• Sonuç bulunamadı

B. Eser Sahipliği Türleri

2. Birden çok Kişinin Eser Sahipliği

a. Ortak Eserler

FSEK m.9’a göre birden fazla kimsenin birlikte vücuda getirdikleri eserin kısımlara ayrılması mümkünse, bunlardan her biri vücuda getirdiği kısmın sahibi sayılır. Örneğin, bir ticaret hukuku kitabının birinci bölümünü bir kişi ikinci bölümünü bir başka kişi kaleme almış, müzikalin her bir kısmı ayrı müzisyenlerce bestelenmiş ise durum böyledir238. Burada tek başına değerlendirilmeleri ve telif haklarına konu olmaları mümkün olan birden çok eser, sahiplerinin rızası ile

235 Erel, Ş. (1988 Basım), s.70-71. 236 Ateş, M., s.63.

237 Ateş, M. ( doktara tezi), s.63 238 Suluk, C., s.285.

69

birleştirilmiştir239. Madde metninde yer alan “birlikte vücuda getirdikleri” ifadesi eleştirilmiştir. Şöyle ki bu tür eserler birlikte meydana getirilmez aksine ayrı ayrı meydana getirilip aynı kapak altında birleşirler. Bu nedenle bu tür eserlere ortak eser adı verilir. Bu eserler her ne kadar müşterek yönetilir ve değerlendirilirse de istenirse birbirlerinden ayrılabilirler. Ortaklık ilişkisi sona erdikten sonra her eser bağımsız olarak değerlendirilebilir. Tek taraflı sözleşmenin feshi halinde BK hükümleri uygulanabileceği gibi müşterek ilişki bakımından MK hükümleri de uygun düştükçe uygulanabilir. Bu nedenle bu eserlere müşterek eserler de denilebilir240.

Müşterek eserlerde önemli olan, bütünü oluşturan kısımların tek başına telif haklarına konu olabilmeleri ve ayrı ayrı ekonomik bakımdan bir değer ifade edebilmeleridir. Bu imkanın fiilen kullanılıp kullanılmaması, bağımsız kısımların eseri katkısı, yoğunluğu veya oranı, bazı kısımların ayrılmasından sonra eserin bütününün değer kaybedip kaybetmemesi önem taşımaz241.

Ortak eser vasfı korundukça, eseri meydana getiren her bir kişi eser sahibi sayılır ve her bir eser sahibi eser üzerinde manevi haklara sahiptir. Kendi eseri ile ilgili olan kısım için yapılan değişiklikleri diğerlerinin izni olmadan önleyebilecektir. Ortak kısımlara ilişkin koruma tebdillerini de tek başına alabilir. Ancak mali hakları kullanırken ortak kısımlara ilişkin olarak bağımsız hareket etmeden önce MK’un paylı mülkiyet hükümleri uyarınca diğerlerinden izin alınmalıdır. Ortak eser sahiplerinden her biri eseri, diğer eser sahiplerinin haklarına müdahale etmediği sürece temsil, kullanma ve yaralanma hakkına da sahiptir242.

239 Erel ,Ş. (1988 Basım), s.64. 240 Suluk, C., s.285.

241 Ayiter, N., s.99. 242 Suluk, C., s.285.

70

FSEK m.9/II’de “Aksi kararlaştırılmış olmadıkça eseri birlikte vücuda getirenlerden her biri eserin değiştirtmesi veya yayımlanması için diğerlerinin iştirakini isteyebilir. Diğer taraf muhik bir sebep olmaksızın iştirak etmezse, mahkemece müsaade verilebilir. Aynı hüküm mali hakların kullanılmasında da uygulanır.” demek suretiyle ortak eserde nasıl değişiklik yapılacağını belirtmiştir. Ancak bu hüküm açık değildir. Suluk’a göre değişiklik ve yayın için oybirliği aranmalıdır243.

İştirak halinde eser sahipliğinde yaratıcılar, eser sahibi niteliğini eserin tamamlanmasından sonra kazanırlar, Ancak müşterek eser sahipliğinde yaratılan eserler zaten bağımsız niteliktedir ve eser sahipliği kazanılmıştır244.

Müşterek eserleri FSEK m. 6/VII’de yer alan “seçme ve toplama eserler tertibi”nden de ayırmak gerekir. Her iki eser türünde de muhtelif eserler bir araya getirilmiştir ve eser sahiplerinin eser üzerinde ayrı hakları mevcuttur. Ancak müşterek eserde, meydana getirilen eser üzerinde bir paya sahip olma amacı varken, seçme ve toplama eserde işleyen eser üzerinde bir paya sahip olma gayesi gütmez245.

b.Eser Sahipleri Arasındaki Birlik

FSEK’da eser sahipleri arasındaki birlik, “birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eser sahibi onu vücuda getirenlerin birliğidir.” demek suretiyle tanımlamıştır. Örneğin iki müzisyenin bir müzikali beraber bestelemesi gibi. Tanımdan yer alan “ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa” ifadesi ile bir araya gelen eserlerin teşhis edilse dahi ayrı ayrı telif haklarına konu olmayacağı ve iktisaden değerlendirilemeyeceği anlamını

243 Suluk, C., s.286.

244 Erel, Ş. (1988 Basım), s.64. 245 Erel,Ş.(1988 Basım), s.65.

71

taşımaktadır. Yani söz konusu parçalar, asıl eserin bütünü bozulmadan ayrılamayacakları gibi, ayrılsalar dahi kendi başlarına eser sayılmazlar246.

Bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler ve teferruatlara ait yardımlar, eser sahipleri arasında birlik oluşturmaz. Yargıtay 11. HD. 22.10.1992 tarih, 1992/5141 E. ve 1992/11254 K. Sayılı kararına göre, eser sahipleri arasındaki birlikten söz edebilmek için eserde birden fazla kimsenin ortak çabası olması gerekir. Katkının az veya çok olması önem taşımaz247.

Eser sahipleri arasında elbirliği ile (iştirak halinde) mülkiyet söz konusudur. Birliğe, fesih ve tasfiye haricindeki hallerde adi şirket hükümleri uygulanır248. Aksine bir hüküm karalaştırılmadığı sürece eser sahiplerinin birliğe katılmaları, kar ve zarardaki payları BK m. 521 ve 523’e göre kıyasen birbirlerine eşittir. Telif haklarının nasıl bölüşüleceği ve eser üzerindeki hakların kullanılması ve gerekli karaların nisabı konusunda da yine aksi kararlaştırılmadıkça BK m. 523 ve 524. maddeler uygulanır249. Birlik eserin meydana getirilmesi ile kendiliğinde oluşur. Eser sahiplerince birlikte oluşturulmuş bir eser yoksa sözleşmeyle birlik kurulamaz. Ancak oluşmuş bir birlikte şartlar sözleşme ile düzenlenebilir, BK m.520 yerine istenilen hükümlere yer verilebilir250.

FSEK m.10/II uyarınca eser sahipleri birliği, oy birliği ile alınacak kararlar ile yönetirler. Eser sahiplerinden biri, birlikte yapılacak bir işleme haklı bir neden olmaksızın izin vermezse bu müsaade mahkeme tarafından verilebilir. Birliğe tecavüz edildiği taktirde eser sahiplerinden her biri tek başına hareket edebilir. 246 Erel , Ş.(1998 Basım), s.72. 247 Tekinalp, Ü., s.143. 248 Suluk, C., s.286. 249 Erel, Ş. (1998 Basım), s.73. 250 Tekinalp, Ü., s.143.

72

FSEK’da 2001 yılında yapılan değişiklik ile “Birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eser, ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir yasada aksi öngörülmediği takdirde birlikte eser üzerindeki haklar eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılır. Sinema eseri ile ilgili haklar saklıdır.” fıkrası eklenmiştir. Bu hükmün gerekçesinde kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan gerçek kişilerin, eser sahibine tanınan hakları kullanmakta zorluk yaşadıkları ifade edilmektedir. Madde metninde her ne kadar açıkça kamun kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan söz edilmemişse de yasa metni daha da kapsayıcı olup özel hukuk tüzel kişilerinden söz etmektedir. Burada BK m.385 ile uyumlu olmakla birlikte FSEK m. 8 ve 18 ile birlikte değerlendirildiğinde eser sahipliğine ilişkin karışık bir düzenlemeye yer verilmiştir251.

c. İşçi ve İşveren (Hizmet) İlişkisinde ve İstisna Sözleşmelerinde Eser Sahipliği

Çalışanların işin gereği olarak meydana getirdikleri eserlerin sahipleri yine çalışanlardır. Ancak bunları kullanma yetkisi çalıştırana aittir. Tüzel kişilerin organları bakımından da bu kural uygulanır (FSEK m.18/II). Burada önemli olan çalışanların işlerinin gereği olan faaliyetleri yaparken eseri meydana getirmeleridir. Aksi halde söz konusu eseri kullanma hakkı çalıştırana ait olmaz252. Yine eser üzerindeki hakların bilfiil eseri ortaya çıkaran çalışanda kalması gerektiği açıkça gösteriliyorsa, bu durumda da çalıştıranın eserden yararlanması söz konusu olmaz. Kanun bu maddede özetle, çalışanların işlerini gereği gibi yaparken ortaya çıkardığı fikir ve sanat eserlerine ilişkin işveren lehine bir karine öngörmüştür 253.

251 Suluk, C., s.287. 252 Suluk, C., s.298. 253 Ateş, M., s.70.

73

Tekinalp’e göre meydana gelen eser üzerindeki manevi haklar çalışana, mali hakların kullanılması ise çalıştırana aittir. Yani Tekinap’e göre FSEK m.18/II’de söz edilen hak mali haktır. Çalıştıranlara ait olan bu mali haklar mutlak nitelikte olup herkese karşı ileri sürülebilir254.

Ismarlama eserlerde de durum benzerdir. Ismarlama eserlerde eseri ısmarlayan eser üzerinde söz konusu hakları kullanma yetkisine sahipken, kendisine bir eser ısmarlayan kişi eserin sahibidir255.

FSEK m.18/II’de hükmedildiği üzere, aynı hükümler tüzel kişiler bakımından da uygulama imkanı bulacaktır. Burada eseri yaratan gerçek kişinin tüzel kişi tarafından istihdam edilmesi halinde, eseri meydana getiren çalışanlar eserin sahibi iken eserin mali hakları kanunen tüzel kişi tarafından kazanılmaktadır256.

FSEK m.18/III uyarınca yapımcı ve yayıncı eser sahibi olmayıp, mali hakları eser sahibi ile aralarında yapacakları bir sözleşme ile kazanabilirler. Yapımcı ve yayıncıya mali haklar bir ruhsat ile tanınabileceği gibi devir de olunabilir257.

FSEK m.18/II de yer alan “aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça…” ibaresi madde metninde karışıklık yaratmaktadır. Bir görüşe göre, aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden anlaşılıyorsa çalışan tarafından meydana getirilen eserin sahibi yine çalıştırandır. Diğer bir görüşe göre ise, özel sözleşme veya işin mahiyeti gereği

254 Tekinalp, Ü., s.136-137. 255 Suluk, C., s.298. 256 Tekinalp, Ü., s.137. 257 Tekinalp, Ü., s.138.

74

çalıştıranların mali hakları kullanma yetkisi bertaraf edilebilir. Tekinalp’inde katıldığı görüşe göre 2. yorum FSEK’un yapısına daha uygundur258.

Benzer Belgeler