• Sonuç bulunamadı

3.MATERYAL VE METOD

4.12. BİN TANE AĞIRLIĞI

Bu çalışmada, incelenen üç aspir çeşidinin, kuru ve sulu koşullardaki 1000 tane ağırlıkları yıllara göre ve iki yılın ortalaması olarak çizelge 4.34’te verilmiştir, deneme yıllarının varyans analiz sonuçları çizelge 4.35’te, 1000 dane ağırlığı için kuru ve sulu koşullar arasındaki ilişki ise grafik 4.12’de verilmiştir.

.

Kuru koşullarda çalışmanın ilk yılında 1000 tane ağırlığı 39,3-45,3 g, ikinci yılında 40,5-46,7 g olarak belirlenirken, bu değerler, sulu koşullar için ilk yıl 44,6-48,1 g ikinci yıl 46-49,1 g olarak saptanmıştır. Remzibey çeşidi her iki yılda da, sulu ve kuru koşullarda en yüksek 1000 tane ağırlığına sahip olurken, bunu Dinçer ve Yenice izlemiştir. Sulu koşullar, kuru koşullara göre 1000 tane ağırlığında her iki yılda da artışlara neden olmuştur (çizelge 4.34).

Çizelge 4.34. Kuru ve Sulu Koşullarda Yetiştirilen Aspir Çeşitlerinin 1000 Tane Ağırlığı Değerleri, Sulu Koşullarda Artış Oranları (%) ve LSD Değerleri.

1000 tane ağırlığı yönünden denemenin her iki yılında da koşul ve çeşitler arasındaki farkların önemsiz olduğu saptanmıştır (çizelge 4.35).

Çizelge 4.35. Kuru ve Sulu Koşullarda Yetiştirilen Aspir Çeşitlerinin 1000 Tane Ağırlığına Ait Varyans Analiz Sonuçları.

1000 tane ağırlığı için hesaplanan MP, TOL, STI, GMP, YI, YSI, SSI değerleri, çizelge 4.36’da verilmiştir. MP değerleri denemenin ilk yılda bütün çeşitlerde düşük olarak belirlenmiştir. MP değerleri bakımından Remzibey çeşidi ilk sırayı alırken, Dinçer ve Yenice birbirine yakın değerler vermiştir. TOL değerinde ise yine Yenice en

Yıl 2006 2007 2006-2007 Yılları Ort.

yüksek değeri vermiş olup, ikinci sırayı Dinçer almıştır. STI değerlerinde tüm çeşitler birbirine yakın değerlere sahip olmuştur. GMP değerlerinde ilk sırayı Remzibey almış, bunu sırasıyla Dinçer ve Yenice izlemiştir. YI ve YSI değerleri için de yine sıralama aynı olmuştur. SSI değerleri ise Dinçer ve Remzibey çeşidinde 1’den küçük, Yenice çeşidinde 1’den büyük olarak saptanmıştır.

Çizelge 4.36. 1000 Tane Ağırlığına Ait MP, TOL, STI, GMP, YI, YSI, SSI Değerleri.

MP TOL STI GMP YI YSI SSI

2006 43,163 2,825 0,041 43,139 0,991 0,937 0,733 2007 44,475 3,050 0,040 44,449 0,991 0,934 0,787 Dinçer

ORT 43,819 2,938 0,040 43,794 0,991 0,935 0,760

MP TOL STI GMP YI YSI SSI

2006 42,463 6,325 0,040 42,345 0,933 0,861 1,604 2007 43,725 6,500 0,039 43,604 0,933 0,862 1,641 Yenice

ORT 43,094 6,413 0,039 42,974 0,933 0,861 1,623

MP TOL STI GMP YI YSI SSI

2006 46,675 2,800 0,044 46,654 1,075 0,942 0,674 2007 47,863 2,425 0,043 47,847 1,076 0,951 0,586 Remzibey

ORT 47,269 2,613 0,043 47,251 1,076 0,946 0,630

1000 tane ağırlığının sulu ve kuru koşullara bağlı olarak gösterdiği davranışı belirlemek amacıyla iki uygulama arasındaki regresyon belirlenmiştir. Sulamanın meydana getirdiği varyasyon, üç çeşidin iki yıldaki değerlerine göre % 52 olarak belirlenmiştir. Uygulamanın meydana getirdiği bir birimlik artış 0,439 olmuştur (grafik 4.12).

Grafik 4.12. Bin Tane Ağırlığı İçin Kuru ve Sulu Koşullar Arasındaki İlişki.

1000 TANE AĞIRLIĞI y = 0,4396x + 27,936 R2 = 0,5265

43 44 45 46 47 48 49 50

0 10 20 30 40 50

KURU

SULU

4.13.VERİM

Bu çalışmada, incelenen üç aspir çeşidinin kuru ve sulu koşullarda yıllara göre ve iki yılın ortalaması olarak verim değerleri çizelge 4.37’de, deneme yıllarının varyans analiz sonuçları çizelge 4.38’de, kuru ve sulu koşullar arasındaki ilişki grafik 4.13’te verilmiştir.

Çalışmanın ilk yılında, kuru koşullarda verim 134,2-141,9 kg/da; ikinci yılında 253,9-260,2 kg/da olarak belirlenirken bu değerler sulu koşullar için ilk yıl 161,1-224,7 kg/da, ikinci yıl 332,5-364,5 kg olarak saptanmıştır. Sulu koşullarda her iki yılda da en yüksek değere Yenice çeşidi sahip olurken, en düşük verim Remzibey çeşidinde belirlenmiştir. İki yılın ortalamasına göre sulu koşullarda, verim her üç çeşitte de artış göstermiş olup, en düşük artış, Remzibey çeşidinde, en yüksek artış Yenice çeşidinde saptanmıştır.

Çizelge 4.37. Kuru ve Sulu Koşullarda Yetiştirilen Aspir Çeşitlerinin Verim Değerleri, Sulu Koşullarda Artış Oranları (%) ve LSD Değerleri.

Verim yönünden denemenin her iki yılında da koşul, çeşit ve ‘çeşit x koşul’

interaksiyonunun istatistiki anlamda önemli olduğu saptanmıştır (çizelge 4.38).

Çizelge 4.38. Kuru ve Sulu Koşullarda Yetiştirilen Aspir Çeşitlerinin Verime Ait Varyans Analiz Sonuçları. almıştır. STI değerleri yıllar ortalamasına göre birbirine çok yakın olarak belirlenmiş olup, ancak az da olsa Yenice burada da öndedir. GMP değerlerinde Yenice

diğerlerinden oldukça yüksek bir değere ulaşırken, bunu Dinçer izlemiştir. YI değerleri incelendiğinde iki yılın ortalamasına göre en yüksek değere Remzibey çeşidi sahip olmuştur. YSI değerlerinde ise en yüksek değer yine Remzibey çeşidinden elde edilmiştir. SSI değerlerinde Remzibey çeşidi 1’den küçük, Dinçer ve Yenice çeşitleri 1’den büyük olarak saptanmıştır.

Çizelge 4.39. Verime Ait MP, TOL, STI, GMP, YI, YSI, SSI Değerleri.

MP TOL STI GMP YI YSI SSI

2006 160,16 48,56 0,009 158,31 0,99 0,74 0,95 2007 302,50 97,25 0,005 298,57 0,99 0,72 1,05 Dinçer

ORT 231,33 72,90 0,007 228,44 0,99 0,73 1,00

MP TOL STI GMP YI YSI SSI

2006 179,44 90,55 0,01 173,63 0,98 0,60 1,45 2007 312,35 104,22 0,005 307,98 1,01 0,71 1,09 Yenice

ORT 245,90 97,39 0,008 240,80 0,99 0,66 1,27

MP TOL STI GMP YI YSI SSI

2006 151,43 19,24 0,01 151,13 1,03 0,88 0,43 2007 295,55 73,80 0,005 293,24 1,00 0,78 0,85 Remzibey

ORT 223,49 46,52 0,007 222,18 1,02 0,83 0,64

Verimin sulu ve kuru koşullara bağlı olarak gösterdiği davranışı belirlemek amacıyla iki uygulama arasındaki regresyon belirlenmiştir. Sulama uygulaması verime olumlu etki yapmıştır. Sulamanın meydana getirdiği varyasyon üç çeşidin iki yıldaki değerlerine göre % 91 olarak belirlenmiştir. Uygulamanın meydana getirdiği bir birimlik artış 1,360 olmuştur (grafik 4.13).

Grafik 4.13. Verim İçin Kuru ve Sulu Koşullar Arasındaki İlişki.

VERİM y = 1,3609x R2 = 0,9125

0 50 100 150 200 250 300 350 400

0 100 200 300

KURU

SULU

5.TARTIŞMA

5.1. ÇİÇEKLENME GÜN SAYISI

Erkencilik veya geççilik için bir ölçüt olarak değer kazanan çiçeklenme gün sayısı, bir çeşidin, yetiştirilmek istenen yöreye ne kadar uyum sağlayacağının da bir göstergesidir. Vejetatif gelişmesi uzun olan çeşitlerin yaz sıcakları ve kuraklıkla karşılaşabilme, sam yelinden zarar görme olasılığı vb nedenlerle, buna karşılık sorun oluşmadığı zaman daha fazla verim sağlama olasılığı nedeniyle; vejetatif gelişmesi kısa olan çeşitlerin çiçeklenme döneminde gece sıcaklıklarında ani düşüşlerle karşılaşma, sapta oluşup sonradan tohuma taşınan kuru madde birikimini yeterince yapamama ve benzeri nedenlerle; buna karşılık erkencilikte sıcak ve kurak periyottan kaçabilme ve daha uzun tane doldurma olanağı bularak daha verimli olma şansı gibi nedenlerle, bir yöre için tercih edilecek çeşidin seçiminde dikkate alınacak kriterler arasında öncelik gösteren çiçeklenme gün sayısını, Pahlavani (2005), ıslah çalışmalarında önemli bir seçim kriteri olarak dikkate almak gerektiğini belirtmiştir. Hang ve Evans (1985), kuraklık stresindeki bitkilerin erken çiçeklenip, erken olgunlaştıklarını bunun da verimi azalttığını bildirmişlerdir.

Samadi vd. (1979), vejetasyon süresi 120-125 gün olan aspir çeşitlerinde çiçeklenme gün sayısının 75-100 gün, Kızıl ve Gül (1999), 136.9 – 150 gün arasında değiştiğini, en erken çiçeklenen genotipin 5-154 (Remzibey), en geç çiçeklenenin ise Yenice olduğunu bildirmişlerdir. Bu çalışmada elde edilen verilere göre, kuru koşullarda 82 – 107 gün, sulu koşullarda 84 – 110 gün arasında değişmiştir. Hem kuru hem sulu koşullarda en fazla gün sayısına Yenice sahip olurken diğer iki çeşit birbirine yakın değerler vermişlerdir. Sulama ile sağlanan artış hepsinde çok az ve Remzibey’de en düşüktür (çizelge 4.1). Buna karşılık her iki yılda da bu özellik üzerine çeşitlerin ve koşulların önemli etkileri görülmüştür (çizelge 4.2).

TOL değerleri, sulama ile sağlanan farkın Remzibey’de en az olduğunu, Dinçer ve Yenicenin birbirine yakın gelişme sağladığını göstermektedir. SSI değerleri de doğal

olarak bu özellik bakımından kuraklığa en toleranslı çeşidin Remzibey olduğunu, bunu, Yenice ve Dinçer’in izlediğini ortaya koymaktadır (çizelge 4.3).

Regresyon analizi, sulama ile meydana gelen değişkenliğin % 98, 1 birim suyun karşılığında çiçeklenme gün sayısının 1.04 olduğunu göstermiştir (grafik 4.1). Bu sonuç, özellikle kurak gitmekte olan yıllarda erken çiçeklenmenin önlenmesi bakımından sulamanın kazançlı olacağını göstermektedir.

5.2. BİTKİ BOYU

Bitki boyu aspirde verimi etkileyen özellikler arasında yer almaktadır (Zheng vd.

1993; Choulwar vd., 2005). Modern aspir çeşitlerinde bitki boyunun 60-80 cm olması istenmektedir. Bitki boyunun bu ölçülere yakın olması, bitkilerin güneş ışığından iyi bir şekilde yararlanmaları bakımından önemli olmaktadır (Weiss, 2000). Bu çalışmada incelenen aspir çeşitlerinin boyları, hem kuru hem de sulu koşullarda, istenen düzeylerde olmuştur (çizelge 4.4). Her iki yılda da, bütün çeşitlerde sulu koşullarda, kuru koşullara göre artış meydana gelmiştir. Aspir’de bitki boyu sulama ve gübreleme gibi uygulamalarla (Tunçtürk, 1998; Öztürk vd., 2008) ve genotipe bağlı olarak değişebilmektedir (Kızıl ve Gül, 1999; Özkaynak vd. 2001; Öztürk, 2008).

Bitki boyu vejetatif gelişmenin iyi bir göstergesidir, ayrıca yan dal sayısı ile tabla sayısını etkileyerek, biyolojik verimi ve tane verimini de etkilemektedir. Corletto vd.

(1997) uzun boylu aspir çeşitlerinin çiçeklenmeye kadar geçen süre içinde, vejetatif kısımlarına kısa boylulardan daha çok kuru madde biriktirdiklerini ve tane doldurma döneminde bunu tanelere aktardıklarını açıklamışlardır. Zhang ve Chen (2005), boy ile verim arasında önemli düzeyde olumlu ilişki bildirmişlerdir. Bu bakımdan değerlendirildiğinde, bu çalışmada en uzun boya sahip olan Yenice’nin diğer çeşitlere göre daha avantajlı olduğu görülmektedir. Uysal vd. (2006), bu çalışmanın materyali olan aspir genotipleri ile yaptıkları bir çalışmada, Yenice’nin 96 cm ile en yüksek, Remzibey’in 57 cm ile en kısa boyu verdiklerini bildirmişlerdir.

Varyans analizi sonuçları, sulu ve kuru olarak ele alınmış olan koşulların boy üzerine etkisinin her iki yılda da istatistik anlamda önemli olduğunu göstermiştir. Zhang ve Chen (2005), bitki boyunda aspir genotipleri arasında önemli düzeyde değişkenlik olduğunu bildirmişlerdir. Yenice her iki koşulda da en yüksek boy değerlerine ulaşarak genotipik farklılığını göstermiştir (çizelge 4.5).

En yüksek TOL değerini alması Yenice’nin sulu koşullardan boy bakımından daha çok yararlandığını ve bu özelliğin çevre koşullarından etkilendiğini göstermektedir. SSI değerinin yüksekliği de bunu desteklemektedir. TOL değeri en düşük olan Dinçer, kuru koşullarda, sulu koşullardan pek farklı olmayan boy değeri bakımından gösterdiği SSI değeri ile, üç çeşit arasında kuraklığa en toleranslı genotip olarak belirlenmiştir (çizelge 4.6).

Regresyon değerlendirmesine göre, bitki boyunda ortaya çıkan değişimin %93 ü sulamanın etkisiyle meydana gelmiş olup, sulamadaki 1 birimlik artışa karşı elde edilen bitki boyu artışı 1.07 olarak saptanmıştır (grafik 2). Bu değer biyolojik kütle artışı istendiğinde, sulama ile kazanç sağlanabileceğini göstermektedir.

5.3. BİTKİDE BİYOLOJİK VERİM

Aspir, neredeyse bütün kısımları endüstride kullanılan bir bitki olduğundan biyolojik verim önemli olmaktadır. İlisulu (1973) aspirin yağı yanında, küspesi, sapı ve çiçeklerinden yararlanıldığını bildirmiştir.

Kısaca sap ve tane ağırlığının toplamı olarak belirtilen biyolojik verimin oluşmasına yan dallar ve tablalar da dahildir. Bu çalışmada sulu koşullarda, kuru koşullara göre, her iki yılda da, bütün çeşitlerde artış görülmüştür. Sulama ile görülen bu artışlarda bitki boyu, tabla sayısı ve bitkide tane ağırlığı (bitki verimi) değerlerinde sulama sonucu meydana gelen artışların etkisi bulunmaktadır. Elde edilen veriler

biyolojik verimde, Yenice’nin diğerlerine göre daha üstün olduğunu göstermektedir (çizelge 4.7). Bu sonuç, çeşidin sahip olduğu boy, yan dal sayısı ve bitkide tane ağırlığındaki üstünlüğün katkıları ile sağlanmaktadır.

Varyans analizi sonuçları biyolojik verimin, hem genotipten hem de kuru ve sulu olarak ele alınmış olan koşullardan etkilendiğini göstermektedir (çizelge 4.8). Biyolojik verimi en çok etkileyen özelliklerin TOL değerlerinin de etkisiyle, en yüksek TOL değeri gösteren Yenice’nin, biyolojik verim bakımından sulamadan çok yararlandığı görülmektedir. Remzibey’in verileri, bu özellik bakımından da sudan fazla olumlu etkilenmediğini göstermiştir. SSI değerlerinin her üç çeşit içinde 1’den küçük olması iyi bir sonuçtur. Bu değerlerin en küçüğüne sahip olan Remzibey ise diğer iki çeşide göre biyolojik verim bakımından da kuraklığa daha bir toleranslı olma avantajı olduğunu göstermiştir (çizelge 4.9).

Regresyon analizi, sulamanın biyolojik verimdeki değişimde % 89 etkili olduğunu, sulamadaki bir birimlik artışın biyolojik verimde 1.99 birimlik bir artış sağladığını göstermiştir ki (grafik 4.3), iki kat denilebilecek bu artış oldukça önemli bir gelir artışı demek olmaktadır.

5.4. YAN DAL SAYISI

Üzerinde tablaları taşıyan ikincil dalların bağlı olduğu yan dalların sayısı, içinde tanelerin yer aldığı tablaların sayısını ve böylece tane verimini etkilediği için önemlidir.

( Patil, 1998; Choulwar vd., 2005; Camas vd., 2007). Tabladaki çiçeklerin ve sapla birlikte kendilerinin de ham madde olarak kullanılması yan dal sayısının önemini artırmaktadır. Mahasi vd. (2006), dal sayısının verim üzerinde olumlu etkisinin olduğunu bildirmişlerdir.

Weiss (2000) aspirde iyi gelişmiş yan dal sayısının 6-8 olmasının istendiğini bildirmiştir. Çeşitli araştırıcılar benzer koşullarda yaptıkları çalışmalarda yan dal

sayısının 3.9-9.5 cm arasında belirlemişlerdir (Koç ve Altınel, 1997; Bayraktar, 1997;

Sergek, 2001; Eren 2002; Polat, 2007). Bu çalışmada yan dal sayısı sulu koşullarda istenen düzeyde, kuru koşullarda ise biraz düşük olarak elde edilmiş, Yenice bu özellik bakımından da en iyi sonucu vermiştir (çizelge 4.10).

Varyans analizi ile elde edilen verilere göre, yan dal sayısı hem genotipten, hem de koşullardan etkilenmiştir (çizelge 4.11). TOL değeri en yüksek olan Yenice, bu değeri sulu koşullarda artan yan dal sayısı nedeniyle göstermiştir. Tunçtürk (2003), sulamanın aspirde yan dal sayısını artırdığını bildirmiştir. Yenicenin sulama ile boyunun artması (çizelge 4.4), yan dal sayısının da artmasını sağlamıştır. Remzibey ve Dinçer çeşitlerinin TOL değerlerinin düzeyi, yan dal sayısı bakımından sulama ile fazla bir kazanç sağlamadıklarını göstermektedir. SSI değerleri her üç çeşidin de yan dal sayısı bakımından kuraklığa oldukça toleranslı olacağını göstermektedir (çizelge 4.12).

Regresyon analizi sonuçlarına göre, sulamanın meydana getirdiği değişim % 15 tir.

Bir birimlik sulama ile sağlanabilen artış 0.69 olmuştur (grafik 4.4). Bu veri aynı zamanda yan dal sayısına genotipin oldukça etkili olduğunu da göstermektedir. Gür ve Özel (1997), Özkaynak vd. (2001) yan dal sayısının çeşitlere göre değiştiğini bildirmişlerdir. Yan dal sayısının genotipten yüksek oranda etkilenmesi, verimde de fazla bir dalgalanma meydana gelmesini önleyebileceği ve minimum getirinin ne olabileceği tahmininin daha az yanılgı ile yapılabilmesini sağlayabileceği için de önemlidir.

5.5. BİTKİDE TABLA SAYISI

Aspir üretiminin en başta gelen amacı olan tane verimi ile taneden ve çiçeklerden sağlanacak ham maddelerin düzeyini etkilemesi bakımından en önemli ögelerden biri de bitkide tabla sayısıdır (Corletto vd., 1997; Zheng vd., 1993; Zhang ve Chen, 2005).

Yüksek verim için iyi gelişmiş 12-14 tabla olmasının yeterli olduğunu bildiren araştırıcılar olduğu gibi (Weiss, 2000), fazla tabla sayısının yüksek verim getirdiğini ileri sürenlerde (Pahlavani, 2005) bulunmaktadır. Bitkide tabla sayısı yetiştirme koşullarından oldukça fazla etkilendiği için (Corletto vd., 1997), üreticiyi yetiştirme koşulları bakımından daha dikkatli olmaya da sevk etmektedir.

Bu çalışmada elde edilen tabla sayısı, hem kuru hem de sulu koşullarda, iki yılda da iyi bir verim için istenen en az tabla sayısının üzerinde olmuştur. Yan dal sayısı bakımından Yenice’den biraz daha az fakat Dinçer’den daha yüksek değerleri olan Remzibey, tabla sayısı bakımından oldukça yüksek sayılara ulaşmış olup; sulu koşullarda her iki yılda da, kuru koşullara göre yaklaşık yarıya yakın artış göstermiştir (çizelge 4.13). Bu sonuç, bu çeşidin, tabla sayısı bakımından, yetiştirme koşullarına oldukça yüksek tepki verebileceği öngörüsünü vermektedir.

Varyans analiz sonuçları da, her iki yılda da, çeşitlerin ve koşulların etkilerinin arasında istatistik anlamda önemli farklılıklar olduğunu göstermektedir (çizelge 4.14).

Sulu koşullarda tabla sayısındaki artışın fazla olmadığı ve dengeli bir şekilde arttığı Yenice ve Dinçer’in, bu özellik bakımından çevreden fazla etkilenmediği görülmüş olup, elde edilecek ürün bakımından bu iki çeşitte fazla bir dalgalanma görülmeyeceği kanısını vermiştir.

En yüksek TOL değeri göstermesi de Remzibey’in sulu koşullarda, kuru koşullara kıyasla tabla sayısı bakımından önemli bir sıçrama yapacağını göstermiştir.

Diğer iki çeşidin değerleri, sulu koşullarda sıçrama olmadan, düzgün bir artış oluşturduklarını teyit etmektedir. SSI değerleri, bu özellik bakımından kurağa en az toleransın en düşük olduğu, diğer bir deyişle koşullar kuraklaştıkça tabla sayısının en çok azalacağı çeşidin Remzibey olduğunu, diğer iki çeşidin toleranslarının çok daha yüksek olacağını göstermektedir (çizelge 4.15).

Regresyon analizi sonuçları, sulama sonucu oluşan değişkenliğin % 69 olduğunu, 1 birimlik sulama ile tabla sayısında 1.55 birimlik artış sağlandığını ortaya koymuştur (grafik 4.5). Tabla sayısındaki artış normal koşullarda tane verimine

yansıyacağı için sulama ile tabla sayısını artırmanın önemli olabileceği ortaya çıkmaktadır.

5.6. BİTKİDE TANE SAYISI

Genel olarak tablada tane sayısı verim ögesi olarak daha çok dikkate alınmaktadır (Singh ve Singh, 1989; Dinlersöz, 1996; Arslan vd., 1999b; Özkaynak vd., 2001; Arslan, 2004; Polat, 2007), ancak tabla çaplarının değişik olması, bazı tablalarda döllenme yetersizliğinden içi boş tanelerin olması nedeniyle, tablada tane sayısı ile tabla sayısının çarpımı sonucu elde edilecek rakam her zaman gerçekçi olmayabilmektedir.

Bu nedenle yapılan bitki başına tane sayısı değerlerinde her iki yılda ve her iki koşulda Yenice çeşidi en yüksek değerlere ulaşmış ve sulu koşullarda, kuru koşullara göre diğer iki çeşitten daha yüksek artış göstermiştir (çizelge 4.16). Ancak varyans analizi sonuçları, her iki yılda da, koşulların istatistik anlamda önemli farklılıklar oluşturduğunu gösterirken, çeşitlerin etkilerinin önemli düzeyde olmadığı görülmüştür (çizelge 4.17).

En yüksek TOL ve SSI değerleri göstermesi Yenice çeşidinin sulu koşullarda, kurak koşullara göre daha yüksek bitkide tane sayısı özelliği gösterdiğini, buna karşılık kurak koşullarda bu özellik bakımından göstereceği toleransın diğer iki çeşide oranla daha düşük olacağını ortaya koymaktadır. Dinçer ve Remzibey, bu özellik bakımından birbirine çok yakın TOL ve SSI değerleri vermiştir (çizelge 4.18).

Regresyon analizi sonuçları, sulamanın iki yılda ortaya çıkardığı değişkenliğin

% 91, uygulamanın 1 birimi ile sağlanan artışın 1.41 olduğunu göstermiştir (grafik 4.6).

Artış oranı dikkate alındığında, sulamanın kazançlı olacağı görülmektedir.

5.7. BİTKİDE TANE AĞIRLIĞI

Bitkide tane ağırlığı, birim alandan alınacak verimi doğrudan etkileyen önemli bir öge olarak kabul edilmekte ve araştırma çalışmalarında dikkate alınmaktadır (Kaygısız ve Aydın, 1981; Kıllı vd. 2005; Pahlavani, 2005). Bitki verimi koşullara ve çeşitlere bağlı olarak 6.6 – 41.8 g arasında değişebilmektedir (Kaygısız ve Aydın, 1981

; Muhammed, 1987; Pahlavani, 2005). Kalkay (1988), kuru koşullarda bitkide tohum verimini 8.3-12.7 g olarak bulduğunu bildirmiştir. Bu çalışmada kuru koşullarda iki yılın değerlendirilmesi sonucu elde edilen değerler 10.8-21 g olurken, sulu koşullarda elde edilen değerler 13-29.4 g arasında değişmiş ve orta bir düzey göstermiştir. Sulu koşullarda her iki yılda da dikkat çekici artışların olması, bu özellik bakımından çeşitlerin sulamaya iyi tepki verdiklerini göstermektedir. Çeşitler arasında en yüksek artış yine Yenice’ nin olmuştur (çizelge 4.19).

Varyans analizi sonuçları, her iki yılda da, çeşitler ve koşulların bu özellik üzerine önemli etkileri olduğunu, ayrıca “çeşit x koşul” interaksiyonunun da önemli olduğunu ortaya koymuştur (çizelge 4.20). Kıllı vd. (2005), Dinçer çeşidi üzerinde yaptıkları çalışmada, bu özelliğin çevreden etkilendiğini belirlemişlerdir.

TOL değeri beklendiği gibi Yenice çeşidinde yüksek olarak saptanmış ve diğer ikisine kıyasla sulama ile en kazançlı olabilecek çeşit olduğu görülmüştür. İkinci sırayı Dinçer alırken, Remzibey bu bakımdan düşük tepki göstermiştir, ancak bu durum, sahip olduğu SSI değerinin de ortaya koyduğu gibi onun kurak koşullara daha fazla toleranslı

TOL değeri beklendiği gibi Yenice çeşidinde yüksek olarak saptanmış ve diğer ikisine kıyasla sulama ile en kazançlı olabilecek çeşit olduğu görülmüştür. İkinci sırayı Dinçer alırken, Remzibey bu bakımdan düşük tepki göstermiştir, ancak bu durum, sahip olduğu SSI değerinin de ortaya koyduğu gibi onun kurak koşullara daha fazla toleranslı

Benzer Belgeler