• Sonuç bulunamadı

BUDAPEŞTE ELÇİLİĞİ

Behiç Bey, Budapeşte’ye 30 Kasım 1928 tarihinde gelerek buradaki görevine başlamıştır. Budapeşte Elçilik görevini 1939 yılının Temmuz ayına kadar yaklaşık 11 yıl süre ile yapmıştır.

373

Emir Kıvırcık, Cepheye Giden Yol, s. 348–349.

374

Dilaver Dinç, a.g.t., s. 37.

375

Emir Kıvırcık, Cepheye Giden Yol, s. 348–349.

376

TİTE A., K: 190, B: 1-3.

377

Nafıa Vekaletinden istifasının kabul edildiğine dair Başvekalet teskeresi için Bkz.: TİTE A., K: 190, B: 1-58.

378

BCA, F: 30.18.1.2., D: 107-45, Y: 1.1.5. Budapeşte Elçiliği sebebiyle 10 Aralık 1928 tarihli İtimatname için Bkz.: TİTE A., K: 190, B: 1-63.

379

Türkiye Lozan sonrası barışçı bir politikayı kendine temel ilke olarak belirlerken diğer taraftan da Lozan’dan arta kalan meseleleri çözüme kavuşturmaya çalıştırmıştır. Bu ilkeler çerçevesinde hareket ederek dostluk ve barışı korumayı amaçlayan bütün girişimlerin içerisinde bulunmaktan kaçınmamıştır. Macaristan’ın dış politikasını etkileyen yegane faktör ise “revizyon” meselesidir.380Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasını oluşturan bu ilkelere paralel olarak Türk-Macar ilişkilerinin de geliştiğini görmek mümkündür. 1920 senesinde Macaristan’da ilan edilen krallığın, naib unvanını alarak başına geçen Amiral Horthy ile Atatürk arasındaki samimi ilişki bu iki ülke arasında 18 Aralık 1923’te Türkiye-Macaristan Dostluk Antlaşmasının Ankara’da imzalanmasıyla kendini göstermiştir381.

Türkiye ve Macaristan arasındaki siyasi ve sosyal ilişkiler ile beraber ticari ve ekonomik ilişkiler de her geçen gün gelişerek, karşılıklı olarak tarımsal ve hayvansal ürünler konusunda ihtiyaçların giderilebilmesi için gerekli kolaylıklar gösterilmiştir. Tarım ürünleri ihtiyacını Türkiye’den karşılayan Macaristan, hayvancılık sektöründe ki ihtiyaçlarını da Türkiye’den karşılama yoluna giderek küçük ve büyük baş hayvan ithal etmiştir. Türkiye-Macaristan Ticaret Antlaşması 29 Mart 927 tarihinde onaylanmış ve devamında üç kez altışar aylık dönemler halinde uzatılmıştır382.

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında uygulamaya konulan tarım politikası için, bu konuda kendini geliştirmiş olan Macaristan’dan faydalanılmıştır. Tarımın değişik faaliyet alanlarında öğrenim görmek üzere Türk öğrenciler Macaristan’a gönderildiği gibi pek çok Macar uzman da Türkiye’de çalışmıştır. Tarım ve hayvancılık alanında ilişkiler iki ülke arasındaki ticari ilişkile yön vererek, gelişmesine sebep olmuş, Macaristan’dan tarım ve hayvancılığın modernizasyonu için gerekli araç ve gereçler, damızlık hayvan satın alınmış; Macaristan’a işlenmemiş tarım ve sanayi ürünleri ihraç edilmiştir.

Peşte Elçisi olan Behiç Bey ile dönemin Macar Dışişleri Bakanı, Türkiye ve Macar Hükümeti adına Tarafsızlık, Hakemlik ve Uzlaşma Anlaşması’nı 5 Ocak 1929 tarihinde imzalamışlardır383.

380

Dilaver Dinç, a.g.t., s. 38.

381

Dilaver Dinç, a.g.t., s. 38.

382

İhsan Sabri Baklaya; “Türk-Macar Diplomatik Ziyaretlerinin Türk Basınına Yansımaları (1930–1931)”,

Karadeniz Araştırmaları, S. 20, 2009, s. 97–115. 383

Bir taraftan 1929 dünya ekonomi bunalımı diğer taraftan Birinci Dünya Savaşının sonunda toprak kaybeden devletlerin politikaları, devletlerarası diplomatik ziyaretleri zorunlu bir şekilde karşılıklı olarak yoğunlaştırmıştır. Bu yoğunluk özellikle Balkan Devletleri arasında gerçekleşmiştir. Türkiye’nin de bu coğrafyada yer alması sebebiyle, Macaristan ile arasında başbakan ve dışişleri bakanları düzeyinde ziyaretler gerçekleşmiştir.

1930–1931 dönemi Türkiye-Macaristan arasındaki diplomatik ziyaretlerin yoğunluk kazandığı bir süreç olmuştur. Macar Dışişleri Bakanı M. Walko ile başlayan bu diplomatik süreç, Macar Başbakanı Kont Bethlen ile devam etmiş, bu ziyaretleri Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsmet İnönü ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın ziyaretleri takip etmiştir. Türk heyetinin ziyaretlerinde Türkiye’nin Macaristan elçisi Behiç Bey ile Macaristan’ın Türkiye elçisi M. Tahy hazır bulunmuşlardır384.

Behiç Bey, 12 Şubat 1932 senesinde Macar Kralı Naibi tarafından 1914–1918 Harbi hatıra madalyası ile ödüllendirilmiş, yine aynı dönemde elçilik görevine devam ederken İstanbul’da bulunan eşi 28 Ekim 1934 tarihinde vefat etmiştir385.

Behiç Bey, 9 Şubat 1934’de Atina’da imza edilen Balkan Antlaşması’nın, Macar Hükümetini çok endişeye düşürdüğünü bildirmiştir.386 14 Nisan 1934’te ise Macaristan ile yapılan yeni Ticaret antlaşmasının imzası için Behiç Erkin’e Hükümet nezdinde yetki verilmiştir387.

Bu dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nde 21 Haziran 1934 tarihinde Soyadı Kanunu yapılması üzerine, Behiç Bey Salih Bozok vasıtasıyla Atatürk’ten kendisine bir soyadı vermesini arz etmiştir.

Atatürk Soyadı Kanunu çıktığında 37 yakınına soyadlarını kendi el yazısı ile yazıp şahsen göndermek suretiyle bildirmiştir. Bu yakınlarına gönderdiği soyadlarını da Türk Dil Tarih Kurumu’na verip saklamalarını istemiştir. Memleketin ilk soyadları olarak dokuzuncusu ise Behiç Bey’e lütfettiği Erkin soyadıdır388.

384

İhsan Sabri Baklaya, a.g.m., s. 111.

385

TİTE A., K: 190, B: 1-4.

386

TİTE A., K: 188, B: 12; Dilaver Dinç, a.g.t., s. 39.

387

BCA, F: 30.18.1.2., Y: 58.78.1; ATATÜRK imzalı yetki belgesi için bkz. EK-9.

388

8 Şubat 1935 tarihli berat Atatürk tarafından “Behiç Erkin” yazılarak imzalanmış ve Behiç Bey’e gönderilmiştir389. Behiç Bey, Atatürk’ün gönderdiği beratla beraber neden bu soyadını kendisine verdiğini, “Erkin bağımsız demek, hiçbir partiye girmediğin için sana bu soyadını uygun gördüm” şeklinde açıkladığını belirtmiştir390. Behiç Bey de şükranlarını belirtmek için cevaben Atatürk’e; “Benim ve soyumun iftiharla taşıyıp yaşatacağımız soyadımızı koyan ulu öndere daima gördüğüm yüksek lütuflarının bu yeni örneğinden ötürü de sonsuz saygılarımı sunarım” şeklinde bir teşekkür mektubu göndermiştir391.

Behiç Bey Budapeşte Elçiliği görevi süresince 1932 senesinde Macar Kralından aldığı hatıra madalyasına ilave olarak, 12 Şubat 1932 tarihinde Macar Harp Umumi Madalyası ve 25 Ocak 1937’de Macar Kralı Naib’i tarafından verilen Birinci Rütbeden “Ordre du Marite” Nişanı ile takdir edilmiştir392.

Atatürk’ün ağır hasta olduğunu öğrenmesi üzerine, 3 Eylül 1938 tarihinde

İstanbul’a gelmiş, 10 Eylül günü Gazi tarafından kabul edilmiştir. Bu görüşme iki dostun son görüşmesi olmuş, Behiç Bey Atatürk’ün vefatı üzerine; “10 Kasım1938 hayatımın en acı günlerinden birisini teşkil etti” diyerek Atatürk ile arkadaşlık ve yakın dostluğu ifade etmiştir393.

Benzer Belgeler