• Sonuç bulunamadı

Cemel Olayı Sonrası Yaşananlar

5. Cemel Olayı

5.1. Cemel Olayı Sonrası Yaşananlar

Cemel olayı sonrasında verilen kayıplara iki taraf da aşırı derecede üzülmüştür. Hz. Âişe, Cemel olayı’nda yer aldığı için hayatının geri kalan kısmını pişmanlık içersinde geçirmiş ve bundan sonra siyasete katılmamayı tercih etmiştir. Savaş Hz. Ali’nin galibiyeti ile son bulmuştur.

Hz. Ali, Muhammed b. Ebu Bekir’i kız kardeşi Hz. Âişe’ye bakmasını istemiştir. Hz. Âişe’nin kolundan yaralandığını söylemiştir. Hz. Ali, Muhammed b. Ebu Bekir’e bir grup kadınla birlikte kız kardeşini Medine’ye bırakıp yanına gelmesini istemiştir. Hz. Ali, yol boyunca gerekli olan binek, azık ve eşya ihtiyacını karşılamıştır. Hz. Âişe tarafından Basra’dan dönmek isteyen kişilerin dönmesine izin

196 Halîfe b. Hayyât, Tarihu Halîfe b. Hayyât, çev. Abdulhalik Bakır, 237. 197 İbnü’l Esir, el-Kamil, çev. Ahmet Ağırakça, 3/257.

198 Ethem Ruhi Fığlalı, “Cemel Vak’ası”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1993), 7/321. Sabri Hizmetli, İslam Tarihi, (Ankara: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, 1991), 219.

199 Wellhausen, İslâmın En Eski Tarihine Giriş, çev. Fikret Işıltan,124. Sallabî, Hz. Ali, çev. Şerafettin Şenaslan, 477.

200 Halîfe b. Hayyât, Tarihu Halîfe b. Hayyât, çev. Abdulhalik Bakır, 233. Benzer bir rivayet için bk. İbnü’l Esir, el-Kamil, çev. Ahmet Ağırakça, 3/262.

vermiştir. Tanınmış kırk kadını Hz. Âişe’nin yanına yol boyunca ona refakat etmesi için göndermiştir.202

Hz. Âişe, Basra’ya gitmek için konakladığı evden çıkarken aranızda bizden dolayı serzenişte bulunmayın zira benimle Ali arasında kadın ve kayın arasında meydana gelen olay gibidir. Hz. Ali de Âişe’nin sözlerini onaylamış ve onun Resûlullah’ın (s.a.v) dünya ve ahirette hanımı olduğunu söylemiştir. Hz. Âişe Basra’dan hicri 36 senesinin Recep ayının başında ayrılmıştır.203 Hz. Âişe o yılki hac görevini ifa etmek için Mekke’ye gitmiştir.

Hz. Ali, Hz. Âişe’ye iki adamın küfür ettiği haberi ulaşınca Ka’ka b. Amr’a o iki kişinin kıyafetlerinin çıkartılıp yüzer kırbaçla cezalandırılmasını istemiştir. Hz. Âişe her iki tarafta savaşırken ölen kimselerin adlarını öğrenip onlar için dua etmiştir.

Cemel olayında esir düşen Mervan b. Hakem hakkında Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin şefaatçi olarak bırakılmasını istemişlerdir. Mervan’ın Hz. Ali’ye biat etmesini istemişlerdir. Hz. Ali, Basra da onu serbest bırakınca, “Osman’ın öldürülmesinden sonra bana biat etmemiş miydi? Benim onun biatına ihtiyacım yok. Onun eli Yahudilerin eline benzer. Eliyle biat ederken kılıcıyla gaddarlık eder. Köpeğin burnunu yakalaması kadar bir müddet yönetime geçecektir. O dört koçun babasıdır. Ümmet ondan ve evlatlarının elinden kanlı günlerle karşılaşacaktır,”204demiştir.

Hz. Ali ordusuna kaçanı takip etmemelerini, yaralıyı öldürmemelerini, malları yağmalamamalarını, silahını bırakanın emniyette olduğunu, kapısını kapayan da güvende olduğunu söylemiştir. İçlerinden bir adam Hz. Ali’ye Müslümanlarla savaşmamız helal iken onları esir almamız ve mallarını almamız neden helal değildir deyince Hz. Ali, “Allah’ın birliğini kabul eden insanlar esir edilemezler, mallarından da kendisiyle savaştıkları silah ve bineklerinden başka ganimet alınmaz. Bilginiz olmayan konularla uğraşmayı bırakın da size emredileni yapın.”205 demiştir. Hz. Ali savaşta iki tarafında Müslüman olması halinde nasıl davranılması gerektiğini açıklamıştır.

202 İbn Kuteybe, el-İmâme ve’s-Siyâse, çev. Cemalettin Saylık, 123. 203 İbn Kesîr, Büyük İslâm Tarihi, çev. Mehmet Keskin, 7/398. 204 Razî, Nehcü’l Belâğa, çev. Kadri Çelik, 111-112.

Hz. Ali ölülerin orada dolaşırken Kab b. Süver’in cesedini görünce savaşa sefih ve kötü kimselerin gelmediğini, âlimlerin de geldiğini söylemiştir. Abdurrahman b. Attab’ı görmüş ve onun hakkında büyük başbuğ olduğunu, kavminin onun etrafında döndüğünü söylemiştir. Aynı zamanda bu kişi imam da olmuştur. Talha b. Ubeydullahı görünce Kureyşlilerin bu şekilde ölmüş olmasına gönlü razı olmadığını söylemiştir. Aralarında adil ve mücahit kimseler de öldürülmüştür. Hz. Ali, savaşta ölen Basralı ve Kûfelilerin tek tek cenaze namazını kıldırmıştır.206 Hz. Ali, Talha ve Zübeyir’in ölümünün ardından gözyaşı dökmüş, şeref ve mevkilerine uygun olarak toprağa vermiştir.207 Kureyşlilerden ölenlerin imamlığını da yapmıştır. Hicaz dışındakiler büyük kabristana defnedilmiştir. Askerler arasındaki eşyaları toplattırıp mescitte yakınlarına ait olan eşyalarını almalarına izin vermiştir. Silahlar devlet hazinesinde kalmıştır.208

Cemel Olayı, Nehcu’l-Belâğa’da şöyle ele alınır:

“Bir halayığı satın alıp oradan oraya götürür gibi, Rasûlullah’ın hürmetini hiçe saydılar, onu alıp Basra’ya yöneldiler; kendi kadınlarınıysa evlerinde sakladılar. Allah’ın salatı ona ve soyuna olsun Rasûlullah’ın zevcesini kendileri için, başkaları için meydana attılar. Hem de bir ordu içinde ki onlar, bana biat etmişlerdi; hem de dileyerek, isteyerek; zorla değil. Basra’daki valime, Müslümanların mallarına memur olanlara, onlardan başkalarına saldırdılar; bir bölüğünü tutup öldürdüler, bir kısmını düzenle, zulümle ele geçirdiler. Öylesine zulmettiler ki, vallahi Müslümanlardan birini bile suçsuz olarak zulümle, zorla öldürselerdi, yalnız onu öldüreni değil, bütün o orduyu öldürmek vacip ve helâl olurdu bana. Onlar, böyle bir zulümde bulurdular; yaptıklarını da inkâr etmediler; ne dilleriyle bu zulme karşı durdular, ne elleriyle; bırak ki onlar, kendilerinin sayısınca Müslüman öldürdüler.”209 Hz. Ali, Hz. Âişe’nin Cemel olayına dahil olma sürecini anlatmıştır. Onu savaşa katan kişilerin bir zamanlar kendisine isteyerek biat eden kimseler olduğunu söylemiştir. Karşı tarafın Hz. Ali’nin valisinin maruz kaldığı durum ve Cemel olayındaki durum anlatılmıştır.

206 Taberî, Tarihi Taberî Tercemesi, 3/187.

207 Philip K. Hitti, Siyâsî ve Kültürel İslam Tarihi, çev. Salih Tuğ (İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 1989), 1/276.

208 İbnü’l Esir, el-Kamil, çev. Ahmet Ağırakça, 3/261-262. 209 Radî, Nehcü’l-Belâga, çev. Abdülbâki Gölpınarlı, 243.

Hz. Ali, Cemel olayında galip gelince Basra’da büyük camiye gidip minbere çıkmıştır. Kıldırdığı ilk Cuma namazının hutbesinde cemaate şöyle seslenmiştir:

“Bir kadının (Âişe’nin) ordusu oldunuz, bir hayvana (Âişe’nin devesine) uydunuz. (Devesi) Bağırdı, koştunuz; öldürüldüğünde de kaçtınız. Ahlâkınız kötülük, ahdiniz ayrılık, dininiz nifak, suyunuz tuzludur. Sizinle yaşayan günahının cezasına duçardır. Sizden ayrılan Rabbin rahmetine ermiştir. Mescidiniz sanki denizde yüzen bir gemi gibi… Allah da azap olarak üstten yağmur yağdırmada, alttan dalgalar denizi çoşturmada ve içindeki herkes boğulmaktadır.”210 Hz. Ali, Basra halkının Cemel olay’ındaki durumlarını anlatmıştır.

Benzer bir rivayette Hz. Ali, Allah’a hamdetmiş, Peygamber’e övgüde bulunmuş ve salât etmiştir. Sonra şöyle demiştir:

“İmdi, şüphesiz ki Allah geniş rahmet ve elem verici bir azaba sahiptir. Kadının ordusu, hayvanın (devenin) tabileri Basralılar, hakkımdaki zannınız nedir? Deve böğürdü, siz savaştınız. Devenin bir bacağı kesildi, yenilgiye uğradınız. Ahlakınız dayanıksız, verdiğiniz söz, caymak imiş. Suyunuz acı, toprağınız suya yakın, gökyüzünden suya uzaktır. Allah’a and olsun ki öyle bir zaman gelecek ki sadece geminin direkleri gibi bu şehrin caminin minareleri görünecektir. Evlerinize dönünüz.”211

Hz. Ali’nin verdiği diğer hutbeler ise şöyledir: Andolsun Allah’a şehriniz batacaktır. Hatta ben mescidinizi denizde bir gemi veya denizin ortasında çırpınan bir kuş gibi görüyorum… Mescidiniz büyük bir denizin dalgaları arasında yüzen bir kuş gibidir. Şehriniz Allah’ın beldeleri içinde toprağı en pis kokan, suya en yakın olan, göğe ise en uzağıdır. Şerrin onda dokuzu buradadır. İçinizde olan günaha düçardır. Sizden ayrılan Allah’ın affına kavuşur. Bu beldenizi sanki suyun üzerini kaplamış gibi görünüyorum. Hatta mescidin en yüksek yeri dışında görünen bir şey görünmüyor. Sanki denizin ortasında çırpınan bir kuş gibidir.”212 Hz. Ali’nin Basra halkını kınadığı konuşmasında, “Topraklarınız suya yakın, ama göklere uzaktır. Aklınız hafif, hilminiz gereksizdir. Atıcılar için hedef, yiyiciler için lokma,

210 Razî, Nehcü’l Belâğa, çev. Kadri Çelik, 51-52.

211 Dîneverî, el- Ahbâr et-Tıvâl, çev. Nusrettin Bolleli & İbrahim Tüfekçi, 203-204. 212 Razî, Nehcü’l Belâğa, çev. Kadri Çelik, 52.

saldırganlar için bir avsınız.”213 demiştir. Bu sözleri Basra halkının kötü özelliğine işaret ettiği gibi şehrin konumuna da işaret ediyor olabilir. Nehcü’l Belağa’da Basra halkının durumu ile ilgili olan hutbeleri ile diğer nakledilen rivayetler arasında mana bakımından benzerlikler olduğu görülmektedir.

Muâviye, Cemel Olayı’na katılmamıştır. Çünkü Cemel Olayı sonucunda oluşan zayiat onun menfaatine olacağı düşüncesi vardır. Ayrıca Muâviye, Talha ve Zübeyir’e, Hz. Ali’ye karşı ayaklanmaları için teşvik edici mektup göndermiştir.214