• Sonuç bulunamadı

4. ARTĠSTĠK ANATOMĠ

4.2. Bedenin Bölümleri

4.2.4. Boyun ve BaĢ

Ġnsan bedeninin hiçbir bölümünde baĢta olduğu kadar ifade ve form zenginliği, yaĢ, cinsiyet ve ırk iĢareti bulunmamaktadır.

Ġnsan vücudunun, en üst pozisyondaki beyin ve duyu organlarını taĢıyan bölümü baĢ (Caput) olarak adlandırılmaktadır. ĠĢitme kemikçikleri ve dil kemiği hariç toplam 22 kemikten oluĢan baĢ iskeletine kafatası (Cranium) denmektedir.49

Kafatası, göğüs kafesine 7 boyun omuru ile bağlanmıĢtır. Boyun iskeletini boyun omurları ve esas olarak dili destekleyen hyoid kemik oluĢturmaktadır. Boynun hareketli olması, baĢın rahatça hareket etmesine olanak vermektedir. Özellikle öne- arkaya ve yanlara bükülme hareketi oldukça geniĢtir. BaĢ her iki yönde 60- 80º, toplam 120- 160º dönebilmektedir.

49

Resim 54: Boyun Kasları

Boyundaki kaslar ve eklemler hassas bir sinirsel kontrol altındadır. Bu da baĢın gövde üzerindeki hareketlerinin hassas bir Ģekilde ayarlanmasını sağlamaktadır. Rahat dinlenme pozisyonunda boyundaki yüzeyel kaslar çok belirgin değildir. BaĢ karĢı tarafa çevrildiğinde sternomastoid kas belirginleĢmektedir. Boynun yüzeyel fasyasında bulunan platysma kası, boyun derisini germekte ve alt dudağın köĢelerini aĢağı ve arkaya çekip yüze dehĢet ifadesi vermektedir. YaĢla birlikte bu kasın tonusunda azalma olduğu için boyun ve çene cildi sarkık bir hal almaktadır.50

Kafatası, saçlı deri altında kalan ve beyni koruyan bölüm (Neurocranium) ve yüz iskeletini yapan bölüm (Cranium faciale)‟den oluĢmuĢtur. Ġki bölümün kemikleri birçok kısımda ortaktır. Kafatası kemiklerinin arasında dikiĢler (sutura) adı verilen oynamaz eklemler bulunmaktadır. Sadece alt çene (mandibula) kemiği hareket olanağına sahiptir.

50

Resim 55: Kafatasının Önden ve Yandan Görünümü

Ġnsanda beyin bölümü, yüz bölümünün 4 katı büyüklüğündedir. Bu oran beynin geliĢmiĢlik düzeyi ile doğru orantılıdır. (maymunda 1:1, atta 1:5‟dir). Beyin bölümünü 6 yassı kemik oluĢturmuĢtur: alın (frontal), çeper (paryetal)- 2, Ģakak (temporal)- 2 ve ardkafa (oksipital) kemikler. Kafatasının beyin bölümü, alında çıkık ve ardkafa kısmında düz, arkaya doğru eğilmiĢ oval bir kapsüldür. Görevi beyni taĢımak ve korumaktır. BaĢın üst ve arka kısmında, kafatası kemiklerinin dıĢ form üzerine yaptığı etkiyi saçlar örtmüĢtür. Saçsız insanlarda bu kemikler belirgindir.

Yüzün iskeleti göz çukuru (orbita), burun boĢluğu, Ģakak kemeri, yanaklara, ağız boĢluğu ve çenelerin kemik desteğini sağlayan iskelettir. Bazıları tek, bazıları çift olan 14 kemikten oluĢmuĢtur.51

Üst çene kemiği (Maxilla), yüz kemikleri arasında anahtar rol oynayan çift taraflı bir kemiktir. Ağız boĢluğunu tavanına, göz çukurlarının tabanına, yanağa ve burun boĢluğuna bakan dört yüzü vardır.

Alt çene kemiği (Mandibula), yüz iskeletini oluĢturan kemikleri en büyüğü ve en sağlamıdır, aynı zamanda da kafatasının tek hareketli kemiğidir. Üsten- U, yandan- L Ģeklinde bir kemiktir. L harfinin yatay kısmı kemiğin cismini, dikey kısmı da kolunu oluĢturmaktadır. ġakak kemiği ile bağlanarak çene eklemini meydana getirmektedir. Alt ve üst çenede diĢler yer almaktadır.

Göz çukurları, burun kemerinin sağında ve solunda iki tane piramit Ģeklinde boĢluktur. Bu boĢlukların giriĢleri üstte alın kemiği, dıĢta elmacık kemiği, altta üst çene kemiği tarafından yapılmıĢtır. Göz çukurlarının iç yan duvarında küçük iki gözyaĢı kemiği bulunmaktadır.

Elmacık kemiği (Os zygomaticum), kafatasını en güçlü kemiklerinden biridir, göz çukurlarını alt dıĢ bölümünde yer almaktadır. Kafatasını beyin ve yüz bölümünün arasında bağlantıyı kuran bir köprü kemik olarak kabul edilmiĢtir.

Göz çukurlarının arasında ve biraz daha aĢağıda, dıĢ burun iskeletinin üst kısmını yapan küçük kemiklerin alt kısmına burun boĢluğu yerleĢmiĢtir. Burun boĢluğunun altında sert bir damakla ayrılmıĢ olan ağız boĢluğu bulunmaktadır. Ağız boĢluğu önden ve yandan diĢlerle sınırlanmıĢtır, aĢağıdan ve arkadan ise açıktır.

Alt çene ile üstte saçların baĢladığı hat ve yanlarda kulakların önünden geçen birer dik çizgi arasında kalan bölgeye yüz bölgesi denir.

Yüzün dıĢ formunu alın, kaĢlar, gözler, burun, ağız, çene, Ģakaklar, yanaklar ve kulaklar oluĢturmaktadır. Gözler, burun ve kulaklar, insanın iç dünyasında ortaya çıkan değiĢikliler ile yaĢadığı ortamdaki çeĢitli uyarıları alarak beyne iletmesini sağlayan organların dıĢ anatomik yapılarıdır.

Alın hemen hemen iskeletin aynısıdır, çıkıntıları belirgindir. Erkeklerde burun bölgesi öne doğru çıkıktır, kadında ise daha düzdür.

Göz çukurlarına yerleĢmiĢ olan gözler (Oculus, ophtalmus), periferik görme organıdır. Göz çukurlarını içinde kas ve ligamentlerle desteklenmiĢ olan göz küresi, yaklaĢık 2,5 cm çapında ve 10 gr ağırlığında bir biyokameradır. Destek tabaka, damar ve sinir tabakasından oluĢmuĢtur. Destek tabakasının arka kısmı beyaz, ön kısmı Ģeffaftır. Damar tabakası ise kan damarlarından ve pigmentten zengindir. Burada gözün merceği (Lens) bulunmaktadır. Merceğin önünde gözün rengini veren iris bölümü vardır. Ġrisin ortasındaki açıklığa göz bebeği (pupilla) denmektedir. Ġnsan gözü, tüm vücuttaki reseptörlerin %70‟ini içeren özel bir görme tabakasına sahiptir (Retina). Bu tabakadaki sinirler, görme reseptörlerinin aldığı görüntüleri beyne iletmektedir.

Resim 56: Gözün DıĢ Görünümü

KaĢlar, göz kapakları ve kirpikler, gözün yardımcı oluĢumlarıdır. Alnın alt kısmına yerleĢmiĢ olan kaĢlar, göze giren ıĢık miktarını azaltmaya ve alın bölgesinden akan terin göz içine girmesine engel olmaktadır. KaĢlar kıldan oluĢmuĢtur. Ġnce veya kalın, düzgün veya karıĢık olabilmektedir. Göz kapakları, üst ve alt olmak üzere kas ve bağ dokusundan oluĢmuĢ deri kıvrımlarıdır. Serbest kenarlarına kirpikler tutunmuĢtur. Açık olduklarında göz küresinin etrafında önde badem Ģeklinde bir açıklık ortaya çıkmaktadır. Kapalı olduklarında ise yatay bir yarık meydana gelmektedir. Göz kapaklarını iç yüzüne konjonktiva denmektedir.

Burun (Nasus), koku algılama ve üst solunum yolu organıdır. Üç duvarlı bir piramidi andıran Ģekli ile yüzün en çıkık yeridir. Kemik ve kıkırdaktan oluĢmuĢ iskelet burun kasları ve deri ile örtülmüĢtür. Burun sırtı, burun kökünden burun tepesine uzanmıĢtır. Burun tepesi serbesttir. Burun boĢluğunu dıĢ ortama iki burun deliği açmıĢtır. Her delik dıĢarıdan kıkırdak, iç taraftan burun bölmesi ile sınırlanmıĢtır. Burun boĢluğu arkadan boğaza açılmıĢtır.

Ġçerden diĢler ve diĢetleri ile sınırlı olan ağız boĢluğu, dıĢarıda yanaklar ve dudaklar yüzün dıĢ estetiğini oluĢturmaktadır.

Yüzü oluĢturan diğer organ kulaktır (Auris, otos). ĠĢitme ve denge organı olan kulak, ses ve yer çekimi değiĢimlerini algılamada özelleĢmiĢtir ve analitik kapasiteye sahiptir. Ġç, orta ve dıĢ olmak üzere üç bölümü vardır. Ġç ve orta kısımları Ģakak kemiğinin içindedir. Artistik anatomiyi ilgilendiren kısım dıĢ kulaktır. DıĢ kulak kapsamında kulak kepçesi, dıĢ kulak yolu ve kulak zarı incelenmektedir.

Resim 57: DıĢ Kulak Görünümü

Hareketsiz olan kulak kepçesi, deforme huni Ģeklinde tipik bir yapıdır. Tek parça bir elastik kıkırdak ile deri, kaslar ve ligamentlerden yapılmıĢtır. Kulak Ģekli ile girinti ve çıkıntılarının belirginliği kiĢiden kiĢiye göre değiĢmektedir. Kulak kepçesini alt bölümündeki kıkırdaktan yoksun bölümüne kulak memesi denmektedir. DıĢkulak yolu, kulak kepçesinin topladığı ses dalgalarını kulak zarına iletmektedir.52

Yüzde, saçlı deride ve boyunda bulunan kaslar, fonksiyonlarına göre iki gruba ayrılmıĢtır: çiğneme ve mimik kasları.

Resim 58: BaĢ Bölgesinde Bulunan Kaslar

Çiğneme kasları alt çenenin hareketlerini gerçekleĢtirmektedir. Bu hareketler gıdaların ağza alınması, çiğnenmesi, yutulması ve konuĢma fonksiyonları ile ilgilidir. Mimik kaslar, yüzün derisinde değiĢiklikler meydana getirerek duygu ve düĢünceleri yansıtmaktadır. ĠletiĢimde önemli rolleri vardır. Çiğneme ve mimik kasların arasında kesin bir sınır yoktur. Çiğneme kasları duyguların ifadesine

52

katılabilir, mimik kasları da, örneğin ağzın etrafındaki m. orbicularis oris‟in olduğu gibi, ağzı açarak gıdanın alınmasını sağlayabilmektedir. Mimik kaslar fizyonomi, ifade, mimik ve portre ile yakından iliĢkilidir.

Resim 59: Mimik Kasları

Her insanın yüzünde belli bir ifade vardır. Fizyolojik ve psikolojik olarak rahat olduğu durumdaki ifadeye fizyonomi denmektedir. Fizyonomiyi her Ģeyden önce kemik yapı belirlese de, insanın tüm geliĢimine paralel olarak fizyonomisi de geliĢmektedir. YaĢla birlikte alıĢtığı, tekrarladığı ifade ve mimikler insanın yüzünde sabitlenmektedir. Mimiklerle belli bir zaman diliminde bilinçli olarak duygu ve düĢünceler ifade edilmektedir. Mimikler yüzün hareketleridir, bedenin hareketlerine de pantomim denmektedir. Bedenin pozisyonu yüz ifadesini ve mimikleri tamamlayıp güçlendirmektedir. Normal hayatta giyinik olan bedenin sadece duruĢu ve hareketi ifadeyi etkilemektedir. Çıplak bedende dıĢ formlar da ifadeye katılmaktadır. Gülen, neĢeli, iyimser insanın karın bölgesi de ifadede aktif rol oynamaktadır. Karamsar ruh halinde ise tüm figür salık ve çökmüĢtür, baĢ öne eğilmiĢ ve elle desteklenmiĢtir. Fizyonomi neĢeli, üzgün, sağlıklı, hastalıklı, iradeli, etkileyici, ilgisiz, pozitif, negatif vs. olabilmektedir. Ġnsanın karakteri, yaĢı, fiziksel ve sosyal hayatı, mesleği, yaĢadığı iklim, konuĢtuğu dil de fizyonomisini etkilemektedir.

Portre sanatına baktığımızda, anlık ruh halini yansıtan direkt yüz ifadesi de, fizyonomi de, yüzün Ģekli de sanatçı için etkileyici bir değerdir. Rönesans‟ta anatominin altın çağının yaĢanması portre sanatı da zirve yapmıĢtır. Dünyanın en ünlü tablolarından biri olan “Mona Lisa”nın (Bkz. Resim 60) gizemli yüz ifadesinin sırrı yüzyıllardır bilim adamları ve sanatçılar tarafından çözülmeye çalıĢılıyor.

Benzer Belgeler