BÖLÜM 1: ŞEYTAN KAVRAMI
1.5. Dinlerde Şeytan İnancı
1.5.2. Bazı Bölgesel Din ve İnançlarda Şeytan İnancı
İlkel dinlerde şeytan konusu anlatıldıktan sonra Mısır, Hint, Çin vb. diğer bazı bölgesel din ve inançlarda şeytan konusu bu başlıkta kısaca ele alınacaktır. Cahiliye dönemi diye adlandırılan İslam öncesi Mekke toplumunda şeytan konusu ise ayrı bir başlık altında
146
Doğrul, Ö.Rıza, Yeryüzündeki Dinler Tarihi, İstanbul 1963, s. 16.
147
Haviland, W. A. , Kültürel Antropoloji ( çev. Hüsamettin inanç- Seda Çiftçi), İstanbul 2002, Kaknüs Yay., s. 415.
148
Challey, Felicien, Dinler Tarihi, (çev. Samih Tiryakioğlu), İstanbul 1960, Varlık Yay., s. 9.
149
Challey, s. 12-13.
150 Freud, s. 37-42.
151
ele alınarak o günün toplumunda inanılan şeytanın, hadislerde geçen şeytan ifadelerine yansıması veya tesiri değerlendirilecektir.
Mısır ve Bâbil toplumlarında bir Tanrı-şeytan inancı mevcuttu. Bâbilliler, bütün felâketleri yeryüzünü dolduran cinlerin insanlara musallat kıldıklarına inanırlardı.152
Mısır’da bir zaman çok tanrılı dinî anlayış yaygınken daha sonraki zamanlarda tek tanrılı dini anlayış bunun yerini almış, fakat bu durum bir zaman sonra yerini tekrar çok tanrılı dinî anlayışa bırakmıştır.153 Mısırlı’lar da her şeyde kendilerine musallat olan bir ruh bulunduğuna inanır ve inandığı bu Ruh’a derin saygı gösterirlerdi. Genel olarak Eski Mısır’daki şeytan telakkisini insanlara ve çevreye zarar veren cinler karşılıyordu.154
Eski Mısır’da başta iyi bir tanrıyken daha sonra kötü bir tanrı haline gelen Seth’ten bahsedilir. Fakat insanların yapmış oldukları kötülüklerin bir varlık tarafından yaptırıldığına dair bir bilgiye rastlanılmaması, kötü olmakla beraber arasıra iyilik yapmaya devam eden Seth’e şeytan denilemeyeceğini gösterir. Çünkü şeytan sadece kötülüğü temsil eder. 155
Hinduizm geçirdiği uzun tarihî süreçte dönem dönem çok tanrıcı (politeist), tekçi (monist) veya tek tanrıcı (monoteist) anlayışlardan birine, ikisine veya tamamına sahne olmuştu. Şeytan ve benzeri güçlerin varlığına ilişkin anlayışların da tanrı anlayışına paralel olarak şekillendiği görülür. Nitekim Hinduizm’in dinî metinlerinden biri olan Upanişadlar’da insanı felakete sürükleyen şeytan Maya’dır. Fakat Maya, diğer bir dinî metin olan Vedalar’daki gibi antropomorfik (toplum bilimcilik) veya theriomorfik (hem insan hem hayvan şekline girebilen varlık) nitelikleri olan bir varlık değil, insanın gerçek konusundaki bilgisizliği ve yanılgısına delalet eden bir kavramdır. Bu dönemde, tıpkı tanrı kavramı gibi kötülüğün nedeni de soyut kavrama indirgenmiş bulunmaktadır.156
152 Tuncer, Mustafa,“Kur’ân’da Cin ve Şeytan” (Basılmamış Doktora Tezi), OMÜİFD, Samsun 1999, s. 5
153
Bettany, G.T., Dünya Dinleri Ansiklopedisi, (çev. A. Aydoğan), Say Yay., İstanbul 2005, s. 551-552.
154
Doğrul, s. 36
155
Caymaz, s. 5
156 Yitik, Ali İhsan, Hint Dinlerinde Şeytan, Milel ve Nihal (inanç, kültür ve araştırmalar dergisi), sy.1, c.1, Aralık 2003, s. 48
Taoizmden kaynaklı olarak Çin inançlarında da cin ve diğer ruhanî varlıklar mevcuttu. Din adamları insanları kötülüklerden korumak için, tılsımlar ve okumalar gerçekleştirirdi. Bedenî ve ruhî hastalıkların sebebi ruhanî varlıklar görülürdü. Bu inançlarda kötü ruhlardan bahsedilmesi, mücerred bir şeytan ifadesinin önüne geçmiştir.157
Türkler’in İslam’dan önce ruh, melek, şeytan gibi varlıklara inandıkları görülür. Denizler, göller, dağlar, her biri canlı nesne olarak kabul edilir. Dünyanın her tarafına yayılan bu nesneleri iyi ve kötü ruhlar olarak katagorize ederlerdi. İyi ruhlar tanrı Ülgen’in emrinde, kötü ruhlar ise tanrı Erlik’in emrinde, insanları etkilemek için hep birbirleriyle mücadele halindedir. Kötü ruhlar insanlara ve hayvanlara hastalık ve zarar vermek için uğraşırken, kötülüğün sebebi olan bu kötü ruhlar şaman tarafından insan bedeninden uzaklaştırılır.158
Eski Türklerde şeytan yerine “Yek” kelimeleri kullanılırdı.159
Yine Eski Türklerde şeytan, insana maddi ve manevî yönden zarar verebilmektedir. İnsan, şeytanın vermiş olduğu zararları tek başına def edemediği için kam (şaman) adı verilen kişilerden yardım ister. Kamlar da bu durumda kutsal ruhlardan yardım almakta ve kötü ruhların insan üzerindeki kötü etkilerini kutsal ruh sayesinde ortadan kaldırmaktadır.160
Yunan, Roma, Maniheizm, Altay ve hatta Akad inançlarında da benzeri inanışlara rastlanması mümkündür. Nitekim bu medeniyetlerin cin türü varlıklara inandıkları ve bu varlıklara Yunan geleneğinde “Daimon”, Romalılarda “Genuis”, Maniheizm’de “Aşkalun”, Altay inançlarında “Çor”, Akadlar’da ise “Lamassu” adlarını verdikleri bilinmektedir. Bu varlıklar iyi ve kötü varlık olarak katagorize edilip birbiriyle sürekli mücadele eden iki düşman gibi kabul edilir.161
157 Aslan, Abdulvehhap, Kur’an’da Şeytan Terimi, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Van 1999, s. 10.
158
Aslan, s. 13.
159
Tanyu, Hikmet, İslâmlıktan Önce Türklerde Tanrı İnancı, İstanbul 1986, s. 109–116.
160 Caymaz, s. 14.
161
Dünyada şeytana tapan bir mezhep162
olarak bilinen Yezidîlikte aynı şekilde şeytan, tevhîd’in babası gösterilerek ilâh mevkine konulup, tapınılan bir varlık haline getirilmiştir. Yezidîler şeytana Melek Tavus adını vermektedirler. Onlar Hayır ve Şer Tanrısı diye iki tanrı hayal ederler. Hâlık-ı Küll, hayırdır. Şeytan da şerdir. Buna rağmen şeytanı takdis ederler. Yezidîler tanrı olarak gördükleri şeytanı horoz olarak tasavvur ederler. Onu meleklerden üstün görür, hakkında kötü söz söylemeyi kesinlikle hoş karşılamazlar.163
Bugün temelinde Yahudi-Hıristiyan geleneğine ve dini tahakkümüne, özellikle de Hristiyanlığa karşı başlatılan bir reaksiyonun adı olan “satanizm”, dinin karşısında şeytanın temsîl ettiği her şeyin yanında olma hareketidir. Satanist ise şeytana tapan, onun gücünü elde etmek için kurucuları tarafından tarihî süreç içinde ortaya konan dinsel amaçlı ritüelleri, ayinleri yerine getirmeye çalışan kişiye denir.164
Akıl almaz faaliyetleriyle bazen gündemi meşgul eden bu akımın şeytan ile ilgili görüşlerine konumuzla alakalı olması hasebiyle kısaca değinmekte fayda vardır. Satanistler, şeytan konusunda iki gruba ayrılırlar. Birinci grubu şeytanın ruhsal bir varlık olarak mevcudiyetine inananlar oluşturur. Bunlar “teistik satanistler” diye adlandırılır. Çünkü iyilik tanrısına karşı, eşdeğer güçte ve önemde bir kötülük tanrısı olarak şeytanı görürler. Bunlardan bazıları Lucifer’i, İsa’nın büyük kardeşi ve tanrının diğer bir oğlu olarak kabul ederler. İkinci grup ise, şeytanın ruhsal bir varlık olduğunu kabul etmeyen ve şeytanı sadece sembol olarak gören satanistlerdir. Bunlar “ateistik satanistler”dir. Nitekim modern satanizm, şeytanı bir varlık olarak kabul etmez.
162
Geniş Bilgi İçin bk. Aydın, Mehmet “Yezîdilerin İnanç Esasları”, AÜİFD, 1978, sy. 23, s. 360
163
Bk.Çelebi, İslam İtikadında Şeytan Anlayışı, s. 30.
164
Güç, Ahmet, Satanizm, D.İ.B. Yay., Ankara 2004, s. 48.
Bugün Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, Avustralya, Kanada gibi devletlerde teşkilatlarıyla, Dünya’da ise internet üzerinden mesajlarıyla düşüncelerini yaymaya çalışan satanistler, her ne kadar çalışmalarını, Anton La Vey’in 1966 yılında kurduğu Church of Satan doğrultusunda yapsalar da aslında satanist fikirlerin daha öncesine, bin yıllarına dayandığı söylenir. Nitekim Batı’da ilk defa o yıllarda ortaya çıkan “Kara Ayin” kutlamaları, bugünkü satanistlerin ayinleriyle bir paralellik arz eder. Geniş bilgi için bk. Günay, Nasuh, Şeytana Tapmada Modern Yol