• Sonuç bulunamadı

B. BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİNİN OLUŞUMU

4. Daire Başkan ve Üyeleri

Daire başkanlığı ve üyeliğine atanma konusunda kanun farklı kriterler getirmiştir. Buna göre, bölge adliye mahkemesi daire başkanlığına birinci sınıfa ayrılmış(2802 Sayılı Kanun, m.15/1)115 ve Yargıtay üyeliğine seçilme hakkını yitirmemiş, daire üyeliğine ise birinci sınıfa ayrılmış adlî yargı hâkim ve savcıları arasından HSYK tarafından atama yapılacaktır (5235 Sayılı Kanun, m. 43).

Yargıtay Kanununun 29/1. maddesine göre “Yargıtay üyeleri, birinci sınıfa ayrıldıktan sonra en az üç yıl süre ile başarılı görev yapmış ve birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından seçilir.” Bu maddeye bakıldığında

115

bölge adliye mahkemelerinde daire başkanı olmak için birinci sınıfa ayrıldıktan sonra en az üç yıl çalışmış olmak ve birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş olmak(2802 Sayılı Kanun, m.32).116 gereklidir. Birinci sınıfa ayrıldıktan sonra yer değiştirme cezası almak veya kınama, kademe ilerlemesinin durdurulması veya derece yükselmesinin durdurulması cezalarını aynı türden olmasa bile birden fazla almış olmak yada mesleğin vakar ve onuruna dokunan veya kişisel haysiyet ve itibarını kıran veya görevle ilgili herhangi bir suçtan affa uğramış olsa bile hüküm giymiş olmak, birinci sınıfa ayrılma niteliklerini yitirmeye neden olmaktadır. Üye olmak için ise birinci sınıfa ayrılmış olmak yeterli olup, diğer şartların bulunması gerekmemektedir.

Daire başkan ve üyelerine devlet güvenlik mahkemeleri hâkim ve savcılarına verilen, dört yıldan önce başka bir yere veya göreve atanmama güvencesi verilmektedir. Bu süre içerisinde ancak, HSYK’ca yasal mazeretleri bulunması durumunda muvafakatleri alınarak veya haklarında yapılacak soruşturma sonunda görev yeri veya görevlerinin değiştirilmesine karar verilebilecektir.

Bölge adliye mahkemesi daire başkanlıklarına yukarıda da değinildiği üzere, 5235 Sayılı Kanun’un 45. maddesi hükmü uyarınca Yargıtay daire başkan ve üyeleri ile Adalet Bakanlığında belli görevlerde bulunanlar arasından da istekleri üzerine atama yapılabilecektir.

5235 Sayılı Kanun’un 46. maddesine göre; daireler, bir başkan ve iki üyenin katılımıyla toplanacak, görüşmeler gizli yapılacak ve kararlar çoğunlukla verilecektir. Hukukî veya fiilî nedenlerle bir dairenin toplanamaması durumunda, başkanlar kurulunun kararıyla diğer dairelerden, bu da olanaklı değilse, HSYK tarafından, diğer bölge adliye mahkemelerinden yetkili olarak görevlendirilen

116

üyelerle eksiklik tamamlanacaktır. Daire başkanının hukukî veya fiilî nedenlerle bulunamaması hâlinde dairenin en kıdemli üyesi daire başkanlığı görevini yerine getirecektir.

Bölge adliye mahkemesi daire başkanlarının görevleri, dairede uyumlu, verimli ve düzenli bir çalışmanın gerçekleşmesini ve işlerin makul süre içinde incelenmesini ve karara bağlanmasını sağlamak, dairenin kendi kararları arasında meydana gelen farklılık ve uyumsuzlukların giderilmesi için tedbirler almak, dosya hakkında rapor hazırlayacak üyeleri tespit etmek ve kararların yazılmasını sağlamak; personelin sicil raporlarını düzenlemek, izin isteklerini düşünceleriyle birlikte adalet komisyonuna aktarmak; dairede görevli yazı işleri müdürlüğünün işleyişini denetlemek ve personel hakkında ilgili kanunda belirtilen disiplin cezalarını uygulamak; kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak olarak belirlenmiştir (5235 Sayılı Kanun, m. 38).

Kanun Tasarısının 46. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “görüşmeler gizli yapılır.” hükmünün “görüşmeler yargılamanın gizli yapıldığı hallerde gizli aksi halde açık olarak yapılır.” şeklinde meclis genel kurulunda verilen önerge Adalet Bakanı tarafından olumsuz karşılanmış, gerekçe olarak müzakerelerin gizli yapılmasının sebebinin, karar verecek hakimlerin her türlü baskıdan, tesirden, azade kendi vicdanları ile baş başa kalmaları açısından ve ikinci olarak jüri sisteminde bile karar verecek olanların bir odaya çekildiğini, dışarı ile irtibatlarının kesildiğini, onlarda müzakere ile yani Anglosakson sisteminde de durumun bu şeklide olduğunu, ayrıca Yargıtay kanunun 40. maddesinde de “müzakereler gizli cereyan eder” denildiğini ve bu üç sebepten dolayı verilen önergeye katılmadıklarını beyan etmiştir.117 Her ne kadar verilen önerge taraflar lehine olduğu düşünülse de, dosya üzerinde karar verecek hakimlerin müzakere esnasında tarafların da müzakerelerde bulunmaları, dosya hakkında müzakerede bulunan hakimler üzerinde baskı olabileceği endişesi taşıdığından görüşmelerin

117

gizli yapılması bizce isabetli bir karardır. Aksi taktirde maddi olarak ya da cezai olarak taraflar aleyhine düşünce beyan eden hakimler üzerinde tarafların etkisinin olmayacağını söylemek pek doğru olmayacaktır.

Bölge adliye mahkemesi üyelerinin görevlerinin belirlenmesinde ise, esas olarak 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 25. maddesinde yer alan Yargıtay üyelerinin görevlerine ilişkin hükümler göz önünde bulundurulmuştur.118 5235 Sayılı Kanunu’nun 39. maddesine göre, daire üyelerinin görevleri şöyle sayılmıştır:

* Daire başkanı tarafından verilen dosyaları gerekli şekilde ve zamanında inceleyerek heyete sunmak, rapor hazırlamak ve kararlarını yazmak,

* Dairelerindeki duruşma ve müzakerelere katılmak,

* Dairenin uyumlu, verimli ve düzenli çalışmasının sağlanmasında ve işlerin makul süre içinde incelenip karara bağlanmasında daire başkanına yardım etmek,

* Bu Kanun uyarınca daire başkanı tarafından verilen diğer görevleri yapmak.

Kanunun üyelere verilen görevler açısından Yargıtay Kanununun öngördüğü sistemden temel farklılığı, bölge adliye mahkemeleri sisteminde “Yargıtay tetkik hâkimliği” benzeri sisteminin öngörülmemiş olmasıdır. Yargıtay tetkik hâkimlerinin dosya ve evrakı inceleyerek rapor düzenleme biçimindeki görevlerini (2797 Sayılı Kanun, m. 29), bölge adliye mahkemesinde daire başkanının görevlendireceği üye yerine getirecektir.

118

Bölge Adliye Mahkemeleri ile ilgili tasarının 39. maddesinin 1. fıkrasında “duruşmalı işlerde” ibaresinin çıkarılarak, üyelerin sadece duruşmalı işlerde değil daire başkanı tarafından hakimlere verilen tüm dosyalar için rapor hazırlamalarının doğru olacağı ve dosyada yazılı bir belgenin bulunmasının şart olduğu, rapor hazırlamanın sadece duruşmalı yapılmasına bağlı düşünmemin yanlış olacağı düşüncesi ile verilen önerge meclis genel kurulunca kabul edilmiş ve dosya için rapor hazırlamak tüm duruşmalı ve duruşmasız yapılan dosyalar için geçerli olacağı kabul edilmiştir.119Bizce de duruşmalı ve duruşmasız tüm dosyalar için rapor hazırlanması kanunen doğru ise de uygulamada dosya üzerinde inceleme yapacak olan hakimler için aşırı bir yük getireceği ve bu nedenle iş yükünün artacağı bunun neticesi olarak da daha fazla hakime ihtiyaç duyulacağı kanaatindeyim. Zaten incelemesi yapılan her dosya için gerekçeli karar yazılacağından dosyanın tarafları dosya üzerinden verilen kararın neden meydana geldiğini anlayacaklardır. Küçük bir usul işlemi olarak gözükse de, istinaflar gerçek manada faaliyete geçtiğinde bu ibarenin aslında kendisinden çok daha büyük bir zahmet meydana getireceği anlaşılacaktır.