden temyiz isteminin reddi yolundaki Kurul kararının düzeltilmesini gerektirecek durumda bulunmadığı hakkında.

Kararın Düzeltilmesini İsteyen : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Ege Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü Karşı Taraf : … Tekstil İmalatı İthalat İhracat ve Dahili Ticaret

Anonim Şirketi Vekili : Av. …

İstemin Özeti : Davacı adına tescilli 20.3.2003 gün ve 2152 sayılı beyanname muhteviyatı eşya kıymetinin noksan beyan edilmesi nedeniyle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük vergisi ve katma değer vergisinin üç katı tutarında hesaplanarak karara bağlanan para cezalarına itiraz edildikten sonra dava açılmıştır.

Davayı inceleyen İzmir 3. Vergi Mahkemesi, 3.11.2004 günlü ve E:2004/605, K:2004/1116 sayılı kararıyla; gümrük başmüdürlüğüne yapılan itirazın reddine ilişkin karar tebliğ edilmeden dava açıldıktan çok kısa bir süre sonra olumsuz yanıt tebliğ edilerek, idari itiraza ilişkin süreç tamamlandığından, davanın incelenmesine engel kalmadığı, Mahkemelerinin 3.11.2004 gün ve E:2003/979; K:2004/1098 sayılı kararı ile para cezalarının dayanağı olan gümrük vergisi ve katma değer vergisine ilişkin ek tahakkuka vaki itirazın reddine ilişkin işlem iptal edildiğinden, para cezalarının dayanağının kalmadığı gerekçesiyle işlemi iptal etmiştir.

Gümrük idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi, 23.5.2007 günlü ve E:2005/612, K:2007/2500 sayılı kararıyla; para cezalarına 16.12.2003 tarihinde tebliği üzerine 22.12.2003 tarihinde Başmüdürlüğe itiraz edildiği; itirazın reddi kararı tebliğ edilmeden 13.1.2004 tarihinde dava açıldığı; dava derdest iken, para cezalarına vaki itirazın reddi kararlarının, 6.2.2004 tarihinde tebliğ edildiği, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesi uyarınca idari davaya konu olabilecek işlemin, para cezası kararlarına karşı yapılacak itiraz üzerine tesis edilecek olumsuz işlem olduğu, para cezalarına vaki itirazın reddine dair karar tebliğ edilmeden; bir diğer ifadeyle, idari davaya konu edilebilecek bir işlem bulunmadan, vaktinden önce açılan davada, bu husus gözetilmeden verilen kararın hukuka uygun düşmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan İzmir 3. Vergi Mahkemesi, 13.12.2007 günlü ve E:2007/1466, K:2007/1247 sayılı kararıyla; ilk kararında ısrar etmiştir.

Gümrük idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, 6.3.2009 günlü ve E:2008/247, K:2009/93 sayılı kararıyla; para cezasına yöneltilen itirazın reddine ilişkin işlemin tesisi ve tebliği beklenmeden dava vaktinden önce açılmış ise de itirazın, davanın açıldığı tarihten bir gün sonra reddedildiği ve kararın davacıya 6.2.2004

Gümrük idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, 6.3.2009 günlü ve E:2008/247, K:2009/93 sayılı kararıyla; para cezasına yöneltilen itirazın reddine ilişkin işlemin tesisi ve tebliği beklenmeden dava vaktinden önce açılmış ise de itirazın, davanın açıldığı tarihten bir gün sonra reddedildiği ve kararın davacıya 6.2.2004