• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: BASEL DÜZENLEMLERİ VE STRES TESTLERİ

2.1. Basel Düzenlemeleri

BÖLÜM 2: BASEL DÜZENLEMLERİ VE STRES TESTLERİ

Çalışmanın bu bölümünde Bankacılık Sisteminde uluslararası anlaşmalar kapsamında yapılan BASEL düzenlemeleri ve bunların Türkiye uygulamaları araştırılmıştır. Sonrasında Bankacılık Sisteminin mevcut durumunu ve olası şoklara karşılık durumunu analiz etmede kullanılan stres testleri ele alınmıştır. Ayrıca bu konular hakkında daha önce yapılmış bilimsel araştırmalar incelenmiştir.

2.1. Basel Düzenlemeleri

Globalleşen dünyada finansal sistem içerisinde yer alan uluslararası ve ulusal kurumlar ve tüm piyasalar birbirine entegre olmuşlardır. Bu çerçevede hukuk ve denetim sistemlerinin de birbirleriyle uyumlu şekilde çalışmaları bir zorunluluk olmuştur.

Finansal sektör içerisinde yer alan bankaların sahip oldukları öz kaynaklarına karşılık bilanço içi ve bilanço dışı risk ağırlıklı varlıkları bulunmaktadır. Uluslararası finansal istikrarın sağlanmasını ve uluslararası faal bankalar arası serbest rekabet ortamı oluşturmak üzere bankaların ortak standartlarda çalışmalarını sağlamak için dünyadaki merkez bankalarının bankası konumunda 1930 yılında kurulan en eski ve en geniş katılımlı uluslararası organizasyon olan, merkezi İsviçre'nin Basel kentinde bulunan Uluslararası Ödemeler Bankası (Bank For International Settlements - BIS), diğer faaliyetlerinin yanı sıra bünyesinde 1974 yılında G-10 ülkelerinin merkez bankaları başkanları tarafından ‘Basel Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi’ kurulmuştur.(Aykut, 2008, s.1) 1988 yılında farklı ülkelerde uygulanan sermaye yeterliliği hesaplama yöntemlerini birbirleriyle uyumlu hale getirmek ve bu konuda uluslararası platformda geçerli olacak asgari bir sektör standardı oluşturmak amacıyla Basel-I olarak adlandırılanSermaye Yeterliliği Uzlaşısı yayımlanmıştır.( Çelik ve Kızıl, 2008, s.19)

Basel Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi uluslararası boyutta faaliyet gösteren bankalara asgari % 8 sermaye yeterliliği oranını 1988 yılında tavsiye etmiştir. Böylece bankaları krizlere karşı dayanıklılığını artırmak üzere, banka sermayesinin risk ağırlıklı varlıklara oranını ifade eden sermaye yeterlilik rasyosunun asgari % 8 olması standart bir ilke olarak sunulmuştur.

27

Basel Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi’nin bu tavsiyesi uluslararası bankacılık faaliyeti gerçekleştiren tüm ülkelerin ulusal denetim otoritelerince 1988 yılı sonrasında kabul edilmiş ve bu suretle asgari sermaye yeterliliği oranının uygulanması uluslararası bir standart haline gelmiştir. Sermaye yeterliliği oranının belirlenmesi ile bankaların üstlendikleri riske karşılık elinde bulundurduğu sermayeyi ölçme ve değerlendirme imkânı elde edilmiştir.

İlk olarak 1988 yılında yayınlanan BASEL I uzlaşısında sermeye yeterliliği öz kaynağın toplam risk ağırlığına bölünmesi ile bulunmuştur.

SYR = Öz Kaynak (Sermaye Tabanı) / Toplam Risk Ağırlıklı Varlıklar ( Kredi Riskine Esas Tutar)

1996 yılında formüle piyasa riski ilave edilerek, kredi riski dışında piyasada oluşabilecek dalgalanmalar hesaplamaya dahil edilmiştir.

SYR = Öz Kaynak (Sermaye Tabanı) / Toplam Risk Ağırlıklı Varlıklar

( Toplam Risk Ağırlıklı Varlıklar = Kredi Riskine Esas Tutar + Piyasa Riskine Esas Tutar)

2004 yılında yayımlanan Basel II kriteri, kredi riskini hesaplama yönteminitamamen değiştirmiş, tüm risk sınıfları için kredi türü bazında risk ağırlığıbelirlenmesi yerine ülkeler, bankalar, şirketler vb risk sınıfları için müşterinin kredi değerliliğini ifade eden derecelendirme notu kullanılarak risk ağırlığının belirlenmesi veya bankaların kendi içsel derecelendirmemodellerini kullanarak temerrüt olasılığı (Probability of Default-PD), temerrüt halinde kayıp yüzdesi (LossGivenDefault-LGD) ve temerrüt anındaki risk tutarının (Exposure atDefault-EAD) belirlenmesi esas alınmıştır ( Erdoğan, 2014, s.135). Ayrıca sadece kredi ve piyasa risk faktörlerini dikkate alarak yapılan hesaplamaların yetersiz olduğu görüşü otoriteleri yeni standartlar oluşmaya sevk etmiştir. Basel II kriterleri 15 Kasım 2005 son şeklini almıştır. Basel II kriterleri ile kredi ve piyasa riskleri dışında operasyonel risklerin de dikkate alınması gerektiği (Keskin, 2007, s.96) düşünülerek sermaye yeterliliğin belirlenmesinde formüle Operasyonel Riske Esas Tutar dahil edilmiştir.

28

SYR = Öz Kaynak (Sermaye Tabanı) / Toplam Risk Ağırlıklı Varlıklar

( Toplam Risk Ağırlıklı Varlıklar = Kredi Riskine Esas Tutar + Piyasa Riskine Esas Tutar + Operasyonel Riske Esas Tutar)

Basel-II düzenlemeleri ile finansal sistemin güvenlik ve istikrarının teşvik edilmesi, rekabet eşitliğinin daha da iyileştirilmesi, kredi verme sürecinin ağırlıklı olarak gerçek riskler üzerinde yoğunlaşmasının sağlanması, bankanın bireysel risklerini dikkate alan yaklaşımların teşvik edilmesi, banka gruplarının risklerinin konsolide bazda dahil edilmesinin de sağlanması amaçlanmıştır ( Yörük, 2007, s.369).

Basel II, risklerin daha duyarlı ölçülmesi, her bankanın risk profilinin ayrı ayrı belirlenmesi, banka üst yöneticilerine düşen sorumlulukların artırılması ve finansal tabloların bankanın gerçek durumunu en iyi biçimde yansıtacak şekilde açıklanması suretiyle finans sektörünün oyuncuları arasındaki asimetrik bilginin en aza indirilmesi ve böylece daha rekabetçi, sağlam ve istikrarlı finans sektörüne erişilmesini hedefleyen bir yapı olarak tasarlanmıştır (Yayla ve Türker Kaya, 2005, s.4).

Gerek Basel I düzenlemelerinin uygulanması sürecinde çok sayıda bankacılık krizinin yaşanması, gerekse Basel II sürecinde tüm dünyayı etkileyen bir bankacılık krizinin yaşanması, ekonomistleri yeni çözüm arayışlarına itmiştir. Bunun yanı sıra bazı Avrupa Birliği ülkelerinin (Yunanistan, Macaristan, İspanya gibi) yaşadığı mali bunalımlar nedeniyle borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmesi ve bunun gelişmiş ekonomileri büyük ölçüde etkilemesi, finans çevrelerini yeni önlemler almaya yöneltmektedir. Bunun üzerine BIS 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Merkez Bankaları ve Denetim Otoriteleri Başkanları (GHOS-Governors and Heads of Supervision) Grubu toplantısının ardından, mevcut sermaye gereksinimi düzenlemelerini güçlendiren ve 26 Temmuz 2010’da varılan uzlaşıyı onaylayan bir açıklamada bulunmuştur. ( Gürel ve diğerleri, 2012, s.18)

Esasında Basel III olarak lanse edilen yeni dönem düzenlemeleri yasal özkaynak hesaplamasına, finansal kaldıraca, likiditeye ve diğer konulara ilişkin düzenlemeler olmak üzere başlıklara ayrılabilir. Bunun yanı sıra ülkemiz mevzuatında henüz uygulaması bulunmayan (Çekirdek Sermaye-CommonEquity)/(Risk Ağırlıklı Varlıklar-Risk Weighted Assets) oranı artırılmış; sermaye koruma tamponu (Capital Conservation