• Sonuç bulunamadı

Bilişsel Gelişim Kuramına Göre Ahlak Gelişimi

1.2. ÜÇ – ALTI YAŞ ÇOCUĞUNUN AHLAK GELİŞİMİ

1.2.3. Bilişsel Gelişim Kuramına Göre Ahlak Gelişimi

İnsan zihninin dünyayı ve çevresindeki olayları anlamaya yönelik yaptığı işlerin tümü biliş olarak tanımlanmaktadır.155 Bilişsel gelişim kuramcıları, bilişsel gelişim ile toplumsal deneyimlerin; bireylerin kural, yasa ve kişiler arası sorumlulukların anlamını daha güçlü bir biçimde kavramalarına yardımcı olduğunu kabul etmektedirler. Ahlak gelişimini bilişsel açıdan ele alan kuramcılar, ahlak gelişimini, farklılıklarla birbirini izleyen evreler olarak kabul etmişlerdir.

Diğer bir deyişle bu kuramlar, ahlak gelişimini, bireyin bilişsel gelişimi ile birlikte ele almaktadırlar. Bilişsel gelişim kuramının kurucusu olan Jean Piaget’nin çalışmaları, toplumsal ve ahlaksal gelişimin de bilişsel temellerle anlaşılabileceğini ortaya koymuştur. Piaget, ahlak gelişiminin bilişsel gelişime paralellik göstererek derece derece ilerlediği ve hiyerarşik bir sıra izleyen dönemler içinde geliştiğini açıklamaya çalışmıştır.

Piaget’de göre bilişsel gelişimin sosyal muhtevası ahlak ile yakından ilgilidir. Çocuk büyüdükçe sosyal harmoniyi güvence altına alan kuralların değerini görmeye başlamaktadır. Ahlaklılık, kurallar sistemi ile yakından alakalıdır. Ahlaklılığın temeli de bu kuralların birey tarafından ne kadar benimsenip benimsenmediği ile ilgilidir.

153

Conluer, Paul, Annelik Sanatı, Çev: Adem Güneş. Denge Yay. İst. 1998, s. 75.

154

H. Miller, Patricia, Gelişim Psikolojisi Kuramları, İmge Yay. İst. 2008, s, 268.

155

Piaget’in ahlak anlayışında çocuk, kuralları dışsal etki sonucunda anlamaya ve öğrenmeye başlamıştır. Böylece o “kendisi için iyi olan”la “başkası için iyi olan”ın ayırdına varacaktır.156 Kohlberg’in ahlak gelişimi kuramı, Piaget’in kuramının yeniden incelenmesi ve anlamlandırılmasıdır. Kohlberg ahlakî yargı incelemesine Piaget’in zihin gelişimi boyutunda geliştirdiği evre gelişimi kavramı açısından yaklaşmış, Piaget’in bu alandaki çalışmalarını sonuca ulaştırmış ve onun bulgularını genişleterek yeniden düzenlemiştir.157

Hayatın ilk yıllarında birey yalnız başına hayatın merkezindedir. Çocuk bu yıllarda saf bir benmerkezcilik (egocentrizsm) ile ilgilidir. Üç yaş çocuğu da hala benmerkezci düşünceye sahiptir. Piaget Çocukta Hüküm ve Muhakeme isimli eserinde çocuklarda formel düşüncenin seyrini araştırmıştır. Tespitlere göre çocuk düşüncesi egosentriktir. Bir çocuk ne başkaları tarafından anlaşılmak istemektedir, ne de düşünce yapısını başkalarına göre şekillendirmeyi istemektedir. Yalnızca kendisini merkez olarak düşünmektedir. Aynı durum dili kullanırken de göze çarpmaktadır.158 Aile ve toplum içinde geçerli olan kurallara uymayı yavaş yavaş öğrenmektedirler. İsteklerinin yerine getirilmesinde sabırlı davranmayı öğrenmeye başlamıştır.159 Daha sonra yavaş bir şekilde benmerkezcilikten uzaklaşacaktır.

Çocuklar yetişkinlere, “güvenilir rol modeli” kişiler olarak ihtiyaç duymaktadır. Yetişkinler çocuklara dinî ve ahlakî değerleri formal ve informal eğitim etkinlikleriyle öğretmekle kalmayıp aynı zamanda kendi inançlarını onlarla paylaşmaktadırlar. Anne babalar çocuklarıyla en fazla beraber olan kişiler oldukları için çocuklarının kendilerini gözleyebilecek, ilişkide bulunabilecek ve örnek alma imkânı bulabilecek fırsatlar meydana getirmektedirler. Çocuklar, anne babaları tarafından günlük olarak sergilenen davranış tarzlarını hazır bir şekilde kabullenerek, üstünlüğünü kabul ettikleri kimseye benzemeye ve uymaya çalışmaktadırlar. Benimsedikleri kimsenin fikirlerini ve huylarını pek fazla şuur gerektirmeyen bir çaba ile

156

Erden, 2009, s.109.

157

Gürses, Akif Kuşakların Ahlaki Değerleri Birlikte Öğrenmesi- Kohlberg’in Ahlaki Gelişim Kuramı Açısından Bir Değerlendirme, (İbrahim Gürses’le birlikte), Internationel Davraz Congress, 2003, s.1-5.

158

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Mehmedoğlu, Yurdagül, “ Bir Eğitim Sorunu Olarak Dini Duygu ve Düşünce Gelişimi”, Ensar Neşriyat, İst, 1998, s.113.

159

kabullenmektedirler. Kendilerine örnek olarak seçtikleri ebeveynlerinin ahlâkî tutum ve davranışlarından etkilenmektedirler.

Böylece ilk ahlâkî fikirleri ile doğru ve yanlış hakkındaki kararları oluşmaktadır. Yetişkinlerin ahlakî davranışlarını kendine model seçerken çocuklar, bu davranışları tekrarladıkça daha çok öğrenmekte ve alışkanlık kazanmaktadırlar. Böylece model alma süreci, onların nasıl inanacaklarını, duygulanacaklarını ve davranacaklarını öğretmektedir. Ahlakî hayatın gerekleri hakkındaki bilgilerin büyük bir kısmı bu yolla öğrenilmiş olmaktadır Ahlakî gelişim, çocuğun toplumsallaşma süreci içinde neyin iyi, neyin kötü olduğu konusunda bir bilinç geliştirmesi ile ilgilidir. Çocuğun davranışları, kendisiyle ilişki kurduğu insanlar tarafından etkilenmektedir. Ahlakî gelişimle birlikte kişinin toplumun kuralları ve gelenekleri çerçevesinde kendisini denetleyebilmesi beklenmektedir.

Bu tespitler ışığında, okulöncesi çocuklarının bağımsız bir şekilde başarılı olabilecekleri fırsatlar meydana getirilmesi, oyun ve arkadaşlık ilişkilerinden yararlanılması ve örnek olaylar yoluyla karar verme yeteneğinin geliştirilmesi gerekmektedir.160 Bu dönemin okulda geçirilmesi bundan dolayı büyük önem arzetmektedir. Bilişsel psikologlar insanı, pasif bir yaratık olarak değil, algılayan, uyarıcıları işleyen, anlamlandıran aktif bir varlık olarak görmektedir. Onlara göre insanı diğer varlıklardan ayıran en belirgin özellik, dışarıdan gelen uyarıcıları anlamlandırabilme yeteneğine sahip olmasıdır. Bu özellik başka hiç bir varlıkta mevcut değildir. Oluşumlar deyince akla zihinsel bilgi işlem süreçleri gelmektedir.

Algılama, bellek ve bilgi işlen süreçlerini inceleyen dala, bilişsel psikoloji adı verilmektedir. Bilişsel psikoloji organizmanın içinde yer alan bilişsel süreçlerin türü ve yapısıyla, gizlenebilen davranışların türü ve özellikleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktadır. 1960’lardan beri bu alanda çalışmalar yürütülmektedir.161 Bir olayla karşılaştığımızda hepimiz değişik yönlerden değerlendirmelerde bulunmaktayız. Örneğin bir kitabı ele alalım. Bir kitapçı bunu kaça satarım diye düşünürken, bir okuyucu bu kitap bana hangi yeni bilgileri kazandırır diye düşünmektedir. Bir kağıt toplayıcıya göre ise kitap sadece satılacak kağıttan ibarettir. İşte çocuklar da hangi

160

Gürses, Akif, a.g.m.

161

ortamlarda büyürlerse, nasıl bir aile ve okul eğitimi alırlarsa, çocuklukları nasıl geçerse, hangi değer yargıları ile yetiştirilirlerse bilinçsel olarak o değer yargıları ile şekillenmektedir. Bundan dolayı çocukların büyüdükleri ev ortamının ve eğitim veren okulun onun hayatında ahlaki yapısının gelişmesinde büyük rolü bulunmaktadır. Davranışların şekillenmesinde dinin referans olarak kabul edilmesi, çocukluk döneminde alınan din eğitimi veya kavratılan değerlere göre vücut bulacaktır. Toplumdan topluma değişiklik arz eden bu değerlerin en doğrusu insanı var eden yüce yaratıcı tarafından en güzel şekilde belirlenmiştir. Bundan dolayı yaratanın koyduğu ahlaki değerlere göre bilinç oluşturmak ortak değerde buluşmayı da sağlayacaktır.162

Bir çocuğun davranışının iyi yada kötü olarak kabul edilmesi ona kazandırılan bilinçle doğru orantılıdır. Çocuğun algılaması onun fiziksel ve sosyal çevresini belirlemesini sağlamaktadır. Fiziksel çevre, algılama sürecinden sonra „uyarıcı çevre” durumuna geçmektedir. Sürekli çocuklara şu haram bu yasak telkinlerinde bulunulması sonunda hayatının sınırlı bir yaşamdan ibaret olduğu kanısının oluşmasına neden olacaktır. Bu durum daha sonra onun davranışlarına ve insani ilişkilerine yansıyacaktır. Bir davranış bir bireyde nasıl davranış ve refleks kazandırmışsa ona göre olaylara tepki verecektir. Aynı davranışa farklı yaklaşım kazandırıldığında bir Türkün verdiği tepkiyi bir Amerikalı aynı şekilde vermeyecektir. Bilinçsel yaklaşım zihinsel süreçleri incelerken deneysel yöntemler kullanmaya özellikle dikkat etmektedir. Nesnel yöntemlerle deneysel olarak bireyin zihninde yer alan bilişsel süreçleri incelemekte, bireyin dış dünyayı nasıl içselleştirip “iç dünya” olarak temsil ettiğini de anlamaya çalışmaktadır.163 Piaget’in bahsettiği “buyruk ahlakı” kavramı da çocukların dini davranışlarının kazandırılmasında önem arzetmektedir. Piaget araştırmalarında, çocukların doğru yanlış anlayışı ve yargılarını da ele almıştır; oyun sırasında oyun kuralları ile ilgili sorular sormuş ve cevaplarını incelemiştir. Ayrıca Piaget çocukların ahlâkî yargılarını incelemek için küçük öyküler geliştirmiştir. Piaget, ahlâkî akıl yürütmenin ilk çocuklukla ergenlik arasında giderek anlamlı bir biçimde değiştiği, değişimlerin düzenli ve kestirilebilir olduğu, aşağı yukarı düşüncedeki gelişimsel değişimlerle aynı zamana rastladığı sonucuna varmıştır.164 Piaget’ye göre, çocuğun

162

Pourtois, J. pierre, Desmet, Huguette, L’Education Postmoderne, PUF, 197. s.68-302.

163

Cüceloğlu, 2010, s. 35.

164

ahlâk ve adalet konularındaki fikirleri, hem olgunlaşmanın hem de çevrenin etkisiyle değişmektedir. 165

Yaşla değişen bir başka husus da adalet ve ceza anlayışıdır. Yetişkinlerin çocuklara uyguladıkları cezaları Piaget, ikiye ayırmıştır: “ceza getirici ceza” ve “telâfi edici ceza”. Ceza getirici ceza, yanlış bir şey yapanın bu yanlışının cezasını çekmesidir. Top oynarken cam kıran çocuğun dayak yemesi veya bir daha top oynamasına izin verilmemesi böyle bir cezadır. Telâfi edici cezada ise çocuğun yanlış yaptığını anlamasını ve yanlış davranış sonucundaki zararları, hasarları kendi verdiği kararla telâfi etmesini sağlamak önemlidir. Camı kıran çocuğun, harçlığını biriktirip camın parasını ödemesi telâfi edici cezadır. Telâfi edici ceza, özerk döneme daha uygundur. Piaget araştırmalarında, 6-7 yaşlarındaki çocukların sadece %50’sinin ve 11-12 yaşlarındaki çocukların %80’inin telâfi edici cezayı tercih ettiklerini bulmuştur.166

165

(Jersild, 1979).

166

İKİNCİ BÖLÜM

BELÇİKA’DA KATOLİK OKULLARINDA OKUL ÖNCESİ EĞİTİM

2.1. AVRUPA’DA VE BELÇİKA’DA KATOLİK EĞİTİME GENEL BAKIŞ