• Sonuç bulunamadı

Bir Vakayı, Bir Durumu İzah Eden Girişik-Birleşik Cümleler

AHMET HAMDİ TANPINAR’IN HUZUR ROMANINDA CÜMLELER

B- GİRİŞİK-BİRLEŞİK CÜMLELER

5- Bir Vakayı, Bir Durumu İzah Eden Girişik-Birleşik Cümleler

“Mümtaz, ağabey dediği amcasının oğlu İhsan'ın hastalandığından beri doğru dürüst sokağa çıkmamıştı.”9/1

“Bir müddet yatağının kenarına oturup düşündü.”9/3

“Her şeyden evvel bir hastabakıcı bulmak zorunda idi.”9/3

“Fakat Sabiha ile adamakıllı uğraşacak birisi lâzımdı.”10/1

“Evet, gidip bir hastabakıcı bulmalıydı.”10/2

“Hayır, ona doğduğu günden beri bağlıydı.”10/3

“Fakat bizim memlekette aranan kaybolur.”10/4

“Şark oturup beklemenin yeridir.”10/4

“Bu evcek inanılmayan bir hadise idi.”10/6

Kiracının eve telefon edip evde bulunanlardan birinin dükkâna gelmesini istemesi evcek inanılmayan bir hadisedir. Çünkü biricik vasfı gizlenmek aransa dahi güç ve geç ortaya çıkan bu adamın şimdi de kendisinin evdekileri dükkâna çağırması hayret verici bir durumdur.

“İhsan'ın bu kiracı ile münasebeti, bilinen bir şeyi beyhude tecrübe etmenin makul olamayacağı hikmetine dayanırdı.”12/1

“O, bu saadeti taş taş, seneler boyunca örmüştü.”13/2

İhsan Bey, evinde tebessümü eksik etmeyen bir aile reisidir. Çocuğunun ölümünün ve eşi Macide’nin geçirdiği rahatsızlığın ardından evde huzur ve mutluluk ortamını sabırla sağlamıştır. Bu cümlede saadet, taş taş örülen bir duvara benzetilmiştir. Böylelikle İhsan’ın sabrını ve geçen zamanın önemi vurgulanmıştır.

“Çift günlerin daha sakin geçeceğini ona söylemişlerdi.”13/2

“Bu işte büyük bir talihsizlik olduğu muhakkaktı.”15/2

“Madde kızının hastaneye gelmesini bir kere olsun istememişti.”16/2

“İhsan'ın annesi kızın ısrarlarına ve ağlamasına iki gün karşı gelmişti.”16/2

"Dünya gömlek değiştireceği zaman hadiseler sakınılmaz olur.”16/8

Albert Sorel’e ait bu cümle ile harbin patlamak üzere olduğu anlatılmak istenmiştir.

“Evin karşısındaki camiin kapısında bir çocuk, gözleri alçak duvardan sarkan incir dallarında, elindeki sicim parçasıyla oynuyordu.”18/1

“Mümtaz'a verilen adreslerin çoğu yanlıştı.”18/3

“İlk uğradığı evde Fatma ismindeki hastabakıcı hiç oturmamıştı.”18/3

“Yedişehitler'e kadar geldiğini gördü.”20/1

“Devam etmesi lâzım gelen, işte bu türküdür.”20/2

“Değişmeyecek olan, hayata şekil veren, ona bizim damgamızı basan şeylerdir.”20/2

Mümtaz yolda tesadüf ettiği çocukların söylediği bir türküyü duyar. Bu türkülerin, kültürümüze ait olan şeylerin değişmemesi gerektiğini düşünür.

“Eve geldiği zaman Macide'yi uyuyor buldu.”21/5

“Macide ise kadın şefkatine ve güzelliğin terbiyesine en muhtaç olduğu zamanda onun hayatına girmişti.”21/9

“Adamcağız da o gece karısıyla çocuğunu götürmek için vasıta bulmuştu.”22/2

“Sonra yere serilen bir örtü üzerinde yemeğe oturmuşlardı.”22/2

“Hizmetçi birisinin kapıda beyi beklediğini haber vermişti.”22/2

“Kendisinden yürümesi isteniliyordu.”23/1

“Bunlar cevapsız kalan suallerdi.”23/2

“Bu o zamana kadar tatmadığı bir duyguydu.”26/1

“Fakat genç kız ne ona, ne de atını arabanın yanından ayırmayan jandarmaya, ne de hiç kimseye tek kelime söylemiyordu.”27/1

“Fakat onları o yaşta bilmemesi onlardan lezzet almaması demek değildi.”28/4

“S.. .'de hayatlarının bir tarafını yakan humma burada da vardı.”29/1 Hayatlarının bir tarafını yakan humma savaş ve onun getirdikleridir.

“Evlerinin karşısındaki otel her gün yeni baştan dolup boşalıyordu.”29/1

“Bulunduğum yerde yeis ve hüzün olamaz.”29/3

“Mümtaz geldiğinin daha ikinci günü bir yığın arkadaş bulmuştu.”30/1

“O her şeyi besleyen hayat suyu bizden çekilmiştir.”31/4

“Gördüğü şeyi annesine anlatmak istiyordu.”33/2

“Orada, büyük ölüm ağacının altında babasıyla beraber yatması daha iyi ve daha güzeldi.”35/1

“İlk okumaları bu kütüphanenin tesadüfüyle olmuştu.”37/1

“Roman, hikâye, manasını bir türlü kavrayamadığı şiir kitapları bu senenin asıl arkadaşlarıydı.”37/1

“İnsanın sevdiği bir ev olunca kendisine mahsus bir hayatı da olur.”37/2

“Bir şairin en büyük keşfi, kendi muharririni, iç âlemine doğru kendisini götürecek olanları bulmaktır.”39/1

“Bazı geceler uykusunda bağırdığını arkadaşları söylüyorlardı.”40/1

“Daha Beyazıt'ta bir askeri kıtanın geçişi yüzünden tramvay durmuştu.”40/2

“Burada hayatın, taklidi güç olan, tenimize yapışmadan ve içimize yerleşmeden yanaşmayan iki ucu birleşirdi.”41/1

“Belki iklimini değiştirmiş zamansız hayattı.”41/1

“O, insanda yıpranmamış, sağlam, her türlü tecrübeden uzak, yalnız hayata dayanmak için kuvvet veren bir memba gibi durmalıydı.”41/2

Burada Mümtaz’ın içindeki Tanrı düşüncesi ile gündelik işlerini karıştırmak istemediğini görüyoruz.

“Bunlar sonu cemiyete dayanan realiteler olsa bile, bizi kendimizi inkâra değil, şartları değiştirmeye götürmelidir.”42/2

“Kısa ve ıstıraplı ömrüne, budalalığına ve hodbinliğine rağmen, bu sakat ve eksik doğmuş Tanrı bu emniyeti kendisi için tek ibadet bilirdi.”43/4

“Bir yığın eski ve bildiği şeylerdi bunlar.”44/2

“Mümtaz bu halitanın yüz senelik bir didinme, durmadan bir gömlek değiştirme içinde olduğunu biliyordu.”46/1

“Tanıdığı dükkâncılardan biri kendisine dostça bir işaret etti.”46/3

“Zaten seni tanımalarını istiyorum.”180/5

“Sonra yeniden o gün gördükleri şeylere döndüler.”180/8

“Netice olarak insanı çıplak bırakmaktan başka bir şeye yaramadı.”182/11

“Yakınlarımız, sevdiklerimiz için ölümü kolay kolay kabul edemeyiz.”183/8

“Hepsi, arkalarından tam bir istihsal, refaha yakın bir hayat, çalışma hızının, yalnız onun getirebileceği bir ahlâk ister.”183/9

“Benim, şartların değişmesi dediğim de budur.”183/9

“Bütün bunların gülünç olduğunu kendisi de biliyordu.”264/2

“O erime ve kaynaşma ancak tahammülü güç hararetlerde olabilirdi.”265/1

“Bunu yapamadığı takdirde şiirinin hayatla birleşmeyeceğini biliyordu.”265/1

“Sade bu sual aşklarının cennetini, yapmacık bir cennet haline getiriyordu.”265/1

“Bunu çok sevdiği romancı, La Mineur kuvarteti için söylemişti.”266/2

“Fakat Mümtaz bu kuvarteti kitabı okumadan çok daha evvel dinlemişti.”266/2

“Ötekiler, beraberce karşı koymaya karar verdikleri güçlüklerdi.”291/3

“Mümtaz'la beraber, hiç olmazsa bir müddet için bir arada görünmemeye karar vermişlerdi.”292/1

“Hemen her gün şuradan buradan, Nuran'ın dün akşam veya evvelki akşam bulunduğu davetin, eğlencenin, balonun hikâyesi kendisine geliyordu.”292/1

“Ne kadar zalim olursa olsun bir düşüncenin dehlizinde yolunu şaşırmanın hasretini duydu.”367/1

“Hakikaten bu sabah saatinde yaşamak güzel şeydi.”368/1

“Bu uçurumun başında bulunan hakikatlerdendi.”368/1