• Sonuç bulunamadı

3. AHİ EVRAN KÜLLİYESİ VE ARTİKÜLASYONLARI

3.2 Ahi Evran Külliyesi’nin Artikülasyonları

3.2.5 Cephenin Yüzeyin Artikülasyonu

Ahi Evran Zaviyesi’nin teşhiri amacıyla kendisine komşu olan yapıların yıkılmasının akabinde ortaya çıkan basık meydanın etrafını çevreleyen çok sayıdaki yapı biriminin yanyana dizilmiş cephe kompozisyonları ile vurguladığı mihrak, AEK Projesi’nin her ölçekte takip edilebilen müşterek bir güzergâhına referans verir. Cephe ve yüzeylerin tasarlanması aşamasında bile meydanın ortasında bulunan zaviyeyi ulvîleştiren, kâdim olana karşı tevâzu gösteren ve onu taklit etme gayesiyle hareket eden bir tavır okunabilmektedir.

Zaviye ile meydanı çevreleyen ve her biri kendi iç dinamiklerini oluşturacak bir terkiple yanyana gelen yapı birimlerinin cephelerinin şekillendirilmesi sadece mimarların tasarım sürecindeki fikirlerine bağlı kalmamış, biçimde ve taşıyıcı sistemde mecburiyetini daha şiddetli hissettiren şe’nî (reel) unsurlara tâbiiyet ile gerçekleştirilmiştir. Benzer bir dile sahip olsa da, farklılıklarının da bâriz bir şekilde okunduğu AEK yapılarındaki cephe kompozisyonlarının oluşturduğu bu çeşitlilik, her yapı biriminin yüklendiği biçime ve işleve dayalı bir iç dinamik oluşturarak ferdiyet kazanmasına yol açmıştır (Şekil 3.33).

3.2.5.2 Süreç

Zaviye ile meydanın etrafını çevreleyen binalardaki yapı elemanlarının ve malzemelerin nitelikleriyle vücut bulan cephe kompozisyonları, yatay ve düşey düzlemdeki sathi hareketler üzerinden değerlendirildiğinde bazı kavram ikililerinin karşıtlıkları ile varlık kazandığı görülmektedir. Dolu - boş, iri – ufak, sık – seyrek, derin – sığ, düz - eğri, hareketli – durgun, yalın – girift gibi sıralanabilecek bu kavram ikililerinin kendi iç dinamiklerinde cereyan eden sayısız ara geçişin terkibi, AEK Projesi’nin cephe artikülasyonlarını oluşturmuştur. Projenin düşünsel altyapısı ve şe’nî unsurlarının da tesiriyle oluşturulan cephelere ait terkiplerin birbirleriyle irtibatını kuran artikülasyon türleri geometrik artikülasyon, hiyerarşik artikülasyon, homojen – heterojen artikülasyon ve tekrarlanan artikülasyon kavram öbekleriyle irdelenebilir.

3.2.5.3 Etkileşim

Ahi Evran Külliyesi’ni oluşturan yapıların karşılıklı konumları, yapıların arasındaki hareketli mekânların yatay ve düşey düzlemde farklı cephe kompozisyonlarının karşılaşmalarıyla tanımlanmasına sebebiyet verir. Nokta, açı, düz çizgiler, eğriler… gibi geometrinin temelini teşkil eden unsurların mimarinin iptidai formlarını temsil eden kare, dikdörtgen, paralel kenar, daire, elips … gibi geometrik şekillerle AEK’i mekânsal düzlemde çevreleyerek var edebilmesi, bunlarla biçimlenen yapı elemanlarının farklı terkiplerle dizilimini mümkün kılan artikülasyonları sayesindedir. Formun bir fragmanı olarak çalışan cepheler ve bu cepheleri tanımlayan hatlar, iki boyutlu düzlemde üst üste bindirilmiş, ardı sıra dizilmiş geometrik unsurların temas ettikleri anda birbirlerine eklemlenerek mekânsal bütünlüğün tek yönden idrak edilebilmesini sağlamıştır. Birbirleriyle temasları sathî olan, kenar ve köşe noktalarından münasebet kurup tedahüle yol açmadan ferdiyetlerini koruyan bu geometrik hatlara sahip yapı elemanları, teşkil ettikleri cephe ekseninin tesiri ile irtibat kurdukları tüm artikülasyonlarla bütüncül bir dil oluşturur (Şekil 3.34).

Bu dili oluşturan geometrik şekillerin cephe üzerinden görsel şiddet ve hacimsel baskınlık ile kurdukları irtibat, kendi aralarında hiyerarşik bir düzen oluşturmuştur. Her iki düzlemde geniş mesafe kat eden ve birbirine dik kesişen bu şekiller, hiyerarşik düzlemde mekânsallığın hudutlarını tanımlarken bu hudutların içinde yer edinen yatay ve dikey şeritler ister tek seferde, isterse tedrici olarak cephenin mevcudiyetini pekiştirmiştir. Mekânı üstten tanımlayan çatı elemanlarının cepheye bakan yönleri mekânsal hacmi çoğalatırken, mülayim geçişlere sahip eğrisel hatlı

hissiyatı husûle getirmiştir. Sert ve keskin hatlı çatı elemanları ise; hudutları aşikâr kılmış, ötesine - fazlasına kapalı bir çoğalmayı tanımlamıştır.

AEK’i oluşturan yapıların cephelerindeki hâkim unsurun, bölgenin beyazımsı renkteki traverten taşlarının oluşturduğu arkaplan olduğu söylenebilir. Bu arkaplanı sınırlayan betonarmenin açık gri brütalist dokusu ve üzerine bindirilen örtücü yapı elemanlarının kaplandığı metalin mat siyah-gri tonları, zıt renklerin ve hacimsel farklılıkların sebebiyet verdiği gerilimlerle işlenmiş geniş bir sathın varlık kazanmasını sağlamıştır. Kulanılan taşın ve cephe yüzeyinde yer alan diğer yapı elemanlarının maddesel özellikleri ile şekillenen dokuları korunmuş, taşları bir arada tutan sıvadan ana taşıyıcı sistemi oluşturan strüktürel elemanların birleşim noktalarının ifşasına kadar bütün yapısal unsurlar, cepheyi oluşturan bütünün cüzleri olarak değerlendirilmiştir.

Yapının temel hatlarını şekillendiren yapı elemanlarının ve malzemelerinin sahip olduğu geometrik biçimler, yan yana gelişlerinde bile cephede ritmik tekrarlanan ve homojen bir arkaplan görünümünü verir. İç ile dış mekân arasında türlü münasebetleri kuran pencere, kapı gibi yapı elemanları ve diğer sathi elemanlar da buna paralel olarak tevzi edildiği (dağıtıldığı) söylenebilir. Cepheyi oluşturan bu yanal açıklık unsurlarının örtücü yapı elemanlarına ya da dolaylı olarak modül gibi işleyen yapı birimlerinin kütlelerine göre hizalandırıldığı anlaşılmaktadır (Şekil 3.35). Ancak çok sayıda yapının cem’ edilmesiyle meydana gelen AEK Projesi’nin kendi iç yerleşimi, gridal bir sisteme göre konumlandırılmaması ve arazideki kotlar ile yapı yükseklilerinin aynı seviyede tutulmamasından ötürü bütünde cephedeki ritmik hareketleri ve homojenliği kırmaktadır. Farklı açılarla birbirlerine karşı konumlanan AEK‘in herhangi bir açısından bakıldığında, art arda dizilen farklı hacimlerin ve görünüşe giren cephelerin çakışması üzerine, en öndeki yapının ritmik ve homojen cephesine eklemlenen farklı açılara, hacimlere, ritmik hareketlere ve terkiplere sahip sayısız cephe unsuru peydâh olacaktır.

3.2.5.4 Anlam

Yapıların araziyle olan ilişkisi ve yüksekliklerinin zaviye üzerinden baz alınarak sınırlı tutulması sebebiyle, insan gözünün idrak edebileceği bir şekilde sıralanan yapıların en öndeki yapının cephesine eklemlenmesi, geometrik hatları, yapısal unsurların hiyerarşik ilişkilerini, ritmik tekrarı ve homojen dağılımı belli oranda sekteye uğratsa da, silueti karmaşaya sürüklememiş, siluette gözüken her yapının ve unsurlarının ferdiyeti muhafaza edilmiştir (Şekil 3.36). Bu durum, her bir yapının belli nüanslarla tanımlanan cephelerinin, farklı terkipler ile heterojen bir siluet oluşturma çabası olarak okunabilir. Sonuç olarak, cephede yere alan her unsurun –

kadar – ferdiyetinin teşhiri ve muhafazası amaçlanmış, buna bağlı olarak, tüm bu müfret unsurların birbirleriyle irtibatlandırılmasıyla bir cephe dili oluşturulmaya çalışılmıştır.

3.2.6 Yapı Elemanlarının Ve Detaylarının Artikülasyonu