• Sonuç bulunamadı

Bundan önce insun ruh hakunuHlan anıpulu vcnzetnıİştik insaIl~ ee~et lıaknnıııdarı

,la ampula veya kandile henzer. tu'arun viicudunda yanan (:16) derecelik daimi Iıir hamrct var-

mr. Bu harareti !':ağlayal1 yiyceeklcr ve i(;cccklcr fle hu kandilin mUınııJlll yeya gazını tc'ınin eder- ler, yani bu \"azifcyi göriirIcr. İ'u!':aıı vi.icııuulHlaki lJU alc,., hayvanİ ruht.ur 'c Jnadtlcııiıı latifi-

118

CAvİT SUNAR

dir. Vücuda giren maddeler yanma ile kana tahvil ve ond,ııı da hararete, hayvanİ ruha inkıla1ı ederler. Bütün hay,'anların vüentları hcp ma,ldeden vcya maddenin letafet vc kesafet suretlerin- de görünen iki şeklinden müteşekkildir ve bu bakımdan insan bir fahrika olup nlemlerdeki bütiin zerreler bn fahrikadan geçer, seyrini insanda yapar. Her şey madem ki tekamUle doğru gidiyor ınutlaka insan v;icud,ına girecektir vc tckilmül edecektir. İnsan viicudunun da ekıneliyycti bu suretledir.

İşte, her şey insandan geçer ve (12) kapıya sahib olan insan (7) kapıdan alır vc (5) kapıdan

verir.

Vücuttaki mesamat ta havamn ve hava ile birlikte milyarlarla küçük ?errderin insana gir- mesine ve çıkmasıııa ayrı birer sehe teşkil cu cr.

65 Birçok kere ruhun ceseUen iki mertebe iinee olduğuna veya bin yıl iince yaratıl,!ığıııa işaret ettik. Bunun gerçek anlamı şudur ki: eesct yine ayni ruhtur ve ayni ruhun misal alemi va- sıtasiyle temessiiliinden. göriinUşünden başka hir şey değildir. Bu sebeple de ruh, eeseUen son- ra hasıl olma bir şey değildir. Biliyoru? ki her şcy teslis ilc meyuıına gelir ve işaret ettiğimiz üç alem, ayni 8lemdir. Bunları ayrı ayrı söylememiz anlatmak içindir. Temes6iil keyfiyetine misal alemi denir. Bu alemden önce olan eebcrut ve lahut alemleri de ruhun iki mertebesini teşkil ederler vc lahut alemi hareketsiz olıın 8lemdir. Asılda, ceset tc ayni ruh olunca, eesetle ruh ara- sıııda hiç bir suretle zaman ve mekan olamaz.

BUtiin cesetler, suretler, rulıun bir görüniişünden ibarettir ve bir andır. Büyada gördükle- rimi? gibidir ki vücudu yoktur. Yıılm?, uyamk iken gördiiklcrimi?, bcş duyu vasıtasıyle olup hu heş duyu olnmdan hiç bir şeyin idraki müınkUn değildir. Madeııı ki mümkiin değildir, şu haldc şekillerin ve suretlerin vücudu yoktur, var olan sadece insandır. Bu keyfiyet hcm heş duyu ba- kınundan hcm de ma'lUl vc maddecc de hiiyledir. Şu halde varlık, vücut, yalnız insan vücudu- dur. Yani alemlcr, insan vücudundan başka değildir. İnsan da şekli bakınundan yoklukta oldu- ğundan, bir bakıma, ne alcmler ne de insan mevcuttur, sadece, küIli izaH ruh mevcuttur ve her an kendi varhğı, kendi zatı üzre bulunmaktadır. Ve madem ki ası olan odur, cesetten sonra ha- dis olmasına imkan yoktur. Ruh asıldır, zattır, varlıktır.

66- Seede: 9. 67 - İsra: 85.

Arılatılması güç olan meselelcrden biri de Allah'ın A.dem'e ruh nefh etmesi keyfiyetidir. Ciıhillcr. ccsedi ayrı hir şey gibi kabul edip ruhu ona idhiıl etwcğe kalkarlar. Halbuki ceset ayni ruhtau ibarettir, cesct ruhtan olmuştur. İşte cesedin rubtan bu oluşumu ruhun ncfh oluşu de- mektir, daha açrk bir deyişle, ceset parça nıh ise bütiin, kiil olmakla bütün olan Allah'tan eesede yani cüze nıh nefh oldu demektir. Ruhun Habbın emri olması meselesi de şudur: emr, olnıası gercken şeydir. Babbın cmri ruh olunca (Küıı) emri misali halıra gelir ki zatın a'yaııa gelmesi demektir. A'yana gelmek te maddc iledir. Şu halde bu aıılatlığınıız sııretlc de yine ruh ııefb erliI- miş olur. İşte ruh nefh etme keyfiyetiilin gerçeği odur, )'oksa,hoealann saııdıkları gihi değildir.

Ruh, biitün haşmctiylc insan dimağında mevcut olup şuuru da orada yapmaktadır. Çü11- kii şnur kıiiııatııı diizeııidir. O beyin ki hütün alemIeri madde hakımından kcndİııde toplamış- tır, şu halde, şuur da ancak o yerde hasıl olabilir. Gcrçektc bir taşın bile keııdine göre ruhuudan, şuurundan söz edilcbilirse de o artık yok derccesindedir. Çiinkü taşı harcket ettirmek içiıı mu- hakkak haşka hir kuvvetin, bir maddcnin yasıta olnıası gerekir.

1~llk3rıdada !::öylciJiğinıiz gibi, varlık ancak iıı~andır, eşyanın viicudu yoktur, 11l1!:idakın-

ca da bütün eşya insan olunca ve insan da bütün cşyaya şamilolunca şu halde şuur İnsandadır

ALLAH - iN"SAN iLişKisi

119

yet.i de hu suret.le açıklanabilir. Ölünün ruhu ve maddesi İsa'lUn ruhu ve maddesinin aynıdır. Bu sebeble İsa, tam bir arzu içinde kendi ruhunu ölüniin cesedi ilc ittisalde hulundıırabilir ve yiizde yüz olan diriltml' arzusu ilc de öliiyü hir an için dirilt.ehilir.

68 Yine tekrar edelim ki ruh keyfiyeti madde ilc ilgilidir ve çünkü madde, ayni ruhun ke- sifleşmişidir. Vc bu ruhun mertebeleri olan külli akıl, külli nefs ve hunun gihi diğer mert.ebclerin hepsi de insanda zuhur eder. İnsanda zuhur etmesi de bilgi hakımındandır. Çünkü insan Im bil- giyi elde etmek için gereken bütün kuvvetleri ken,linde toplamıştır. Bu kuvvetler hcr ne kadar her insanda haşka haşka olmakla beraher, gencl olarak, insan alemin özeti olduğundan her şcy- den bir nebze insanda mevcuttur. Bundan ötürüdür ki insanın her şeye akıl erdirmesi lazımdır ve yine bunadn ötürüdür ki insan tabiatın üstünde bir kU\"vet kaynağıdır. Her saniye milyon- larla yıldızdan milyarlarla hayat ve kuvvet taşıyan zerreler insan vücuduna girmektedir. İşte biiHin bunlar insan için birer kuvvet kaynağıdır ve insan kendisinde bulunan bu zerreler ve kuv- vetler mikdannda ve derecesinde düşüncbilir, tefekkür edebilir ve ycni yeni şeyler iyead Vi' ih- tira edebilir. Fakat, muhakkak olan bir şey varsa o da insanın düşündüğü ve yaptığı şeyin keu- ,lisinde mevcut olduğudur, yani imanın yaptığı şey, kendisinde olan şeydir, istediği şey, kendi. sinde olan şeydir. Hatta sevgi bile böyledir. Sevgiyi yaratan in"mdaki (Meni)dir. O menidir ki karşıdaki adi bir kadını afet-i yekta gösterir. Yine o nıeninin yokluğudur ki hesna nıüstesna bir kadını cansız bir tahta parçası gibi gösterir. İşte maddi ve ma'nevi her şey böyledir. Ma'neviden maksadılUz görünmeyendir, henüz meydana çıkmayandır; maddiden maksadımız da görünen şeydir.

İnsanın mutlak vücut olduğu meselesine gelince hiliyoruzki vüeuttıın maksat, zaten, insan- dır; diğer eüzler hep o vücudun varlığı içindir ve onlann nisbi varlıkları da o insan vücudu ile vardır.

Vücut mevcut olunca, mevcudiyetin en muazzam ciıaıı aynası da ancak ve ancak insan- ,lır" İnsan o aynadır ki vücut kendini tamamiyle onda görür. Gerçi diğer mertebeler de kendi vücududur ve o viieut o mertebelerde de kendini görür fakat, ancak o mertebe derecesinde gr.- riir. Mesela, hir Arslan kendi mertebesinde yalnız Arslandır, haşka bir şeyolamaz. Bir Maymun da kendi mertebesinde yalnız Maymundur, haşka hir şeyolamaz. Fakat, insan her şeydir. İnsa- nın kendi vücudu yoktur. Onll1l vücudu mutlak vücuttur. İnsan a'yan-ı sahitedir, hiç bir şeyle kayıtlı değildir. İnsanın organları o a'yan-ı sabite dahilinde ve yine o a'yan.ı sabitenin mertehe- leridirki yekdiğerine nishetle hirer varlıktır ve birer isimle alUlır, birer gayrilik!e şuhuda gcIir.

İnsan, kendi vücudunun tamamım buluncaya kadar hütün varlıklardan ayrı arı geçmek, hepsinde ayrı ayrı hultmmak lazımdır ki bu pek uzun bir şey ve dalalete götüren bir yoldur. Onun için o parçaları bir araya getirip ve cilalanmış bir ayna yabıp o vücut bütün mertebcIeritle ken- dini o aynada seyr ederse o zaman hem kiilliyetle henı eiiziyetle bir anda kendini o aynada göre- bilir ki o ayna da insan vücududur.

Viikı:ı, £ılcrnde "-uhuragelen eşyu ve eserlerin faili, ta!"ıarrııf edicisİ, alglIayıcısı hep ayni

vücuttur, yani o viicut ki merlebeleri bakımından eşya oldu, eserler oldu ve şulıutta yaptığı bu eşya ve eserlerin de faili ve tasarruf edici,i de hep kendi oldu. Fakat bu ,"iicut, aynalar ve meza- lıir vasıtasiy!e olan vücuttur. Yani viieut kendini bu aynalar ilc yahut ta külliyeti bakıIllından tek ayna ilc, yani insan aynasiyle kendini gördü ve hildi. Eğer insanda kendini görmeseydi o za- man vücuttan eser kalırımyılı? Vücut kavramı kalırımydı? O ayna ki vücudu ıspat eder, meza- hir ki o viieudun çokluğudur, o çokluk ki yine o vücudun aynalarıdır, şu halde, gerek çokluğu ilc ve gerek birliği ilc vücut bir viieutttır ve o da insandır. İnsan gerek kendi vücudu ilc ve gerek

120

CAvİT !'ü~AR

{demdeki Cil kiic.;iik hir zerre ilc mevcuttur, o odur, o da ouur; ayrı ayrı şeyler ueğillerdir. Bu ha- kımdnn varlık ve yokluk, birlik ve ~okluk vclha,ıl ne varsa hep,i ve Iıer ~ey insaııdır, imaıı,la tecelli etmiştir.

69 Kısaca. viicııt muılaklır ve o ,la in,an,I,r. 111,an ki "leıııin özetidir, "leııı,le buluuan her ~cydcıı birer ne!ıze la~ır. İşte bıındaıı dolayıdır ki vüeut, Adelii viicudtllıılau ibarettir. Fakat, nıcrLcheue her bir şeye birer viicut ,"eriirnesi iOtİhari olup onların da insan vücudundan hirer par- ı;a oldukları içindir. )Ic:-;cl.ı, iu!;anın hcrhaııgi hir Ofg-anı haşh başına nıcvcut o1ın:ıyıp ancak in- "til viieudıı ile ıııeveuttur. :ıİe,clıi, ağacın (Beli ıilemleriıı Rabbıyım) demesi ağacın Allalı olma,ı (lenıck dc~ildir. Fakat. o ağac; ki o külliyctteıı hir ciiz(hir ve o ağaç ki kendi ba~llla mevcut olnıa- ylp o kül1iyetle rne'"cuttıır ;11 hallie keııdi de ayni kül,liir Allah.tır deınektir. Başka hir deyişle, 'vücut bir olduğuna güre ya AHalı vanlır ya ağı:H; vardır. Eğer Allah \'ar~a zorunlu olarak a~aç ta Allah'tır, ondan başka değildir. Eğer "Ih,h yok ta ağaç varsa

°

takliirde de Allah ağa~tır ve oll- dan haşka değildir. Kı",ca, ağacı Allah'!an ve Allah'ı ağa~tan ayırmak miiIllkiil'. değiıliir. (Eğer seıı~ eğer sen o)J1ıa~aydılı hen feleklcri yaratnıuzuıuı) kul;.;i hadi~iııiıı gerçek aıilanu da iştt~ budur.

)Icrtcbclerdc olan hütün vüeutlar ınutlak vücuduıı hirer güriiııüşiilHlcll. zuhurundan iha- rettir ki zuhur olınasu viicut: yoktur. Fakat, bu zulıur nıcrtelıclcri bakınundan olup yckdiğcrinc ni"bctlc cüılcrin birbirini bilrn.csİ '"C !:'cvıııcsi i(iindir, yoksa hcp~i kendi vilendıuhır. :Meseltı, Ta.

"lls kll~lInulı vücudundan çeşitli renkte tüylerin çıkması gihi ki viieııt ayni vücut ohnakla hcra her lüylcr çeşitli renklerdedir ye her tiiy diğerine kar~ı ayri hir ı;ürünüı;, bir zuhurdur ye Lu gay. rilikten doJayı da her bir tüyün Ili~hi ve i'tihari bir viietldu vardır ve 1>11suretle de bir i~nıi ve bir "fatı haizdir. Halhuki Tavu, kuşuudaki çeşitli renkleri doğum n şey, ayni kuşun ayni kmuchr. Bu aç-ıklanıularınıız.da nıutlak vücudun ııa~ıı bütün tavırlanı siru)ct: ettiği ortaya çıkar. Yine diyelim ki vücut ıncvcuttur, ıneveııt ise hayattır. llayat i~e dainıi seyrinde devaındadır. Onun ~ü~terdiğ:i çeşitli şekiller vc suretlcr onuıı tavırlarınuan ba~ka bir şey tlcp;ildir. Bütiiıı gürüııüşlcr, ayni hayatın görüniışleri, tavırlarıdır ki nishi vc i'tibaridir. BılIJllU için her zerre (B~n llak'kun)

tle:-ic ~özündc ~adıktır. Çünkii o zerre o nll1tlak vüeutlun bir pan;asıdır n pun:a da () ınutlak vii~ cudun hir görünüşüıliir.

70 Mutlak viicudun hir mertebeden diğer bir mertebeye şu veya ını olup çeşitli "ıretlerde ~ütüııınc~i aslııu kat'iyycn lıalcldar etıııcz. Çünkü ıncrtebedeıı ınertcbeye iııtikftl etnıeklc o ciiz aslı ve mahiyeti !Jakıınuıclan deği~nıiş YC ınalı" olınuş dernek değildir. Zaten, göriiııiişler, tavır .. lar ayni yücueluıı tavırlarıdır ve bundan ütiİrü her z.crre hangi şekle gircrse girsin a~1ı ve lııahİ~ yeti hakımından değişmez. De~işen yalnız şekildir. Hatta, şekiller <le değişmez ve mahv olmaz- lar. Levh-i mahzuzda, fotoğraf gibi, lıer şeklin birer ayni vardır. Abdal'ın hikaye,inde ,orulan (Adın ne'i),0rıBU ve verilen (Hangi adımı ,oruyor,un. ır"r yerde ve Iıer şekilde birer adla adla- IUrıın) Ccva hı konuınuza :;iizcI hir misaldır ve (Şimdiki adımı ,oruyorsan Abdal'liır) dediği de o anda bıııunduğu şekli tal1lmlamadau ibarettir .

..:\"lt.ların a'lflsı iLC ise aşağıların aşağısı da odur. Bunların hiç birinin kcııdi haşlarıııa yar. !ıkları yoktur, hunlar Illcrlebclrr bakınııutlan olan İ'tihari varlıklardır. l\ur nıerlt~bcsiııdc Ilıır. sllll~ 7ıulnıct nıerteuesinde zulıncbİIl. Fakat, gcn;ektc ııe 11l1flll1ilCde zulnıctin vücudu 'vardır Buular hirhirine ui,!>etle birer i'tibarla mevcuttur. Halla öldükten ,ııııra devranda alaeağınuz !i'ekillcr

uc

ayni })III1II1) gihidir. Fakat, dctliğilııİz gibi hangi şekilde ve ıııcrtcucdc huluııur!oôak bu- luııulırn ınalıiyctiıniz kayboluınş değildir. l~t.c lJtılıun içindir ki üldiiktcJl ~onra, diinyada iken gc(:ir(liğ:iıuiz bütün şekilleri ye hareketleri görehileceğiz.. Çiiııkii, dünya "iieuflnıuu?, ancak, di. ınağınııza ııaL~ olun ~cylcri idrak c(lchitiT ki ınalltlullur. Fakat, bütün buıııar, öldükt.en sunra

AU.AH - İNSA:\ İLİşKİsİ

121

rnha intik"l edince. ki madde lıir ya,ıta "Inp Iıiliei olan ruhtnr. "rlık herlcn denen h"il orı"rlan

knlknllş olduğunuUlı ruh bütün hir lIıa:r.iyi bir ~ineına ~cridigihi ~cyrcdchile:cektir. Buııun hi}yle olduğUıııı ilınen de ıspatlaınuk gayet: husİttir.

Kı",ea, ruh ta nir, madde de hirdir. Rnh ve madde hi •. olunc" da her şeyin ayni ,.iicııt ,,1- dıığn neden ı,patlanmasm? Hakikat Iıir hakikaHır, a-h ilc, hiiviyyeti ile ('zeli vc ehedi "larak

ıne\.tııttur.

71 Allalı'ııı sıfatlarının büt.ün eşyada srıhit ye ıneveııt olına~l a'yan-ı ~,i,itehakııııuırlandır.

Sabit olan A'yundır. A'yiııı-ı sa hite dahilindc olan hareketler eşyaııın suretleridir oıılar subiı de- ğil,lirler, yok "InCIHimla•.. Çünkü hareketler sırf yehimdirler. Ancak. bıııı!ar nirhirlerine ni,betle

ınevcut sayılabilirler ye a'y£ıu-ı s:ibitc hakınuntlan viicudu o1ınayan zunıan ve mck:11l kavranı-

ları da ancak Iın merlehl'de ,iiz konusu olahilirler.

Bütün hn şcyler nirer i,me hağhdır ve biitün isimleriıı haşı da hayat "fatıdır. \:üııkü hayat ,.arlıklır. Hayat harekeıtir. Ye nihayet hayat teeelliyaUır. Onıııı i,;in harekelsiz kalmak, gen;ek- le, yoklnklnr. Bn sebehle iıısan da dairııı, hareketle olmah, çahşmalı, didinmeli. hüyük işler yap- malıdır, güçliik!erle çarpışmalıdır. tıısanıarı mücadele lıayatından knrtarıp enedi saadete kayıış- immak isıeyenler, hir hakıma, heşeriyeti mahvetmek isteyenlerdir. Çünkü, hir insaıı ııe kadar mikadeleli bir hayat geçirirse ancak o zaıııan saa,leti de " kadar fazlalaşmış "lur. Esaseli, Iler- ı~cktenc ıztırap ne nc ~afamcvcuttur. Bunlar hirbirine nİshctlc söylenen iki s()z ve iki kayram.

,lır. Hayat, bir nefesten, bir andan iharettir veilunı da zevkli kılmaktan ibarettir. Runıın için

hareketsiz bir ~tlrette uzun yaşayan bir adamdan ise kısa bir zanıanna hüyük işlerle ömrünü ge.

(;iren bir adam makbnldur. Çünkü, harekette bulunma teeriibe kazanma demektir ye tecrühe )'ilgiyi. hilği de zevki arttmr. Zevk durmadaıı miişkiillcri yenmede, acıları tatlıya ,;evirırıededir. K üçük çocukların her gördüklerine atılmaları bile bir hayat eseridir, bilmedikleri şeyleri

üğrennıck arzu~udur. İJl~an, nıaddcsi Ye ına'na~iyle dnrnıadOlu çalışınalı~duruıaclaıı ileriye doğ. ru gitmelidir.

Kısaca. hayal, hareket ve zevktir. Hayatı her şekliyle, lıer mertehesiyle, yaşamak ve hem- {'in~lerini de yaşat.IIHık

'.C uU

ya~antıyı (1tırın::ıdun ilerletip geliştirrnck iJl~anlığllı ~ırırı olnınTıchf.

72- Hahman: 27; Kasas: 88 );eml: 26; Müminlıll: ]]6.

73 Kaadır, kaderdcn ve kudretteıı gelir. O ki farka gelınedeıi, 7.uJıura ~elıl\ed(~ıı ne nlara.

ğınıhiliyordu. o ki kaderi kendi yaptı. kcndi yaptlb'1 kadcri ınaddcten de zııhura gctirrneğe ınnk. t.e(lirdir. Kaadır~ hcnnz nıcy(laua ~ctirnı~nıi~tir. ;\-lnkledir. bilfiil bir ınaelele ile nıcydan:ı ~etir-

ıniştir. Knyyunı da kıyanıeları, varlıktaııdır ye kıyaııı Hak'kın kıynnudır ki her şey onunlu uıey- cuHur.

İşte bu isimlerle Hak kendini bir ııeyi suretle kullarma ;;üslerebilir. Bu güstcri~ te çeşiıli

olahilir, çiinkü iş, zunna, tasavvura göredir. Aaşka bir deyişle. kendi telakkinc, ta~ay"uruna ~ü- re kendini istediğin şekilde görmek Hak'kı Iliirmek demektir.

74 Ayna, kendisinc göriincn bir şeyi aksettirir, fotoğraf rnnıı veya plfık ise zapt eder. İş-

te insandaki dimağ hem bir ayııa hem de bir fotoğraf adescsi gibidir. Bir insan birr;ok aynalarm

karşısına otursa ayni Lir adam hirçok \c çeşitli ~ııretıcrdc giiriiniir. İşte hanuıı gibi her surette de güriineıı in!"andır, bütün zcrrdcr ve şekiller insunın birer ayna!:'ıdır. Ak5 ettirdiğİn vHcut yine sensin. İ~te biillin bu aynalartlan znpt etınek ilnlİ yakin, ak!" ctınek ayni yakin. ve zapt edenin

de edilenin de ye zapt işinin de bizden haşka bir şeyolmadığını bilmek tc hakka ait yaldndir,

Tecelli bir tecellidir, fakat, o tecellinin gi)rünüşü, gösterişi, bilinişİ, hilişi aynaya göredir. Eğcr

122

CAvİT SUNAR

~aylı alemine, sırlanna da, kendi cüz'iycti ile vfıkıf olur. Ancak, işaret edelim ki bu vukuf yine ,le aynaya göredir ve ilim derecesine göredir. Bu gaylı alemini bilme hususunda meydana çıkan birçok ilimIerden burada mesela, manyatizma, ispirtizma, ruh daveti, cin daveti, re mil, vefk'e işaret edebiliriz ki bütün bunlar da lıirer ayna gilıidirler. Bu konunun içinde hiitiin san'atlar da dahildir, bütiin varlık dahildir. Bir san'atkar yaptığı bir işte, meydana getirdiği bir esorde ken- dini aks ettirir, yaptığı eser onun aynası olınuş olur. Nasıl ki ilim de bir alimin aynası gibidir. Ve yine insamn dünyaya gelişi de aynanın bir verişi, insanın öliimii de aynamn bir alışı gibidir ve aradaki hayat ta onun biitün teferruatiyle tesbit edilen bir fotoğrafıdır kiilfotoğraf parçala- IUneaya kadar geç.en zaman onun ömrünü teşkil eder. Eğer bir çocuk doğar dıığmaz ölürse ayna heın verdi hem de aldı demektir. Bu iş ma'na bakımından böyle oldui;'l1gibi madde lıakıınından da öyledir ve zaten ma'nap lıildiren ve ~österen maddedir.

Benzer Belgeler