• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: BESİN VE BESLENME ALIŞKANLIKLARI

2.3. Beslenme Alışkanlıkları

2.3.1. Beslenme Alışkanlıklarını Etkileyen Faktörler

Üniversite öğrencilerinin beslenme ile ilgili bozukluklarda bazı konulardan dolayı risk grubunu oluşturmaktadır. Öğrencilerin yaşları, psiko-sosyal ve ekonomik sebeplerden dolayı risk grubunu oluşturmaktadır. Bu konuda eğitim ağırlıklı olmak üzere eğitim ve önleyici tedbirlerin alınması, korunmanın sağlanması, şayet hastalık oluşmuşsa tedavinin sağlanması gibi konular oldukça önem taşımaktadır. Beslenme veya yeme bozukluklarının üniversite öğrencilerindeki sıklığının saptanması, bu durumu tetikleyen faktörlerin belirlenmesi ve koruyucu önlemlerin alınması gerekmektedir (Ulaş vd, 2013: 16).

Beslenme alışkanlıkları yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayabileceği gibi yetersiz ve dengesiz beslenmeye de sebep olabilmektedir. Yetersiz ve dengesiz beslenme alışkanlıklarını etkileyen ekonomik olarak istenilen düzeyde olamama, besinlerin üretiminde meydana gelen gelişmelerin takip edilememesi, beslenme konusundaki bilgi düzeyinin düşük olması, ailelerin yapıları ve aile içerisindeki roller, çevre kuralları, sağlığın bu konu ile yoğun ilişki içinde olması gibi sebepler beslenme davranışlarının alışkanlığa dönüşmesine zemin hazırlamaktadır (Baysal, 1990, s: 4; Arcas, et al., 2015: 937).

2.3.1.1. Sosyo-Kültürel Faktörler

Beslenmeyi etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörlerden en önemlilerinden biri de çevresel faktörlerdir. Aslında çevre birçok konu üzerinde etkilidir. Kişilik, gelenek, görenek, yaşam tarzı, toplumsal yapı gibi birçok konu çevre ile yoğun bir ilişki içerisine girebilmektedir. Aslında bakıldığında çevrenin etkilediği bu konuların her biri

45

ayrı ayrı beslenme kültürünün oluşmasına yardımcı olabilmektedir. Bu açıdan çevrenin doğrudan veya dolaylı olarak beslenme alışkanlıklarını etkilediği ifade edilebilir.

Şekil 2: Beslenme, Beyin Gelişim, Davranış ve Çevre İlişkisi

Kaynak: Demirci, 2003: 5’ten uyarlanmıştır.

Şekil 2’de de verildiği gibi beslenmenin beyin gelişimi, davranış ve diğer bazı çevresel değerler arasında etkileşim içinde olduğu görülmektedir. Buradaki değerlendirmeye göre yeterli ve dengeli beslenme, beyin hücrelerinin çoğalması ve biçimlenmesi, dolayısıyla beynin kimyasal ve fizyolojik yapısının gelişimi için gerekli enerjiler ve besin öğeleri yardımı ile gerçekleşir. Fakat beslenmenin tek başına beyin gelişimini etkilemesi mümkün olmayabilmektedir. Besinler yeterli olsa bile çevresel etkiler sonucu metabolizmanın etkilenmesi besinlerin yararlarını etkileyebilmektedir.

Beslenme kavramı üzerinde etkili olan ve beslenme alışkanlığını etkileyen en önemli sosyo-kültürel faktörlerden bir tanesi de kültürdür. Toplumsal yaşamın dinamikleri ile şekillenen kültür bireylerin birbirleri ile olan iletişim ve etkileşimlerini gerektirmekte-dir. Bu iletişim ve etkileşimler yardımı ile bir çok ortak özellik öğrenilip bunlara göre davranışlar geliştirilebilmektedir. Toplumlar incelendiğinde küçük veya büyük, sınırları belli çizgiler ile çizilmiş gruplarda kendilerine özgü yaşam biçimi, örf, adet, gelenek-görenek, amaç veya hedefleri bulunmaktadır. Bununla birlikte toplum içindeki insanların idealleri, ilgileri, benimsediği değer yargıları ve inançları kültürel yapı tarafından biçimlendirilebilmektedir. Bireyler toplum içindeki bu değerlerden de bir şeyler öğrenerek kişiliklerini olgunlaştırabilmektedir. Toplum içerisindeki kültürel değerlere katkıda bulunan veya toplumu oluşturan aile, okul veya arkadaş çevrelerinde bulunan bireyler, bu gruplarda geliştirdiği ilişkiler sayesinde birçok ahlaki değer veya

46

alışkanlık kazanabilmektedir. Bu anlamda beslenme kültürel yapının şekillendirdiği bu önemli davranışlardan bir tanesidir (Güney, 2000: 259-260).

Kişiliğin sosyo-kültürel etkiler ile şekillendiği ve bunlarında beraber beslenme alışkanlığını etkilediği bilinmektedir. Aslında özünde insan ileriki yaşlarında kişiliğinin oluşumuna katkı sağlayabilecek birçok karakteristik özellikle doğmaktadır. Fakat bu özelliklerin harekete geçebilmesi için bir takım dış faktörlere de ihtiyaç duyulmaktadır. Bu dış faktörlerin en belirgin olanlarından biri de kişinin yaşadığı çevredeki sosyo-kültürel yapıdır. Doğuşunda fizyolojik ihtiyaçlar güdüsü ile doğan insan, sosyo sosyo-kültürel etkiler ile birlikte beslenmeyi fizyolojik bir ihtiyacın ötesine taşıyarak, beslenmeyi bir kültüre dönüştürebilmektedir. Sosyal kabullenme ve sosyal saygı aracı olarak çoğu zaman beslenme ön plana çıkabilmektedir (Açıkgöz, 2006:). Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde söz ettiği en alt kademe ihtiyaç ile en üst kademe ihtiyaç beslenme ile gerçekleşebilmektedir. Örneğin karın doyurma bir fizyolojik ihtiyaç iken, lüks bir restorana gidip akşam yemeği yiyerek bunun kamuoyuna yansıtılması bir kendini yenileme ihtiyacı olabilmektedir.

Beslenme alışkanlıklarını etkileyen diğer önemli sosyo-kültürel etkilerden biri de ailedir. Aile özellikle çocukların sağlıklı davranışlar sergilemelerine yardımcı olan oldukça önemli bir müessesedir. Beslenme konusunda çocukların sağlıklı davranış sergilemek adına aileden yetiştiği önemli konulardan bir tanesidir. Beslenme konusunda aileden destek gören çocukların daha az sağlıksız besinler tükettikleri söylenebilir. Aileden sağlıklı beslenme konusunda destek gören çocukların aşağıdaki beslenme alışkanlıklarını sergiledikleri vurgulanabilir (Öztürk, 2010: 18-19):

· Daha az atıştırmalık (abur-cubur) tüketimi yaparlar, · Daha az yağlı yiyecek tüketimi yaparlar,

· Daha fazla meyve ve sebze tüketirler,

· Ailelerini beslenme konusunda rol model alırlar,

· Daha fazla proteinli, lifli, tahıllı, vitamin ve mineralden zengin yiyecekler tüketirler,

· Daha az kızarmış yiyecekler tüketirler, · Gazlı içecekler daha az tüketirler ve

· Çocukların kiloları kontrol altında tutularak kilo problemleri yaşamalarını önlemektedir.

47

Bu beslenme alışkanlıkları incelendiğinde, aslında beslenme konusunun sağlıklı olmasının temel yapı taşının aile olduğu ortaya çıkmaktadır. Çünkü özellikle bu çağın gençlerinde var olan sağlık sorunları yukarıda ifade edilmiştir. Abur-cubur, yağlı yiyecek, kızartma, kızarmış yiyecekler, gazlı içecekler ve bunların tüketimi sonucunda ortaya çıkabilen kilo problemlerinin beslenme konusunda aile içinde verilen destekler ile en aza inebilmektedir.

2.3.1.2. Ekonomik Faktörler

Ekonomik olanaklar nedeni ile refah seviyesi yüksek olan insanlar istedikleri besin maddelerini alabilme ve yiyebilme olanağına sahiptirler. Bu anlamda zengin bir beslenme kültürünün veya alışkanlığının olması ekonomik olanaklarla doğrudan ilişkilidir. Bu anlamda, et, süt ve süt ürünleri veya parasal değeri ve besin değeri yüksek olan diğer besinlerin tüketimi ekonomi düzeyi düşük olan bireyler için çok fazla mümkün olmayabilmektedir. Bu anlamda gelir durumu düşük olan bireylerde tahıl tüketiminin daha yaygın olduğu söylenebilir (Açıkgöz, 2006). Bunun en önemli nedeni ise tahıllı gıdaların fiyatının düşük olmasına karşın doyuruculuğunun yüksek olmasıdır. İnsanların sağlıklı bir beslenme kültürü veya alışkanlığına sahip olmaları belli bir ekonomik gücü gerektirmektedir.

Ailelilerin sosyo ekonomik durumları da beslenme alışkanlıklarını etkilemektedir. Özellikle ekonomik gücün beslenme alışkanlığı konusunda belirleyici olduğu vurgulanabilir. Düşük ekonomik güce sahip aileler meyve, sebze ve günlük vitamin desteklerini yeterince tüketmezken, yağlı ve şekerli besinleri daha fazla tüketmektedir. Ancak, ekonomik gücü iyi olan aileler daha fazla tahıl, meyve, sebze ve az yağlı yiyecek tüketmektedir. Bu iki aile tipi arasında öğün açısından da bir farklılık söz konusudur. Ekonomik durumu düşük ailelerde öğün örüntüsü çok fazla işlemezken, ekonomik gücü iyi olan ailelerin öğünleri daha düzenli olabilmektedir. Bu durum hem yeterli ve dengeli beslenme açısından hem de beslenme alışkanlıkları konusunda ince bir çizgi olarak ekonomik gücü ön plana çıkarmaktadır. Ailelerde olduğu gibi ailelerin çocukları içinde aynı durumu göstermektedir (Öztürk, 2010: 20-21).

48

2.3.1.3. Demografik ve Çevresel Faktörler

Beslenme alışkanlıklarını etkileyen en belirleyici iki demografik değişken cinsiyet ve yaştır. Özellikle çocuklarda ve gençlerde bu durum daha belirgin bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Cinsiyet açısından bakıldığında gençlerde kızların daha çok meyve, sebze, lifli ve sağlıklı besinleri tükettikleri söylenebilir. Erkeklerin ise, daha çok yağlı ve şekerli olan enerji içeriği yüksek besinleri, işlenmiş et ve yumurtayı tükettikleri ifade edilebilir. Buradaki temel gerekçe kız çocukların veya kadınların kilo kontrolü konusunda erkeklere göre daha hassas davranmalarıdır. Bu durum üniversite öğrencilerinde de benzer özellikler göstermektedir. Kızlar literatürce de desteklenen, genellikle sağlıklı kabul edilen besinleri tüketirken, erkekler daha sağlıksız besinleri tercih edebilmektedir. Yaş açısından bakıldığında ise, çocukluktan başlayarak yaşın ilerlemesi ile birlikte daha fazla yiyecek tüketimi, daha çeşitlilik gösteren bir diyet ve oturmuş bir yeme davranışının varlığı gözlemlenebilir (Öztürk, 2010: 16-17).

Tablo 9: Beslenme Alışkanlıklarını Etkileyen Demografik Faktörler

FAKTÖR ETKİ

Bölge

Deniz kıyısına yakın yerleşim yerlerinde deniz ürünleri daha fazla tüketilirken, deniz kenarından uzak yerlerde bu ürünler daha az tüketilmektedir

İklim

İklim koşulları, insanların kendi metabolizmasını bu koşullara uygun hale getirmelerine neden olabilir. Soğuk iklim koşullarında fazla yağlı besinler alınması, sıcak iklimlerde ise az yağlı besinlerin tüketilmesi, buna örnek olarak verilebilir

Yer Değiştirme

Özellikle toplu bir halde bir yerden, başka bir yere göç etme

durumu, toplumun kendi beslenme alışkanlığını göçtüğü yerin halkına aşılayabildiği gibi, kendisi de o bölge halkının beslenme alışkanlığından etkilenebilir.

Ailede Beslenme Eğitimi

Beslenme zamanla gelişecek ve eğitimle yön bulacaktır. Şu halde, bebeğin beslenme alışkanlığının yön değişiminde annenin rolü ve bilgisi büyüktür. Anne bu eğitim görevini yapamadığı zaman, ilk kötü beslenme alışkanlığının temeli atılmış olur. Bu eğitim yanlışlarını, çocuğun 15 yaşına kadar sürdürmesi olanaklıdır. Bu bağlamda, aile, beslenme gibi özel davranışların kazandırıldığı, ilk ceza ve ödüllendirmelerin verildiği sosyal bir ortamdır.

Kaynak: Açıkgöz, 2006’dan uyarlanmıştır.

Tablo 9 incelendiğinde, kişinin demografik ve çevresel değişkenlerinden olan yaşanılan bölge, yaşanılan coğrafyanın iklimi, insanın yaşadığı yerin dışına doğru yaptığı hareket, eğitim gibi konuların beslenmeyi şekillendirdiği görülmektedir. Özellikle yaşanan bölge ve iklim bireysel beslenme alışkanlığının yanında bölgesel beslenme kültürlerinin

49

oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Yer değiştirme sonucu insanların hayatlarında önemli değişimler meydana gelmektedir. İnsanlar farklı bir yere gittiklerinde uzun süre aç kalamadıkları için, o yerlerin yiyecek ve içecekleri ile tanışmaktadırlar. Bu nedenle yer değiştirme durumu beslenme alışkanlıkları üzerinde etkili olabilmektedir. Son olarak aileler de gerek beslenme gerekse de genel eğitim düzeyi beslenme alışkanlıkları üzerinde etki olabilmektedir. Ekonomik, sosyo-kültürel, demografik ve çevresel etkenlerin yanında biyolojik, antropolojik, fizyolojik ve ülke ekonomisi gibi etkenlerde beslenme alışkanlıklarını etkileyebilmektedir (Dastan, et al., 2015: 1141).