• Sonuç bulunamadı

1. KASTRASYONUN HUKUKA UYGUNLUĞU

1.1 Türk Hukukunda Kastrasyon

1.1.3. Ceza mı Güvenlik Tedbiri mi?

Ceza ve güvenlik tedbirlerinin tanımlarının karşılaştırılması bu iki müessese arasındaki farkı ortaya koyacaktır. Ceza, uygulandığı kişilere karşı acı ve ıstırap verme özelliği taşır. Suça karşılık olarak uygulanan cezanın amacı; geçmişte işlenen fiile karşı bir bedel, geleceğe yönelik ise özel ve genel önleme olarak karşımıza çıkmaktadır. Güvenlik tedbiri ise yalnızca geleceğe yönelik bir önlem niteliği taşır ve toplumu suçun yeniden işlenmesi tehlikesine karşı koruma amacı taşır. Bu bağlamda güvenlik tedbirleri, hukuki fiil ehliyetine sahip olsun ya da olmasın failin tehlike oluşturacak davranışlarını uygun bir tedavi yahut tedbir ile yok etme gayesi gütmektedir.87

Güvenlik tedbirlerinin uygulanmasında asıl amaç failin ehlileştirilmesi, uygun yöntemlerle tedavi edilmesi ve yeniden topluma kazandırılmasıdır.88

Ancak hürriyeti bağlayıcı nitelikteki güvenlik tedbirlerinin, kişi üzerinde acı ve ıstırap meydana getirdiği, tedbirlerin niteliği gereği süresiz olmaları ve bu nedenle ceza yaptırımlarına eşit hatta daha ağır olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.89

Fail tarafından dayanılmaz bir acı ve üzüntü hissedilse dahi bunlar, tedbirin uygulanmasının sonucunda doğal olarak ortaya çıkmaktadır. Güvenlik tedbirlerinin gayesi acı ve ıstırap çektirmek değildir.90

86

Artuk, Gökçen, Yenidünya, a.g.e.

87

a.y.

88

a.y.

89

a.y., Fransız müelliflerinden Rooux, istek dışı uygulanan tedavi tedbirlerinin zorlama oluşturduğu ve ne şekilde isimlendirilirse isimlendirilsin bir kimsenin arzusu hilafına kapatıldığı yerin onun için bir cehennem sayıldığı fikrindedir, bkz. Rooux, I, 375-376.

90

31

Nitekim güvenlik tedbirlerinin yasa koyucu tarafından düzenlenme amacının kişinin ıslahı ve topluma tekrar kazandırılması olduğu hususu yukarıda açıklanmış olup kişinin topluma kazandırılması için öngörülen kimi güvenlik tedbirinin kişi üzerinde acı ve ıstırap yaratması istenmeyen bir sonuç olmasına rağmen kişinin topluma kazandırılması için zorunlu olması durumda uygulanması gerekecektir. Bu durum ise güvenlik tedbirinin ceza olarak nitelendirilmesine sebep olmamalıdır. Bunun için de zorla tatbik edilen güvenlik tedbirlerinin sonucunda yaşanan ıstırabın, tedavi ve ıslah gayelerinin gerçekleşmesi için gerekli olan asgari sınırı geçmemesine özen gösterilmelidir.

Buraya kadar yapılan açıklamalardan güvenlik tedbirinin hukuki niteliği hakkında suçun işlenmesinin ardından yeni suçların işlenmemesi için kişinin arzu hilafına uyan ve bu nedenle ıstırap veren güvenlik tedbirlerinin asıl amacı kişiye acı vermek ve üzüntü yaşatmak değildir. Bu noktada yaşanan acı ve ıstırap güvenlik tedbirlerinin kaçınılmaz bir sonucu olarak karşımıza çıkabilir.

Geçmişte fail tarafından işlenen bir suç nedeniyle kararlaştırılan cezanın amacı bedel ödetmek olarak görülse de güvenlik tedbirinin amacı gelecekte işlenmesi muhtemel suçlara karşı toplumun korunması ve kişinin topluma kazandırılmasıdır.

Yani güvenlik tedbirleri tehlike durumunda yeniden suç işlemesi muhtemel kişilere karşı bir önlem olma niteliği taşımaktadır.

Söz konusu açıklamalar dikkate alındığında kimyasal kastrasyon uygulamasının birçok devlette güvenlik tedbiri olarak öngörüldüğü dikkat çekmektedir. Zira söz konusu uygulama cezanın yanında uygulanan güvenlik tedbiri olarak öngörülmüş olup tek başına tatbiki mümkün değildir. Diğer taraftan söz konusu uygulama failin yeniden suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla düzenlenmiş olup tedavi yöntemi olarak öngörülen uygulamanın tıbbi müdahale olması nedeniyle kişinin rızasının gözetilerek uygulanacak olması kimyasal kastrasyonun ceza olarak nitelendirilemeyeceğini göstermektedir.

Nitekim Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 24.04.2019 tarih ve 2018/7549 E. 2019/9302 K. sayılı kararında “Basit cinsel saldırı (TCK'nın 102/1. f) suçundan verilen süreli hapis cezalarının infazında hükümlü, özel tehlikeli suçlu sayılmamaktadır. Buna karşılık 5275 sayılı Kanunun 108/9. fıkrasına yapılan ekleme ile ‘organ veya cisim sokarak nitelikli cinsel saldırı’ (TCK'nın 102/2. f) suçuna teşebbüsten verilen cezaların infazında hükümlü, özel tehlikeli suçlu muamelesi görmektedir. Bu nedenle süreli hapis cezasında şartla tahliye indirimi, 2/3 yerine 3/4 oranından yapılmakta ve hükümlüler daha uzun süreyi cezaevinde geçirmektedirler. İşlediği fiil organ veya cisim sokarak nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs niteliğinde kabul edilen hükümlülerin özel tehlikeli suçlu sayılmasının bir diğer sonucu da süreli hapis cezasının infazından sonra kimyasal kastrasyona tabi tutulmalarıdır. Tedaviye tabi tutarak kısırlaştırma, mahkumiyet hükmünün infazından sonra uygulanan ek bir cezadır. Fiilen organ veya

32

cisim sokmayan cinsel suç hükümlüsünün infaz sonrasında kısırlaştırma tedavisine tabi tutulması, kanun koyucunun bilinçli olarak arzu ettiği bir sonuç değildir.”91

denilmekte olup kimyasal kastrastonu tedaviye tabi tutularak kısırlaştırma olarak tanımlayan Yargıtay 14. Ceza Dairesi uygulamayı mahkûmiyet hükmünün infazından sonra uygulanan ek bir ceza olarak değerlendirmiş olup kimyasal kastrasyon uygulamasının ceza değil güvenlik tedbiri olarak nitelendirilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir.

Faile uygulanan kastrasyon uygulaması esas itibariyle bir güvenlik tedbiri olarak kabul edilmelidir. Zira kastrasyonu yalnızca bir ceza olarak nitelendirdiğimizde, bu yaptırım faile karşı sosyal hesaplaşma saikiyle hayata geçirilmiş bir yaptırım olarak yorumlanacaktır. Bu durumda ise kastrasyon uygulamasının işlenen suçun ağırlığı ile karşılaştırıldığında orantısız ve ağır bir ceza olduğu gündeme gelecektir.

Kastrasyon yaptırımı uygulanırken ulaşılmak istenen amaç “cinsel dokunulmazlığı ihlal eden bir davranışta bulunmuş ve bu doğrultuda hüküm giymiş bir kişinin” benzer nitelikte yeni bir suç işlemesinin önüne geçmek ve onun toplum içinde yarattığı tehlike durumunun önlenmesidir.

Diğer bir deyişle kastrasyon uygulaması baskılayıcı bir tedbir olmaktan ziyade, önleyici bir tedbir olarak karşımıza çıkmaktadır.92

Kanaatimce, söz konusu uygulama gelecekte meydana gelmesi muhtemel suçları önleme amacıyla ve cezanın yanı sıra uygulama alanı bulduğundan güvenlik tedbiri olarak düzenlenmek istenmiştir.