2.1. Yoksulluk ve Aile
2.1.1. Bilimsel Açıdan Çocuk Yoksulluğu
Yoksulluk yukarıda da defalarca değindiğimiz gibi pek çok boyutu olan ve her hane halkı bireyini ayrı ayrı hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan etkileyen bir olgudur. Çocuk yoksulluğu da bu bağlamda yoksulluk olgusunun bir parçasıdır ve bu sebeple genel yoksulluk kavramından ayrı düşünülmemelidir. Çocuk yoksulluğu çalışmaları ortaya koymaktadır ki; yoksulluk çocukların yalnızca tüketim, eğitim, sağlık ve yaşama haklarını kısıtlamakla kalmamakta, aynı zamanda etkileri yetişkinlik düzeyine yansıyacak kadar derin psikolojik çöküntülere de sebebiyet vermektedir. Söz konusu etkinin yoksulluğun yeniden inşasına ve kronikleşmesine ne şekilde hizmet ettiği sorusu, yoksulluğun devreden yapısını anlamakta ve de açıklamakta önemli katkılar sunmaktadır. Bu sebepledir ki çocuk yoksulluğu, yoksulluğun çözümü olarak değerlendirilebilecek alternatif yolların üzerinde önemle durması gereken kritik bir noktadır diyebiliriz.
Genel yoksulluk kavramından ayrılarak çocuğa özel bir yoksulluk tanımlamasının ortaya çıkması öncelikle çocukluk anlayışının değişimiyle başlamıştır. Modern bağlamda çocukluğun kendine has yönleriyle ele alınması, onun yetişkinlerden farklı olan gereksinimlerinin ve duygu dünyasının anlaşılmasını sağlamakla kalmamış, aynı zamanda yeni kavramsallaştırmaları da ortaya çıkararak yoksulluğun farklı boyutlarda algılanabilmesini kolaylaştırmıştır (Öztürk, 2008:18). UNİCEF çocuk yoksulluğuna verilen önemin artmasını endüstriyel gelişimin ardından gelişmiş ülkelerin yoksul çocukları arasında yoğunlaşan bağımlılık, eğitim yönünden başarısızlık, suç ve toplumsal değerlere yabancılaşma eğilimine bağlamaktadır (2000: 5). Endüstri toplumlarında nitelikli ve niteliksiz iş gücünün birbirinden ayrılması üretimde beden gücünün önemini kaybetmesine sebep
olmuştur. Alacağı eğitimde göstereceği başarı oranı ileride iş piyasasına katılma biçimini belirleyeceği için çocuğun eğitim hayatında geçirdiği süreye bağlı olarak çocukluk süresinin uzaması ve üretime katkı sağlayacakları yaşa kadar tüketici olarak kabul görmeleri, çocukluğun ülke ekonomisinin gelişimi için önemli bir dönem olduğunun anlaşılmasından kaynaklanmaktadır (Balta, 2005:22).
Kısaca ifade etmek gerekirse bilimin ve siyasetin genel anlamda çocuk, özel anlamda çocuk yoksulluğu meselesine olan ilgisi, çocuğun toplumsal sorunlara katkı sağlama potansiyelinin ve gelecekte üretime destek verecek insan gücü olarak bir yatırım aracı olduğunun fark edilmesiyle artmış pragmatik bir eğilimden fazlası olmamakla birlikte çocukluk süresini uzatan ve fakat yeni sorumluluk alanlarıyla çocuğu başka boyutlarda araçsallaştıran yeni bir bakış açısını ortaya çıkarmıştır. Yoksullar arasında çocuk nüfus oranın yüksek oluşu da verilen önemin ayrı bir sebebi olarak değerlendirilebilir. Zira çocuklar hem sayıca çokluklarıyla hem de iş gücü potansiyelleriyle kapitalist düzen tarafından gelecekte inşa edilmek istenen toplumun bir garantörü olarak görülmektedir.
Çocuk yoksulluğu özünde bir yaşantı yetersizliğidir. Bu yaşantı yetersizliği; hem fiziksel, çevresel, sosyal ve kültürel kaynaklardan yoksunluk; hem de insan gelişimi açısından elverişsiz olan ortamlarda yetişmek; ailenin ve toplumsal yapıların yetersizliğiyle büyümek; çocukların kendilerini ifade edebilmelerini ve koruyabilmelerini sağlayan yasal kaynaklardan ve siyasi kaynaklardan yoksun kalması olarak tanımlanmaktadır (Toran, 2010: 293).UNİCEF tarafından yayınlanan Dünya Çocuklarının Durumu adlı raporda ise çocuk yoksulluğu şu şekilde tanımlanmaktadır:
Çocuğun; yaşama, büyüme ve gelişmesi açısından gerekli maddi, manevi ve duygusal kaynaklardan yoksun olmasıdır. Yoksulluk içinde yaşayan çocuklar, yaşama, büyüme ve gelişmeleri açısından gerekli maddi, manevi ve duygusal kaynaklardan yoksun biçimde yaşamakta, böylece haklarından yararlanamamakta, potansiyellerini tam olarak gerçekleştirememekte ve topluma tam ve eşit üyeler olarak katılmamaktadırlar (UNICEF, 2005: 18).
Söz konusu haklardan mahrumiyet çocukların toplumda eşit şekilde var olmalarını çoğunlukla engellemektedir. Adaletsiz bir yarışın neticesinde yeterince
belgi, beceri ve donanıma sahip olamadan yetişen çocuklar yetişkinlik döneminde iş piyasasında da liyakat gerektirmeyen işlerde istihdam olarak sistemin devamını sağlamaktadır. Toplum içerisinde kendisi olarak var olmalarını ve daha iyi bir geleceğe sahip olmalarını sağlayan olanaklardan mahrum kalan çocukların, bu adaletsiz yarış neticesinde yoksulluğu diğer bireylere göre daha ağır şekilde yaşadığı açıktır. Tüm bu mahrumiyetlere ek olarak sömürü, şiddet ve ayrımcılıktan korunma haklarından da yoksun olan çocukların toplumsal düzen ve huzur için tehdit oluşturacak bireylere dönüşme ihtimalinin yüksek görülmesi birçok sosyal hizmet uygulamasının hayata geçmesini sağlamıştır.
Çocuk yoksulluğunu tanımlayabilmek kadar yoksulluğun hangi kriterler üzerinden ölçülmesi gerektiği de önem taşımaktadır. Gordon’un çalışmaları çocuk yoksulluğunun tanımlanması ve ölçülebilmesi bakımından önemli özellikler taşımaktadır. Belirlediği kriterler özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki çocuk yoksulluğunun ve devam eden yoksulluğun ölçülebilmesi adına önemlidir. Bu kriterler, gıda, güvenli içme suyu, kanalizasyon altyapısı, sağlık, barınma, eğitim, bilgiye sahip olma ve hizmetlere erişim olarak sınıflandırılmıştır (Tablo 1). Çalışmaları söz konusu hizmetlere erişim olanağına göre yoksunluk düzeylerinin belirlenebilmesinin mümkün olduğunu ortaya koymuştur.
1Tabl o 1. Çocuklar içi n Yoksunluğ un İşlemsel Tan ımlar ı(Kaynak: Gordo n’dan akt. Kahr aman, 20 15: 17)
Tablo 1. Çocuklar için Yoksunluğun İşlemsel Tanımları(Kaynak: Gordon’dan akt. Kahraman, 2015: 17)
Yoksunluk Hafif Orta Şiddetli Aşırı
Gıda Besinsel değerlerden ötürü
hafif diyet Açlığa sebep olmak Kötü beslenme Açlık
Güvenli İçme Suyu
Yeterince parası olmadığı için evinde su bulunmuyor
Konutlarında su yok fakat ortak olarak kullanılan borularda su mevcut (Konutlarına 200
metre ya da 15 dk. az olmayan yürüme
mesafesi)
Su kaynaklarına uzun bir yürüyüş (200 metre ya da 15 dk. fazla) Güvenli olmayan içme suyu (açık
su)
Suya erişim yok
Kanalizasyon Olanakları
Diğer konutlar ile olanakları ortak kullanma zorunluluğu
Kanalizasyon olanakları konutun dışında Konutun içinde ya da yakınında kanalizasyon olanağı yok Kanalizasyon olanaklarına erişim yok Sağlık
Yetersiz maddi olanaktan dolayı tıbbi bakıma
erişememe
Yetersiz tıbbi bakım
Hiçbir hastalığa karşı bağışıklama/aşılama yok.
Hastalanınca sınırlı profesyonel olmayan sağlık
hizmeti
Hiçbir tıbbi bakım yok
Barınma
Yetersiz bakımlı konut. Her odada 1’den fazla kişi
kalıyor.
Sınırlı imkanlar, ısıtma temel bir sorun. Her odada 3’den fazla kişi
kalıyor.
Evde herhangi bir imkân yok. Geçici olmayan yapışla
bir sorun, zemin kaplaması yok, özel yaşam imkânı yok, yalnızca 1 veya 2 oda.
Her odada 5’den fazla kişi kalıyor.
Çatısız, korunaksız
Eğitim Kaynak kıtlığı nedeniyle
yetersiz öğretim.
İlköğretime erişim var fakat öğretime erişim
imkânı yok.
7 ve üzeri yaşta olan çocukların ilk ya da orta
öğretime erişimi yok.
Zulüm ve ön yargı nedeniyle öğrenme
engellenir.
Bilgi Edinme
Kitaplar ya da gazeteleri almaya maddi olarak gücü
yetmez.
Televizyon yok, radyo var.
Televizyon, radyo, kitap ya da gazetelere erişemez. Bilgiye ulaşım hükümet tarafından engellenir. Hizmetlere Erişim
Sağlık ve eğitim olanakları mevcut fakat ara sıra düşük
standartlar.
Yetersiz sağlık ve eğitim olanakları (1 saatten daha
az seyahat ederek olanaklara ulaşabilme)
Sınırlı sağlık ve eğitim tesisleri (1 günlük seyahat
mesafesinde)
Sağlığa veya eğitim tesislerine erişim yok.