• Sonuç bulunamadı

Bilgi Toplumu ve E Demokrasi İlişkisi

II. BÖLÜM

2.4. E DEMOKRASİ

2.4.1. Bilgi Toplumu ve E Demokrasi İlişkisi

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimi siyasal sistemde ve demokratik toplumların ve kurumların işleyişinde değişimlere yol açmaktadır. Bu teknolojiler hem vatandaşların kendi aralarındaki hem de siyasiler ile seçmenler arasındaki iletişimi etkileyerek, siyasilerin yurttaşlara ve yerel temsilcilerin vatandaşlara erişiminde yeni yöntemleri ortaya çıkarmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin en önemli özelliği, tek boyutlu iletişimi sağlayan geleneksel medya araçları yerine, çok yönlü iletişimle birlikte etkileşimi sağlayan yeni bilgisayar ortamlı araçları sağlamış olmasıdır. Bu etkileşim modelinde, bir taraftan seçilmiş veya seçilmeye aday olan siyasiler, kendilerini,

çalışmalarını ve düşüncelerini doğrudan vatandaşlara anlatabilmekte; diğer taraftan vatandaşlar ise siyasilere isteklerini ve yaşadıkları sorunlarını aktarabilmektedirler. Temsili demokrasinin krizine bir çözüm olan ve katılımcı demokrasiyi geliştiren bilgi ve iletişim teknolojileri, sanayi toplumunu bilgi toplumuna dönüştürmede önemli bir araçtır (Şahin vd., 2004: 255).

1980'lerden sonra dünyada küreselleşme hareketlerinin hız kazanmasıyla birlikte ulus devletler krize sürüklenmiş, Yeni Sağ politikaların etkisiyle ulus devletlerin etkinliğinin azaltılması gerektiği düşüncesi ortaya çıkmıştır. Yönetim kavramı birebir bilgi kavramıyla ilişki içinde olan bir kavramdır. Ulus devletleri ortaya çıkaran süreçte, devletin kapladığı topraktan ziyade bu toprak üzerinde yaşayan nüfusun ekonomik ve siyasal bilgisinin yönetimi önemli hale gelmiştir. Küreselleşme süreci içerisinde, ekonomik ve siyasal bilgiler giderek artan bir şekilde paylaşılmış ve bu durum ulus devletlerin egemenlik alanını daraltmıştır. Bilgi ihtiyacının ve bilgi paylaşım hızının artması, ulus devlete, elindeki bilgiyi paylaşmaktan başka çare bırakmamıştır. Bilginin paylaşımı, bir nevi iktidarın paylaşımı anlamına gelmesinden ötürü, bu gelişmeler katılımcı demokrasinin temellerini hazırlamıştır (Şahin vd., 2004: 256).

‘Bilgi toplumu’, ‘Post-Endüstriyel’, ‘Post-Kapitalist toplum’ ve ya ‘Post-Modern toplum’ gibi kavramlar temelde endüstri toplumunun yerine güç ve prestij kaynağının bilgi olduğu yeni bir toplumsal yapıya yerini bırakmaktadır. (Aklan ve Şimşek, 1998:73) Bilgi toplumunda endüstri çağının kimi üretim mekanlarının, bilgi merkezlerinin ve ağ ortamlarının almasıyla, fiziksel emeğin ikamesi zihinsel emeğin ikamesi şekline dönüşmüştür. Artık bilgi ve iletişim toplumundaki gelişim ve bu teknolojileri kişi başına kullanım oranı, ülkelerin gelişmişliğinin bir ölçütü haline gelmiştir. Bilişim toplumu, ekonomik ve sosyal yaşamın merkezinde bilgi ve iletişim teknolojilerini barındırmaktadır.

Küreselleşmeyle birlikte toplumların sosyal, kültürel ve ekonomik olarak daha karmaşık bir yapıya sahip oldukları görülmektedir. Nüfus yapısının çeşitliliğinden ötürü çok kimlikli ve çok kültürlü siyaset ön plana çıkmakta, homojen yapılı modern ulus devlet modeli erozyona uğramaktadır. Artık hükümetler koşulların ve bilginin bu denli hızlı değişiminden ötürü günlük ve ani kararlar alıp uygulamak durumunda kalmaktadır. Ancak bu karara hangi grupların, nasıl tepki vereceği bilinmemektedir. Buna ek olarak, temsili sistemde aktörler vatandaş ve hükümet iken, günümüzde karar alma sürecine katılan aktörler, sivil toplum örgütleri, medya, özel sektör ve lobi faaliyetlerini yürüten organizasyonlar ve uluslar arası kuruluşlar gibi çeşitliliğe sahiptir. Bunun sonucu olarak

temsili sistemde demokratik sürecin en önemli aracı olan seçimler, çeşitlenen aktör yapısıyla birlikte demokratik katılmayı tam olarak yansıtmamaya başlamıştır (Toffler, 2008: 482, 519).

Değişen ve çeşitlenen toplumsal yapıyla birlikte temsili sistem bir demokrasi kriziyle karşı karşıya kalmıştır. Bu krizin çıkmasındaki etken günümüzdeki şartların değişmiş olmasıdır. Ulusal düzeyde üretilen politikaların daha kaliteli, seçmen tercihlerini yansıtmada daha etkin olması; yeni yasa ve uygulamaların halkın rızasından geçmiş olması; bu sayede kurulan bir güven inşası ve sonuç olarak karar alma sürecindeki sorumluluğun paylaşılması gibi gereksinimler ortaya çıkmıştır. (Çetin, 2010:55) Sanayi toplumlarının yapısal dönüşümüyle birlikte farklı özelliklere sahip kesimlerin beklentilerini karşılamak güçleşmiştir. Bu bağlamda, seçimler sonucu belirlenen temsilcilerin aldıkları kararları temsili yansıtma noktasında yetersiz kalmıştır. Merkezi yönetimlerin yaptığı ulusal düzenlemeler, yerel ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalmıştır; bu durum yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ihtiyacını doğurmuştur. Ayrıca, yürütülen faaliyetlerin yeterince hesap verebilir ve şeffaf olmaması bireylerde iktidara ve bürokrasiye karşı güven kaybına sebep olmuştur.

Bu noktada karşımıza bilgi iletişim teknolojileri çıkmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojileri, bu karmaşık yapıyı homojen hale getirecek çözümler içermemekle birlikte katılma sorunu olarak karşımıza çıkan demokrasi krizine dair çözümler üretmektedir. Post modern toplum yapısıyla birlikte, bireyler artık tek tipleşme yerine farklılaşmaya gitmekte, bu farklılaşma, istekler ve beklentiler düzeyinde karar alma mekanizmasına bilgi ve iletişim teknolojileri aracılığıyla yansıtılmaktadır. Gelişen teknolojilere baktığımızda, e-devlet gelişimiyle paralel giden yeni altyapı ve bilgi kaynakları, çeşitli yollarla hükümetler ve vatandaşları birbirine bağlamak için kullanılabilmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımı bilgiyi ve dokümanları yayan bir araç olmaktan öteye geçerek, tartışma, fikir alışverişi ve sözleşme mekanı haline gelmektedir. Bunun sonucu olarak internet, demokratik kamusal alanın bir uzantısı haline gelmiş, dolayısıyla halkın kendi kendisini yönetmesi anlamına gelen ‘demokrasi’nin başına ‘e’ harfi getirilmiştir. Bu bağlamda e-demokrasinin yeni bir demokrasi biçiminden öte çağın gerekliliklerine uygun bir dizi yenilikler getiren ‘sürecin devamı’ şeklinde bir uygulama olduğunu belirtmek gerekmektedir (Çetin, 2010:56).