• Sonuç bulunamadı

﴾Altıncı ders﴿

Kelimenin sıhhat ve İ‘lâl hâli

Sıhhat, ismin sülâsi olup da hurûf-u asliyesinden biri [

،ﺍ

،

] harf-i illetlerden olmaz ve (

) ve teşdid bulunmaz ise o isme sahîh ve sâlim denir.

ﻚﹶﻠﹶﻓ

،

،

ﻚﹶﻠَﻣ

َﺞَﺣ،ﺮَﺠَﺷ

gibi.

Eğer fâsı (

) veyahut (

) olursa «misâl» denir:

ﻕﺩَﻭ ،

ﺔﻘﹶﻠَﻳ

gibi.

Eğer aynı (

) veyahut (

) olursa «ecvef» denilir:

ﺏﺎﻧ

،

ﺏﺎﺑ ،

،

ﺏْﻮﹶﺛ

ﺖْﻴَﺑ

،

ﹾﻞﻴﹶﻟ

gibi.

Eğer lâmı (

) veyahut (

) olursa “nâkıs” denilir.9

ﺎﺼﻋ

،

ﱴﻓ

gibi.

Eğer hurûf-u asliyyesinin ikisi harf-i illet olursa «lefîf» denilir. Ama hurûf-u illetler birbirine yine muttasıl bulunursa «lefif-i makrûn» denilir:

ﻞْﻳﻭ ،،

ﻡْﻮَﻳ ﺢْﻳَﻭ

gibi. Ayrı ayrı olursa «lefif-i mefrûk» denilir.

ﻯﺪﻳ

gibi.[16]

Bir ismin cemî‘ hurûf-i asliyyesi harf-i illet olan da vardır. Esma-ı hurûfdan olan (

ﻭﺍﻭ

), (

ﺀﺎﻳ

) gibi. Bu dört nev‘e, yani misâl, ecvef, nâkıs, lefîf olanlara, kendilerinde hurûf-i illet bulunduğundan «mu tell» denilir. İsmin birinci veya ikinci veya üçüncü harflerinden biri hemze olursa «mehmûz» denilir.

ﻝه،ﹶﺍﺱ ﺀﺎﻄَﺧﺃ

،ﺭ

gibi.

İkinci ve üçüncü harfleri bir cinsten olursa «muza’’af» denilir:

،ﹼﻂَﺧ،

ّﻮ ﻃَﺟ

ﹼﻞ

َ

gibi. İşte bu aksâma ilm-i sarfta «aksam-ı seb‘a» denilir. İsimlerin, fiillerin her

hâlde bu aksâma mutâbakatı lazımdır. Ve mu‘tell olan isim ve fiillerde daima vavı ve yaî kısımları olup elfî kısmı yoktur.10 [17]

10 Çünkü ale’l-ekser fiillerin ve isimlerin ortasında yahut âhirinde görülecek elifler daima (

ﻭﺍﻭ

) danve yahut (

ﺎﻳ

) dankalbolunmuş bulunacaktır.Bunanazaran (

) hakikatda harf-ı illet değilse de (

ﻭﺍﻭ

) ve (

ﺎﻳ

) lerinmaklûbu olduğundan harf-i illetten addolunmuştur.

Harf-i illetler, yük götüremeyen meyan zayıf ve ‘alîl insânlar gibi harekeye mütehammül olmadıklarından , bâhusus damme ve kesra harfleriyle müteharrik bulunurlarsa iskân ve yahut sâkine kalb ve yahut hazf olunur. İşte mu‘tell olan kelimelerde bulunacak i‘lalın hakikatı (kalb, hazf, iskân, nakl) dan ibarettir. Ezcümle

: ،

ﺎﺼﻋ

ﱴﻓ،ﺏﺎﻧ،ﺏﺎﺑ،ﺀﺎﻣ

gibikelimelerinâhir veortayerlerindegörülen [

ﻭ،ﻯ

]

ﻭﺍﻭ

, yahut (

ﺎﻳ

) dan kalıb alınmıştır. Lakin fiile nisbetle isimlerde i‘lâl daha az olduğundan rükn-ü sâniyede fiillerin mu‘tell olan kısımlarında daha güzel anlaşılacaktır.

(Kalb) :

ﻭ،ﻯ،

harflerinden birinidiğere tebeddül etmek , (Hazf) : Hurûf-u mezkûreden birini kelimeden kaldırmaktır.

(İskân) : Harekeli bulunan harf-i illetten harekeyi kaldırmak, (Nakl) ise harf-ı illetin harekesini mukabilindeki harfı sahîhe vermek ve yahut harf-ı illetin mekanını değiştirmektir.

Aksam-ı seb‘a, dörde hasır olunarak sahîh, mu‘tell, mehmûz, muzâ’’af, dahi denir. Nitekim mu‘tellden birkaç kısım hâsıl olarak, mu‘tell’ül-fâ, mu‘tel’ül-ayn, mu‘tel’ül-lâm, mu‘tel’ül-fâ ve ayn, mu‘tel’ül- ‘ayn ve lâm, mu‘tel’ül-fâ ve lam, mu‘tel’ül-fâ ve lâm ve ‘ayn denilir. Kezâlik mehmûzü’l- fâ, mehmûzü’l-ayn, mehmûzü’l-lâm denilir.

Bazı kere aksâm-ı mezkûrede iki nev‘i bir kelimede ictimâ‘ eder. (

ﺱﻳﺄ

) misâlmehmuz(

ﻰﺳﺍ

) mehmûznâkıs , (

ﻡﺍ

) mehmuzmuzaaf (

ﺀﺎﻣ

) ecvefmehmûzolur. Buaksâm-ı seb‘a i‘tibarî, sülasiyyü’l- asl olan isim ve fillerdedir. Rubâ‘iyyü’l-asl olan gerek isim fiil, fâsı ile lâm-i evlâsı ve ayınıyla lâm-ı sâniyesi bir cinsten olursa ona (muzâ’af) denilir.

Gerek harf-i illet olsun ve gerekse harf-ı sahîh olsun!

ﻡﺰﻣﺯ،

ﻢﺴﲰ، ﻞﻔﻠﻓ، ﺐﻛﻮﻛ، ﻮﺟ،ﺭه

ﻪﻟﺰﻟﺯ،

ﻪﺳﻮﺳﻭ

gibi.

Ama

ﻞﺟﺮﻔﺳ

gibihumâsî mücerredlerde nadiren vasatında veya âhirinde harf-i illet görülürse zâid olduğundan bunun dâhi mu‘tell olmak itibarı yoktur.[18]

BEŞİNCİ BÂB

﴾Yedinci ders﴿

Kelimenin idgâm hâli

İdgâm, bir cinsten olan iki harfi, birincisi sâkin ikincisi müteharrik olarak bilâfasl telaffuz etmeye denir. Yani bir kelimede muttasıl iki harf bir cinsten olup resm-i hatta harflerden birini yazıp üzerine bir teşdid vaz‘ı ile okumaya (idgâm) denilir; bu iki harf ya birbirinin aynı olur ki bunlara (mütemâsilân) derler. Yahut birbirinin aynı olmaz da mahreçleri birbirine kârib bulunur, bunlara da (mütekâribân) derler.

Gerek mütemâsilânda ve gerek de mütekâribânda idgâm câridir. Ancak mütekâribân harflerini mütemâsilân yaptıkça idgâm olunamaz mesela: [

َﻢﹶﻠﹶﻇﹶﺫِﺍ

] de zâli (

ﻪﻳﺎﻇ

) kalb ettikten sonra idgâm edilerek (

َﻢﹶﻠﹶﻇِﺍ

) denir.

ﻥﻼﺛﺎﻤﺘﻣ

ayrı ayrı kelimelerde olursa ancak telaffuzunda idgâm olunur. Resm-i hatta idgâm bulunamaz. «

ﹰﺎﻤﻠﻋ

ﻊَﻤْﺳِﺍ

» gibi. İdgâmdan garaz kelimeyi tahfîfdir. Zira [

ﻭَﻮَﺟ، ﻂﻄَﺧ،

ﺩَﺪَﻣ

] demekten [

ّﻮَﺟ، ﹼﻂﹶﻗ، ّﺪَﻣ

] demek elbette lîsana daha hafif gelir.[19]

İdgâm üç nev dir:

ﺐﺟﺍﻭ،

ﺯﺀﺎﺟ

،

ﻊﻨﺘﳑ

dır.

Eğer mütemâsilânın evelkisi sâkin veya ikisi müteharrik olursa idgâm vâcip olur. İdgâm vâcip her halde kelimede idgâm lazımdır demektir.

«

ّﺩﺎﻣ

» kelimesinin aslında dalların her ikisi müteharrik ve «

ّﺪَﻣ

» kelimesinin evelkisi sâkin ikincisi müteharrik olduğundan idgâm olunmuştur.11

11Ama bir kelimede mütemâsilân bulunup da idgâmın gayri, kalb, hazif, iskân, gibi i‘lâl ile tahfîf olunursa artık idgâma hacet kalmaz. Mesela bir cinsten iki hemze bir kelimede cem‘ olsa ikinci hemze mâkabli harekesi cinsine kalb veya hazf ile tahfîf olunur.

،

Eğer mütemâsilân iki kelimede müteharrik olarak bulunursa yahut misalın ikisi müteharrik (

) harfi olup ta mevcut i lâl bulunmazsa ve yahut misalının evveli müteharrik, sâniyesi sükun arz ile sâkin bulunursa idgâm câizdir yani hem idgâm ile hem idgâmsız okumak caizdir: «

ﻢﹸﻜﹶﻠَﺳﺎﻣ ،

ْﻢﹸﻜﹶﻜﹶﻠَﺳﺎﻣ

» gibi.[20]

Eğer mütemâsilânın aralarını fasıl eder bir harf bulunursa veyahut evveli müteharrik sâni sükun-i asli ile sâkin olursa idgâm mümteni olur.

ِﻓ،

ﺭﺍﺮ

ﺩُﻭﺪَﻤَﻣ،

ﻥْﺩَﺪَﻣ

gibi. İdgâma müte‘llak misaller bu bahsimizde tamamıyla tatbîk olunamayacağından fiil bahsında muza‛aflara mahsûs misallerde gösterilecektir.[21]

Birde idgâm edilince bir iltibas-ı ma nevi hâsıl olur veyahut ilhâk gibi bir garaz-ı lafzî fevt edilirse idgâm terk olunur. Misal :

ﺩﺩﺮﻗ، ﺭﺮﺳ، ﻞﻠﻃ

gibi kelimelerde idgâm terk olunmuştur. Zira âsâr diyâr ma‘nasına olan (

ﻞﻠﻃ

) idgâm olunsa (

ﻞﻃ

) olur ki bu da hafif yağmur ma‘nâsınadır. İki ma‘nâyı birden ifade eden bu kelimeden hangi ma‘nânın maksut olunduğunu tefrik etmek kâbil olamaz. Bu sebeple garaz-ı ma‘nevî zâil olmuş olur.

Kezalik (

ﺮﻳﺮﺳ

) in cem‘i olan dahi idgâm olunarak (

ﺭﺮﺳ

) denilse diğer bir ma‘nayı daha ifade edeceğinden bunda dahi garaz-ı ma‘nevî fevt olur. Yine (

ﺩﺩﺮﻗ

) kelimesinde de idgâm bulunsa (

ﺮﻔﻌﺟ

) (

ﺩﺩﺮﻗ

) re mülhak olunduğundan şu ilhâk garaz-ı fevt olup mülhak bihe olan tesavü-i vezin zâil olur.

Benzer Belgeler