• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KURAMSAL AÇIKLAMALAR

1.6. İlgili Araştırmalar

1.6.1. Bilinçli Tüketicilikle İlgili Araştırmalar

Sağlam’ın (2010b) “İlköğretim Öğrencilerinin Bilinçli Tüketicilik Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi” adlı çalışmasında, ilköğretim öğrencilerinin bilinçli

tüketicilik düzeyini ölçmek amaçlanmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak üç alt boyuttan oluşan 19 maddelik bir ölçek kullanılmıştır. Ölçeğin alt boyutları “tüketici sorumluluğu bilinci”, “kalite bilinci” ve “bütçe-fiyat bilinci” dir. Araştırmanın çalışma grubunu Sakarya ilinin Serdivan ve Adapazarı ilçelerinde, 2’si devlet; 4’ü özel olmak üzere toplam 6 ilköğretim okulunda öğrenim gören 223’ü kız, 250’si erkek olmak üzere toplam 473 dördüncü sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışma grubu olasılıksız örnekleme biçimlerinde tesadüfi yöntemle seçilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; ilköğretim 4. sınıf öğrencilerinin bilinçli tüketicilik düzeyi cinsiyetine, okul türüne, ailelerinin gelir düzeyine ve baba eğitim durumuna göre değişmezken, öğrencilerin annelerinin eğitim durumuna göre ölçeğin iki alt boyutunda, tüketici sorumluluğu bilinci ve kalite bilinci, ve toplam puanda farklılık gösterirken, bütçe fiyat bilinci alt boyutunda farklılık göstermemiştir.

Ersoy, Aybala ve Ersoy’un (2007) “Çocukların tüketim davranışlarına anne-babaların etkisi” adlı çalışmalarında, anne babaların çocukların tüketim davranışlarına etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Ankara il merkezinde yaşayan, en az 6 yaşında çocuğu olan, tesadüfi örnekleme yöntemiyle yansız olarak atanan, çalışmaya gönüllü olarak katılan 294 anne-baba oluşturmaktadır. Çalışmanın verileri anket tekniğiyle elde edilmiştir. Araştırmada çalışan annelerin, çocukların ihtiyaçlarını karşılarken onların fikrini alma, yanlış tüketim davranışlarında onları uyarma ve çocukların harçlıklarını nasıl değerlendirdiklerini kontrol etme konularında daha duyarlı davrandıkları tespit edilmiştir. Anne-babaların gelirleri yükseldikçe çocuklarıyla birlikte alışveriş listesi yapma, çocuklarına alışveriş listesi yaptırma ve bu listenin dışına çıkmamaya özendirme konularında daha az istekli oldukları saptanmıştır. Çocuklarını ilköğretimden önce anaokuluna ya da kreşe gönderen anne-babalar, göndermeyenlere göre reklamların neden her zaman doğru bilgiler vermediğini daha fazla açıkladığı; çocuklarının ihtiyaçlarını satın alırken onların fikirlerini daha fazla aldığı ve harçlıklarını nasıl değerlendirdiklerini daha çok kontrol ettikleri görülmüştür.

Makela ve Peters‘in (2004) ergenlik çağındaki gençlerle yaptığı çalışmada öğrencilerin tüketici hakları ve sorumluluklar ile ilgili farkındalıkları ve tüketici eğitimi ile tüketici davranışlarına yönelik algıları saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı

olarak anket formu kullanılmıştır. Veriler 3107 öğrenciden elde edilmiştir. Cinsiyet, sınıf seviyesi ve okulun bulunduğu bölge, bağımsız değişken olarak belirlenmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre; öğrencilerin dörtte üçü tüketici haklarını ve sorumluluklarını doğru tanımlamıştır. Tüketici haklarını ve sorumluluklarını, kız öğrenciler erkek öğrencilere göre, V. sınıf öğrencileri (12 yaşında), IV. sınıf öğrencilerine (11 yaşında) göre, merkezi yerleşim yerlerinde oturmayan öğrenciler, merkezi yerlerde oturan öğrencilere göre daha doğru yanıtlamışlardır. Öğrenciler, tüketici konularında yeterli derecede bilgilendirildiklerini düşünmektedirler. Bu konuda yine kız öğrencilerin bilgilendirilmeye daha açık olduğu görülmüştür. Tüketici eğitimi konusunda konular tüketici hakları ve sorumlulukları, satın alma kararları, reklam vb. olarak tanımlanmıştır. Bilgi ulaştırma metotları olarak eğitim ortamları, çalışma grupları, radyo ve televizyon programları ve tüketici gençlik kulüpleri olarak belirlenmiştir. Bu bulgular ışığında uygulanan tüketici eğitim programlarının etkili oldukları sonucuna varılmıştır. Çünkü gençlerin tüketici hak ve sorumlulukları ve tüketici konularıyla ilgili farkındalıklarının yüksek olduğu görülmüştür.

Pınarcı’ nın (2007) “İlköğretim Öğrencilerine Farklı Yöntemlerle Verilen Tüketici Eğitiminin Etkisinin Belirlenmesi” adlı çalışmasında, 6. Sınıfta okuyan öğrencilere farklı yöntemlerle verilen tüketici eğitiminin öğrencilerin doğru tüketim bilgi ve alışkanlıklarına etkisinin saptanması amaçlanmıştır. Araştırma, Ankara ili, Altındağ ilçesinde bulunan bir devlet okulunda eğitim gören iki farklı 6. sınıf şubesinde bulunan 65 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, araştırmacının geliştirdiği kişisel

bilgiler, tüketici davranışları ve bilgi sorularından oluşan, 41 soru içeren, 3 bölümlük

bir veri toplama aracı kullanılmıştır. Araştırmada ön test son test kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Uygulama aşamasında ön test, son test ve kalıcılık testi uygulanmıştır. Araştırmada deney grubuna çoklu zeka etkinlikleriyle ders anlatılırken, kontrol grubuna anlatım yöntemiyle ders anlatılmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre çoklu zeka etkinlikleriyle ders anlatılan deney grubunun uygulama sonrası, kontrol grubuna göre daha başarılı olduğu, kalıcılık testinde yine deney grubunun kontrol grubuna göre daha başarılı olduğu, tutum puanları incelendiğinde yine deney grubunun kontrol grubuna göre, derse karşı, daha olumlu tutum sergiledikleri görülmüştür.

Akyüz‘ün (2009) “İlköğretim Çağındaki Öğrencilerin Tüketim Davranışı ve Tüketicilik Bilinç Düzeyi” adlı çalışmasında ilköğretim öğrencilerinin tüketicilik bilinç düzeyi belirlenmeye çalışılmış ve nasıl satın alma davranışları sergiledikleri araştırılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu yüksek ve düşük sosyo-ekonomik düzeye sahip olduğu varsayılan bir özel, bir de devlet okulunun 6., 7. ve 8. sınıflarında eğitim gören 500 öğrenci oluşturmuştur. Keşifsel araştırma modeli kullanılan araştırmada, araştırmacı tarafından geliştirilen geçerlik ve güvenirlik testleri yapılmış anket, veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre farklı sosyo-ekonomik düzeye sahip olan öğrencilerin tüketicilik bilinci ve satın alma davranışlarında farklılık göstermedikleri anlaşılmıştır. Bunun yanında düşük sosyo-ekonomik düzeye sahip olduğu varsayılan devlet okulunda eğitim gören öğrencilerin, cinsiyet değişkenine göre bilinçli tüketicilik düzeylerinin, kız öğrenciler lehine anlamlı derecede yüksek olduğu bulunmuştur.

Ersoy ve Nazik‘in (2006) “Ergenlerde Tüketicilik Bilinç Düzeyi Üzerine Bir İnceleme” adlı çalışmasında, öğrencilerin bilgi ve tutum puanlarına göre tüketici eğitimi bilinç düzeylerinin çeşitli değişkenlerle ilişkisi incelenmiştir. Çalışmada bu değişkenler, cinsiyet, ailelerin aylık gelirleri, öğrencilerin haftalık aldıkları harçlıklar ve ailelerin eğitim düzeyi şeklinde belirlenmiştir. Yapılan çalışmada veriler “Tüketici Eğitim Bilgi Testi” ve “Tüketici Eğitimi Tutum Ölçeği” ile toplanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Ankara ilinin farklı sosyo-ekonomik bölgelerinde eğitim gören, 6., 7. ve 8. sınıflarda okuyan 12-14 yaşlarındaki 316 öğrenci oluşmaktadır. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre, kız öğrenciler erkek öğrencilere göre daha çok tüketicilik bilincine sahiptir. Ailesinin aylık geliri yüksek olan öğrenciler, aylık geliri düşük olan öğrencilere göre daha fazla tüketicilik bilgisine sahiptir. Ayrıca eğitim ailelerin eğitim düzeyleri arttıkça tüketicilik bilinçlerinin arttığı sonucuna ulaşılmıştır.

Sert’in (2002) “İlköğretim Öğrencilerinin Tüketici Davranışları” adlı çalışmasında Ankara ilinin farklı sosyo-ekonomik bölgelerindeki ilköğretim okullarında öğrenim gören öğrencilerin tüketici davranışları saptanmaya çalışılmıştır. Betimsel araştırma yöntemiyle yürütülen çalışmada örneklem olarak 600 öğrenci belirlenmiş ve anket

uygulanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre okullarda tüketici eğitimine yönelik bir dersin olmadığı, tüketici eğitimiyle ilgili konuların farklı derslerin bazı ünitelerinde dağınık bir şekilde verildiği, eğitsel kol faaliyetlerinin öğrencilerin dikkatini çekecek düzeyde olmadığı ve gereken önemin verilmediği sonucunda ulaşılmıştır (Pınarcı, 2007).

Ersoy, Ersoy ve Demirci’nin (2007) “Çocuklarda Para İdaresi” adlı çalışmalarında elde edilen sonuçlara göre anne-babaların çoğunluğunun çocuklarına düzenli olarak harçlık

verdikleri ve çocuklarına daha çok günlük ve haftalık olarak harçlık verdikleri görülmüştür. Anne babaların % 35.6’sı çocuğu 7 yaşında iken, % 34.1’i 6 yas ve

altında, % 30.3’ü de 8-14 yaşları arasında çocuğuna tasarrufun gerekliliği hakkında bilgi vermeye başlamıştır. İstatistiksel sonuçlardan elde edilen bulgulara göre anne-baba çocuğuna hangi yaşta harçlık vermeye başlamışsa o yaşta ağırlıklı olarak tasarrufun gerekliliği hakkında bilgi vermektedir. Anne babalar çocuklarına harçlık vermeye başladıkları yaşlarda tasarruf eğitimi de vermektedirler (Ersoy ve Sarıabdullahoğlu, 2008).

Yapılan araştırmalar incelendiğinde ilköğretim öğrencilerinin bilinç düzeyleriyle ilgili çelişkili bulguların elde edildiği görülmüştür. Sağlam’ın (2010b) yaptığı araştırmanın bulgularına göre cinsiyet tüketicilik bilinci açısından anlamlı bir değişken olarak görülmezken, Ersoy ve Nazik (2006), Makela ve Peters (2004) ve Akyüz’ün (2009) araştırmasında kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha fazla bilinçli tüketicilik davranışları sergiledikleri sonucuna varılmıştır. Bunun yanında Akyüz (2009) ve Sağlam’ın (2010b) araştırmalarında sosyo ekonomik düzey anlamlı bir değişken olarak gözükmezken Ersoy ve Nazik’in (2006) araştırmasında ailesinin geliri yüksek olan öğrencilerin daha fazla tüketici bilgisine sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Bunun yanında Ersoy, Aybala ve Ersoy’un (2007) çalışmasında geliri yüksek olan ailelerin çocuklarına tüketicilik bilgisi verme konusunda isteksiz davrandıkları sonucuna varılmıştır. Tüketici eğitiminin verilmesinde kullanılan yöntemin etkisiyle ilgili olarak Pınarcı’nın (2007) yaptığı çalışmada çoklu zeka etkinlikleriyle işlenen dersin öğrencilerin tüketicilik bilgilerine ve ders yönelik tutumlarına olumlu katkı sağladığı

sonucuna varılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen çelişkili bulgular bilinçli tüketicilikle ilgili yapılacak çalışmaları önemli kılmaktadır.