• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: TEMA VE EĞĐTSEL ĐLETĐLER

3.3. Muzaffer Đzgü Romanlarında Tema ve Eğitsel Đletiler

3.3.8. Can Dayım

Can Dayım adlı roman, Ümit adlı bir çocuk, dayısı, ablası, anne ve babası, ninesi ve dedesi arasında geçen birtakım olaylar üzerine kurulu bir çocuk romanıdır. Ümit, Can isimli dayısını çok sevmektedir ve okul dışındaki zamanının büyük çoğunluğunu,

tatillerini dayısı ile geçirmektedir. Dayısı üniversite mezunudur fakat bir işe sahip değildir. Bu da Ümit’in dedesini çok rahatsız etmektedir. Dayısını tembellikle suçlamaktadır. Ümit bu duruma üzülmektedir ancak elinden bir şey gelmez. Sonunda dayısı bir iş bulur fakat bu iş garsonluk olması sebebiyle dedesi tarafından beğenilmez. Dedesine her işin önemli ve onurlu olduğu dayısı, annesi ve babası tarafından defalarca anlatılır. Dedesi sonunda durumu kabullenir ve roman mutlu sonla noktalanır.

3.3.8.2. Romandaki Tema ve Eğitsel Đletiler a)Çalışmanın Önemi

Can Dayım adlı romanda Can, üniversite mezunu, genç bir adamdır fakat bulamaktadır. Bu yüzden dedesi Can Dayı’yı sık sık eleştirmektedir. “Askere gittin geldin, yine aynı Can’sın, adam olmayacaksın, hep çocuk kalacaksın. Niye çalışsın efendim, niye çalışsın, işte babasının emekli maaşı var ya, beyim yesin dursun” (Đzgü, 1990:12).

Sonunda Can Dayı’ya babası bir arkadaşı aracılığıyla iş bulur. Çalışmanın insan yaşamındaki önemini biraz da azarlayarak şöyle vurgular: “Beyimiz alışmış tembelliğe, bisiklete atlayıp orası senin burası benim gezmek kolay. Gör bakalım ekmek parası kazanmak kolay mıymış, yoksa zor muymuş?” (Đzgü, 1990:74) Can Dayı, dedenin sözünü dinler ve iş görüşmesi için babasının verdiği adrese gider. Burası bir pastanedir ve Can Dayı’yı bekleyen iş dedenin sandığı gibi kasiyerlik değil, garsonluktur. Đş görüşmesine Ümit de gelir ve dayısına garsonluğu layık görmediği için işi kabul etmesini istemez. “Can Dayım garsonluk yapamaz, ona buna pasta şunu bunu dağıtamaz” (Đzgü, 1990:80). Fakat Can Dayı Ümit gibi düşünmediği işi kabul eder ve Ümit’i şu sözlerle ikna etmeye çabalar. “Herkes bir iş yapmak zorunda. Hiçbir işi ayıbı yoktur. Hem niçin böyle düşünüyorsun? Her insan bir şey üretiyor, ben de burada bir şey üretiyorum” (Đzgü, 1990:83).

Sadece Ümit değil, Ümit’in dedesi de garsonluğu küçümser. “Müdür Hulusi Bey’in oğlu garsonluk yapamaz” (Đzgü, 1990:100). Dede’nin insanların işleri konusundaki yargıları Can Dayı tezgahtar bir kızla evlenmek istediğinde de aynı sertliktedir. “Bu

evlilik olamaz. Koskoca emekli müdür Hulusi Bey’in oğlu tezgahtar bir kızla evlenemez” (Đzgü, 1990:115).

Muzaffer Đzgü, bu romanda dede ile Can Dayı arasındaki çatışma vesilesiyle çalışmanın ne kadar önemli olduğunu, amaçsızca ve hiçbir şey üretmeden yaşamanın yanlış olduğunu vurgulamaya çalışmıştır. “Đnsanın bir işinin olması gibi güzel şey yoktur. Đşsizlik insanı tembel yapar” (Đzgü, 1990:78). Her türlü emeğin yaşamda bir değerinin olduğunu çocuklara kazandırmaya çalışıyor. “Her iş onurlu bir iştir” (Đzgü, 1990:116) cümlesiyle bu düşüncesini eğitsel bir ileti halinde sloganlaştırıyor.

b) Kitabın Önemi

“Đnsanların zihinsel gelişimlerinin ve yaşamları boyunca öğrendiklerinin % 80’ini 12 yaşına kadar kazandıkları” (Özer, Kırcaali ve Türküm, 2003:14) söylenir. Bu çağda çocukların en iyi dostunun kitaplar olduğu bilinmektedir. Özellikle “10–12 yaş arası okuma isteğinin dorukta olduğu dönemdir. On yaşından itibaren çocukları roman okumaya yönlendirmek, okuma alışkanlığını pekiştirme konusunda son derce yararlıdır” (Akbayır ve Şahin, 2005:196). Đzgü de bu gerçeğin farkında olarak Can Dayım adlı romanında kitabın insan yaşamındaki yerinden söz etmiştir.“Benim Can Dayım ne sigara içerdi, ne de biraevlerine giderdi; harçlığıyla gazete, dergi alırdı. Dayım çok okurdu” (Đzgü, 1990:32). Can Dayısı ile güzel vakit geçiren Ümit, dayısının ona anlattığı hikayelerden de çok hoşlanır.“Oh öyle mutluyum ki, dayım bu gece gitmeyecek eve, benimle kalacak ve kimbilir ne güzel öyküler, masallar anlatacak” (Đzgü, 1990:32). Dayısıyla sık sık kütüphaneye giderler. “ …kitaplığa gider, seçtiğimiz kitapları alır, on ikiye dek okurduk” (Đzgü, 1990:77).

Can Dayım adlı romanda yazarımız çocukları kitap okumaya özendirmeye çalışırken öğüt vermeden kitabı, romanın çocuk kahramanı Ümit’in yaşamının doğal bir parçası olarak yansıtmıştır. “Kitaplarda yazarın kurguladığı gerçeklik, çocuklar tarafından, okuma eylemi sonrası kendi gerçekliklerine dönüştürülebilmeli; yazarın paylaşmak istediği, çocukların yaşam-anlam gerçeğinden kopuk olmamalıdır” (Sever, 2003:192).

Đzgü de çocuk dünyasının gerçekliğinden kopmadan çocuğun dünyasında kitabın eksik olmaması gerektiğini eğitsel bir ileti olarak belirtmiştir.

c)Yaşlılara Karşı Saygı ve Anlayış

Muzaffer Đzgü’nün hemen hemen bütün çocuk romanlarında bir babaanne, anneanne ya da dedeye rastlanır. Genellikle anne ve babası çalışan çocukların bakımını nineleri ve dedeleri üstlenir. Can Dayım adlı romanda Ümit’in de dedesi ve anneannesi yaşamındaki önemli insanlardır. Dedesi çok inatçı ve dediğim dedik bir insan olmasına rağmen ne dayısı ne de Ümit ona saygısız davranışlar sergiler.“Dedem dayıma öyle bir kızdı ki…Ama Dayım yine her zaman olduğu gibi cevap vermiyor, dinliyordu” (Đzgü, 1990:20).

Roman boyunca dede türlü aksilikler yapmasına rağmen herkes ona saygılı ve anlayışlı davranır. Hatta tüm bu huysuzlukları emekli olduktan sonra arkadaşı olmayışından ötürü yalnız kalmasına da bağlayarak ona anlayışla yaklaşır Ümit. “Dedem aslında yalnız. Hemen hemen hiç arkadaşı yok, kahveye gitmeyi de sevmez, her zaman kızgın ve sinirli” (Đzgü, 1990:60). Bu düşünceden hareketle dedesiyle arkadaş olur, onunla bisiklet sürer, gezer, dertleşir, konuşur ve böylece dedesini anlamaya başlar.

Çocuklar doğdukları zamandan itibaren dede ve nineleriyle az da olsa mutlaka bir ilişkileri vardır. Özellikle çağımızda çalışan anne sayısının artması bu birlikteliği zorunlu hale getirmiştir. Yazarımız bu gerçekten hareketle çocukların çevrelerindeki yaşlılara karşı saygı ve anlayış duyguları kazandırmaya çalışmıştır. Günlük yaşamın telaşı içerisinde önemsemediğimiz, ihmal ettiğimiz büyüklerin aslında herkes kadar, hatta bir çocuk denli ilgi ve sevgiye ihtiyacı olduğunu hatırlatmak istemiştir.

3.3.9. Uzay Dolmuşu Kalkıyor