• Sonuç bulunamadı

Balkanlar’da Panislavizm Politikası ve Đngiltere

3. Osmanlı Devleti’nin Duraklama ve Gerileme Döneminde Türk-Đngiliz Đlişkileri

3.4. Balkanlar’da Panislavizm Politikası ve Đngiltere

Rusya’nın Balkanlarda göstermiş olduğu Panislavizm politikası sonucu Balkanlar’daki bağımsızlık hareketleri gittikçe arttı ve bu baskılar karşısında Đngiltere Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü korumada etkin bir tavır alamayınca 1867’de Girit’in Yunanistan’a bağlanmasına yardımcı olacak özerklik verildi.52 Đngiltere bu sırada açılmasına karşı çıktığı Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra siyasetinin ağırlık merkezini Nil kıyılarına doğru kaydırmaya başladı.53

1871’de Londra Konferansı’yla Karadeniz’de tam bir serbestliğe kavuşan Rusya, Balkanlar’da Hıristiyan tebaayı Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtarak 1875’de Bosna’da ve Bulgaristan’da, daha sonra da Karadağ ve Sırpları Osmanlı Devleti’ne karşı harekete geçirerek Türk-Rus Savaşı’na yol açtı.54

Đngiltere Balkanlar’da meydana gelen bu olaylar karşısında statükonun değiştirilmesine karşı çıktıysa da bunu tek başına yapmasının imkânsız olduğunu düşünerek, Osmanlı Devleti’nin bazı tavizler vermesini isteyerek sükûnu sağlayabileceğini düşündü.55 Bu amaçla Đstanbul’da bir konferans toplandı ve Rusya bu

50Ali Fuat Örenç, s.32-34; Karasu, s.62 51 Oral Sander,a.g.e., 149.

52 Oral Sander,,s.156.

53 Hans Rohde,Asya Đçin Mücadele,Çev.Binbaşı Nihat,Đstanbul Askeri Matbaa,1932,s.7.

54 Cemal Tukin, Osmanlı Đmparatorluğu Döneminde Boğazlar Meselesi, Đstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yayınları, Đstanbul,1947, s.307.

55 Enver Ziya Karal, a.g.e.Osmanlı Tarihi, I. Meşrutiyet ve Đsdibtad Devirleri,8. Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara,1995, s.15.

konferansta beklediklerini elde edemeyince bazı bahanelerle 24 Nisan 1877’de Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etti.56 Đngiltere’den ve diğer Avrupa devletlerinden yardım göremeyen Osmanlı Devleti tek başına savaşmak mecburiyetinde kaldı.57

Rusların Đstanbul’a doğru ilerlemeleri Đngiltere’yi harekete geçirdi ve 15 Şubat 1878’de Đngiliz donanmasını Đstanbul yakınlarına göndermesiyle Ruslar ilerlemeyi durdurdular. Savaşın sona ermesiyle Rusya Osmanlı Devleti ile 3 Mart 1878’de Ayestefonos Antlaşması’nı imzaladı.58 Bu antlaşma ile Rusya, Yakın Doğu meselesini tam olarak çözdüğünü düşünürken, Đngiltere bu antlaşmayı kabul etmeyeceğini aksi takdirde Rusya antlaşmanın tadilini kabul etmezse savaş açabileceklerini bildirdi.59 Rusya böyle muhtemel bir tehlikeden çekinerek Berlin’de bir kongre toplanmasını kabul etti.60

3.5. 1876 Bulgaristan Ayaklanmasının Osmanlı-Đngiliz Đlişkilerine Etkisi 1875’te Hersek Ayaklanmasıyla başlayan Balkan krizinin önemli bir safhasını oluşturan Bulgaristan ayaklanması, yüzyılın en önemli olaylarından biri olarak Osmanlı-Đngiliz ilişkileri için bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir.61

Genel bir Hıristiyanlık propagandası haline getirilen Bulgar sorunu, Türk aleyhtarı kampanyalar haline dönüştü. Sorun, Đngiltere’de adeta konuşulan tek konu haline geldi. Bir araştırmacı “ünlü siyasi dava kampanyaları arasında ‘Bulgaristan

gaddarlığının yoğunluğuna benzetilebilecek sadece Dreyfus olayı (1894)62 olabilir;

dönemin bütün edebiyatçı, sanatçı, bilim adamı ve felsefecisinin üzerinde görüş

belirtmeye zorlandığı başka bir örnek olay bulmak zordur” demekteydi.63 Başka bir araştırmacı ise “ Bulgar katliamı (vahşeti)’, Osmanlı yönetimine karşı Avrupa’nın duygu

56 Aktes Nimet Kurat, a.g.e., s.82. 57 Aktes Nimet Kurat, a.g.e., s.95.

58 Cavit Oral, Akdeniz Meselesi, I.Cilt, Bugün Matbaası, Adana, 1943, s.321-323. 59 Rıfkı Salim Burçak, s..35-36.

60 Aktes Nimet Kurat,, a.g.e., s.88.

61 Ömer Turan, The Turkish Minority in Bulgaria (1878-1908), Türk Tarih Kurumu, Ankara 1998, s.38-55

62 Dreyfus davası olarak da bilinen Dreyfus olayı, Fransız ordusunda topçu subayı olan Yahudi asıllı Alfred Dreyfus’un, 1894’te Fransız Genelkurmayındayken el yazısına benzeyen bir belgenin Paris’de ki Alman elçiliğinde bulunmasından dolayı vatan hainliği suçlamasıyla yargılanmasına ve mahkûm edilmesine neden olan bir davanın adıdır. Dreyfus davası, Alfred Dreyfus’un 1906’da suçsuz bulunarak aklanmasına kadar Fransız kamuoyunun gündemini işgal etmekle kalmadı, Fransız toplumunda açmış olduğu tartışmalar ile de Fransa’da hukuksal ve siyasal alanda önemli değişikliklere neden oldu.

dünyasında dini ve güçlü bir değişiklik meydana getirdi” demekteydi.64 Đngiltere’de özellikle liberaller tarafından organize edilen “Bulgar katliamı” kampanyaları Türklerle beraber muhafazakâr Beaconsfield hükümetini de hedef aldı. Hükümete yapılan temel suçlama, “katliamlar”ın Đngiliz kamuoyundan saklandığı ve Türklerin Đngiliz hükümetinin desteği ile cesaretlendirildiği veya “katliamlar” nedeniyle Türk hükümetine baskı uygulanmadığı idi. Oysa Bulgar olaylarının Đngiltere’de duyulmasından önce Doğu sorunu konusunda hükümetin takip etmiş olduğu geleneksel politika Đngiliz kamuoyunca başarılı bulunmakta ve tasvip edilmekteydi. Örneğin bu dönemin Hindistan valisi Lord Lytonn’ın Disraeli’nin özel sekreteri Montagu Corry’ye hükümetin dış politikası konusunda söyledikleri dikkat çekicidir: “Bizim şu anki dış

politikamız açık bir şekilde Palmerstone’un ilk günlerinden beri Đngiltere’nin sahip

olduğu en büyük uluslararası başarıdır.”65

Đlerleyen aylarda Bulgar sorunu Đngiltere’de ciddi bir tartışma konusu haline geldi. Parlamentodaki görüşmeler hükümeti oldukça zor duruma soktu. Tartışmalar ve gelişen kamuoyu hissiyatı hükümete zarar verici boyuta ulaştı. Mitinglerde ve özellikle liberal basında sık sık hükümetin geleneksel doğu politikasına eleştiriler yöneltildi ve hükümet suç ortağı ilan edildi. Liberal liderler, Türk yanlısı Đngiliz dış politikasının terk edilmesini istediler. Đngiltere bir nebze olsun halkın heyecanını yatıştırmak amacıyla Türk hükümetini bir takım tedbirler almaya zorlamaya başladı. Aslında Đngiliz hükümetinin Türk tarafına ağır bir şekilde baskı yapması Đngiltere’nin dış politikasında ciddi bir değişim olarak değerlendirilebilir.

Đngiltere’nin, 22 Ağustos ve 5 Eylül’de Đstanbul daki Đngiliz Büyükelçisi Elliot’a, 25 ve 28 Ağustos da Babıâli’ye gönderdiği telgraflarla bu politikanın belirtileri olarak görülebilir.66 Telgraflarda Đngiltere’nin “Bulgaristan olaylarını bütün Đngiliz toplum sınıflarında Türkiye’ye karşı öfke yarattığını” ifade edilmekte “Rusya’nın Türkiye’ye savaş ilan etmesi durumunda Đngiliz hükümetinin Osmanlı Đmparatorluğu’nun savunulmasında savaşı önleyemeyeceğini” açıkça belirtmekteydi. Đngiltere’ye göre sorun, “Türkiye için öldürücü sonuçlar” ortaya çıkabilirdi. Benzer şekilde Elliot da Türk bakanlarını ikaz etti. Öyle ki Elliot, “benim için Bulgaristan’daki

64 M.E. Yapp, The Making of the Modern Near East 1792-1923, London and New York, 1987, s.79. 65 Marvin Swarts, The Politics of British Foreign in the Era of Disraeli and Gladstone, London, 1985,

s.35-36.

66 Sinan Kuneralp, “Bir Osmanlı Diplomatı Kostaki Musurus Paşa 1807-1891”, Belleten, Cilt XXXIV, Sayı 133-136, Ankara 1970, s.434-435.

‘katliamlar’dan dolayı kullandığım dilden daha sert bir dil kullanmak imkânsızdır” diyebilmekteydi.

Đngiltere hükümetinin baskısı, Đngiltere’nin Bulgarları himaye etme ve Bulgarlık davasının avukatlığını yapma politikasına dönüştü. Şimdi Đngiltere Rusya’dan daha fazla Bulgarların hamisi rolünü üstlendi. Bu baskılar sonucunda 10 Ağustos 1876 günü Dışişleri Bakanı Safvet Paşa, ayaklanmanın “şefleri ve organizatörleri hariç” Bulgar isyancıları için af ilan edildiğini bildirdi ve Filibe, Edirne ve Tırnova olağanüstü mahkemelerinde yargılanmakta olan yüzlerce isyancı serbest bırakıldı.67

Sonuç olarak Bulgar sorununun Đngiltere’de uyandırdığı tepki Đngiltere’nin doğu politikasındaki görüşlerini değiştirmede önemli bir rol oynadı ve Osmanlı-Đngiliz ilişkilerinde yeni bir dönem açtı.

3.6. Osmanlı -Đngiliz Đlişkilerinde Đstanbul Konferansı’nın Yeri (1876)