• Sonuç bulunamadı

Tablo 4.8’i incelediğimiz zaman katılımcıların cinsiyetlerine göre sezgisel yeme davranışlarına bakılmış ve kadın öğrencilerin sezgisel yeme davranışı puanının erkek öğrencilerden daha yüksek olduğu saptanmıştır (Tablo 4.8) (p<0.05).

Sezgisel yeme bireyin, vücudunun doğal olarak verdiği fiziksel açlık ve tokluk sinyallerini dinleyerek ve bu sinyallere uyum sağlayarak yemek yeme biçimi olarak tanımlanmaktadır (Özkan, ve Bilici, 2018). Sezgisel yeme kavramı beş temel yaklaşıma dayanmaktadır. Bunlar; şartsız yemeye izin verme, duygusal değil fiziksel sebeplerle yeme, açlık ve doygunluk ipuçlarına güvenme ve beden-yiyecek uyumu olduğu belirtilmiştir (Özkan, ve Bilici, 2018).

Denny K. ve arkadaşlarının (2013) genç yetişkinler üzerinde yaptığı çalışmada kadın ve erkeklerin sezgisel yeme davranışını incelemişler ve erkeklerin sezgisel yeme davranışı kadınlara göre daha yüksek bulunmuştur. Çalışmada erkek katılımcıların beden-yiyecek seçim uyumu, kadın katılımcılara göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Erkek katılımcılar, vücudun doğal olarak verdiği açlık-tokluk sinyallerini dinleyerek ve bu sinyallere uyum sağlayarak yemek yediklerini ve bu konu da bedenlerine kadınlardan daha çok güvendikleri sonucu ortaya çıkmıştır (Deeny, K. ve arkadaşları, 2013). Sezgisel beslenme, ne zaman ve ne kadar yiyeceğini gösteren açlık ve tokluk ipuçlarıyla güçlü bir güven ve bağlantıyı yansıtır. Kısıtlanmış yemeğin aksine, sezgisel beslenme zor duygular ya da sıkıntılara

yanıt olarak değil, içsel işaretlere yanıt olarak ortaya çıkar (Andrew, R. ve arkadaşları, 2015).

Kanada’da 18-65 yaş arası kadın ve erkeklerde yapılan çalışmada da erkeklerin sezgisel yeme davranışının kadınlara göre daha yüksek olduğu saptanmıştır (Carbonneau, E., ve arkadaşları, 2016). Fransa’da yapılan çalışmada ise erkeklerin sezgisel yeme davranışının kadınlardan daha yüksek olduğu ve kadınların duygusal değil fiziksel sebeplerle yeme puanının erkeklere göre düşük olduğu saptanmıştır. Fiziksel sebeplerle yeme bireylerin duygusal sıkıntıyı hafifletmek için besin alımından ziyade, açlığı tatmin etmek için besin alımının olması şeklinde tanımlanmaktadır (Camilleri, G. ve arkadaşları, 2015). Tylka ve Human’ın (2015) yaptığı çalışmada erkeklerin sezgisel yeme davranışının kadınlardan daha yüksek olduğu belirtilmiştir (Tylka, T., ve Human, K., 2015).

Bu çalışmada sezgisel yeme ölçeği ile yaş grupları arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.05). 18-24 yaş grubu bireylerin duygusal değil fiziksel sebeplerle yeme puanı ve sezgisel yeme ölçeği geneli puanının 25-31 yaş grubu bireylere göre daha düşük olduğu saptanmıştır (Tablo 4.9). Bunun nedeni, bireylerin yaşı ilerledikçe vücut ağırlıklarının artması ve bunun sonucunda daha yavaş ağırlık kaybı sağlayabileceklerini düşündüklerinden kaynaklanabilir.

Bu çalışmada sezgisel yeme ölçeği ile bölümler arasında anlamlı bir fark olduğu belirtilmiştir (p<0.05). Beslenme ve diyetetik bölümünde okuyan öğrencilerin duygusal değil fiziksel sebeplerle yeme, açlık ve doygunluk ipuçlarına güvenme, beden-yiyecek seçim uyumu ve sezgisel yeme ölçeğinin ortalama puanları, sağlık bilimleri (diğer) ve sağlık bilimleri dışındaki bölümlerde okuyan öğrencilerden yüksek olduğu belirtilmiştir (Tablo 4.10). Bu farkın Beslenme ve Diyetetik Bölümünde okuyan öğrencilerin, eğitim aldığı bölümden dolayı bu konuda daha

bilgili olmaları, sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme konusunda edindikleri bilgiden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Sezgisel yeme davranışı, vücudun açlığına odaklanan, hangi besinin ne miktarlarda tüketileceğine dair ipucu veren bir yaklaşım olarak görülmesi nedeniyle BKİ ve vücut ağırlığı ile ters ilişkili olduğu belirtilmiştir (Özkan, ve Bilici, 2018). Sezgisel yeme ile BKİ arasındaki ilişkinin araştırıldığı, Amerikan, Alman ve Fransız yetişkin bireylerde yapılan üç farklı çalışmada, normal BKİ’ye sahip bireylerin hafif şişman ve obez bireylerden daha yüksek sezgisel yeme puanının olduğu saptanmıştır (Sounders, ve arkadaşları 2018, Ruzanska ve arkadaşları 2017, Bourdier ve arkadaşları, 2017).

Denny K. ve arkadaşlarının (2013) yaş ortalaması 25.3 ± 1.7 olan 1050 erkek ve 1257 kadın bireylerin katıldığı çalışmada, katılımcıların BKİ değerleri ile sezgisel yeme puanlarını kıyaslamışlardır. Normal kilolu ve düşük kilolu bireylerde, hafif şişman ve obez bireylere göre sezgisel yeme puanının daha yüksek olduğu belirtilmiştir. Ayrıca sezgisel yeme davranışı gösteren bireylerin vücut ağırlığı kontrolünü sağlamaya yönelik davranışlara maruz kalma olasılığının % 40 daha az olduğu saptanmıştır (Denny, K. ve arkadaşları, 2013). Gagnon G. ve arkadaşları, 4 aylık bir müdahale ve 12 aylık takip sonucunda diyet dışı bir yaklaşım olarak sezgisel yeme müdahalesi (açlık-tokluk sinyallerine cevap olarak yemek yeme, duygusal nedenler yerine fiziksel nedenlerle yeme) ile katılımcılar arasında önemli bir düzeyde vücut ağırlığında azalma tespit etmişlerdir (78.84±1.34 kg, 77.45±1.34 kg, p<0.01) (Gagnon, G. ve arkadaşları, 2010). Buna karşın sezgisel yeme yaklaşımının aşırı kilolu 20-48 yaş arası kadınlarda etkili bir ağırlık kaybı metodu olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan bir çalışmada gruplara enerji kısıtlı diyet programı ya da sezgisel beslenme eğitimi (sezgisel beslenme ilkelerine bağlı)

verildikten sonra obez yetişkinlerde BKİ ve bel çevresi değerlendirilmiştir. Altı haftalık müdahale süresince sezgisel yeme çalışma grubunda bel çevresi ve BKİ’de anlamlı bir azalma bildirilmemiştir. Aksine enerji kısıtlı diyetin daha etkin olduğu bildirilmiştir (Anglin, ve arkadaşları, 2010).

Yapılan bu çalışmada ise tablo 4.11’i incelediğimiz zaman kadın öğrencilerin vücut ağırlığı, BKİ, bel çevresi ve kalça çevresi değerleri arttıkça, sezgisel yeme puanlarının azaldığı saptanmıştır (p<0.05). Erkekler öğrencilerde ise yine benzer şekilde vücut ağırlığı, BKİ, bel çevresi ve kalça çevresi değerleri arttıkça, sezgisel yeme puanlarının azaldığı saptanmıştır (p<0.05) (Tablo 4.12).

Çalışmanın sonuçlarının yapılan literatür çalışmalarıyla benzerlik gösterdiği belirtilmiştir. Sezgisel yeme ile BKİ ve vücut ağırlığı arasında ters ilişkinin olduğu hem bu çalışmada, hem de diğer literatür çalışmalarının sonuçlarında belirtilmiştir. Ancak yapılan çalışmalar genelde katılımcıların BKİ ve vücut ağırlığı değerlerini incelediği için bireylerin bel çevresi ve kalça çevresi ölçümlerine çalışmalarda yer verilmemiştir. Bu yüzden karşılaştırma yapılabilmesi için katılımcıların bel çevresi ve kalça çevresi ölçümleri değerlendirilmelidir.

5.9 Öğrencilerin Ölçek Puanları Arasındaki Korelasyonların