• Sonuç bulunamadı

Birliğin Geleceği Hakkında Çıkarımlar

1.4. AVRUPA BİRLİĞİ’NİN GELECEĞİ

1.4.2. Birliğin Geleceği Hakkında Çıkarımlar

Avrupa Birliği kuruluşundan bu yana büyük bir gelişim kaydetmiş ve kısa zamanda Dünya’daki en büyük uluslararası örgüt olmayı başarmıştır. Bu başarasını kuruluşundan bugüne kadar geçen zaman diliminde genişleme, derinleşme ve gelişme aşamaları büyük bir katkı sağlamıştır. Fakat son zamanlarda Birliğin yaşadığı siyasi ve ekonomik sallantılar, AB’nin geleceğini tehlike altına sokmuştur. Peki, AB bu girdiği sallantılı dönemden güçlenerek mi, yoksa güç kaybederek, hatta dağılarak mı? Çıkacak soru işaretleri gündeme gelecektir.

Avrupa Birliği’nin bütün bu sorunların çözümünü bulabilmek adına AB üyesi Devletlerin Başkanları ve Hükümet Başkanları 2017 Mart ayında Brüksel’de iki günlük bir zirve için bir araya geldiler. Zirvenin ikinci gününe AB’den ayrılma kararı alan Birleşik Krallık bulunmazken, bu zirvede AB’nin geleceği hakkında nasıl bir yol haritası izlenmesi gerektiği konuşuldu ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'in hazırladığı AB için uygun beş yol haritası üzerinde değerlendirmede bulundular. Zirve bitiminde bu yol haritalarından hangisi destekledikleri hakkında açıklama yapan liderlerde ise, bu konuda dahi görüş ayrılıkları yaşandığı ve bir Birlik olarak net bir karara varılamadığı açıkça görülmüştür. Nitekim Almanya, Fransa ve Belçika “çok vitesli AB’ye” destek verirken İtalya ise çok vitesli AB ile AB Federasyonu kurulmasını öngören yol haritaların bir birleşimi şeklinde görüş belirtti. Diğer tarafta ise Polonya’nın başını çektiği Doğu Avrupa liderleri, çok vitesli AB tasarısının Doğu ve Batı Avrupa arasına demir bir perde çekmek olduğu görüşünü belirttiler (Avrupalı Liderlerden “AB’nin Geleceği “ Buluşması, NTV Haber, 13,08,2017). AB Komisyonu Başkanı bu tasarıda böyle bir şey bulunmadığını net bir

şekilde belirtse de Doğu Avrupa ülkelerinin bu tasarıya destek vermeyecekleri açıkça görülebilmektedir.

Nitekim Avrupa Birliği’nin geleceğinin nasıl belirleneceğine AB üyesi ülkeler belirlese de, AB’nin bu kararını dışa dönük bir şekilde uygulayacak olmasından dolayı AB’nin özellikle dış politikaları AB’nin geleceğinin “iyiye mi, kötüye mi” gideceğinin esas belirleyicisi olacağına inanıyorum. Özellikle Suriye’deki kargaşa sonucu gittikçe büyüyen “göçmen sorunu” için AB’nin beklentileri karşılayamaması, AB’nin dünya politikası üstündeki “insan hakları savunucusu” olma özelliğini kaybettirmiş ve AB’ye olan güveni büyük ölçüde sarsmıştır. Üstelik bu olaylar henüz gündemdeyken ülkemiz açısından 15 Temmuz 2016 günü FETÖ terör örgütünün hain darbe kalkışmasına karşı AB’nin, demokrasinin yanında yer alarak bu kalkışmayı kınaması ve suçluların yakalanmasında işbirliği yapması beklenirken AB’nin uzun bir süre sessiz kalması Türkiye açısından AB prestijine büyük zarar vermiştir. Daha sonra Türkiye’nin Anayasa değişikliği için gittiği referandumda, Türkiye Cumhuriyeti Bakanlarının Avrupa’daki yapacağı toplantıları çeşitli gerekçelerle engellemeleri, Türkiye için AB’nin demokrasi anlayışını sorgulama durumuna getirmiştir. AB’ye girme aşamasın da yıllardır Aday Ülke statüsünde bulunan ve çok bir ilerleme kaydedemeyen Türkiye, son olarak Türkiye’de gerçekleşen Anayasa Değişikliğinin “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesine ve “Kopenhag Kriterlerine” uygun olmaması nedeniyle Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinin askıya alınmasının Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilmesi (AP’den Türkiye Kararı… Ankara’dan sert yanıt, Hürriyet, 13.08.2017). Türkiye’nin AB’ye olan inancını bitirme aşamasına getirmiştir demek doğru olacaktır.

Türkiye özelinde diğer Dünya Devletleri açısından AB bu şekilde bir görünüme bürünmüşken birde Birleşik Krallığının Brexit kararı, AB’yi çok zor duruma sürüklemiştir. AB için asıl korkunç senaryo ise başka bir AB üyesi ülkenin AB’den ayrılma yönünde bir karar açıklaması olacaktır. AB’nin geleceği şuan için çok aydınlık gözükmese de, yine de AB’nin bu süreçte atacağı adımlar böyle köklü ve büyük bir birliğin geleceğine yön ve şekil verecektir.

İKİNCİ BÖLÜM

Resmi olarak kuruluşu 16 Haziran 2001 yılında Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan tarafından kurulun Şanghay İşbirliği Örgütü(ŞİÖ) kökenini ve ismini daha önce(özellikle Çin olmak üzere) Çin’in ve Rusya’nın girişimleriyle Kazakistan Kırgızistan ve Tacikistan’ın sınır sorunlarını çözmek amacıyla Çin’in Şanghay şehrinde toplanan ve Şanghay Beşlisi diye anılan yapıdan almaktadır. Örgüt olarak AB kadar geçmişe dayanmayan ŞİÖ’nün ilk etapta bakıldığında kuruluş amaçları gereği AB ile ortak özelliklerinin olduğunu söylemek doğrudur. Nitekim AB, İkinci Dünya Savaşı sonrası çıkabilecek yeni bir savaşı engellemek açısından ulus devletlerarasında çıkabilecek özellikle ekonomik sorunları çözümü açısından kurulmuş bir örgüt, ŞİÖ ise Sovyetler Birliği sonrası Orta Asya bölgesinde çıkabilecek özellikle sınır sorunlarının çözümü açısından bir örgüt olması nedeniyle benzer kurucu özelliklere sahiplerdir.

Bizde hem Şanghay İşbirliği Örgütü’nün hem yapısını ve işlevini hem de Avrupa Birliği ile benzeyen veya benzemeyen yönlerini daha rahat analiz edebilmemiz açısından önce ŞİÖ öncesi bölge tarihini sonrasında ise ŞİÖ’nün yapısını alt başlıklar halinde ayrıntılı bir şekilde incelemeye çalıştık.

2.1. ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ ÖNCESİ AVRASYA BÖLGESİ TARİHİ İkinci Dünya Savaşından sonra dünyada ki uluslararası sistem değişerek çok kutuplu uluslararası sistemden iki kutuplu uluslararası sisteme geçilmiştir. Bu iki kutup birbiri arasında keskin çizgilerle ayrılmakla birlikte iki kutbunda amacı dünya üzerinde daha etkin bir siyaset izleyebilmek ve dünyaya yayılabilmek olmuştur. Bu iki kutbun birini Amerika Birleşik Devletleri oluştururken diğerini ise Sovyetler Birliği oluşturmaktaydı. Batı Bloğu ve Doğu Bloğu şeklinde ikiye bölünen Dünya’da Batı Bloğunu NATO ve NATO’ya üye olmayan fakat ABD müttefiki devletler, Doğu Bloğunu ise Varşova Paktı ve bu pakta üye olmayan diğer komünist devletler oluşturmaktaydı. Bu dönemde şuan Şangay İşbirliği Örgütünün sınırları diye adlandırabileceğimiz bölgeyi Doğu Bloğunu oluşturmaktaydı (Çin hem doğu Bloğunun içerisinde yer alırken hem de SSCB ile aralarındaki uyuşmazlıklar nedeniyle Bağlantısızlar içinde yer almaktadır).

Bizde Şanghay İşbirliği Örgütü öncesi Avrasya tarihini incelerken Soğuk Savaş dönemi ve sonrası baz alınarak bölgeyi en çok etkileyen olan olay olarak SSCB dönemi Avrasya tarihi ve SSCB dönemi sonrası Avrasya tarihi olarak bölmeyi daha iyi anlaşılması açısından doğru bulduk.