• Sonuç bulunamadı

BİREYSEL SUNUMLAR

Belgede Eğitimde Birlikteyiz (sayfa 43-47)

Kapsayıcı eğitim; dini, etnik ve kültürel azınlıklar, göçmen, mülteci ve sığınmacılar, kızlar, düşük gelirli aileler ve engellileri dâhil edecek şekilde toplumda dezavantaja sahip tüm grupları içine alarak genişlemiştir. Kapsayıcı eğitim yaklaşımı, öğrenciler arasındaki farklılıkları ve ihtiyaçları bir problem olarak değil, öğretimi zenginleştirmek için bir fırsat olarak ele almaktadır. Kapsayıcı eğitim, öğrenenler arasındaki farklılıkları doğal olarak karşılayan ve destekleyen yenilikçi bir hareket olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle kapsayıcı eğitim hareketi sadece teknik veya kurumsal değişimi değil, aynı zamanda felsefi bir değişimi de işaret etmektedir. Bu süreç, öğrenme çağındaki tüm çocukları içeren ortak bir vizyon ışığında ve tüm çocukları eğitmenin devletlerin sorumluluğu olduğu inancıyla, içerik, yaklaşım, yapı ve stratejiler konusunda yapılması gereken değişiklikleri kapsamaktadır. Kapsayıcı eğitim, UNESCO tarafından “öğrenenlerin farklı gereksinimlerine, onların eğitime, kültüre ve topluma katılımını artırarak ve eğitim sisteminin içindeki ayrımcılığı azaltarak cevap verme süreci” olarak tanımlanmaktadır. Eğitim 2030 Eylemi Çerçevesi’nde hesap verebilirlik, saydamlık ve katılımcı yönetim ilkeleri temelinde eğitime yönelik etkili hukuksal ve politik çerçeveler geliştirilmesine rehberlik etmektedir. Erken çocuklukta kapsayıcı bir eğitim için güçlü bir bölgesel eş güdüm, eğitim alanında titiz bir izleme ve değerlendirme gerekmektedir. Özellikle kapsayıcı ve kaliteli eğitim hedefinin henüz çok uzağında olan ülkelerde daha fazla kaynağın bu alana sağlanması desteklenmektedir. Bu çalışmada kapsayıcı okul öncesi eğitim için oluşturulacak politikalar ele alınmaktadır.

Kapsayıcı Eğitim Hareketi

Kapsayıcı eğitim yaklaşımı aslında yaşamın kendisine uygun olarak bir eğitim ortamı, bir okul oluşturulmasını ifade eder. Günlük yaşamda farklı özelliklere sahip bireyler nasıl beraber yaşıyorlar, çalışıyorlar ve iletişimde bulunuyorlarsa kapsayıcı eğitim aracılığı ile de farklı özelliklere sahip bireylerin, engellilerin, özel gereksinimli bireylerin hepsinin bir okulda, bir kurumda eğitim almaları vurgulanmaktadır. Engelli öğrencilerin engelsiz akranlarıyla tüm akademik ve sosyal açıdan beraber yeteneklerini sergilemelerine, öğrenmelerine kapsayıcı eğitim denir. Kapsayıcı eğitim kaynaştırma eğitiminden çok daha etkilidir. Kaynaştırma eğitiminde genellikle akademik olmayan sınıflarda engelli öğrenciler belirli gün ve saatlerde normal eğitimi olan okullarda misafir edilirler (Ciyer, 2010). Burada amaç, engelli çocuklarımızın engelli olmayan akranlarıyla iletişim kurmalarını sağlamaktır. Genelde bu öğrenciler özel eğitim gördükleri okullardan gelirler ve burada kendilerine tipik akranları yardımcı olurlar.

Kapsayıcı eğitimin her insanın topluma katılması için eğitimin gerekli olduğu inancına dayalı bir felsefi yaklaşımı vardır (OECD, 2016). Bu anlayış insanlardaki farklılıkları kabul eder ve her çocuğun eğitim

hakkı olduğunu savunur. Kapsayıcı eğitim programı uygulandığında sosyal ve akademik açıdan hem engelli hem de tipik akranları fayda sağlamaktadır. Kabullenme ilk önce okul ortamında gelişir, daha sonra toplum içinde eve ve iş yerine taşınır. Kapsayıcılık bir eğitim felsefesi olup, her bireyin her anlamda sosyal hayata katılması amacını savunur. Her ne kadar kapsayıcı eğitim oldukça etkili bir sistem olsa da, özel eğitim yasalarından dolayı bu eğitimden ancak bazı öğrenciler yararlanabilmektedir. Özel eğitim sınıfları, özel kaynaştırma sınıfları ve hatta evde eğitim gibi engelli öğrenciler için birçok eğitim stratejileri vardır.

Kapsayıcı Eğitimin Yararları

Özel eğitim alanında, engelli öğrencilerin özel donanımlı okullarda, küçük sınıflarda, özel eğitim görmüş öğretmenlerin eşliğinde, onlar için yapılmış müfredatı görmelerinin yararlı olduğuna inanılıyordu. Fakat bu öğretim şeklinin mükemmel olduğunu kanıtlayacak veriler eksikti. Son yıllarda yapılan araştırmalar da (Arikan, 2012) kapsamlı eğitimin yararlarını ortaya koymuştur. Eğer öğretmenler, veliler ve özel eğitmenler birlikte bir uyum içinde çalışırlarsa genel sınıflarda okuyan engelli öğrenciler için bu sistemin en uygun ve yararlı olduğu belirlenmiştir. Ayrıca bu çalışmada engelli öğrencilerin öğrenme özellikleriyle engelli olmayan akranları arasında fazla bir fark olmadığı belirlenmiştir. Çoğunlukla da öğretmenler engelli öğrenciler için olumlu yorumlar yapmışlardır. Özellikle teşvik edildiklerinde öğrenmek için çaba harcadıklarını bu durumdan hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin mutlu oldukları ortaya çıkmıştır. Bu konuda yapılan çalışmalar kapsayıcı eğitimin engelli olmayan öğrenciler üzerinde yan etkisinin olmadığını ortaya koymuştur.

Bu çalışma engelli ve engelli olmayan öğrencilerin hem akademik hem de sosyal yönden kapsayıcı eğitimden yararlandıklarını rapor etmiştir. Az veya çok engelli öğrenciler de bu araştırmaya dâhil edilip etkin biçimde eğitim görülen sınıflarda diğer akranlarıyla bütünleşerek başarı elde etmişlerdir. Bunun yanı sıra öğretmenlerin de başarılı çalışmalarından dolayı mutlu oldukları gözlenmiştir. Genelleme yaparsak, engelli olan kadar engelli olmayan öğrenciler de kapsayıcı eğitimden faydalanmaktadır. Bu ve buna benzer araştırmalar kapsamlı eğitimin sosyal, akademik, iletişim ve arkadaş ilişkileri gibi dört önemli noktada olumlu etkisinin olduğunu göstermiştir. Engelli öğrenciler engelli arkadaşlarına yapıcı konuşma ve hareketleriyle örnek olmaya çalışırken engelli olmayan arkadaşları da onların kendilerini kabullenmelerinden dolayı sabır, hoşgörü ve arkadaşlıklarını sunarlar. Bu sonuçlar da kapsayıcı eğitimden her öğrencinin yarar gördüğünü ortaya koyar (Julie, 2012; MEB, 2012).

Sınırları Aşmak

Birçok engelli çocuk özel eğitim merkezlerinde, ailelerinin kapsayıcı eğitimi daha uygun görmelerine rağmen eğitim görememektedirler. Bu niçin olur? Araştırmalar bunun değişik kültür ve duygusal ayrımcılıktan kaynaklandığını bunlardan dolayı çocukların karışık olarak eğitim almalarına karşı çıkıldığını saptamıştır. Bazı görüşler az engelli öğrencilerin genel sınıfta eğitim almalarının doğru olacağını savunmaktadır. Buna neden olarak da sınıf öğretmenlerinin çok engelli öğrencilere yetecek bilgilerinin olmaması gösterilmiştir. Bazı uzmanlar ise engelli öğrencilerin genel sınıfta sosyal ve akademik açıdan sınıfın düzeninin bozulmasında etken olabileceklerini belirtmişlerdir.

Başarılı katılım programlarıysa bu endişeleri gidermektedir. Aslında kapsayıcı eğitim sistemi tüm öğrencilerin eğitimi için model teşkil edip birçok değişik yollarla bütün öğrencilerin beraber öğrenmelerini sağlayabilir. Başarılı olan kapsayıcılık programlarında engelleri aşmak için öğretmenlerin eğitimi, velilerin bu konuda yeterli bilgi almaları, topluluk üyelerinin iş birliğinin gerekli olduğu gözlenmiştir. Bu konuda başarılı bir değişiklik için, konunun başında olan kişinin bu konuyla ilintili olanların görüşlerini alıp geniş kapsamlı bir fikir birliğine ulaşması gerekmektedir.

Kapsayıcı Eğitim Politikaları

Millî Eğitim Bakanlığı, özel ihtiyaçları bulunduğu belirlenen çocukları özel eğitim okulları aracılığıyla ya da genel okullarda kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitim sistemine dâhil etmeye yönelik bir politika izlemektedir. Ne var ki, kullanılan tanımlar ve izlenen usuller, bu alanda iyi uygulamalara sahip diğer ülkelerde geçerli olanlardan farklılaşabilmektedir. Bakanlık bünyesinde bulunan Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Müdürlüğü ile bu müdürlüğün il ve ilçe birimleri özel eğitim ihtiyacı olan çocukların eğitimini düzenlemekten sorumludur. 1997 tarih ve 573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, özel eğitim ihtiyacı olan çocukların, kişisel eğitim planları temelinde, normal okullarda akranlarıyla birlikte eğitim almaları gerektiğini vurgulamaktadır. Kararnameye göre, benzer engellilik durumlarına sahip diğer çocuklarla birlikte ayrı bir okulda ya da kurumda eğitim görmesi gereken çocuklar içinse, kaynaştırma için uygun düzenlemeler yapılarak özel eğitim okullarında veya kurumlarında eğitim verilecektir. Kararname ayrıca okul öncesi eğitimi özel eğitim ihtiyaçları olan çocuklar için de zorunlu tutmaktadır. Diğer sosyal yardımların/hizmetlerin yanı sıra engelli çocukların bir bölümü için ücretsiz okul servisleri de sağlanmaktadır (ERG, 2016).

1. Sunum Konu: Engeli Olan

Çocuklar İçin Kapsayıcı Eğitim: Politika Analizi

Prof. Dr. Tuncay ERGENE

Hacettepe Üniversitesi

BİREYSEL SUNUMLAR

Engelli çocukların eğitimden dışlanmalarının önlenmesine yönelik politikalar bugüne dek toplumsal- kültürel engellere pek az göndermede bulunarak okul ortamına odaklanmıştır. Oysa durumlarını gözlerden saklamak/korumak kaygısıyla ve beklentilerin düşük tutulmasıyla engelli çocukların dışlanmalarına kendi aileleri de katkıda bulunuyor olabilir. Bu konuda, engelli çocukların eğitimiyle ilgili olarak hanelerdeki karar alma süreçlerine ilişkin bir araştırma yararlı ve bilgilendirici olabilir.

Eğitime Fiziksel Erişim

Engelliler Yasası’na göre 2005 tarih ve 5378 sayılı yasa uyarınca, okullar dâhil olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarına ait tüm binalar engelli kişiler için erişilebilir duruma getirilmiştir. Yasa olmasına rağmen hâlâ eksiklikler söz konusudur. Sınıfların ve ortak kullanım alanlarının hâlihazırdaki durumu ve önde gelen ihtiyaçlarıyla ilgili herhangi bir idari veri elde bulunmamaktadır. Kırsal kesimde yaşayan çocuklara yönelik yatılı eğitim hizmetleri söz konusu olduğunda ise, bu okullardaki fiziksel düzenlemeler ortopedik, görsel ve işitsel engelli çocukların erişimi düşünülerek planlanmamıştır ve bunu sağlamak için kapsamlı yeniliklere gidilmemiştir. Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi, sonuç gözlemlerinde Türkiye’ye engelli kişilerin tüm okullara, bu arada resmî binalara, parklara, hastanelere ve kamu hizmeti verilen yerlere fiziksel erişimini sağlama çağrısında bulunmuştur (UNESCO, 2016).

Okul Öncesi Eğitim

Özel Eğitim Hizmetleri yönetmeliklerine göre özel eğitim ihtiyaçları olan çocukların zorunlu eğitimine üç yaşında başlanması gerekmektedir. Dolayısıyla devletin özel eğitim ihtiyacı olan üç ila beş yaşlarındaki çocuklara ücretsiz okul öncesi eğitim sağlama yükümlülüğü vardır (Tuğrul, 2009). Pratikte ise engelli çocukların okul öncesi kademede okullaşma oranları genel nüfustaki çocuklara göre daha düşüktür. Ancak, tanımlama ve belirleme ile ilgili hususlar nedeniyle mevcut bilgilerin yanıltıcı olma olasılığı da vardır. Eldeki veriler, erişim, beklenti, gizli maliyetler ve engelli çocukların ailelerinin dezavantajlı konumu gibi sorunları yansıtıyor olabilir. Millî Eğitim Bakanlığı Örgün Eğitim İstatistikleri’ne göre 2015-16 ders yılında özel eğitim okullarının okul öncesi eğitim sınıflarına kayıtlı öğrenci sayısı yalnızca 3472’dir. Türkiye’de 5 yaşındaki 1.225.563 çocuğun tahminen 20 bini bir veya daha fazla engele sahiptir. Bu verilerden hareketle, özel eğitim ihtiyacı olan 5 yaşındaki çocuklar için ilkokul öncesi eğitimi zorunlu tutan yasal düzenlemelere karşın bu çocukların büyük bir bölümü ya eğitimden dışlanmıştır ya da özel ihtiyaçlarını dikkate alan eğitim olanaklarına erişememektedir (MEB, 2012; MEB 2016).

İlk ve Ortaöğretim

Bakanlık istatistiklerine göre ilköğretim düzeyinde özel ihtiyaçları olduğu belirlenen çocuk sayısı artma eğilimindedir. Bu çocukların çoğu (2015-16 ders yılında 214.649) akranlarıyla birlikte eğitim görmektedir. Diğerlerinin bir kısmı (2015-2016 ders yılında 38.723 çocuk) normal okulların özel eğitim sınıflarına devam ederken, önemli denebilecek sayıda çocuk da hâlâ çeşitli türlerdeki özel eğitim okullarına gitmektedir. Okula devamlılık ve okul bitirme ile ilgili oranlara ulaşılamamıştır. Bununla birlikte, engelli çocukların telafi eğitiminden yararlanan çocuklar arasında yer aldıkları bilinmektedir ve engelliliğin çocukların “okul dışı” kalmalarına yol açan etmenlerden biri olabileceği düşünülebilir. Ortaöğretimde ise özel ihtiyaçları olan çocukların büyük bir bölümünün örgün eğitimlerine devam edemedikleri görülmektedir. 2015-2016 ders yılında 17.951 erkek ve kız çocuk genel nüfusa yönelik ortaöğretim okullarında eğitim görürken, 12.753 çocuk da özel ihtiyaçları olan çocuklara yönelik meslek okullarına kaydedilmiştir. Ayrıca; bazı engelli çocuklara, engellilik türlerine bağlı olarak, yaygın eğitim yoluyla kamuda veya özel sektörde mesleki ya da genel eğitim verilmektedir.

Okullarda Kapsayıcı Eğitim Kalitesi

İstanbul Sabancı Üniversitesi Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından 2011 yılında hazırlanan bir rapora göre (Türkiye’de Kaynaştırma/Kapsama Yoluyla Eğitimin Durumu), çocukların düzenli okullara daha tam ve etkin olarak yerleştirilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. Rapor, özel ihtiyaçları olan çocuklara gerekli destek hizmetlerinin verilmediğini; öğretmenlerin, okul yöneticilerinin, ailelerin ve öğrencilerin bu konuda daha fazla bilgilendirilmeleri, eğitimcilerin ve öğrencilerin becerilerinin daha fazla geliştirilmesi ve fiziksel çevre ve eğitim programları açısından okullarda değişikliklere gidilmesi gerektiğini belirtmektedir. İlgili çocukların çoğuna bireyselleştirilmiş eğitim programları hazırlanmamakta, okullarda yeterli sayıda rehber ve özel eğitim öğretmeni bulunmamaktadır. ERG, Sabancı Vakfı’nın desteğiyle ve Tohum Otizm Vakfı ile iş birliği içinde kapsayıcı eğitimle ilgili araştırmalarına ve politika önerileri geliştirme çabalarına devam etmektedir (ERG, 2016; ERG 2017).

Ortaya Çıkan Sorunlar

TBMM tarafından Mart 2012’de kabul edilen ve eğitim sistemini yeniden yapılandıran yasa, zorunlu eğitim kapsamındaki engelli ve özel ihtiyaçları olan çocuk sayısını önemli ölçüde arttıracaktır. Böylece, bu çocukların tümünün okullarda olup olmadığını tespit etme, eğitim sisteminin dışında kalmalarını önlemek için gerekli adımları atma ve kapsayıcı eğitim için kapasite, beceri ve kaynakları artırmanın önemi daha

BİREYSEL SUNUMLAR

Prof. Dr. Tuncay ERGENE

Hacettepe Üniversitesi

1. Sunum Konu: Engeli Olan

Çocuklar İçin Kapsayıcı Eğitim:

Politika Analizi da artacaktır. Bu arada, ülkede 53 hastane ilkokulu bulunmasına karşın, hangi yaşlarda ve ülkenin neresinde olurlarsa olsunlar başta kronik hastalıkları olanlar olmak üzere hasta çocukların, uzun süreli tedavi ihtiyacı olanların, dolayısıyla okula düzenli olarak devamda ve/veya öğrenme sürecine aktif olarak katılmada güçlük çekenlerin eğitim hakları konusunda daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır.

Kapsayıcı Eğitimde Ne Durumdayız?

Kapsayıcı eğitim; tüm öğrenenlerin, kültürlerin ve toplulukların farklı gereksinimlerine, öğrenmeye katılımı artırarak ve eğitim sisteminin içindeki ayrımcılığı azaltarak yanıt verme sürecidir. Bu süreç, öğrenme çağındaki tüm çocukları içeren ortak vizyonu ve tüm çocukları eğitmenin devletlerin sorumluluğu olduğu inancıyla; içerik, yaklaşım, yapı ve stratejiler konusunda yapılması önemli olan değişiklikleri kapsar. Kapsayıcı eğitim, eğitim kurumlarının ve süreçlerinin cinsiyet, etnik köken, dil, din, yerleşim yeri, sağlık durumu, sosyoekonomik durum gibi özelliklerinden ya da koşullarından bağımsız olarak tüm çocukların gereksinimlerine yanıt verecek biçimde yeniden düzenlenmesini öngören bir süreçtir. Kapsayıcı eğitim uygulamalarının temel amacı, eğitim ortamlarındaki bireylerin farklı özelliklerine ve koşullarına ilişkin önyargılardan ve olumsuz tutumlardan kaynaklanabilecek dışlanmayı ve ayrımcılığı ortadan kaldırmaktır. Eğitim, toplumun tüm bireylerini doğrudan etkilediği için kapsayıcı bir eğitim sistemi, yüksek nitelikli bir eğitim deneyiminin ve ayrımcılığın olmadığı bir toplum inşa etmenin merkezinde yer alır. Kapsayıcı eğitim konusunda son dönemde farkındalık artmış olsa da, farklı nedenlerle okul dışında kalan ya da olumsuz eğitim deneyimleri yaşamaya devam eden çocukların varlığı, ülkemizde bu alanda iyileştirmelere gereksinim olduğunu gösterir. Kapsayıcı eğitim; eğitim sisteminin tüm çocukları, gençleri ve yetişkinleri içermesi için benimsenmesi gereken genel bir ilke, çocuk haklarının gereği ve toplumsal kalkınmanın önemli bir ön koşuludur.

Kapsayıcı eğitim, UNESCO tarafından üç ayrı temelde gerekçelendirilmektedir. Bunlardan birincisi eğitimsel gerekçedir. Kapsayıcı okulların, bireysel çeşitliliklere yanıt veren öğretim yöntemleri geliştirmesi ve bunun tüm öğrencilerin yararına olması amaçlanır. İkincisi sosyal gerekçedir. Kapsayıcı okulların bir tutum değişikliği yaratarak daha adil ve kapsayıcı bir toplum için temel oluşturacağına inanılır. Üçüncü olarak da ekonomik gerekçedir. Tüm öğrencilere bir arada eğitim veren okulların, farklı öğrenci grupları için farklı okulların kurulduğu daha karmaşık bir eğitim sistemine göre daha az maliyetli olmasıdır. Türkiye’yi kapsayıcı eğitimin geldiği aşama açısından değerlendirdiğimizde, engeli olan çocukların eğitiminin mevzuatta kapsamlı biçimde düzenlendiğini söyleyebiliriz; ancak cinsiyet, dil, din, etnik köken ve sosyoekonomik durum bakımından kapsayıcı eğitimi destekleyecek kapsamlı bir düzenleme olduğunu söylemek oldukça güçtür. Bu anlamda; eğitim politikaları, öğretim programları, okul kültürü, öğretim uygulamaları ve öğrenme ortamları alanlarında zaman geçmeden gereken düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Arıkan, A. (2012). Highscope programı. F. Temel (Ed.), Erken çocukluk eğitiminde yaklaşımlar ve programlar. Ankara: Vize Yayıncılık.

Ciyer, A. (2010). Developing inclusive education polices and practices in Turkey: a study of the roles of UNESCO

and local educators. Unpublished dissertation. Arizona State University, USA.

ERG (2016). Türkiye’de kapsayıcı eğitimi yaygınlaştırmak için politika önerileri. Eylül 2017’de şuradan erişildi: http://www.egitimreformugirisimi.org/wp-content/uploads/2017/03/ERG_KapsayiciEgitim_PolitikaOnerileri.pdf ERG (2017). Bir arada yaşamı ve geleceği kapsayıcı eğitimle inşa etmek. Eylül 2017’de şuradan erişildi: https:// indd.adobe.com/view/6066c857-843a-4d49-b7e9-77f635a950cf

Julie, K. B. (2012). The three Rs of leadership: Building effective early childhood programs through relationships,

reciprocal learning, and reflection. Highscope Press.

MEB (2012). Okul öncesi eğitimin güçlendirilmesi projesi, Toplum temelli okul öncesi eğitim: Türkiye’de mevcut

durumun ve seçilen modellerin gözden geçirilmesi raporu. Ankara: MEB

MEB (2013). Okul öncesi eğitim programı. Millî Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü. Ankara: Millî Eğitim Basımevi.

MEB (2016). Millî Eğitim İstatistikleri. MEB Basımevi: Ankara.

OECD (2016). Education at a glance 2016: OECD indicators. Paris: OECD.

Tuğrul, B. (2009). Okul öncesi eğitimde kullanılan öğretim yöntemleri ve teknikleri. (Ed: Sağlam, M.). Özel Öğretim Yöntemleri. Anadolu Üniversitesi Yayını No:1851, Açık Öğretim Fakültesi Yayını No: 966.

UNESCO (2016). Global education monitoring report. Paris: UNESCO Publishing.

Yılmaz, H. (2007). A review of parent education for early childhood development in Turkey: Cost benefit analysis

of parental education. UNICEF

KAYNAKÇA

Prof. Dr. Tuncay ERGENE

2. Sunum Konu: : Engeli Olan Çocuklar İçin Kapsayıcı Erken Çocukluk

Eğitimi Uygulamalarına Küresel Bir Bakış

Belgede Eğitimde Birlikteyiz (sayfa 43-47)