• Sonuç bulunamadı

Dünyada yaşanan küreselleşme süreci, ülke sağlık sistemlerinde yaşanan problemler (örneğin uzun bekleme listeleri ve yükselen maliyetler, hizmetlerde kalite problemleri), tüketicilerin bilinçlenmesi ve Avrupa Birliği (AB) gibi dinamiklerin bir sonucu olarak hızla büyüyen bir sektör olan sağlık turizmi çok genel anlamda hem tatil hem tedavi unsurlarını içeren bir kavramdır. Günümüzde dünya sağlık turizminden en büyük payı alan ülkelerin başında Hindistan gelmektedir. Her yıl yaklaşık olarak Hindistan’a 150.000 medikal turist gitmektedir. Hindistan sağlık sektöründe her yıl %30’luk bir büyüme olduğu kaydedilmekte ve 2012 yılında yıllık sağlık turizm gelirinin 1,2 milyar pound olması beklenmektedir. Bu popülaritenin temel nedeni bu turizm potansiyelini önce görmeleri, düşük maliyetle çalışmaları ve iyi tanıtım yapmalarıdır. Hindistan’ın eski bir İngiliz sömürgesi olması da İngiltere’de daha olumlu tanınmalarını sağlamaktadır. Hindistan’ın son yıllarda genel olarak ekonomik anlamda göstermiş olduğu kayda değer gelişmeyi de göz ardı etmemek gerekir (Yıldırım, 2006)

Kapitalist dünyaya hızla uyum sağlamaya çalışan doğu Avrupa ülkeleri de özellikle düşük işçilik maliyetleri ve AB üyeliği avantajını kullanarak sağlık turizmi pastasından önemli bir pay almaya başlamışlardır. Özellikle Türklerin bile ilk aklına gelen ülke olan Macaristan sadece diş tedavisinden

elde ettiği yıllık 2 milyon dolarlık girdi ile yıldızı parlayan ülkeler arasında yer almaktadır. Bir batı Avrupa ülkesi olarak Belçika özellikle estetik cerrahi ve obezite tedavisi konularında çok ciddi bir sektör payı elde etmiş durumdadır. (Yıldırım; 2004).

Fransız Le Figaro gazetesi tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, Orta Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’nın turistik ülkeleri, kalp ameliyatı, böbrek nakli, diş ve göz bakımı gibi sağlık alanlarında kendilerine yeni turist rezervi oluşturmaya başlamışlardır (Le Figaro, 2006).

Araştırmaya göre, Hindistan kalp ameliyatı, Tayland böbrek nakli, Macaristan ve Polonya diş bakımı, Tunus ve Fas ise göz sağlığı konusunda ön plana çıkıyorlar. Araştırmalar, bu ülkelerdeki sağlık hizmetlerinin Batı Avrupa’ya oranla ortalama yüzde 40 ila yüzde 70 arasında daha ucuz olduğunu gösteriyor. Fransa’da ortalama 4 bin Euro’ya mal olan diş protezi Kuzey Afrika’da 3 bin Euro’ya yaptırılabilmektedir. Yine Fransa’da yaklaşık 6 bin Euro maliyeti olan bir lifting operasyonu Tunus veya Fas’ta 4 bin Euronun altındadır. Fransa’da 1500 Euro’ya kadar varan fiyatlarla gerçekleştirilen takma diş operasyonu ise Macaristan’da 600 Euro’ya yaptırılabilmektedir (Le Figaro, 2006).

İngilizler; ülkelerindeki kamu sağlık hizmetleri için çok uzun süre bekledikleri ve özel sektörün sağlık hizmetlerini çok pahalı buldukları için binlerce kilometre uzakta tedavi görmeyi kabul ediyor. Fransızlar ise, takma diş veya diş kaplama gibi kendi sigorta kurumlarının ödemediği sağlık hizmetleri için bu tip turizmi benimsemiş durumdadırlar (Le Figaro, 2006).

Özellikle diş bakımı konusunda ön plana çıkan Polonya ve Macaristan’da İngilizce, Fransızca ve Almanca hizmet veren özel klinik

bulunmaları ve Mayıs 2005’ten bu yana diğer AB ülkelerinde tedavi gören AB vatandaşlarının tedavi masraflarının kendi sigortaları tarafından ödeniyor olması, Orta Avrupa’ya yönelik medikal turizmdeki artışın en önemli faktörleri olarak gösterilmektedir. Turizm uzmanları, medikal turizmdeki artışın gelecek yıllarda hızla ilerleyeceği görüşünde birleşmektedirler. AB’nin de bu nedenle önümüzdeki yıllardan itibaren medikal turizm konusunda tüm AB ülkeleri için geçerli olacak çerçeve bir yasa hazırlaması beklenmektedir (Hastane Dergisi; 2007).

Doğu Asya ve Orta Avrupa ülkelerindeki uluslararası sağlık hizmeti sunucuları medikal turizmi yükselen yıldız olarak dikkat çekmektedir. Bu konuda Hindistan oldukça iyi bir örnek teşkil etmektedir. Hindistan; açık kalp cerrahisi, kozmetik cerrahi, eklem protez cerrahisi ve diş tedavileri konusunda oldukça ilerlemiş durumdadır. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nden her yıl çok sayıda hasta tedavi amacıyla Hindistan'daki merkezlere seyahat etmektedir. ABD'deki tedavi edici sağlık hizmetlerinin dünyanın en pahalısı olduğu bilinen bir gerçektir. Hindistan da ise pek çok ameliyatın birim maliyetleri ABD'dekine kıyasla 4–5 kat hatta kemik iliği nakli gibi bazı tedavilerde 7–8 kat daha ucuzdur. Bu da Hindistan'ı ülkesinde tedavi olmaya maddi imkanları yetmeyen ya da sağlık sigortası tarafından tedavi masrafları karşılanmayan ABD vatandaşları için çok cazip hale getirmektedir. 2006 yılında ortalama 150 bin yabancı tedavi görmek için Hindistan'a gitmiştir (CBC News; 2007).

2007 yılında 300.000 den fazla Amerikalı tıbbi bakım almak için diğer ülkelere yolculuk yapmış ve medikal turizm 2007 yılının sağlık trendi ilan edilmiştir <http://health.msn.com>(2008, Ocak 5).

Özellikle diş bakımı konusunda ön plana çıkan Polonya ve Macaristan'da İngilizce, Fransızca ve Almanca hizmet veren özel klinik sayısının her geçen gün arttığı kaydediliyor. Bu iki ülkenin AB içinde bulunmaları ve Mayıs 2005'ten bu yana diğer AB ülkelerinde tedavi gören AB vatandaşlarının tedavi masraflarının kendi sigortaları tarafından ödeniyor olması, Orta Avrupa'ya yönelik sağlık turizmindeki artışın en önemli faktörleri olarak gösteriliyor (Hastana Dergisi, 2007).

Medikal turizm konusunda yapılan araştırmalar dünyadaki sağlık turizmi pazarının 2000 yılından itibaren hızla büyüdüğünü ve çok önemli pazar haline geldiğini göstermektedir. 2005 yılında 20 milyar ABD Dolar hacimle 19 milyon kişi tarafından tıbbi tedavi amaçlı seyahatler yapıldı. Bu seyahatlerin 2010 yılına kadar ikiye katlanarak yıllık yaklaşık 40 milyona çıkacağı hesaplanıyor. Bu rakam, dünya seyahat pazarının %4'ünü teşkil etmek ve her gün ciddi artış göstermekte. Buna benzer etkileyici rakamları özellikle Asya'daki kimi ülkeler de gösteriyor. WTO - Dünya turizm organizasyonu'na göre, Batılı ülkelerden şimdiden yıllık 150.000 kişi Hindistan'da tıbbi tedavi görüyor. McKinsey'in verilerine göre, Hindistan bu sektörde 2003 yılında 333 milyon € gelir elde etti ve bu gelirin 2012 yılında 3 milyar € olması beklenmektedir (Oxford Analytica, 2006).

Tayland'da da durum benzerlik arz ediyor: Tayland 600.000 ila 1.000.000 sağlık turisti sayesinde yaklaşık 600 milyon € gelir elde etti <http://www.turizmdebusabah.com/>(2007,Haziran 13).

Aşağıdaki tabloda bazı ülkelerin medikal turizm yapıları kısaca özetlenmiştir.

Tablo 1. Çeşitli Dünya Ülkelerinde Sağlık Turizminin Yapısı (Xavier Institute of Management)

ÜLKE

2003 YILINDA TEDAVİ OLAN YABANCI TURİST

SAYISI GELDİKLERİ ÜLKE KAZANILAN PARA (1.000.000) GÜÇLÜ YÖNLERİ TAYLAND 600.000 AMERİKA İNGİLTERE $ 470 ESTETİK AMELİYATLAR ORGAN NAKLİ DİŞ TEDAVİSİ ÜRDÜN 126.000 ORTADOĞU $ 600 ORGAN NAKLİ KISIRLIK TEDAVİSİ KARDİYOLOJİ HİDİSTAN 100.000 ORTADOĞU BANGLADEŞ İNGİLTERE

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER

VERİ YOK KARDİYOLOJİ ORTOPEDİ MALEZYA 85.000 AMERİKA JAPONYA

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER

$ 40 ESTETİK CERRAHİ GÜNEY AFRİKA 50.000 İNGİLTERE AMERİKA VERİ YOK ESTETİK CERRAHİ DİŞ TEDAVİSİ

KÜBA MEVCUT DEĞİL LATİN AMERİKA $ 25

GECE KÖRLÜĞÜ ESTETİK CERRAHİ

2.4.1 AVRUPA BİRLİĞİ’NDE MEDİKAL TURİZM

Avrupa Birliği’nde 1980’li yıllarda sağlık hizmeti almak için yurt dışına çıkmak istisnai bir durum iken şimdilerde sık sık yaşanan bir olay halini almıştır. 1980’lerde ulusal otoriteler ve sigorta kuruluşları, yurt dışında tedavi almaya izin vermeyi sanki kendi sağlık sistemlerinin başarısızlığının kanıtı gibi düşünerek ve ihtiyaç duyulan tüm hizmetlerin bir ülkenin kendi sınırları içinde mevcut olduğu kanaatiyle, yurt dışında tedavi konusunda isteksiz tavırlar sergilemekteydi. Ülkeler arasındaki hasta hareketliliği konusundaki değişimler 1990’larda “Avrupa 1992” adlı büyük bir proje ile mal ve hizmetlerin serbest dolaşımını engelleyen bariyerlerin ortadan kaldırılmaya çalışılması ile başlamıştır (Hamilton, 2003: 104). Coheur (2003: 101-102) makro ve mikro açıdan AB’de medikal turizmin önündeki engelleri ve yaşanan zorlukları şu şekilde özetliyor:

Makro Açıdan:

1- Avrupa sosyal modelinin yasal ve tarihsel gelişimi,

2- Sosyal güvenlik ve sağlık sigortalarının organizasyonu ve finansmanı, 3- Halk sağlığı alanındaki yasalar,

4- Her ne kadar ulusal düzeyde ya da ikili anlaşmalarla çeşitli düzenlemeler olsa da 1981’den bu yana köklü değişikliklerin olmaması.

Mikro Açıdan:

1- Kullanılan dil farklılığı,

3- Sağlık bakım protokollerindeki eşitsizlikler,

4- Hasta bakımının sürekliliğinin yönetilmesi gerekliliği,

5- Tıbbi güvenilirliğe ve hasta haklarına gereken önemin verilmemesi, 6- Hastane enfeksiyonları,

7- Hasta için ortaya çıkan ek finansal yük.

Sınır ötesi hasta hareketliliğini geliştirmek, yenilikçi bir yaklaşım, liderlik, sorumluluk, iletişim ve birçok açıdan sınırları ortadan kaldırmayı gerektirmektedir. AB ülkelerinde hastaların başka bir Birlik ülkesinden hizmet alması yasal açıdan mümkündür. Avrupa düzenlemesine göre; AB’ne üye ülkelerde yaşayıp başka üye ülkede çalışan kişiler, AB’ne üye ülkelerde yaşayıp, aslen oralı olmayan emekli kişiler, tatil, iş gibi nedenlerle geçici olarak başka üye ülkede olan kişiler ve özel olarak sağlık hizmeti almak için sınır ötesine giden kişiler farklı ülkenin sağlık hizmetlerinden yararlanabilmektedir. Bu düzenlemeye esneklik ve şeffaflık katmak amacı ile çeşitli değişiklikler yapılmaktadır. Bu değişikliklerden biri, hastaya bir üye ülkede tıbbi açıdan kabul edilebilir bir sürede muayene verilemiyorsa, gerekli hizmeti en kısa zamanda sağlayacak hastaneye gitmesine izin verecek bir birim oluşturulmasıdır. Bir diğer değişiklik, Avrupa Sigorta Kartı sistemidir. Bu kart ile hastaların hizmete daha çabuk ulaşması, hastaneler ve sigorta şirketlerinin de daha çabuk ve güvenilir hizmet vermesi amaçlanmaktadır.

Ayrıca farklı bir ülkeden alınan sağlık bakım hizmet bedelinin geri ödemesi için de birçok ulusal düzenleme yapılmaktadır. Çünkü yurt dışından sağlık hizmeti alan hastanın, o ülkede yaşayıp aynı sağlık hizmetini alan hastadan daha fazla geri ödeme almaması gerekmektedir (Hamilton, 2003: 105).

26 Haziran 2002 tarihinde yapılan Sağlık Konseyi’nde sağlık bakanları AB ülkeleri arasında tedavi amaçlı hasta hareketliliği ve sağlık bakım gelişimi

ile ilgili üst düzey düşünme süreci başlatmışlardır. Bu süreçte sağlık bakımı ile ilgili sorunların tespiti, hasta hareketliliğini desteklemeye yönelik çalışmalar, sınır ötesi işbirliğinin sağlanmasını geliştirmek, deneyimlerin paylaşılması, iletişimin artırılması, sağlık bakımında yüksek kalite ve finansal sürekliliğe ulaşılması için işbirliğinin desteklenmesi gibi konularda değerlendirmeler yapılmıştır.

Avrupa Birliği’nde tedavi amaçlı sınır ötesi hareketlilik, dil sorunu, ödeme sistemlerindeki farklılık, yönetsel farklılıklar ve uluslararası yasaların uyumsuzluğu gibi nedenlerle tam olarak gerçekleştirilememektedir. Medikal turizmi destekleyen bazı sigorta şirketleri de bu bölgede bekleme listelerini azaltmak ve hastaların istedikleri ülkede istediği hizmeti almalarını desteklemek için ulusal sağlık kartı çıkartmıştır ki başarılı olan bu kart sisteminin tüm AB ülkelerinde geçerli olması düşünülmektedir (Baraner,2006)

Avrupa Birliği’nde özellikle kalça çıkığı, kalp, akciğer ameliyatları ve kısırlık tedavisi gibi alanlarda, kendi ülkelerindeki uzun bekleme süreleri, kötü ya da pahalı tedaviler hastaları başka bir ülkeden sağlık hizmeti almaya zorlamaktadır. Avrupa Birliği yasalarına göre eğer bir tedavi için bekleme süresi tıbbi açıdan uzun ise üye ülke hastaları, başka bir üye ülkeden, kendi ülkelerindeki fiyat ile hizmet alabilmektedirler. Belçika’nın zengin Avrupa ülkelerine yakın olması ve hizmet vermek için atıl kapasitelerinin olması, ülkeyi medikal turizm alanında öne çıkartmaktadır (Baraner, 2006).

Belçika hizmet önceliğini kendi hastalarına vermekle birlikte Almanya, Hollanda ve İngiltere’den gelen hastalara da bakmaktadır. <www.healthmedicaltourism.org >(2006, Ekim 27).

personel ve boş yatak kapasitesi bekleme sürelerini kısaltmaktadır. Almanya’ya kalça çıkığı, kalp ameliyatı ve kanser tedavisi için yurt dışından gelen hastaların iki hafta içerisinde muayeneleri yapılıp, tedavilerine başlanmaktadır. Norveç ve Almanya arasındaki ikili görüşmeler sonucu, Norveç yılda 300 kamu hastasını rutin olarak Almanya’ya tedaviye göndermektedir. Almanya, İrlanda, İngiltere, İsveç ve Danimarka ile de bu tip anlaşmalar yapmayı planlamaktadır(Yıldırım,2004).

Aslında hiçbir hastanın ülkesi dışında tedavi olmak istemediği düşüncesiyle, hastaları ülkelerinde kendi evlerinde gibi hissetmeleri için hasta ve yakınlarına gereken özenin gösterilmesi gerektiğini düşünülmektedir <http://gateway.proquest.com>( 2007, Eylül 5).

Association Internationale de la Mutualite’nin yaptığı bir araştırmaya göre 1993 yılında sınır ötesi hasta hareketliliği çok düşükken, 2000 yılında yaptıkları ikinci araştırmaya göre İngiltere’den 600, İsveç’ten 20, Fransa’dan 400, Belçika’dan 2.000 ve Luksemburg’dan 7.000 kişi sağlık hizmeti almak için yurt dışına giderek sınır ötesi hasta hareketliliğini arttırmıştır (Lewalle, 2003: 126).

Günümüzde farklı ülkelerde çok sayıda hastanenin medikal turizm ile ilgilenmesinin nedenleri şunlardır:

- Birbirini tanıma ihtiyacı,

- Hasta bakımı ile ilgili yeni, ilginç şeyler öğrenme ihtiyacı, - Bilgi paylaşma ihtiyacı,

- Boş kapasite paylaşma ihtiyacı,

2.4.2. MEDİKAL TURİZMDE ÖNDE GELEN ÜLKELER ve UYGULAMALARI

Medikal turizm; Hindistan, Singapur ve Tayland gibi ülkelerde büyümekte ve bu da ülkelerin plaj aktiviteleri gibi turizm olaylarını sağlıkla ilişkilendirmektedir. Medikal turizm aynı zamanda Güney Afrika ülkeleri ile Baltık ülkelerinde de gelişmektedir.

Örneğin Macaristan’da 2003 yılı sağlık turizmi yılı ilan edilmiştir. Doğu Avrupa ülkeleri özellikle diş ve plastik cerrahi alanlarında önemli hale gelmiştir. Ürdün ve İsrail de kadın doğum ve infertilite tedavisi alanlarında hem Yahudi hem de diğer yakın ülke müşterilerine hizmet vermektedir. Güney Afrika, kozmetik cerrahi alanında ABD’deki maliyetlerin yarısına varan fiyatlarla öne çıkmaktadır. Özellikle de en önemli müşteri portföyü bu ülkedendir. Arjantin de plastik cerrahi alanında ön plandadır. Karayipler ise Latin Amerika fiyatları ile rekabet edemediğinden sağlık turizmini zor bulmaktadır. (Huff-Roussele, Shepherd, Cushman, Imrie, Lalta, 1995) Buna rağmen bazı Karayip ülkeleri, örneğin Küba, cilt hastalıklarında; Antigua, diş hekimliği alanlarında uzmanlık kazanmışlardır. Pasifik Guam’ı, Japonya, Mikronezya ve Palau için diş merkezi olmuştur.

Dubai, Bahreyn ve Lübnan gibi orta doğu ülkeleri sağlık turizmini tersine çevirerek kendi sağlık turizm endüstrilerini yaratmışlardır. Dubai yakın bir zamanda Dubai Sağlık Bakım Şehrini (DHCC) kurarak Orta Doğu marketini kendine çevirmeyi amaçlamıştır. Fiyat bakımından fazla rekabet edemese de kalite bakımından kabiliyetli Alman doktorlarla Avrupa ve ABD’de eğitim almış doktorları bünyesine almıştır. DHCC’ye göre marka, bir Celeveland Klinik, bir Guy’s veya Thomas’s Hastanesi gibi, müşteri çekmek için önemli bir parametredir (Gulfnews.,2005).

Suudi Arabistan’da kozmetik cerrahi, diş hekimliği ve hac ziyaretleri için diğer körfez ülkelerine ev sahipliği yaparken, İran Sağlık Bakanı ise açık kalp ameliyatında Türkiye ($18.000) ve İngiltere ($40.000) ‘den daha ekonomik olduğunu ifade etmektedir. Ürdün de düşük maliyetleri ile sağlık turizminde Orta Doğu da kendine yer bulmuştur(Global HealthNet Inc. ; 2007).

Medikal turizmin ana bölgesi Asya’dır. Tayland 1970’ lerde cinsiyet değiştirme konusunda isim yapmıştır ve sonrasında estetik operasyonlar konusunda da uzmanlaşmaya başlamıştır. Malezya bu gruba ekonomik krizden sonra, Tayland’da yerli hastalar fiyatları ödeyemez olmaya başladıklarında olduğu gibi 1998 de katılmıştır. Singapur, daha sonraları girdiği bu pazarda Tayland ve Malezya ile rekabet edebilmek için fiyatları bu ülkelerin aşağısına çekmiş ve hava alanlarına tıbbi turizm alternatifleri ile ilgili bilgi stantları yerleştirmiştir.

Hindistan genellikle sağlık turizminin merkezi olarak bilinir ve yapılan reklamlarda Avurveda dan Kalp cerrahisine baypas ve kozmetik cerrahiye kadar bir çok seçenek sunulur. En önemli global seçenek olabilmek için teknolojisini geliştirmiş, batılı standartları benimsemiş ve fiyatları düşük tutmuştur. 1990’daki kamu özelleştirmesi sonucunda özel hastaneler gelişme imkanı bulmuş, batıdan gerekli teknoloji, ekipman ve altyapı transferindeki kolaylıklar Avrupa standartlarının yakalanmasını sağlamıştır.

Hindistan’daki gelişmiş bilgi teknolojileri ile de sağlık sistemi reklamlarla da ilişkilendirilmektedir. Sağlık çalışanlarının ülkede alabildikleri ücretler arttıkça deniz aşırı ülkelere gitmiş uzmanlar da ülkelerine geri dönmektedirler. Bunlardan çoğunun batılı ülkelerde elde ettikleri uzmanlıklar ve uluslararası spesifikasyonlar batılı müşterileri rahatlatmaktadır. Hastane zincirleri hastalar için tercüman istihdam etmekte zorlanmamaktadır. Zira

ülkede İngilizce yaygın olarak bilinen bir dildir. Tayland Phuket Hastanesi 15 dilde tercüman temin etmekte ve yılda 20.000 yabancı hastaya hizmet vermekte iken, Bangok’daki Bumrungrad Hastanesi 70 tercüman istihdam ettiğini, bütün personelinin İngilizce bildiğini ve 200 cerrahının diplomalarını Amerika’dan aldığını ifade etmektedir.

Teknoloji ve uzmanların uygulamaları batılı standartlara erişirken işçilik ve sigorta maliyetleri halen oldukça düşük kalmaktadır. Kalp ameliyatları, kemik ve böbrek transplantasyonu gibi enfeksiyon riski büyük operasyonlarda bile batıdaki en iyi hastanelerde elde edilen başarı oranları yakalanmaktadır. Hindistan’ın 2012 ye kadar sektörden 2 milyar Amerikan doları kazanacağı tahmin edilmektedir. (Connell, 2006: 1093-1100)

HİNDİSTAN

Hindistan’da, medikal turizm gelişmekte olan bir sektördür. Sadece Turizm Bakanlığı değil, hükümet, özel sektör, tur operatörleri, seyahat acentaları ve oteller de medikal turizmi gelişmenin önemli bir adımı olarak görmektedir. Hindistan’da medikal turizme ek olarak ayurveda gibi geleneksel tıp için de sağlık turizmi yapılmaktadır

<http://www.expresstravelandtourism.com>(2007, Mayıs 12).

Yaklaşık 150.000 medikal turist 2003 yılında Hindistan’dan hizmet almıştır. Hindistan’a genellikle fakir ülkelerden hasta geldiğinden, zengin ülkelerin hastalarını çekmek için tanıtım çalışmaları yapmaktadırlar (htpp://groups.google.com/).

aldıkları tedaviler ağırlıklı olarak kalp ve nörolojik hastalıklara, kansere, çocuk hastalıklarına ve organ nakline yöneliktir. Uzmanlara göre üçüncü dünya ülkelerinden sağlık hizmeti almanın nedeni, bu ülkelerin tıbbi bakım hizmetlerinde atıl kapasitelerinin olması ve tıbbi teknolojilerinin yeterli olmasıdır. Hastaları esas çeken ise düşük ücretli tedavi sunumudur. Örneğin; bypass ameliyatının fiyatı Hindistan’da, Amerika’dakinin altıda biri kadardır. Hindistan’a en fazla hasta Pakistan, Srilanka ve Budapeşte’den gelmektedir.

Bu ülkeleri Afrika ve körfez ülkeleri takip etmektedir. Son yıllarda özellikle İngiltere, Amerika ve bazı AB ülkelerinden gelen hasta sayısında artış gözlenmiştir. Medikal turizmin Hindistan ekonomisine büyük katkıları olacağı düşünülmektedir. Hindistan Endüstri Konfederasyonu 2012 yılına kadar yılda 2 milyar doların medikal turizmden kazanılmasını planlamaktadır. Hindistan tur operatörleri de medikal turizme önem vermekte, hastaların sadece seyahat, konaklama gibi düzenlemelerini yapmakla kalmayıp doktor randevularını da ayarlamaktadır. Hastaneler ise hastalarına, hastanede iyi hizmet vermekle kalmamakta, hastayı havaalanından alıp, havaalanına bırakmakta, hastaların kalacakları yerleri ayarlamakta ve aldıkları tedavi sonrası durumlarını kontrol etmektedir. Hastaların tedavi için Hindistan’ı seçmesinin tek sebebi kaliteli sağlık bakım hizmeti değil, ülkenin gezilmeye değer turistik alanlarının da çok olmasıdır (Global HealthNet Inc. ; 2007).

Hindistan’da 2005 yılında kalp ameliyatı, organ nakli, plastik cerrahi gibi uzun tedaviler için gelen hastalara yönelik “Tıbbi Vize” uygulaması başlatılmıştır. Bu uygulamadan önce hastalar, turist vizesi ile ülkeye girebilmekte ve en fazla 6 ay kalabilmekteyken, tıbbi vize ile 1 yıl kalabilmekte ve gerekirse 1 yıl daha kalma süresini uzatabilmektedir. Tedavi için üçüncü yıla ihtiyaç duyulur ise üst düzey onay gerekmektedir. Tıbbi vizenin kurallarına göre hastanın kan bağı olan iki yakını da hastayla birlikte Hindistan’a gidebilmektedir. Düşük maliyetler, kaliteli sağlık hizmeti ve yanında sunulan bu tip kolaylıklar, 2005 yılında Hindistan’da medikal

turizmde artışa neden olmuştur <http:www.indiainfoline.com>(2007,Ocak 12).

Hindistan medikal turizm tanıtımlarını, akademik makaleler, yazılı ve görsel basın yayın yolu ile yapmaktadır. Hindistan Endüstri

Konfederasyonu(CII)’nun söylediğine göre; Hindistan, bir milyon medikal turisti ağırlama kapasitesine sahiptir. Hindistan Endüstri Konfederasyonu ve McKinsey’in bir çalışmasına göre Hindistan’ın medikal turizmden 2012ye kadar 2 milyar dolar kazanması beklenmektedir

(http://www.indiaprofile.com/).

Hindistan tedavi için ülkesine gelecek ziyaretçilere; • Havaalanı- otel-hastane transferleri,

• Konaklama,

• Turistik gezi, • Tercüman.

Hizmeti sunar. Ayrıca tanıtımlarında hastanelerinin Amerikan JCI (JointCommission International) tarafından tanındığını belirtir <http://www.medicaltourismindia.com/>(2007, Şubat 13).

MALEZYA

Malezya hükümeti, ülkeye döviz sağladığı için medikal turizmi desteklemektedir. 8.Malezya Planı’nda, turizmin geliştirilmesinde sağlık turizminin anahtar alan olduğu belirtilmiştir. Malezya’da yurt dışında ucuz sağlık hizmeti arayan hastalara yönelik birçok otelin check-up üniteleri ve ameliyat paketleri bulunmaktadır (www://groups.google.com/).

Malezya’da medikal turizm ile ilgili çalışmalar 2000 yılında başlamıştır. Kendilerine önceleri hedef pazar olarak sadece Asya’yı seçen Malezya, şimdilerde Orta Doğu’ya da hizmet vermek istemektedir. Arabistan’dan, Bahreyn’den, Amerika ve İngiltere’ye tedavi için gidenler, 11 Eylül olaylarından sonra aynı hizmeti alacakları hatta daha rahat edip, daha az ücret ödeyecekleri Malezya’yı seçmeleri gerektiğini düşünmektedirler

Benzer Belgeler