PROSES GÜVENLİĞİNDE PERFORMANSA VE KURALA BAĞLI YÖNTEMLERİN KARŞILAŞTIRILMASI
5. BULGULAR VE TARTIŞMA
AB’de 1979 yılından bu yana raporlanan büyük kazaların en fazla gerçekleştiği endüstrilerden ilk üçü genel kimyasal üretimi, petrokimya ve toptan ve perakende depolama ve dağıtım olarak raporlanmıştır (Tablo 3)
2000 ve 2019 yılları arasında AB’de büyük kaza, ramak kala ve diğer kazalar da dâhil olmak üzere toplam 668 kaza gerçekleşmiştir. 668 kazanın 556’sı büyük kazadır. 2000 yılında Hollanda’nın Enschede ve 2001 yılında Fransa’nın Toulouse şehirlerinde gerçekleşen büyük kazalar, bu yıllar arasındaki en büyük çaplı hasar yaratan kazalar olarak biliniyor. Ayrıca, 2000-2019’da gerçekleşen tüm kazalardan 130’u alt, 474’ü ise üst seviyeli kuruluşlarda olmuştur.
Tablo 3. Raporlanan Büyük Kazaların Gerçekleştiği ilk 20 Sektör(1979-2019)
Organizasyon ve personel Büyük kaza tehlikelerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi İşletim kontrolü Değişimin yönetimi Acil durumlar için planlama Performansın izlenmesi Denetleme ve inceleme
x
•Start-up öncesi Güvenlik Gözden Geçirme
•Değişim Kontrolü
•Acil Durum Planlama ve Müdahale
•Olay Araştırma
•Mekanik Bütünlük
OSHA ile Seveso III Karşılaştırma
•Çalışan Katılımı
•Alt yüklenici Yönetimi
•Proses Güvenliği Bilgisi
•Proses Tehlike Analizi
4. MATERYAL VE METOD
OSHA ve Seveso III’ün temel aldığı proses güvenliği yönetim sistemlerine ait karşılaştırma Tablo 2’de sunulmuştur.
Tablo 2 OSHA ve SEVESO III Proses Güvenliği Yönetim Sistemleri
5. BULGULAR VE TARTIŞMA
AB’de 1979 yılından bu yana raporlanan büyük kazaların en fazla gerçekleştiği endüstrilerden ilk üçü genel kimyasal üretimi, petrokimya ve toptan ve perakende depolama ve dağıtım olarak raporlanmıştır (Tablo 3)
2000 ve 2019 yılları arasında AB’de büyük kaza, ramak kala ve diğer kazalar da dâhil olmak üzere toplam 668 kaza gerçekleşmiştir. 668 kazanın 556’sı büyük kazadır. 2000 yılında Hollanda’nın Enschede ve 2001 yılında Fransa’nın Toulouse şehirlerinde gerçekleşen büyük kazalar, bu yıllar arasındaki en büyük çaplı hasar yaratan kazalar olarak biliniyor. Ayrıca, 2000-2019’da gerçekleşen tüm kazalardan 130’u alt, 474’ü ise üst seviyeli kuruluşlarda olmuştur.
Tablo 3. Raporlanan Büyük Kazaların Gerçekleştiği ilk 20 Sektör(1979-2019)
Organizasyon ve personel Büyük kaza tehlikelerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi İşletim kontrolü Değişimin yönetimi Acil durumlar için planlama Performansın izlenmesi Denetleme ve inceleme
x x
x x
x x x x
x x
x
•Uyum tetkikleri x
•Ticari Sırlar
•Ateşli Çalışma İzni
•İşletme prosedürleri
•Start-up öncesi Güvenlik Gözden Geçirme
•Değişim Kontrolü
•Acil Durum Planlama ve Müdahale
•Olay Araştırma
•Mekanik Bütünlük
OSHA ile Seveso III Karşılaştırma
•Çalışan Katılımı
•Alt yüklenici Yönetimi
•Proses Güvenliği Bilgisi
•Proses Tehlike Analizi
Bu da gösteriyor ki, büyük kazalar üst seviyeli kuruluşlarda daha fazla gerçekleşmektedir (Şekil 1). Bunun yanında, büyük kazaların sonucunda meydana gelen en büyük tehlike, toksin maddelerin havaya, suya ve toprağa karışmasıdır.
Şekil 1 AB’de büyük kaza, ramak kala ve diğer kazalar 4.SONUÇLAR
Performansa dayalı yönetmeliklerde sistemin işletilmesi ve sürdürülmesi daha ekonomiktir, önlemler için yapılacak yatırımların yönetilmesi daha kolay olup, riskler belirlenirken ilgili
proses(ler) konusunda son derece deneyimli uzman ihtiyacı söz konusudur. Ayrıca sistemin tasarım ve yapım aşamalarında tam ve yeterli olarak kurulduğu kabulüne dayanır
Kurala dayalı yönetmeliklerde ise sistemin işletilmesi ve sürdürülmesi pahalı, maliyetleri yüksektir, teknik sistem ve altyapılar daha düzenli ve sistematik olup, tüm riskler belirlenmiş standartlara göre değerlenir, sistemin tasarım ve yapım aşamalarında tam ve yeterli olarak kurulduğu kabulüne dayanır, her kuruluş aynı performans hedeflerine ulaşmak için çalışır ve adaptasyon yeteneği düşüktür.
Performansa dayalı yönetmeliklerde önlemlerin kabul edilebilirliği her kuruluşa göre ayrı ayrı tanımlanmalıdır. Bu durum hedeflerde tutarsızlığa yol açabilir. Çok deneyimli ve uzman denetçi ihtiyacı söz konusudur. Denetçi açısından denetimi daha zor olabilir. İşletmenin süreç ve araçları doğru kurgulaması gereklidir. Yeniliklere ve yeni teknolojilere açıktır. İlgili standart ve regülasyonlar çok sık değişmez. İstenilen güvenlik seviyesine ulaşmakta daha çok sonuçlara odaklıdır.
Kurala dayalı yönetmeliklerde önlemlerin kabul edilebilirliği net tanımlanmıştır, kuruluştan kuruluşa değişmez. Bu sebeple daha iyiyi arama çabası azalır. Denetçi açısından denetimi kolaydır. Ancak işletme açısından uygulanması zor olabilir. Sürekli olarak ilgili standart ve regülasyonların takibini ve bunlara göre güncellenmeyi gerektir. Yenilikler bunlarla sınırlıdır.
Tarif edilmiş sonuçlara ulaşmak için kullanılan sürece odaklıdır
Her ne kadar iki yaklaşımın da kendince avantajları ve dezavantajları olsa da incelediğimiz her iki mevzuatın da büyük endüstriyel kazaları önlemek ve/veya etkilerini azaltmak açısından gelişmeye açık olduğu değerlendirilmelidir. OSHA-PSM yaklaşımındaki eksiklikler çoğunlukla CCPS-PSM [5] gibi gönüllü programlarla tamamlanmaktadır. Diğer taraftan, Seveso III direktifinin ise en etkin sonuçlara yol açtığı uygulamalar arasında, İngiliz lokal mevzuatıyla desteklenmiş versiyonu olan COMAH [6] sayılabilir.
Ülkemizdeki uygulamasında Seveso III direktifi, sanayinin ihtiyaç, beklenti ve sınırları doğrultusunda aşama aşama hayata geçirilmektedir. Beklenilen yararın sağlanması ve mevzuatın olgunlaşması açısından bağlayıcılığın kanun yapıcılar tarafından geciktirilmeksizin yürürlüğe sokulması ve denetim mekanizmasının bir an önce kurulması şarttır. Ancak ülkemizin henüz tarafı olmadığı Aarhus Sözleşmesi’nin [7] çevresel konularda bilgi ve belge edinme, karar vermede halkın katılımı ve yargıya erişim gibi başlıklarda oluşan boşluğun da yine kanun yapıcı tarafından doldurulması ihtiyacı ortadadır.
proses(ler) konusunda son derece deneyimli uzman ihtiyacı söz konusudur. Ayrıca sistemin tasarım ve yapım aşamalarında tam ve yeterli olarak kurulduğu kabulüne dayanır
Kurala dayalı yönetmeliklerde ise sistemin işletilmesi ve sürdürülmesi pahalı, maliyetleri yüksektir, teknik sistem ve altyapılar daha düzenli ve sistematik olup, tüm riskler belirlenmiş standartlara göre değerlenir, sistemin tasarım ve yapım aşamalarında tam ve yeterli olarak kurulduğu kabulüne dayanır, her kuruluş aynı performans hedeflerine ulaşmak için çalışır ve adaptasyon yeteneği düşüktür.
Performansa dayalı yönetmeliklerde önlemlerin kabul edilebilirliği her kuruluşa göre ayrı ayrı tanımlanmalıdır. Bu durum hedeflerde tutarsızlığa yol açabilir. Çok deneyimli ve uzman denetçi ihtiyacı söz konusudur. Denetçi açısından denetimi daha zor olabilir. İşletmenin süreç ve araçları doğru kurgulaması gereklidir. Yeniliklere ve yeni teknolojilere açıktır. İlgili standart ve regülasyonlar çok sık değişmez. İstenilen güvenlik seviyesine ulaşmakta daha çok sonuçlara odaklıdır.
Kurala dayalı yönetmeliklerde önlemlerin kabul edilebilirliği net tanımlanmıştır, kuruluştan kuruluşa değişmez. Bu sebeple daha iyiyi arama çabası azalır. Denetçi açısından denetimi kolaydır. Ancak işletme açısından uygulanması zor olabilir. Sürekli olarak ilgili standart ve regülasyonların takibini ve bunlara göre güncellenmeyi gerektir. Yenilikler bunlarla sınırlıdır.
Tarif edilmiş sonuçlara ulaşmak için kullanılan sürece odaklıdır
Her ne kadar iki yaklaşımın da kendince avantajları ve dezavantajları olsa da incelediğimiz her iki mevzuatın da büyük endüstriyel kazaları önlemek ve/veya etkilerini azaltmak açısından gelişmeye açık olduğu değerlendirilmelidir. OSHA-PSM yaklaşımındaki eksiklikler çoğunlukla CCPS-PSM [5] gibi gönüllü programlarla tamamlanmaktadır. Diğer taraftan, Seveso III direktifinin ise en etkin sonuçlara yol açtığı uygulamalar arasında, İngiliz lokal mevzuatıyla desteklenmiş versiyonu olan COMAH [6] sayılabilir.
Ülkemizdeki uygulamasında Seveso III direktifi, sanayinin ihtiyaç, beklenti ve sınırları doğrultusunda aşama aşama hayata geçirilmektedir. Beklenilen yararın sağlanması ve mevzuatın olgunlaşması açısından bağlayıcılığın kanun yapıcılar tarafından geciktirilmeksizin yürürlüğe sokulması ve denetim mekanizmasının bir an önce kurulması şarttır. Ancak ülkemizin henüz tarafı olmadığı Aarhus Sözleşmesi’nin [7] çevresel konularda bilgi ve belge edinme, karar vermede halkın katılımı ve yargıya erişim gibi başlıklarda oluşan boşluğun da yine kanun yapıcı tarafından doldurulması ihtiyacı ortadadır.
5.KAYNAKLAR
[1] DÖLEK N., ‘Petrokimya Sanayi Amin ile Temizleme Ünitesi için Tehlike ve İşletilebilirlik Analizi (HAZOP) Metodolojisinin Uygulanması’ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlık Tezi Ankara, 2015 [2] SEVESO II Direktifi, https://ced.csb.gov.tr/bekra-seveso-i-82669 (Erişim Tarihi:
15.09.2021).
[3] SEVESO III Direktifi, Directıve 2012/18/EU of the European Parliament and of the Council of 4 July 2012 on the control of major-accident hazards involving dangerous substances, amending and subsequently repealing, Council Directive 96/82/EC.
[4] Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazete Sayısı: 28867, Resmi Gazete Tarihi: 30/12/2013, T.C. Resmi Gazete, Ankara, (30/12/2013).
[5] [Summary] Guidelines for Risk Based Process Safety. Center for Chemical and Process Safety. 2017 https://www.aiche.org/ccps/resources/%20publications/summaries/summary-guidelines-risk-based-process-safety%20 adresinden ulaşılabilir
[6] The Control of Major Accident Hazards (COMAH) Regulations, https://www.hse.gov.uk/comah/ adresinden ulaşılabilir.
[7] The United Nations Economic Commission for Europe (UNECE) Convention on Access to Information, Public Participation in Decision-Making and Access to Justice in
Environmental Matters. https://unece.org/environment-policy/public-participation/aarhus-convention/text adresinden ulaşılabilir.