• Sonuç bulunamadı

F -Araştırmanın Kısıtlılıkları

2.2. Beden İmajı – Kavramsal Tartışma

En genel anlatımı ile beden imajı bedenimize dair zihnimizde oluşturduğumuz resimdir, bedenimizin bize nasıl göründüğüdür18. Beden imajı ile ilgili tüm tanımları göz önünde bulundurarak ifade edecek olursak, beden imajı kişilerin kendi bedenleriyle ilgili duygularını, düşüncelerini, algılarını ve tutumlarını ifade eder. Çocuklukta gelişmeye başlayan beden imajı yaş ilerledikçe değişime uğramaktadır ve kişilerin bedensel değişiklikleriyle birlikte şekillenmektedir. Bedensel değişikliklerin fark edilmesiyle hem bireysel hem de sosyal olarak oluşturulabilmektedir.

Yılmaz’a göre beden imajı benliğimizin fiziksel boyutunu oluşturur ve fiziksel görünüşümüz, sağlık durumumuz, fiziksel becerilerimiz ve cinselliğimizle ilgili tüm tutum ve algıları içerir19. Beden imajı fizyolojik temele dayanmasına karşın, fiziksel, psikolojik ve sosyal deneyimlerden oluşur. Bu nedenle, sadece bireyin kişilik yapısını içermekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal olarak sosyolojik bir anlama da sahiptir. Beden imajı ve ben kavramı sosyal değişimden etkilenir ve biçimlenir. Bunlarla birlikte yaş, kültür, cinsiyet, teknoloji, geçmiş olumlu ve olumsuz deneyimlerle oluşan kendine ve kendi bedenine verdiği değer de beden imajını etkileyen faktörlerdendir20. Benliğin bedensel temsili ve bu temsildeki kültürel ve psikolojik anlamlara odaklanan sembolik etkileşimci bakış açısı ise bireylerin bedenleriyle ilgili duygu ve düşüncelerinin hem bireysel hem de kültürel olarak oluşturulduğunu öne sürer:

“Beden birçok bakımdan toplumsal bir varlıktır, benliğin ve aynı zamanda toplumun en önemli temsilidir, sahip olduğumuz ve aynı zamanda bir olduğumuz şeydir, aynı zamanda hem özne hem nesnedir, bireysel ve kişiseldir, bir parmak izi veya koku kadar emsalsizdir, aynı zamanda tüm insanlığın ortak özelliğidir… Beden fiziksel ve fenomenolojik olarak bireysel bir yaratıdır, aynı zamanda kültürel bir üründür, bireylere ve kamuya ait bir mülkiyettir”21.

Grogan’a göre beden imajı sosyal etkenler tarafından oldukça fazla etkilenen bir psikolojik olgudur. Beden imajını tamamen anlayabilmek için sadece bireylerin kendi bedenleriyle ilgili deneyimlerine değil, aynı zamanda onların yaşadığı kültürel çevreye de

18 Schilder, P., The Image and Appearance of the Human Body, New York:International Universities Press, 1950, s.11

19 Yılmaz, Ş., “Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Hastalarında Preop ve Postop Dönemde Beden İmajı ve Benlik Saygısının Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Afyon, 2009, sf.6

20 Yılmaz, Ş., a.g.t., sf. 9

16

bakmamız gerekmektedir22. Bu bağlamda, toplum tarafından kabul görme, sevilme, enerji ve deneyimlerden sorumlu olmak, olumlu beden imajı gelişimine, kendine güvenmesine ve değer vermesine neden olur23. Aksi durumda, bireyler toplumda kültürel değerlere bedensel olarak uygun görülmediğinde kabul görme ve kendine güvenme konusunda uyan bireyler kadar sorunsuz olmayabilir.

Kişilerin yaşadığı sosyal çevrenin beden imajı üzerindeki belirleyiciliğiyle ilgili olarak kilit önemde bir kavramdan söz etmek gerekmektedir. Bu kavram ideal bedendir. Beden imajı ilerleyen kısımlarda ayrıntılı olarak değineceğimiz ideal beden olgusundan büyük oranda etkilenmektedir. Kişilerin yaşadığı toplumsal ve kültürel koşullar bu idealleri zorunlu kılarak bunları kitle iletişim araçları ve kişilerarası ilişkilerle dolaşıma sokmaktadır. Öznel ve kişisel olduğu düşünülen birçok fikir ve algı aslında toplumun, kültürün ve beden politikalarını belirleyen endüstrilerin ve kitle iletişim araçlarıyla kültür aracılarının aşıladığı harekete geçiricilerdir. Bireyleri beden algılarını değiştirme yoluyla etkileyen ve harekete geçiren araç Baudrillard’ın Simülasyon Kuramı’nda sözünü ettiği “gerçeklik olarak algılanmak isteyen görünüm24” yani “simülakrlardır. Geçmişte ideal olarak görülen “Afrodit” veya “Kleopatra’nın” yeniden yapay olarak başka bedenlerde üretilmeye çalışıldığı medyatik simülasyonlardaki modeller harekete geçirici simülakrlar olarak toplumda dolaşıma sokulmaktadır. Çağdaş simülatörler ise dayatmacı bir yaklaşım sergileyerek25 insan bedenlerinin uğruna sürekli tüketim yapılması gereken yapay yaratılara dönüştürülmesi gerektiği konusunda var güçleriyle çalışmaktadırlar.

Öznel düzeyde, bedenden yüksek oranda hoşnutsuzlukla belirlenen olumsuz beden imajı yaygın gözlenen bir olgudur. Tüm yaşam boyunca kendilik değeri ve ruhsal sağlığın önemli bölümünü oluşturur. Özellikle ergenlikte diğer gelişim dönemlerine oranla beden imajına daha fazla önem verildiği ve beden imajının ergenlik süresince değiştiği düşünülmektedir. Bu dönemde bedene yönelik ilgiler artar ve önem kazanır26. Bedene yönelik olarak kişilerde oluşan ilgi artışı sonucunda beden şekli, boyutu ve ağırlığı her biri ayrı birer

22 Grogan, S. , Body Image: Understanding Body Dissatisfaction in Men, Women and Children, Taylor &

Francis Group,2008, sf.4 23 Yılmaz, Ş., a.g.t., sf.9

24 Baudrillard, J., Simülakrlar ve Simülasyon, Doğu Batı Yayınları, İstanbul, 2011, sf. 7 25 Baudrillard, J., Simülakrlar ve Simülasyon, sf. 14

26 Kutlu, B., “Beden İmajının Gelişimi ve Sağlıklı Beden Ağırlığının Korunmasında Yemeyle İlgili Tutumlar, Temel İnançlar ve Ebeveyne Bağlanmanın Rolü”, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2009, sf.5

17

etken ve sorun olarak değerlendirilir ve kişiler bu durumdan ruhsal olarak etkilenir. Genç kadınlarda ve son yıllarda erkeklerde de beden boyutunun ve şeklinin çarpıtılması olumsuz beden imajının hem nedenlerinden hem de sonuçlarından biri haline gelmiştir. Beden şeklinin kontrol edilme zorunluluğunun kadın ve erkeklerin sürekli olarak kendilerini çizilen ideallerle karşılaştırmasına sebep olması kaçınılmaz bir hale gelmektedir ve bu karşılaştırmalar sonucu bedenin şekli, boyu ve ağırlığının yanı sıra bedenin estetik görünmesi gerektiği düşünülen başta kalça, göğüs, bacak ve burun gibi parçaları da şekil, boyut ve ağırlık bakımından değerlendirmeye tabi tutulmakta ve kusurlu bulunursa onarılmaya ve değiştirilmeye çalışılmaktadır. Örneğin kişileri yaşlanma karşıtlığı fikrine ısındırmak bedensel tüketim için bütün olan bir bedenin birçok parçaya bölünmesine ve bedenin birçok parçasının yaşlılığa karşı yenilenme fikrine yol açabilmektedir. Bu fikri benimseyen kişiler ise bunları kendi bedenlerinde yansıtma ve kişilerarası ilişkilerde doğruluğunu savunma yoluna gitmektedir.

Beden imajı yapısı bireyin görünümü, duygusal deneyimleri, aile yapısı, ailenin tutum ve davranışları, toplumun bireyselliğe etkisi ve bireyin toplumdan gelen tepkileri yorumlaması gibi sosyolojik faktörlerden etkilenir ve şekillenir. Etkilenen beden algısı bireyin tüm ruhsal durumunu etkiler27.

Genellikle birey kendi bedenini algıladığı ve değerlendirdiği zaman bedeni, özsaygısını ve güvenini belirlemede önemli rol oynar. Beden imajı, kişinin kendini algılama, kendisi hakkındaki inanç ve duygularını tanımlama, kişinin aynada olumlu ya da olumsuz yönleri ile bir bütün olarak kendini görmesidir28. Bu tanımların yanı sıra Grogan, Kevin Thompson ve meslektaşlarının 1999’da araştırmacılar ve kliniklerde çalışan profesyoneller tarafından kullanılan 16 farklı beden imajı tanımının olduğunu ortaya çıkardıklarını aktarmıştır. Grogan’ın aktardığı 10 tanım ise şu şekildedir29:

 Kilo ile ilgili tatmin

 Beden boyutu ile ilgili algının doğruluğu

 Görünüş ile ilgili tatmin

 Bedensel tatmin

27 Yılmaz, Ş., a.g.t.., sf.10 28 Yılmaz, Ş., a.g.t., sf.7 29 Grogan, S., a.g.e., sf. 4

18

 Görünüşün değerlendirilmesi

 Kişinin görüntüsüne uyum sağlaması

 Bedene duyulan ilgi

 Bedene verilen değer

 Bedensel uyum

19

2.3 . Tarihsel Perspektif – Modern Öncesi Dönemde Bedene Yaklaşım

Beden imajının gelişiminde ve yaşa, kültüre ve döneme göre değişiminde başat olan etkenlerden en önemlisi bu etkenlere göre şekillenebilen ideal bedendir. Günümüz toplumlarında ideal olarak belirlenen beden şekilleri ve yapılarının insanları, kültürü ve ekonomiyi belli oranda etkileme kapasiteleri vardır. Beden Baudrillard’ın da ifade ettiği gibi artık geçmişte ruh hangi role soyundurulduysa o role soyundurulmuştur. Bu rolün getirdiği sosyal normlar çerçevesinde bedenin bir parçası eskimesi ve idealden uzaklaşması durumunda beden, bedensel tüketimi teşvik eden ekonomik güçler tarafından bu tüketimin gerçekleştirilmesi yoluyla günah çıkartma işlemine tabi tutulmaktadır.

İdeal beden tasavvuru genel olarak tüm toplumlar için genellenebilmekteyken bazı bölgesel ve ırksal farklılıklar beden şeklinin post modern kültürün ürünü olan ideale kültürün baskın bazı özelliklerinin de eklemlenmesini gerekli kılabilmektedir. Bu durumu genelleyememekle birlikte önemli bir oranda gözlemleyebileceğimiz için belirtmeden geçersek ihmalkârlık etmiş oluruz. Beden şekli ve dış bedenle ilgili ifade kültürünün ideallere yansımasında Batı kültürün baskınlığı birçok ırk ve kültürün beden ideallerini sorgulamasını ve kısmen de değiştirmesini gerekli kılabilmektedir. Organlar ve beden kültürel ve duygusal anlamlara sahip olarak modern öncesi ve modern dönemin etkisiyle belirli bir forma sokulurken post-modern dönemde hızla değişen modalar ile on yıllar içerisinde farklı ideallerin güdümüne girebilmektedir.

Genellikle ideal beden tasavvurunun geçtiğimiz yüzyılın başlarında ortaya çıktığı düşünülür; fakat tarihi belgelere ve eserlere baktığımızda ilkçağlardan itibaren resimlerde, heykellerde ve çeşitli ahlaki metinlerde ideal beden tanımlarına ve şekillerine rastlayabiliriz. Yunan toplumunda kaslı ve formda erkek bedeni ideal olarak görülmüştür, heykel ve resimlerde bu şekilde sunulmuştur. İlk Yunan heykeltıraş olduğu düşünülen Daedalus’un heykellerinde görülebilecek olan küçük kalçalı ve geniş omuzlu beden (bkz: Görsel 1) M.Ö. 7. yüzyılda ideal olarak sunulmaya başlamıştır30. Günümüzde birçok batı ülkesinde müzelerde sergilenen bu

30 Grogan, S., a.g.e.., sf. 25

20

ideal figürler tarihimizin erken dönemlerinde de ideal beden tasavvurunun popüler olduğunu göstermektedir.

Görsel 1 - Laocoön and His Sons (Laocoön ve Oğulları)*

Şişmanlığı sevmeyen ve zayıflığı bir ideal haline getiren Romalılarda da zayıf ve kaslı erkek bedeni ideal olarak sunulmuştur ve savaşçıların bu tipte bedenlere sahip olması gerekli görülmüştür. Kadın bedenleri ideal olarak sunulmamıştır ve çok zayıf ya da çok şişman bedenler resmedilmemiştir.

Ortaçağ ve Aydınlanma çağının başlangıcına doğru ise hem erkek bedeni hem kadın bedeninin ideal biçimleriyle ilgili değişiklikler söz konusu olmuştur. Fallon (1990), ortaçağda tombulluğun ve balık etliliğin üremeyi sembolize ettiğini ve eserlerde kadın bedeninin balık etli kalça ve göğüslere sahip olduğunu belirtmektedir (aktaran Grogan, 2005, s.36)31. Dönemin bu güzellik idealleri Ruben ve Rembrandt gibi sanatçıların 1600’lü yıllarda yarattığı eserlerinde gözlemlenebilir.

31 Grogan, S., a.g.e.., sf. 16