• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1:KURAMSAL TEMELLER VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

1.1.   Bilgi

Günümüzde ekonomik, sosyal ve politik açıdan güçlü olabilmenin ve güçlü kalmanın ilk şartı hızlı değişimlerle baş edebilecek bilgiye sahip olmaktır. Bilgi, toplumun en önemli hammaddesi haline gelmiştir. Bu noktada, bilgi toplumu, bilgi okuryazarı ve bilgi teknolojileri gibi kavramlar ortaya çıkmıştır. Bu kavramların tanımlarından önce bilginin tanımı birçok araştırmanın konusu olmuştur. Bilginin sözlük tanımı, subje ile obje arasındaki ilişki, insanın, varlığı bilme, tanıma ve anlama sonucu ortaya çıkan üründür. Araştırmalar sonucu yapılan bazı tanımlar ise şu şekildedir:

• Bilgi, haklılığı ve gerçekliği kanıtlanmış inançtır (Nonaka ve Takeuchi, 1997 akt. Barutçugil, 2002).

• Bilgi, zihinde kavranarak temellendirilmiş doğru inançtır (Pears, 2004).

• Bilgi, anlakta kavranan ve doğru olup, doğruluğu gösterilebilir olan inançtır (Denkel, 2003).

• Bilgi güçtür (Bacon, 1973 akt. Bozkurt, 1997; Çömlekçi, 2001).

Bilgi kavramı Latince “informato” kökünden gelmekte, “biçim verme”, “biçimlendirme” ve “haber verme” anlamlarında kullanılmaktadır. Bilgi genel anlamda düşünme, yargılama, akıl yürütme, okuma, gözlem ve deney yoluyla elde edilen “düşünsel ürün” ya da “öğrenilen şey” olarak tanımlanmaktadır. Bilgi, bu anlamıyla belirli bir süreçten geçerek işlenmiş, sahibi için anlamlı olan, yönetsel karar almada stratejik öneme haiz olduğu varsayılan veya gerçek değeri olan veri demektir (Öğüt, 2003 akt. Balay, 2004).

Bilgi, insanın etrafında olup bitenleri tam ve doğru olarak kavranmasını sağlayan kişiselleştirilmiş enformasyondur. Bilgi, kendini düşünceler, öngörüler, sezgiler,

fikirler, alınan dersler, uygulamalar ve yaşanan deneyimler şeklinde gösterir. Bilginin önemli olma nedeni eyleme yakın olmasıdır. Sahip olduğumuz bilginin sonucunda bir karar verebilmekte ve onu eyleme geçirebilmekteyiz. Bilgiyi oluşturan bileşenler deneyim, yargı, değerler, inançlar, el yordamı ve sezgidir (Barutçugil, 2002).

Antik çağlardan beri üzerinde tartışılmasına rağmen, bütün filozofların kabul edeceği bir bilgi tanımı bulmak çok zor hatta olanaksızdır. Eğer bir seçim yapmamız söz konusu ise gereksinim duyduğumuz her şey bilgidir. Düşünce tarihi içerisinde bilgi bazen, kendi içimizde bir ilerleme, bazen de eşya ve doğaya egemen olmak için bir araç olarak görülmüştür. Platon tarafından savunulan bir görüşte bir edilgenlik vardır. Bacon ve Comte tarafından savunulan ikinci görüş ise egemen olmak için bilmek esasına dayanır ve bilimsel açıdan geçerli olan bilgi bu anlayıştan kaynaklanmaktadır (Çömlekçi, 2001). Bilgi, karar verme, planlama, karşılaştırma, değerlendirme, analiz, tahmin, tanı gibi hayatın tüm alanına temel oluşturacak eylemlerin özünü oluşturmaktadır. Bu eylemlerin hangi aşamalarda, süreçlerde gerçekleştiğini bilgi hiyerarşisi açıklamaktadır (Sağsan, 2003). Sağsan (2003) ‘ın bilgi hiyerarşisini Barutçugil(2002) bilgi spektrumu olarak adlandırmaktadır. Bilgi spektrumuna göre bilgi, çoğu kez geniş bir spektrumda karşımıza çıkar ve farklı nitelikleri olan unsurların birbiriyle bağlantıları ile birlikte tanımlanmasını gerektirir. Bu kavramların tanımları kısaca şu şekildedir:

Şekil 1: Bilgi Spekturumu

Kaynak: Barutçugil, 2002 Akıl Bilgi Enformasyon Veri Toplama Düzenleme Özetleme Sentez Analiz Karar alma

Veri (data), özümlenmemiş, yorumlanmamış, işlenmemiş gözlemler ve gerçeklerdir. Veriler, veri olarak isimlendirilmeden, nitelendirilmeden önce boyut belirtme, süzme, indeksleme aşamalarından geçerek veri haline dönüştürülür. Bu aşama, genellikle karmaşık süreçlerin uygulandığı aşamadır. Bu sebeple veriler arasında herhangi bir ilişki yoktur (Sağsan, 2003).

Enformasyon, düzenlenmiş veri olarak tanımlanırken aynı zamanda, veri seviyesinden bir basamak daha yükseğe çıkıldığında belirli bir sorun çerçevesinde birbiriyle ilişkili ve amaca yönlenmiş veri olarak da görülür (Dervişoğlu, 2004).

Bilgi ise kişisel anlamda düzenlenmiş enformasyondur, özümlenmiştir. Öğrenme ve deneyim yoluyla kazanılmış olan önceki bilgilerle bütünleşmiştir. Kararlara ve davranışlara yol gösterir. Bilgi, insanların beynindedir ve tüm yaşam boyu öğrendiklerinin ve deneyim yoluyla kazandıklarının toplamıdır. İnançlarımıza ve değerlerimize dayanmaktadır. İnsanlar arasında iletişim yoluyla enformasyon akışı bilginin yaratılmasını sağlar. Eğer, alınan enformasyon bir değer taşıyorsa onu alan kişinin var olan bilgi birikimi ile bütünleştirilir ve bilgi deposuna eklenir. Eğer bir değer taşımıyorsa reddedilir ve silinir. Bilgi, veri ve enformasyondan daha karışık bir kavramdır ve “deneyim ve değerlere ilişkin enformasyonun akışkan bir karması” şeklinde bir tanımı yapılmaktadır. Diğer bir tanıma göre ise bilgi, enformasyon parçaları arasında kurulan yararlı ilişkidir. Bilgi, sadece kayıtlarda ve bilgi bankalarında değil kurumsal rutinlerde, süreçlerde, uygulama ve normlarda da içerilmiştir. Bazen sezgiseldir, sözlere dökülmesi her zaman mümkün olmayabilir. Enformasyon nasıl verilerden türetiliyorsa, bilgi de enformasyondan türetilir (Barutçugil, 2002). Enformasyon otomatik olarak bilgiye dönüşmez, bunun için enformasyonun ayrıca bilişsel bir süreçten geçirilerek başarılı olmanın nasıl mümkün olacağına dair bir öznel yargıya dönüşmesi de gerekmektedir. Enformasyonu bilgiye dönüştüren bu bilişsel süreci etkileyen tecrübe, kabiliyet, kültür, karakter, kişilik, duygular, sezgiler, algılar, güdüler, eğitim, ortam gibi birçok etken vardır. Bilgi, bunların sonucu olarak ortaya çıkan savunulabilecek doğru inanç/yargılar olarak da tanımlanmıştır (Barca, 2005). Önceden elde edilen enformasyon, anlaşılarak ve açıklanarak belirsizliği ortadan

dönüştürülerek, örgütler için bir değer oluşturduğu katmanıdır. Bilgi, örgütün çeşitli yöntemlerle sahip olduğu dışsal ve içsel kaynaklarının tümünü oluşturmaktadır(Sağsan, 2003).

Anlam şemasını göz önüne alarak bilginin temel özellikleri birkaç ana başlık altında toplanabilir (Martensson, 2000 akt. Aktan&Vural, 2004): (1) Bilgi kolayca biriktirilip saklanamaz. Bilgi bilgisayarlardan daha çok insanların beyninde yer alan şeylerdir. Bilgi, hammaddelerde olduğu gibi, ihtiyaç duyulduğunda işçilerin kullanımına sunulabilmesi için genellikle, depolanamaz, kodlanamaz veya istiflenemez. (2) Enformasyon, insan aklı ile işlenmediği sürece değersizdir ve bilgi haline gelmez. Bilgi, insan aklı ile enformasyonun işlenmesi, yaratılması, düzenlenmesi veya kullanılmasıdır. Bilginin oluşma süreci, olay ve verilerin genel enformasyonları oluşturacak şekilde organize edilip yapılandırılması ile başlar; belirli bir kullanıcı grubunun ihtiyaçlarına uygun bir biçimde yeniden düzenlenip filtreden geçirilmesi ile sürer ve belirli bir düzen ve yapıya kavuşmuş bu enformasyonu bireylerin özümseyip bilgiye dönüştürmeleri ile son bulur. Bu dönüştürme süreci bireylerin tecrübe, davranış ve içinde bulundukları koşullardan etkilenir. (3) Bilgi, tecrübe, yorum ve içinde bulunulan şartları bünyesinde barındıran enformasyondur ve yeni bir bakış açısının ortaya çıkmasına yol açar. (4) Bilgi, kullanılmadığında herhangi bir anlam ifade etmez. Bilgi, karar ve eylemlere uygulanmaya hazır yüksek değerdeki enformasyondur (Aktan&Vural, 2004).

Akıl, bütünleştirilmiş bilgidir. Son derece yararlı enformasyondur. Bir bilgiyi başka bir alana taşıyabilme ve yararlanabilme yeteneğidir. Bilgiden farkı karmaşıklık derecesidir. Öğretmenlerin aktardığı enformasyondur, bilgi değildir. Akıl kişisel bir kimyadır ve bilginin sindirilmesi, özümlenmesidir (Barutçugil, 2002). Örgütün içsel ya da dışsal; açık veya örtük bilgilerinin belirli örgütsel kararları almada kullanılması, örgüt için bir akıl oluşturmaktadır. Yani bu aşamada bilgi, örgütte uygulama safhasına girmektedir. Bilginin örgütsel kararlara yardımcı olmasını sağlayacak en kritik noktada liderler yer almaktadır. O nedenle, liderlik bilginin akıl haline dönüşmüş bir sürecinden meydana gelir ve örgütsel yeterliliklerde liderlik son derce önemlidir (Sağsan, 2003).

Benzer Belgeler