• Sonuç bulunamadı

3. HĠKÂYELERDE SOSYAL MESELELER

3.1. Aile Hayatı

3.1.3. BoĢanma

Fahri Celâl evli kadın – erkek iliĢkilerini iĢlediği birkaç hikâyesinde de ailenin dağılması veya boĢanma konusunu iĢlemiĢtir. BoĢanma konusu kadının aldatma veya geçimsizlik olaylarına bağlıdır. Kimi zaman ise erkeğin evi terk etmesi söz konusu olur. Erkal‟a (2000, s.97) göre Türk toplumunda boĢanmalar genellikle aĢırı geçimsizlik, erkeğin yurt dıĢında uzun süre çalıĢması, zina/aldatma, terk, çocuksuzluk, maddi değer yargılarının ön plana çıkması, eĢlerden birinin veya ikisinin alkol veya kumar bağımlılığı, eĢler arasındaki yaĢ farkının büyük olması, eğitim seviyeleri ve sosyal çevre farklılıkları ve çocukların yetiĢtirilmesiyle ilgili fikir ayrılıkları yüzünden yaĢanmaktadır.

Fahri Celâl‟in hikâyelerinde de benzer durumlar söz konusudur. Kadının kocasını aldatması nedeniyle yaĢanan bir boĢanma hadisesi “Talâk-ı Selâse” adlı hikâyede iĢlenmektedir. Erkek karısını evin penceresinden komĢunun tıbbiyeli oğluyla kırıĢtırırken yakalar. Mahkemede bir arkadaĢına ne yaptığını Ģöyle anlatır:

Namuskârane, hemen o akĢam defledim; babasının evine yolladım. Ayaklarıma kapandı, ben ettim sen etme dedi, yalvardı yakardı, dinlemedim. Hemen boĢ kağıdını gönderdim. ArkadaĢ! Yakamı bırakmadılar. Akraba-i taallûkat iĢe karıĢtı. Yahu, bu bana oyun oynadı, namusumu bir para etti, çapkının, itin birisi ile iĢaretleĢirken yakaladım, diyemezsin ki. Bir gün anası, ah o ne madrabaz karıdır, elinden tutar getirir. BaĢını açmayın namahremdir, dedim, çarĢafını çekiyordu. Oğlan “Anneciğim, anneciğim!” diye iki gözü iki çeĢme ağlar durur. Ya Rabbi sen bilirsin. Tövbeler tövbesi olsun dedi, günahı vebali boynuna olsun, dedik tecdid-i nikâh ettik. Yok, inkâr etmem, eskisi gibi bakmadım. Ama neden? Bu gırtlaktan geçmedi; beni konu komĢuya kepaze etti. Ee elimde değil, mezhebim dardır vesselam… Muhabbet-i evlat, oğlumun anasıdır,

çocuk Ģimdiden öksüzlük duymasın dedik. Ala külli halin, geçinmeye baĢladık. (Kedinin Kerameti, 2017, s.21).

Altı ay sonra kadın yine adamı baĢka biriyle aldatınca, hem de aĢığını erkek kardeĢi olarak tanıtıp eve alınca rezalet çıkar ve adam bu sefer karısından boĢanır ama davayı kaybeder ve nafaka ödemeye mahkûm olur. Bu hikâyede tema bir yuvanın kadının aldatması yüzünden yıkılması kocanın hem aldatılmaktan hem de haklı olduğu halde yuvasının dağılmıĢ olmasından ve üstüne nafaka ödemesinden duyduğu acıdır.

BoĢanma olaylarından biri de Rüzgâr kitabında yer alan “Dönüş” adlı hikâyede anlatılmaktadır. Kocası tarafından terkedilmiĢ ve boĢanmaya karar vermiĢ kızını almaya gelen bir baba ile kızı Kadıköy vapur iskelesinde buluĢur. Kadın, kocasının evi terk ettiğini kendisine de bir mektup bıraktığını anlatır. Mektupta yazılanlar ve babasının tepkisi ise Ģöyle anlatılır:

- Cinas, beraber bu hayatı sürmemize imkân yok. Gürültü, patırtı olmasın diye ben Ģimdiden çıkıp gidiyorum. Sen anneme veda bile etme. Bilirsin senden hoĢlanmaz. Babana istersen telgraf çek. BoĢanma muamelesi için istediğiniz mahkemeye baĢvurabilirsiniz. Köpekli tekaüt sert elleriyle kızının yanağını okĢadı:

- Sen üzülme çocuğum, babanın ekmeği daha kurumadı. Haydi düĢ önüme!..

Kızının gözü arkadaydı. Belliydi ki koca tekrar karĢılarına çıksaydı, dönelim deseydi, köpekli ihtiyar yine gerisin geriye dönerlerdi. Eh kadın kalbi, horlanmadan pek hazzeder. (Kedinin Kerameti, 2017, s.310).

Tuhaf ve sıra dıĢı bir boĢanma hikâyesi ise Avur Zavur Kahvesi kitabında yer alan “Bir Hüllenin Hikâyesi” adlı eserde yer almaktadır. Hikâyede PaĢafendi ile Nuridil Hanımefendi arasında sık sık yaĢanan tartıĢma, küsme ve sonucunda gelen boĢanma ve hemen ardından yeniden nikâh tazeleme Ģu satırlarla anlatılmaktadır:

Onların ömrü çekiĢmekle geçti. Birbirlerini deli gibi seve seve… Evet, onlarınkisi bir nevi sevmekti ki karĢılıklı izzetinefis düĢkünlükleriyle, Ģahsi olmayacak alıĢkanlıklarla dopdoluydu. Kavgaları asla yüksek sesle olmadı. Acaba kim “Ben bir münakaĢalarını duydum” diyebilir? O imansız fitçi halayıkların hangi birisi “Hanımefendi PaĢafendiye Ģu sözü söyledi de, ondan sonra darılıĢtılar” der?.. Dargınlıkları da Ģu bizimkilere pek benzemezdi. Ele güne karĢı gayet müeddeb idiler. Ey böyle idiler de nasıl oldu da üç defa ayrıldılar? Doğrusunu isterseniz paĢanın kendisi, üçünde de:

- BoĢolunuz Hanım… demiĢtir. Herkesin içinde Nuridil Hanımefendi‟nin rengi biraz soluk, o saf saf durur kirpiklerin üstü biraz kırmızı, herhalde sabahlara kadar yastıklara Ģahane baĢını saklaya saklaya ağlamanın alameti görünürdü. ġaĢılacak Ģey, ne paĢanın ne de hanımın bir tek kiĢiye dert yanmamaları idi. Bu demekti ki aralarına mahrem girmemiĢti. Fakat yirmi dört saat geçmeden imam gelir, nikâh yenilenirdi. Olandan, bitenden ne dadı, ne kâhya Hacı Dânâ Efendi bile bir Ģey söyleyemezlerdi de:

- Canım bunların cilvesi de bu iĢte… PaĢafendimiz naziktir, hanımefendiye gelince çabuk alınır. A iki gözümün nuru ne alıp da veremiyorsunuz? ġunun Ģurasında bunca gözyaĢlarına yazık değil mi? Ya paĢanın çektiği… Sabahlara kadar kütüphanede, sigara üstüne sigara… Uyku yok, huzur yok, rahat yok… (Kedinin Kerameti, 2017, s.287).

Hikâyelerden de anlaĢılmaktadır ki, boĢanma olayına o zamanki toplumsal bakıĢ da günümüzde olandan pek de farklı değildir. Toplum, aile, akrabalar ve çevre çiftlerin barıĢmaları yönünde ağır baskı uygulamakta, çiftler de çocukların selameti için aralarında sevgi bağı kalmasa da birbirlerine katlanmaya devam etme kararı almaktadır. Bu açıdan boĢanma olayına toplumsal tepkinin bir asır öncesiyle çok farklı bir yerde olmadığını söylemek mümkündür. BoĢanma süreci ortaya çıkan problemler, kadının geçim sorunu, erkeğin nafaka ödemesi ve çocuğun ebeveynlerden ayrılması gibi sorunlar günümüzde de önemli toplumsal sorunlardan birisidir.