• Sonuç bulunamadı

C. Alacak-Borç Davaları

V. Belediye Hizmetleri

V. Belediye Hizmetleri

Bâbıâli, özellikle zimmîlerin ve müste'menlerin yoğun olarak yaĢadığı Galata ve Beyoğlu'nda, modern belediye hizmetlerinin görülmesini sağlamak ve bayındırlık iĢlerinin halledilmesini kolaylaĢtırmak için Paris örneğini izleyerek Altıncı Daire-i Belediye'yi kurmuĢtur205

. Altıncı Daire-i Belediye, Bâbıâli'nin emirlerini uygulayarak Beyoğlu ve Galata'da ruhsatsız iĢyeri açan müste'menlerin dükkânlarını kapatmak istemiĢ ancak bunu yapabilmesi için sefaretten muavenet mazbatası alması gerekmiĢtir. Ġngiliz Nikola Panderpoya Maarif-i Umûmi'ye Nezareti'nin izni olmadan Beyoğlu'nda matbaa dükkânı açmıĢtır. Bâbıâli, izinsiz açılan bu dükkânın kapatılması için sefaretten muavenet mazbatası istemiĢtir206

.

Sultan Abdülmecid, Dolmabahçe Sarayı'nın yapımı devam ettiği esnada bu sarayın Avrupa'daki saraylar gibi gazla aydınlatılmasını ve saraya yakın bir yerde gazhane kurulmasını istemiĢtir. 1855 yılında batı tarzında ve Dolmabahçe Sarayı'nın aydınlatılması amacıyla inĢa edilen Ġstanbul'un ilk gazhanesi kurulmuĢtur207

. Ġngiliz vatandaĢı Petronoski'nin eĢi Nevoski'ye ait olan ve Dolmabahçe Gazhanesi yanında bulunan dükkâna gece serseriler gelerek ateĢ yakmıĢtır. Yakılan ateĢin gazhaneye zarar verecek olması sebebiyle bu dükkân zabıta tarafından kapatılmıĢtır. Petronoski dükkânın kapatılmasıyla zarara uğradığını, Bâbıâli'yi protesto ettiğini sefarete iletmiĢ, sefaret de bu protestoyu Bâbıâli'ye göndermiĢtir. Bâbıâli, bu kiĢinin protestoya hakkı olmadığını dükkânda sürekli ateĢ yandığını, dükkânın kapatılmasının kanunen ve nizâmen olduğunu sefarete bildirmiĢtir208

. Daha sonra Bâbıâli, Dolmabahçe Gazhanesi'nin yanında yer alan bu dükkânın gazhaneye zarar vermesi sebebiyle yıkılmasını istemiĢtir. Bu durum Tophane-i Âmire Meclisi'nde

204 BOA. A.DVN. DVE.d., No: 003, s.27, hüküm: 37.

205 Ġlber Ortaylı, Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi, Ankara, 2010, s.435-436. 206

BOA. A.DVN. DVE.d., No: 003M, s.18, hüküm: 28.

207 Naziye Özdemir, Türkiye'de Elektriğin Tarihsel Gelişimi (1900-1938), Ankara Üniversitesi Türk Ġnkılap Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2011, s.14.

görüĢülerek sözleĢme imzalanmıĢ ve 1 ġubat 1860'ta dükkânın yıkılmasına karar verilmiĢtir209

.

1839 Tanzimat Fermanı'ndan sonra herkesten iktisadî gücüne göre vergi alınmaya baĢlanmıĢtır. Bu doğrultuda örfi vergilerden olan emlak ve arazi vergisi ancemaatin adı altında toplanmıĢtır. Buna göre toplanması öngörülen vergi tutarı, yapılan tahrir sonuçlarına göre önce kazalarla paylaĢılmıĢ, ödeme gücü esas alınarak, emlak, arazi ve hayvan varlığı, ticaretle uğraĢıyorsa geliri esas alınmıĢtır210

. Nitekim müste'menler emlak ve gümrük vergisini verip Osmanlı topraklarında serbestçe ticarî faaliyetlerini yürütmüĢlerdir211. Emlak vergisinin eski kanunlar gereği yabancı tebaadan alınacağı konsolosluklara gönderilen bir yazı ile bildirilmiĢ ve vergilerin toplanacağı esnasında konsoloslukların zorluk çıkartmamaları istenmiĢtir. Ancak Yanya'daki Ġngiliz konsolosluğu bu verginin yabancılardan alınmaması gerektiğini öne sürerek bu duruma muhalefet etmiĢtir. Osmanlı Devleti, konsolosluğun bu iĢe muhalefet etmeye hakkının olmadığını ve vergilerin hızlıca toplanacağını konsolosluğa bildirmiĢtir212. Yanya'daki Ġngiliz konsolosluğunun gösterdiği tutumun benzerini Tekfurdağ'daki konsoloslukta göstermiĢtir. Tekfurdağı'nda bu verginin ekmekçilik ile uğraĢan yabancı tebaadan alınacağı esnada Tekfurdağ'daki konsolosluk bu duruma itibar göstermemiĢ ve verginin alınmasına engel olmaya çalıĢmıĢtır. Ancak Bâbıâli bu verginin alınacağını konsolosluğa iletmiĢtir213

.

Osmanlı Devleti'nde ekmekçilik ile uğraĢan esnafın verilen narha göre ekmek üretmesi ve satması bir zorunluluktu. Halkın ihtiyaç duyduğu maddelerin verilen narhın dıĢına yüksek fiyatla satılması büyük suç sayılmaktaydı214

. Mesela, Tekfurdağ'da yaĢayan ve ekmekçilik ile uğraĢan bazı yerli esnafın Ġngiliz himayesinde olduklarını iddia ederek verilen narhtan on dirhem aĢağı ekmek piĢirip sattıkları tespit edilmiĢtir. Konsolosluğa gönderilen yazıda ekmekçi esnafının himaye edilmemesi ve verilen narha uymalarının temin edilmesi istenmiĢtir215

. Yine Antalya Ġngiliz konsolos vekili burada bulunan kendi tebaalarından olan esnafın esnaf

209

BOA. A.DVN. DVE.d., No: 003M, s.23, hüküm: 37. 210

Onur Eroğlu, "Osmanlı Devleti'nin Son Dönemlerinden Cumhuriyet'in Ġlk Yıllarına Kamu Maliyesi", Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.XII., Özel Sayı 2010, Ġzmir, 2012, s.57-89.

211 Altuğ, a.g.e., s.68. 212

BOA. A.DVN. DVE.d., No: 003M, s.32, hüküm: 49. 213 BOA. A.DVN. DVE.d., No: 003M, s.15, hüküm: 21. 214 Kal'a, a.g.m., .s.425-426.

tezkeresini almasına mani olduğu gibi verilen narha uygun olmayan ekmek üretip satan Françiko'yu da himaye etmeye kalkıĢmıĢtır. Adı geçen ekmek üreticisi meclise çağrılarak mahkemesi görülmüĢtür. Bu kiĢinin narha uygun olmayacak Ģekilde kıyyede 50 dirhem noksan ekmek sattığı tespit edilmiĢtir. Ceza Kanunnâmesi'nin 263'ncü maddesi gereğince Ģahıs hakkında 3 gün hapis ve para cezası öngörülmüĢtür. Ġngiliz konsolos hapis cezasının konsoloshanede uygulanmasını ve para cezasının kaldırılmasını istemiĢtir216. Ama yabancı devlet tebaasının da dahili ticarette belediye kanunlarına tabi oldukları, dolayısıyla hapis ve para cezasının kaldırılmasının mümkün olmadığı bildirilmiĢtir217

.

Osmanlı Devleti, ordu için gerekli olan hayvan derilerinin kasap esnafı tarafından bir yıllık süre zarfında debbağ esnafına verilmesi hakkında karar almıĢtır. Alınan karara aykırı Ģekilde bazı debbağ esnafının aldıkları derilerin yapağısını satmak için yabancı tüccar ile kontrat yapmıĢtır. Debbağ esnafının yapılan mukaveleye aykırı Ģekilde devletin ihtiyaç duyduğu yapağı ve derileri yabancı tüccara satacağına dair haber alınmıĢtır. Bunun üzerine bu durumun her iki devlet arasındaki anlaĢmalara aykırı olduğu bildirilerek ordu için gerekli olan kuzu derilerinin Ruz-ı Hızır'dan itibaren kimseye verilmeyerek yalnızca bu iĢle görevli memurlara teslim edilmesi huĢunda ġehremaneti tarafından gerekli birimlere ihtar edilmesi istenmiĢtir218

.

Osmanlı Devleti'nde esnaf satıĢını yapacakları ihtiyaç maddelerini belirlenen narh üzerinden satmak zorundaydılar. Kömür satan esnafta belirlenen narh üzerinden ellerindeki kömürü satmak ve vatandaĢın kıĢ günlerinde mağdur olmasının önüne geçmek zorundaydı. Fakat bu durumu istismar edenler olmuĢtur. Kömürler, istifçiler tarafından saklanarak Ģiddetli kıĢ günlerinde piyasaya fazla fiyat üzerinden sürülmüĢtür219. Ġngiliz tebaasından George adlı Ģahıs kıĢ ayı geldiğinde kömürleri kendi tekelinde toplayıp mağazasında saklamıĢ ve bu kömürleri kıĢ ayı geldiğinde ġehremaneti'nin koyduğu narha uymayarak fahiĢ fiyata halka satmıĢtır. Bâbıâli, her kim olursa olsun ticaret ile uğraĢan kiĢilerin Osmanlı Devleti'nin kurallarına tabi

216 Bir yabancı Osmanlı mahkemesince suçlu bulunursa, cezasını kendi devletinin hapishanesinde çekmesi gerekmektedir. Hukuk ve ticaret davalarında yabancıların aleyhine olan karma mahkeme kararlarının konsoloslukça uygulanması Ģarttır. Bknz. IĢıksal, a.g.m., s.85

217 BOA. A.DVN. DVE.d., No: 003M, s.20, hüküm: 33. 218 BOA. A.DVN. DVE.d., No: 003, s.24, hüküm: 34. 219 DemirtaĢ, a.g.e., s.192-193.

olması gerektiğini ve senet ile kabul ettiği gibi kömürleri belirlenen narh üzerinden satmasını konsolosluğa bildirerek bu hususun esnafa iletilmesini istenmiĢtir220

.

Benzer Belgeler