• Sonuç bulunamadı

4. DÜNYA VE TÜRKİYE’DE SU KAYNAKLARI, SULAMA DURUMU ve SULAMA

4.1. Dünyada Su Kaynakları

İkame edilemeyen bir kaynak olan su, ekosistem içindeki tüm canlılar için en önemli doğal kaynaklardan biridir. Bu bağlamda su iktisadi, sosyal, kültürel ve en önemlisi ekolojik / çevresel değere sahiptir (Aksungur ve Firidin, 2008:9). Bu duruma örnek olarak sulu tarıma geçilmesiyle birlikte radikal bir evrim yaşanmış, tahılın daha fazla üretilmesi ve depolanması yapılabilmiştir (Kılıç, 2008:163).

Küresel iklim değişikliği, su kirliliği ve gelecek 20-30 yıl içerisinde olması öngörülen su krizi sebebiyle, 20. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak su kaynakları ve su yönetimine dair pek çok kavram ortaya çıkmış ve bu konularda ciddi çalışmalar yapılmıştır.13 Dünyadaki suyun

sadece %2,6’sını tatlı su kaynakları oluşturmaktadır.

Çizelge 4.1.Dünya su rezervlerinin dağılımı

Su Kaynağı Miktar, km3 Yüzdesi, %

Denizler 1.348.000.000 97.39

Tatlı Sular

Buzullar 27.820.000 2.01

Yer altı suları 8.062.000 0.58 Göller ve nehirler 225.000 0.02 Atmosferdeki buhar 13.000 0.0001

Toplam 1.384.120.000 100

Kaynak: (http://suyonetimi.ankara.edu.tr:2018)

Yukarıdaki Çizelge 4.1. değerlendirildiğinde, tatlı su kaynaklarının büyük kısmı (%2.01) buzullarda bulunmaktadır. Dünyadaki su kaynaklarının %97,39’u, deniz (tuzlu su) suyundan oluşmaktadır.

13 “Dünya nüfusunun 1950’de 2.5 milyardan bugün 6.5 milyara gelmesiyle, sulanan alan iki, çekilen su üç katına çıkmıştır Mevcut üretim deseninde bir değişiklik olmazsa tarımda kullanılan su 2050’de %70-90 artacaktır.

Hızlı nüfus artışı ve endüstrileşmenin bir sonucu olarak dünyada su kaynaklarında kirlenme ve kuraklık artarken, mevcut tatlı su potansiyeli ise artmamaktadır. Bu durum, dünyanın ve de Türkiye’nin bir su krizinin eşiğinde olduğunu göstermektedir. Sağlıklı suya erişim tüm insanlar için bir temel haktır ve özelliklede çocuklar için çok önemlidir. Ancak, durumun vahametini ortaya koymak gerekmektedir. 2009 ve 2018 yıllarında yapılmış aşağıdaki iki çalışma, dünyadaki su sorununu ortaya koyması açısından önemlidir;

“ …Dünya üzerinde 1.2 milyar insan güvenilir içme suyundan yoksun yaşarken, 2.4 milyar insanda sağlık koşullarına uygun suya erişememektedir. Her gün çoğunluğu çocuk ve yaşlılardan oluşan yaklaşık 14 ila 30 bin kişi suyla ilgili önlenebilir bir hastalıktan dolayı yaşamını yitirmektedir...”(Kartal, 2009:478).

2018 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres:

“…dünya genelinde 2 milyardan fazla insanın güvenli suya erişiminin olmadığını belirterek, su yönetimi konusunda adım atılmazsa 2050 yılına kadar en az 4 kişiden birinin tatlı suya erişim sıkıntısı çekeceği…” (Anadolu Ajansı: 2018)

konusunu, “Dünya Su Günü” konuşmasında aktarmıştır.

2000’li yıllarla birlikte yazında kaleme alınan su ile ilgili çalışmalarda 21. yüzyılın “su

yüzyılı” olacağı ifade edilmektedir (Karakılçık, 2011:76). Bu bağlamda değerlendirildiğinde

su, dünyada giderek önemi artan “stratejik” bir unsur haline gelmiştir (Evsahibioğlu ve ark. 2010). Bu durumun bir sonucu olarak, birçok devletin geleceğe yönelik “güvenlik algılama” politikalarında su kaynakları önemli bir yer almaktadır. Su, uluslararası arenada “stratejik bir araç” olarak değerlendirilmektedir (Karakılçık, 2011:76).

Nüfus artışı, bilinçsiz kullanım ve küresel ısınma sonucunda suya duyulan ihtiyacında artacağı yadsınamaz bir gerçektir. Bu sorunlara ek olarak, su kaynaklarının kirliliği ve su kıtlığı sorunlarına yenilerinin ekleneceği düşünülmektedir. Mevcut durum ve gelecekteki ihtiyaçların karşılanıp gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için, su rezervlerinin yalnızca fiziksel değil, bununla birlikte sosyal, ekonomik, kültürel ve çevresel etkenleri de dâhil edecek bütünleşmiş bir yönetim yaklaşımı ile ele alınması gerekmektedir. (Evsahibioğlu ve ark. 2010).

Yukarıdaki ifadelerden anlaşılacağı üzere “su yönetimi” kavramı önemli bir kavramdır. Su yönetimi kavramının en kısa tanımını; “su kaynaklarının planlı bir şekilde geliştirilmesi,

dağıtılması ve kullanılması olarak” ifade etmek doğru olacaktır (Çakmak, Aküzüm, 2006:352).

düzenleyen kuralları, çevrenin korunmasını, su fiyatlandırmasına ilişkin düzenlemeleri, arazi kullanım ilkelerini, kullanıcıların katılımı gibi faaliyetleri kapsamaktadır (Özkan vd., 2013: 151). Sürdürülebilir su yönetimi, suyun ekolojik sistemdeki dolaşımının da hesaplanarak tüm ulusların ortak paydada anlaşıp küresel politika ve uygulamalar ile çözülebileceği bir sorundur (Özkan vd., 2013: 151). Su yönetimi; tarımsal, evsel, endüstriyel su kullanımı şeklinde gruplanmaktadır. Kullanım şekilleri yanında su yönetimi, su kalitesi, atık suların kullanımı, su hukuku, uluslararası hukuk ve sağlık gibi çok geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır (Aküzüm ve ark. 2010).

Su yönetiminin amaç ve hedefleri; gelir dağılımının düzeltilmesi, istihdam olanaklarının geliştirilmesi, gıda ve enerji güvenliğinin temini, iktisadi büyümeye katkı sağlanması, sağlıklı bir çevre yaratılması ve ekosistemlerin korunması olarak sıralanmaktadır. Su yönetiminin amaçlarına ulaşması için planlama, uygulama araçları ve kurumsal yapılanma olmak üzere üç esas öğe bulunmaktadır. Bu üç öğe, ana hedeflere ulaşmada birbirinin tamamlayıcısıdır (Bilen 2008).

Su kaynaklarının geliştirilmesinde ve yönetiminde ön plana çıkan beş önemli ilke vardır. Bunlar;

1. Kamu faydası, 2. Sürdürülebilirlik, 3. Eşitlik,

4. Suyun değerini yansıtan fiyatlandırma, 5. Etkin kullanımın sağlanması

ilkeleridir (Özçelik ve Ark. 1999).

Su kaynaklarından faydalanmada sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için, sulama yatırımlarının planlanması ve inşaası kadar, sulama şebekelerinin rasyonel olarak işletilmesi ve sulama işletmeciliğine çiftçilerin ekonomik ve sosyal yönlerden tam olarak katılımlarının sağlanması gerekmektedir. Kullanıcıların fikrî, fiziksel ve mali katılımı, kaynakların etkin kullanımına olanak verebilecektir. Bu bakımdan, çoğunlukla kamu kuruluşlarınca planlanan ve inşaası yapılan sulama şebekelerinin kullanıcılara devredilmesine yönelik politikaların belirlenebilmesi için, ülkesel ve bölgesel düzeylerde uygun işletmecilik şekillerinin belirlenmesine büyük ölçüde gereksinim bulunmaktadır (Özçelik ve Ark. 1999). Su yönetimi

uluslararası ilişkilere kadar birçok bilimsel disiplinin birlikte çalıştığı bir alan konumuna gelmiştir. Su yönetimin yasal ve kurumsal yapısının yeniden düzenlenmesi gereği ortaya çıkmıştır (Yıldız 2013). Su kaynaklarının sürdürülebilirliğinin sağlanması, su kaynaklarını tehdit eden sorunların belirlenmesi ve gereken stratejilerin belirlenmesi için, su kaynaklarının sosyal, ekonomik ve çevresel faktörleri de kapsayacak bütünleşmiş bir yönetim yaklaşımı ile ele alınması gerektiği yapılan çalışmalarla gündeme gelmiş ve dünya ülkelerinde etkin su yönetimi politikaları uygulanması gerekliliği kabul görmüştür (Yıldız 2013).

Benzer Belgeler