• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM IV. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

4.1 Bulguların Genel Özeti ve Tartışma

Elde edilen tüm bulgular değerlendirildiğinde; çalışmanın temel amacının karşılandığı görülmektedir. Çalışmanın ana hipotezleri konuyla ilgili akademik yazını destekler şekilde her iki liderlik tipi arasında farklar bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bununla beraber özendirmeye teşvik noktasında liderler, kendi tarzlarının doğal avantajlarını ve dezavantajlarını çalışanları ile paylaşmaktadırlar. Takipçiler de şartların gerektirdiği noktalarda benzer bir uyumluluk içerisinde tanımların betimlediği liderlik tiplerinin doğal nitelikleri hakkında yoğun bir farkındalığa sahip görünmektedirler. Bu çalışma Ankara iş dünyasının doğal şartlarında takipçilere liderlerin doğal karakterlerini yorumlayarak akademik yazının tepeden tabana yorumladığı kuramları kendi bakış açıları ile değerleme fırsatı vermiştir. Sonuçta bazı alt hipotezlerde farklı bulgular elde edilmiş olsa da evrensel akademik yazını destekleyici sonuçların elde edildiği düşünülmektedir.

Genel olarak ana hipotezlere bakıldığında, çalışanların liderlerinin tarzını beraber çalışsalar da çalışmasalar da ayırt edebildikleri görünmektedir. Ayırt edebilmek haricinde ise kendi şartları ile farklı bir lider tipinin nitelikleri arasındaki şartların farklılığını çözümleyebilmeleri her iki lideri oluşturan faktörler hakkında da belirli bir farkındalık düzeyini içselleştirmiş olduklarını düşündürmektedir. Kısaca üzerinden geçmek gerekir ise farklı lider tipleri ile çalışan takipçiler hem dönüştürücü liderin yapıtaşları olan öykünülen etki, telkinle güdüleme, bireysel destek ve entelektüel uyarım hakkında hem de olasılıklı ödül (maddi – manevi) ve dışarıda bırakarak yönetim (aktif-pasif) hakkında gerekli

166

gördükleri seçimleri birbirine benzeyen bir değerlendirme algısıyla yorumlamış görünmektedirler.

Araştırmanın alt hipotezlerine bakıldığında ise özendirme algısının birçok iş süreci ve sosyal faktörden etkilendiği gözlemlenmiştir. Demografik veriler incelendiğinde dönüştürücü lider ile çalıştığını varsayan kadın ve erkek çalışanların dönüştürücü liderliğin niteliklerini tanımlandığı haliyle benimsedikleri bulgulanmıştır. Bu bulgu Kovach (1987) ve Brislin ve diğerlerinin (2005) yaptıkları benzer çalışmaların bulguları ile de benzerlik göstermektedir. Diğer yandan lider tipi fark etmeksizin erkek çalışanların maddi olasılıklı ödül algıları onları kadın çalışanlara oranla daha yüksek düzeyde özendirmektedir. Bu açıdan bakıldığında akademik yazında farklı bulgulara ulaşan çalışmaların varlığından da söz edilebilir. Örnek vermek gerekir ise Devoe ve Lyengar (2004) hizmet sektörü temelli çalışmalarında 1760 çalışanı bulunan küresel ölçekli bir firma üzerinde çalışma yapmış ve erkek çalışanların içsel özenim araçlarını dışsal özenim araçlarına göre daha önde tuttuğunu bulgulamışlardır.

Bununla beraber çalışmada aktif dışarıda bırakarak yönetim algısının, liderlik tipi fark etmeksizin çalışanları özendirmede eşit düzeyde etkili olduğu bulgulanmıştır. Dönüştürücü lider tutumu altında hareket eden kadın çalışanların pasif dışarıda bırakarak yönetim algılarının erkek çalışanlardan daha fazla olduğu fakat etkileşimci liderlik tutumu altında çalışıldığı varsayıldığında ise böyle bir ayırımın algılanmadığı bulgulanmıştır. Bahsi geçen pasif dışarıda bırakarak yönetimin faktörünü örneklendirilen yabancı çalışmaların bulgulayamadığı görülmektedir. Bahsi geçen farklılığın çalışmayı hazırlayan araştırmacıların belirli sektörlere ve özellikle Devoe ve Lyengar (2004) gibi hizmet sektörüne olan yoğunlaşmalarından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Yaş faktörü ele alındığında ise; 50-59 yaş grubundan olan çalışanların, etkileşimci lider tipi ile çalıştıklarında etkileşimci liderliği dönüştürücü liderlik algısına tercih ettikleri bulgulanmıştır. Bu durumun sebebi olarak belirtilen yaş grubunun örgütün değişim ihtiyaçlarından ziyade kariyerlerinde bulundukları noktayı muhafaza etmek ve maddi sorumluluklarını riske etmemek adına tercih ettikleri düşünülmektedir. 21-29, 30-39 yaş grubunda olan çalışanların ise dönüştürücü bir lider ile çalıştıklarını varsaydıklarında

167

dönüştürücü liderlik seçimlerinin etkileşimci liderlik seçimlerine göre daha yüksek oranda tercih edilir olduğu bulgulanmıştır.

Genel olarak dönüştürücü ve etkileşimci liderlik tutumu altında çalışanların öykülenen etki, telkinle güdüleme, bireysel destek algılarının özendirmeye olan etkisinde çalışan yaşları önemli görünmektedir. Akademik yazına bakıldığında ise Wiley (1997) çeşitli sektörlerden 460 kişiyi kapsayan çalışmasında yaş faktörü söz konusu olduğunda içsel ve dışsal özendirme araçlarının farklılık yaratmadığını bulgulamıştır. Bu çalışmada ise dönüştürücü lider ile çalışıldığında, entelektüel uyarımın özenim üzerindeki etkisinde yaş faktörü rol oynarken, etkileşimci lider ile çalışıldığında entelektüel uyarımın özenndirme üzerinde istatistiksel bir fark yaratmadığı bulgulanmıştır. Diğer yandan yaş arttıkça dönüştürücü lider tutumu altında maddi olasılıklı ödülün özenim etkisi de artmaktadır. Buna ek olarak 21-29 yaş grubundaki çalışanların dönüştürücü liderlik tutumu altında manevi olasılıklı ödül algıları oldukça düşüktür. Dönüştürücü liderlik tutumu altında çalışanların aktif ve pasif dışarıda bırakarak yönetim algılarının özenim üzerine etkisinde çalışan yaşlarının önemi varken, etkileşimci liderlik tutumu altında atfedilen önem ortadan kalkmaktadır.

Eğitim faktörü ise çalışanların algıladıkları yönetici tipinin özenime katkısına doğrudan etki etmektedir. Dönüştürücü liderlik tutumu altında eğitim düzeyi yüksek olanların dönüştürücü liderlik algıları özenimlerine daha fazla etki ederken, aynı tip yönetici tutumu altında etkileşimci liderlik algıları özenimlerine daha az etki etmektedir. Etkileşimci liderlik tutumu altında eğitim düzeyi yüksek olanların etkileşimci liderlik algıları özenimlerine daha fazla etki ederken, aynı tip yönetici tutumu altında dönüştürücü liderlik algıları özenimlerine daha az etki etmektedir. Genel olarak bakıldığında dönüştürücü liderlik tutumu altında eğitim düzeyi yüksek olan çalışanların öykülenen etki, telkinle güdüleme, bireysel destek ve entelektüel uyarım algılarının özenimlerine olan etkisi yüksek iken, etkileşimci liderlik tutumu altında eğitim düzeyi düşük olan çalışanların özenimleri yüksek düzeyde bulgulanmıştır. Ayrıca dönüştürücü liderlik tutumu altında aktif ve pasif dışarıda bırakarak yönetim algılarının çalışanların özenimleri üzerine etkisi öğretim düzeylerine göre bir önem oluştururken, etkileşimci liderlik tutumu altında bu önem ortadan kalkmıştır.

168

Çalışanların işletmedeki çalışma sürelerinin, algıladıkları lider görünüşünün onları özendirebilme kapasitesine etki ettiği de bulgulanmıştır. Örneğin 7-10 yıl arası aynı işletmede çalışanlar, dönüştürücü lider ile çalıştıklarında dönüştürücü liderden algıladıkları özenim diğer çalışma sürelerinde görevlerini yerine getiren çalışanlara göre daha düşüktür. 1 yıldan az ve 11 yıldan fazla süre çalışanlar dönüştürücü lider ile çalıştıklarında daha çok özenirken, etkileşimci liderden algıladıkları dönüştürücü liderlik faktörlerinin varlığı özenimlerini düşürmektedir.

Diğer yandan dönüştürücü liderlik tutumu altında çalışanların aktif dışarıda bırakarak yönetim algılarının özenimleri üzerine etkisi çalışanların işletmede çalışma yıllarına göre farklılık gösterirken, etkileşimci liderlik tutumu altında bu önem ortadan kalkmıştır. Benzer şekilde dönüştürücü liderlik tutumu altında entelektüel uyarım algılarının özenim üzerine etkisi işletmede çalışma yılına göre farklılık oluştururken, etkileşimci liderlik söz konusu olduğunda bu fark ortadan kalkmaktadır. Hem dönüştürücü hem de etkileşimci liderlik tipinin çalışanların pasif dışarıda bırakarak yönetim algılarını harekete geçirmediği gözlemlendiğinden özendirme üzerindeki etkisi bulgulanamamıştır.

Elde edilen bulguların ışığında çalışanların eğitim seviyeleri ve işletmelerdeki çalışma sürelerinin dönüştürücü ve etkileşimci liderlik tipolojilerinin birbirleriyle iç içe geçtiğini öne süren varsayımları desteklediği düşünülmektedir. Özellikle Baas’ın (1990) dönüştürücü ve etkileşimci niteliklerin bir liderde beraberce bulunabileceği varsayımı bu çalışmada farklı demografik değerler üzerinden tartışıldığında kendisine destek bulmuş görünmektedir.

Benzer Belgeler