• Sonuç bulunamadı

Dünyada İkincil Konutların Gelişimi

1.6. İKİNCİL KONUTLARIN GELİŞİMİ

1.6.1. Dünyada İkincil Konutların Gelişimi

Bazılarına göre ikincil konutların gelişimi çok eski zamanlara dayandırılsa da ikincil konutların gelişimi modern anlamda sanayi devrimiyle birlikte başlamış ve II. Dünya Savaşı’ndan sonra tırmanışa geçmiştir.

Çok daha eski tarihlere bakacak olursak, M.Ö. 4000'lerde tekerleğin icadıyla insanların toplumsal hayatlarının hareket kazandığını ve kısa mesafeli de olsa seyahat ettiklerini görüyoruz. Örneğin; eski Babil'in yöneticisi Şulgi vergisini ödeyen asiller için yolların korunduğunu ve dinlenme evleri inşa ettirdiğini iddia ediyordu; milattan yüzlerce yıl önce Mezopotamyalı idareci ve asiller yazın sıcağından kaçmak ve aynı

17

zamanda dinlenmek için dağ eteği ve taşkın ovalarında kendilerine çadırlar kuracakları yeşil alanlar ayırmışlardı (Kısa, 1998: 5).

Modern anlamda ikincil konutlar sanayi devriminden sonra ortaya çıkmaya başlamıştır.

Fransa ve İngiltere'de 18 ve 19. yüzyıllarda yine zengin ve asiller tarafından yazlık evler yaptırılmaya başlandı ve böylece de bir çok ülkede büyük şehirler çevrelerinde bir yazlık evler çemberi meydana gelmeğe başladı. İngiliz seyyahı Daniel Defoe'nun 1720'lerdeki seyahatleri sırasında Londra çevresinde ''Biri kırda biri şehirde iki evi elde tutabilecek en zengin yurttaşların oturduğu güzel büyük evler'' dikkatini çekmişti. Fransa'nın birçok şehirleri çevresinde de durum aynıydı. Hatta Paris oldukça büyük ölçekte bir ikincil evler halkasıyla çevrilmişti. 1840 yılında şimdi Paris şehrinin içinde kalan Auteuil semti bile aşağıdaki şekilde tasvir ediliyordu: ''... yılın 6 ayında caddeler bomboş, kapılar kapalı ve evler sessizdir. Bura sakinleri kışı geçirecekleri Paris'tedirler.'' Benzer örnekler Avrupa'nın ve dünyanın birçok şehirleri için verilebilir. ABD'de ilk sayfiye evi bir bakan tarafından 1768'de Wolfeboro'da (New Hampshire) inşa edildi ve bu tarihten itibaren sayfiye merkezi ilk olarak New Hampshire'de gelişmeğe başladılar. Tabii bunda sebep açıktı; bu alanın ABD'nin merkezine yakın olması, dolayısıyla da özellikle hafta sonlarında kolaylıkla kullanılabilmeleriydi. Tatil evleri ya da ikincil evlerin gelişimleri özellikle 1945'lerden sonra oldukça hızlanmıştır. Ancak bunlar öteden beri gelişmelerinde ülkelere göre bazı farklılıklar, birçok benzerlikler de göstermektedirler. Bununla birlikte, bütün dünyada gözlenen bir ortak özellik ikincil evlerin daima büyük şehirlerin çevresinde ya da yakınlarında inşa edilmiş ve edilmekte olmalarıdır. Gerçekten, geçmişte de büyük şehirler çevrelerinde toplumun zengin dolayısıyla küçük bir kesime ait, azda olsa sayfiye evleri inşa edilmiştir. Örneğin; İsveç asilleri 17. yy başlarında Stokholm çevresinde yaz evleri inşa etmeğe başladılar (Özgüç, 1977: 151).

İkincil konutların ilk ve en eski uygulamaları olsalar da günümüz örneklerinden konumları, nitelikleri ve nicelikleri itibariyle pek çok farklılıkları bulunmaktadır. Günümüz ikincil konutlarının ortaya çıkışında farklı oluşumlara ve örneklere rastlamak mümkündür; Örneğin; ABD’de 1905 yılında Pazar günlerinin tatil olmasıyla, tatil, dinlenme ve dinlenme mekânları gündeme gelmiştir. Tatil yapmak amacıyla kent

18

çevreleriyle ilgilenilmeye başlanmış, bu gelişme daha sonra ABD’de tatil konut kullanımlarının ilk örneklerini oluşturacak yerleşmelerin temellerini atmıştır. O günün koşullarında tatil sürelerinin kısıtlı olması ve ulaşım olanaklarının yeterli ve süratli olmaması nedeniyle insanlar yaşadıkları yerlerin yakın çevresindeki alanlar ile ilgilenmişler ve bu bölgelerde tatil konutları inşa etmişlerdir. Zaman içinde endüstrileşmeye bağlı olarak hızlı kentleşme sonucunda, 1840 yılında kurulan Paris’in Auteil semtinin başına gelenler gibi o dönemde inşa edilen kent çevresindeki tatil konutu alanları zamanla büyüyen kentlerin içinde kalarak birincil konut alanlarına dönüşmüşlerdir. Bu duruma ülkemizden en belirgin örnekler; Florya, Yeşilköy, Pendik ve Kadıköy gibi zamanla kentin büyümesiyle İstanbul metropoliten alanı içinde kalan semtlerdir (Manisa, 2007: 17).

Diğer bir oluşum ise, Avrupa ve ABD’de kırdan kente göç eden kırsal alan sakinlerinin boşalttıkları alanlarda bulunan konut birimlerinin (çiftlik, kulübe vb.) daha sonradan kentliler tarafından satın alınarak kullanılmasıyla ortaya çıkan ikincil konut alanlarıdır. Özellikle Avrupa kentleri çevresinde bulunan bu tür ikincil konut alanları II. Dünya Savaşı ve sonrasında (1940– 1945); bu kentlerin tahrip olması ve dolayısıyla çekilen konut sıkıntısı sebebiyle birinci konut alanlarına dönüşmüşlerdir. Örneğin; Fransa’da, 1938 yılında 320.000 olan ikincil konut sayısı savaş sonrasında yaşanan bu gelişmeler sonucunda yarıya düşmüştür (Manisa, 2007: 17).

Savaş sonrasında gelişmiş Batılı devletler ekonomik ve sosyal bir toparlanma sürecine girmiş ve bunun sonucunda endüstrileşmenin tekrar hız kazanmasına bağlı olarak refah artmış, kentler büyümelerini sürdürmüş, ulaşım olanakları gelişmiş ve otomobil sahipliği artmaya başlamıştır. Bu süreç içinde ikincil konut alanlarının kent içine sıkışıp kalması ve yukarıda bahsedilen diğer pozitif gelişmelere bağlı olarak, kentliler doğal zenginlikleri yüksek, alt yapı hizmetleri düşünülmüş turizm merkezlerine yönelmeye başlamışlardır. Tabi bu hareket ülkeden ülkeye sosyo-kültürel yapı ve ülkenin fiziksel koşullarına bağlı olarak farklılık göstermiştir (Manisa, 2007: 18).

1990’lardan sonra küreselleşme ile birlikte ikinci konutların uluslararasılaşması gündeme gelmiş ve yaygınlık kazanmıştır. Bu süreçte özellikle Güney Avrupa ve Akdeniz ülkelerinde yabancıların ikincil konut satın aldıkları görülmektedir. Dünyanın artan bağımsızlığı, teknolojideki devrimsel değişimler uluslararası sınırlar dışında farklı

19

ve karmaşık nüfus hareketleri doğurmaktadır. Diğer bir deyişle bu dönemde hareketlilikte ulusal ölçekten uluslararası bir boyuta taşınmıştır. Hareketlilikteki bu değişim ikincil konutun rolünü ve niteliğini de değiştirmiştir (Bakırcı, 2007: 32).

Benzer Belgeler