• Sonuç bulunamadı

“Kişilerarası iletişimde konuşma dili duyguları dile getirmede yetersiz kalabilmektedir. Çünkü, sözler konuşmanın içeriğini oluştururlar, oysa sözsüz iletişim duygusal bilgiyi aktarmada daha etkilidir. Günlük yaşamdaki ilişkilerde sözsüz olanlar anlamı yaratma ve paylaşmada çoğu kez bilinçsiz olarak sürekli kullanırlar” (Cangil, 2004). “Araştırmalar iletişimde beden dilinin, ses tonu (%38) ve sözcüklere (%7) göre %55 oranında önde olduğunu göstermektedir” (İzgören, 2000: 6). Bu oran konunun önemini belirtmek için abartılı gibi görünse de iletişimde beden dilinin etkisiz olduğunu söylemek de mümkün değildir.

Sözsüz iletişim, ayrı bir araştırma alanı olmasına karşın gerçek olan şudur ki, başarılı ve etkili bir konuşma faaliyetini ortaya koymada gereklidir. Konuşmanın anlamlandırılmasında, yorumlanmasında pekiştiricidir. Bu husus da öğretmen tarafından bilinmeli, öğrencilere aktarılmalı ve bu yönde uygulamalar yapılmalıdır.

3.3.2.4. Güdüleme

Dil öğretiminde öğrencilerin istekli hâle getirilmesi dört temel dil becerisinin kullanımında da başarıyı sağlayacaktır. Öğrenciler, kimi zaman topluluk karşısında konuşma yapmak istemez. Bu sıkıntının önüne öğrenciler önce cesaretlendirilerek sonra hazır hâle getirilerek geçilebilir.

İstekleri, arzuları, gereksinmeleri, dürtüleri ve ilgileri kapsayan genel bir kavram olan güdü insan ve hayvan davranışlarının temelini oluşturur. Güdüler, organizmayı uyarma ve faaliyete geçirme ile organizmanın davranışını belirli bir amaca doğru yöneltme olmak üzere iki temel görev üstlenmiştir. Organizmanın güdülenmiş olduğu, organizmanın davranışında bu iki özellik gözlendiği zaman ortaya çıkar. İnsanın her davranışının altında bir güdü veya güdüler zincirinin yattığı unutulmamalıdır. (Cüceloğlu, 2000: 229-230)

Nitekim Demirel de (1999: 43) dil gelişiminin, çocukların bir şeyler söyleyebileceği ve bir şeyler söylemek için güdülendiği bir çevrede mümkün olacağını belirtmiştir.

Öğrenciler kuvvetle güdülendiği zaman, normal başardıklarından daha fazla başarabilirler. Güdülenmenin artırılması, başarının artırılması demektir.

Güdüleme, eğitimin her aşamasının olduğu gibi konuşma eğitiminin de ihtiyaçlarındandır. Konuşmaya cesaretlendirecek bilgi birikimini kullanma, hedef kitleyi tanıyarak hareket etme güdülemeyi olumlu olarak etkileyecektir.

Okulda topluluk karşısında konuşma becerisini geliştiren bir öğrenci günlük yaşamında da konuşmaya güdümlü hâle gelecektir.

3.4. Konuşma Çeşitleri

Konuşma becerisinin geliştirilmesi ya da uygulanması amacıyla farklı kaynaklar tarafından oluşturulmuş farklı konuşma çeşitleri mevcuttur. Taşer (2009) konuşmayı, şu şekilde çeşitlendirmiştir:

 Günlük Konuşma

 Tartışma (Panel, Diyalog, Forum, Açık Oturum, Münazara)  Görüşme (Yuvarlak Masa, Komite, Sempozyum, Mülakat)  Konferans

 Söylev  Demeç

 Yorumlayıcı Konuşma  İnandırıcı Konuşma

Avrupa Konseyi Modern Diller Birimi tarafından dil öğretimi amacıyla hazırlanan Avrupa Dilleri Öğretimi Ortak Çerçeve Metni’nde ise konuşma türlerine yönelik olarak şu örnekler verilmiştir (CEF, 2002: 95):

 Kamu ilanları ve talimatlar

 Topluluk huzurunda konuşmalar, dersler sunumlar, vaazlar  Ayinler (törenler, resmî dinî hizmetler)

 Eğlence (drama, gösteriler, okumalar, şarkılar)

 Spor yorumları (futbol, basketbol, boks, at yarışları, vs.)  Haber yayınları

 Halka açık münazaralar ve konuşmalar  Kişiler arası diyaloglar ve sohbetler  Telefon görüşmeleri

 İş görüşmeleri.

İlköğretim Okulları Türkçe Dersi (6, 7, 8. Sınıflar) Öğretim Programı’nda (MEB, 2006) ise konuşma yöntem ve çeşitleri, şu şekildedir:

 İkna Etme

 Eleştirel Konuşma  Katılımlı Konuşma  Tartışma

 Kendisini Karşısındakinin Yerine Koyarak Konuşma  Güdümlü konuşma

 Kelime ve Kavram Havuzundan seçerek Konuşma  Serbest Konuşma

 Yaratıcı konuşma

Konuşmanın çeşidini belirleyen yapılış amacı ve şeklidir. Konuşmaların kimi çok kimi az hazırlık gerektirmekte hatta hazırlık süresi kişinin bilgi ve birikimlerine göre değişmekte, kimi de hazırlıksız gerçekleşmektedir. Bu çalışmanın penceresinden bakıldığında konuşmaları hazırlıklı ve hazırlıksız konuşma başlıkları altında toplayıp ele almak yerinde olacaktır.

3.4.1. Hazırlıklı Konuşma Çeşitleri

Yalçın’a (2002: 136) göre hazırlıklı konuşma, kişinin önceden planladığı, üzerinde çalışmalar yaparak bilgi, belge ve teknik detayları bir araya getirerek sunduğu konuşmadır.

3.4.1.1. Tartışmaya Dayalı Konuşma

Bir konu üzerinde olumlu veya olumsuz fikirler yürüterek benimsenen fikirlerin savunulduğu ortamda yapılan konuşmaları kapsar. Panel, forum, açık oturum, münazarada tartışmaya dayalı konuşma çeşidi kullanılır.

Panel, grup tartışmasıdır. Başkan eşliğinde küçük bir konuşmacı grubun bir masa çevresinde oturup, dinleyici topluluğu karşısında, belirli bir konu üzerinde, çeşitli açılardan düşüncelerini belirtmesiyle oluşur. Panel sonunda dinleyiciler konu ile ilgili soru sorup düşüncelerini belirtebilirler. Sonunda, başkan konuşmaları özetler ve tartışmayı sonlandırır. “Panelde ele alınan konu, karara varmak gayesi olmaksızın çeşitli yönlerden aydınlatılmak üzere küçük bir topluluk önünde tartışılır. Panelde ele alınan konuyla ilgili olarak bir gerçek ortaya çıkarılırken farklı düşüncelerin sergilenmesine imkân tanınır. Panel, samimi bir sohbet havası içinde sürdürülür (Yaman, 2007: 2000).”

Açık oturum, panele benzemekle birlikte ondan farklıdır. Açık oturumda konunun farklı yönleri daha fazla derinleşirken, panelde farklı görüşler birbirini destekleyecek şekilde ortaya konur. İkisi arasında üslûp farkı vardır. Panel, sohbet tarzındadır. Açıkoturumda bir karara varmak amaçlanırken panelde üzerinde durulan konuyu değişik yönleriyle aydınlatmak üzerine yoğunlaşır. “Toplumun bir bölümünü veya tamamını ilgilendiren önemli konular üzerinde derin bilgisi ve tecrübesi bulunan kişilerin toplanarak tartışmalarına ve sonucu bir foruma götürmelerine açık oturum denir” (Yaman, 2007: 218).

Açık oturum ve panel sonlarında dinleyiciler de soru sorabilmekte, görüşlerini ifade edebilmektedir. Bu süre içerisinde tartışmanın dinleyicilere geçmesi “Forum”u oluşturmaktadır. Forumda, konuşmacı kadar dinleyici de sorunu çözmek için görüş belirtir, tartışmaya katılır. Amaç sorunun tartışılarak bir karara bağlanmasıdır. Forum da açıkoturum ve panel gibi bir başkan tarafından yönetilir.

Münazara, iki yönden de savunulacak bir nitelik taşıyan konunun bir başkanın yönetiminde ve topluluğun önünde iki ayrı grup tarafından savunulmasıdır. Önemli olan doğruyu bulmak değil, üstlenilen konuyu iyi savunmaktır.

3.4.1.2. Görüşmeye Dayalı Konuşma

Bir sorunu çözmek, bir konunun savunmasını yapmaktan çok, çare bulucu düşünceye ulaşmayı amaçlamak üzere yapılan konuşmalardır. Sempozyum, konferans, kongre, yuvarlak masa toplantısı, komite görüşmesi gibi sonunda raporlaştırılan konuşmalardır.

Sempozyum; bilimsel, sanatsal ya da düşünsel bir konunun alanlarında uzman en az üç kişi tarafından izleyici önünde savunulmasıdır. Konuşmacılar bir başkan öncülüğünde konuyu ele alış biçimlerine göre sunarlar. Burada amaç tartışmak değil durumu saptamak veya çözüm getirmektir. Sempozyum birkaç gün sürebilir. Bu konuşmalar ve varılan sonuçlar bilimsel bir değer taşıdığı için yazıya geçirerek yayımlanır.

Bir konuyu görüşmek üzere çeşitli ülkelerden gelen katılımcılarla gerçekleştirilen uluslararası toplantılara ya da bir kurumun belli zamanlarda yaptığı toplantılara kongre (kurultay) denir. Kurultayda konuşulanlar da sonunda yazıya geçirilir.

Konferans ise bilgilendirmek amacıyla uzman bir kişinin topluluk karşısında yaptığı konuşmadır. Konuşmacı, dinleyici kitlesinin özelliklerini göz önünde bulundurarak konuşmasını hazırlamalıdır. Konferansta yapılan konuşma tartışmaya yönelik değildir. Sonunda dinleyiciler konuşmacıya soru sorabilirler.

Söylev ve demeç de görüşmeye dayalı konuşmalardır. Söylev, tek kişinin bilgilendirmek amacıyla topluluğun huzurunda yaptığı coşkulu ve uzun konuşmadır. Amaç bilgi vermek ve dinleyenleri coşturmaktır.

Demeç ise önemli bir kimsenin herhangi bir sorun üzerinde söyledikleridir.

3.4.1.3. İkna Edici Konuşma

Amaç, konuşmacının bilgi verdiği konu hakkındaki fikirlerin dinleyiciler tarafından kabul edilmesini sağlamaktır.

“İnandırma, insanların, güdülerini egemenlik altına alarak düşüncelerini ve davranışlarını, önceden belirlenmiş amaçlar doğrultusunda değiştirmek için gösterilen bilinçli çabadır” (Taşer, 2009: 201). İkna edici konuşmada hedef, dinleyeni istenilen düşünceye inandırmaktır. Bunun için de fikirleri destekleyen güvenilir kaynaklara, delillere yer verilmeli gereken hazırlık yapılmalıdır.

Deniz’e (2007: 13-14) göre kullanıldığı yere göre ikna etmenin değişik amaçları vardır. Kaynak, ulaşmak istediği hedefe göre kısa, orta ve uzun süreli amaçlarla ikna etmeye çalışır. İknada kısa süreli amaç; anlık, birkaç günlük, belki birkaç haftalık olabilir. Orta vadeli ikna ise birkaç aylık, yıllık ve birkaç yıllık olabilir. Uzun süreli ikna ise çok daha fazla bir süre için ikna etmeyi amaçlamaktadır. Eğitimde kısa süreli ikna çok nadir uygulanır. Eğitimde iknanın amacı, öğrencileri orta ve uzun süreli ikna etmek yani öğrenciyi hayata hazırlamaktır. İknayla tutum ve davranış değiştirmenin ahlaki,

kabul edilebilir yönü üzerinde de durmak gerekir. Çünkü tutum ve davranış değiştirme; propaganda, manipülasyon ve beyin yıkama gibi olumsuz çağrışımlar yapan etkileme alanlarında da bir amaçtır.

3.4.1.4. Eleştirici Konuşma

Belirli bir konuyu tarafsız bakış açısıyla değerlendirmek, herhangi bir konunun olumlu, olumsuz yönlerini, beğenileri ve tepkileri belirtmek amacıyla bilimsel verilere dayanarak yapılan ve çözüm yolları üreten konuşma çeşididir.

3.4.1.5. Yorumlayıcı Konuşma

Bir metni yüksek sesle okuma sırasında anlamlandırmaya çalışan konuşma türüdür.

Yorumlayıcı konuşma, bir bakıma kâğıt üzerindeki birtakım cansız simgeleri (harfleri, sözcükleri, noktalama işaretlerini) yazarın amacı doğrultusunda işitilir ve görülür hâle getirmektir. Yorumlayıcının yaptığı iş, basılı simgeleri konuşma simgeleri haline dönüştürerek, kendine geliştirdiği anlamı elden geldiğince aynısını, dinleyenlerin de kendilerinde geliştirmelerini sağlamaktır (Taşer, 2009: 193).

Yorumlayıcı konuşma çalışmalarının uygulanması, konuşma yaparken vurgu ve tonlamanın kavratılması bakımından önemlidir.