• Sonuç bulunamadı

başta gelen görevlerindendir.

Bir sandalla nehrin karşı kıyısına geçmek isteyen bir filozofla sandalcı arasında küçük bir konuşma geçer. Filozof, konuşmayı “Filo­ zofluk hakkında bir şeyler bilir misin?” sorusuyla başla­ tır. “Pek bildiğimi sanmıyo­ rum.” cevabını alınca: “O halde, hayatının üçte birini kaybetmiş sayılırsın,” der. Bir süre sonra, filozoftan bir soru daha gelir: “Edebiyat nedir bilir misin?” Sandalcı aynı kayıtsızlıkla: “Bir şey bildiğimi söyleyemem,” de­ yince. filozof “O zaman ha­

yatının üçte ikisini kaybet­ tin,” der. Aynı anda bir ka­ yaya çarpan sandal, batmaya başlar. Bu kez soru sorma sırası sandalcıya gelmiştir: “Yüzme bilir misin?” Filo­ zoftan “Hayır.” cevabını alan sandalcı, “O halde,” der, “Sen bütün hayatını kaybet­ tin.” Hiğitinıde geçerli olan, becerilerle ortaya konan davranışlar ve takınılan tavırlardır.

Kesin ve somut problem­ ler ortaya çıktığında, genel­ likle bilimsel laflar, teorik bilgiler, filozof olmak her zaman işe yaramayabilir. Böylesi durumlarda, pratiğe dayalı çözümler daha etkili olmaktadır.

Batan bir sandaldaki ada­ ma teori yetersiz gelir. Yüz­ meyi biliyorsa kurtulabilir. Ancak bilmiyorsa ve yapabi­ leceği başka bir şey de yok­ sa, boğulur.

Benzer biçimde, oldukça sıkıntılı geçen bir yazılı ya da sözlü sınav ortamında, dün­ yanın bütün kütüphanelerinin bütün kitapları hiçbir fayda sağlayamadığı gibi, dinlenen konferansların, alınan dersle­ rin değeri de yok denecek kadar azdır. Bu durumda işe yarayacak tek etmen, kişinin kendi bilgi ve becerisidir.

Eğitimde geçerli olan, be­ cerilerle ortaya konan davra­ nışlar ve takınılan tavırlardır. Bütün bu davranış ve tavırlar bilinmektedir. Aslında öğret­ menler, her konferansta, her toplantıda bunları dinlemek­ ten yorgun düşmüşlerdir.

40 YAŞADIKÇA EĞİTİM

Bir öğretmen olayı şöyle vurgular: “Bir çocuğun neye gereksinimi olduğunu çok iyi biliyorum, hem de ezbere. Çocuğun kabul edilmeye, saygı görmeye, beğenilmeye, güvenilmeye, teşvik edilme­ ye, desteklenmeye, harekete geçirilmeye, eğlendirilmeye gereksinimi vardır. Araştıra- bilmeli, deneyler yapabilmeli ve başarabilmelidir. Allah kahretsin! Çok şey istiyorlar. Ona bakarsan benim de ek­ siklerim Hz. Süleyman'ın erdemi, Freud'un anlayışı, Einstein'in bilgisi ve Floran- ce Nightingale'in iş azmin­ den ibaret.”

C/öğretmenlerin,

teorik bilgi ve

değerler yan mda, pratik bilgilere, öğrencileri etkileyecek kimi psikolojik hünerlere ve bunları kullanmaya gereksin imleri vardır.

Hepimiz, teoride, iyi eği­ timin ne olduğunu biliriz. Hepimizin düşünceleri ve görüşleri vardır. Fakat, ne yazık ki çocukları, bu düşün­ ce ve görüşlere dayanarak eğitemeyiz.

Öğretmen; demokrasi, sevgi, saygı, kişisel farklı­ lıklar, benzersiz insan gibi kavramların anlamlarını bil­ se ve bunlara inansa bile kimi kez çözümsüz problemlerle karşılaşabiliyor. Güzel olma­ larına karşın bu kavramlar,

oldukça kapsamlı ve soyut niteliktedirler. Bu değerler külçe altın ya da değerleri yüksek mücevherlere benze­ tilebilir. Bunlar telefon et­ mek, dolmuşa binmek gibi

günlük gereksinimler karşı­ sında kullanışsızdır. Çünkü, günlük hayatta daha çok bo­ zuk paraya, jetona ihtiyacı­ mız vardır.

Aynı şekilde, öğretmen­ lerin de bu güzel değerler ya­ nında, pratik bilgilere, öğren­ cileri etkileyecek kimi psiko­ lojik hünerlere ve bunları kullanmaya gereksinmeleri

vardır. ;

Küçük dargınlıklar, gün­ lük çatışmalar,ani bunalımlar gibi olaylarla insanca uğraş­ mak ve etkili olabilmek, özel yetenek ve beceriler gerekti­ rir. Bu gibi durumlar, ço­ cuklara yardımcı olabilecek gerçekçi tepkileri gerektirir. Bir öğretmenin göstereceği tepki, oldukça önemli so­ nuçlar doğurur. Bu tepkiler, çocuğun gelecekte takınacağı tavrı, oluşturacağı karakteri etkiler.

Öğrenmeyi ve öğretmeyi olanaklı ya da olanaksız kılan şeyler, aynı zamanda duygu­ sal hayatın yukarıda saydı­ ğımız etkenleridir. Öğret­ menlerin bilincinde oldukları

tek bir doğru vardır: Öğren­ mek bireysel bir olaydır ve “şimdiki zaman” içinde ger­ çekleşir.

Aşağıdaki örnekler, çeşit­ li olaylar karşısındaki olumlu öğretmen davranışlarını gös­ termektedir.

RAHATLATICI

BİR ÇİFT SÖZ

• •

Öğretmen, sınıfa, o yıl üzerinde çalışacakları kitap­ ları dağıtır. 9 yaşındaki Z,

kitaplarını alamadan eldekiler tükenir.

O da ağlamaya başlaya­ rak, “Ben, her zaman, her .

yerde sonuncuyum; adım “Z” ile başladığından, elime geçen hep sıfır. Okuldan nef­ ret ediyorum, herkesten nef­ ret ediyorum,” diye sitem eder. P'nin öğretmeni, nasıl yardımcı olabileceğini düşü­ nerek, ona bir not yazmaya

karar verir.

Sevgili Z,

Ne kadar üzgün oldu­ ğunu biliyorum. Yeni kita­ bına kavuşmak için oldukça istekliydin. Fakat hayal kı­ rıklığına uğradın. Senden

başka herkes bir kitap aldı.

Senin de yeni bir kitabın ol­ ması V için kendim ilgilenece- gmı.

İçtenlikle ÖĞRETMENİN Z, öğretmeninin sıcak- yaklaşımıyla sakinleşerek bu ince düşünceyi, uzun zaman hatırlar.

“Çocuklar, ufak yaştan itibaren hayal kırıklıklarıyla başa çıkmayı öğrenmelidir­ ler” ya da “Ne diye olayı bü­ yütüyorsun, kitabını bugün alamadıysan yarın alırsın. 9 yaşındasın ve hâlâ bir bebeği andırıyorsun.” gibi sözler çocuğu daha da incitecek, öğretmenine ve okul hayatı­ na karşı olumsuz bir tavır ta­ kınmasına yol açacaktır.

99 99

gidiyor

V'nin 5. sınıftaki ilk gü­ nüdür. Öğretmen, İngilizce kitaplarını nereden alması ge­ rektiğini göstermiştir.V, kü­ tüphaneye elini attığı anda, bütün kitaplar yere saçılır. O da ağlamaya başlar. Öğret­ men: “Kitaplar yere dökül­ dü, onları toplamalıyız,” der. Böyle bir yaklaşım karşısın­ da V, “Okuldaki ilk günümü mahvettim. Her şey kötü gi­ diyor,” diye yakınır. Öğret­ men, “Oldukça zor bir sabah geçirdin galiba.” diye yakla­

şır. “Hem de nasıl! Neler ol­ duğunu işitmek ister misi­ niz?” sorusuna ise öğretmen, “Anlat, dinliyorum,” karşılı­ ğını verir. Öğretmen öğrenciyi eleştirmek ve kınamak yerine, yapılması gerekeni göstermelidir.

V, başına gelenleri anla­ tırken, öğretmen de onun ki­ tapları toplamasına yardım eder. Böylece, okulun ilk günü, başlangıcının tersine oldukça olumlu bir havada son bulur.

Bu olayda öğretmen, eleştirmek, kınamak yerine, yapılması gerekeni göster­ miştir. Oldukça açık konu­ şarak, karşısındakini büyük bir ilgiyle dinlemiş, görevini tam anlamıyla yerine getir­ miştir.

Benzer Belgeler