• Sonuç bulunamadı

BAŞLICA ETİK KURAMLARI

1. Üç temel problem açısından kuramlar, 2. Sonuca dayalı olan ve olmayan kuramlar, 3. Tarihsel açıdan kuramlar .

Üç Temel Problem: 1. En yüksek iyi

2. Doğru eylem

3. İstenç(irade) özgürlüğü

Etik kuramlarını etiğin bu üç temel problemine getirilen çözüm denemelerini dikkate alarak sınıflandırma yapılmıştır.

3. İrade Özgürlüğü

Belirlenimci EtikÖzgürlük (İrade Özgürlüğü) Etiğ

2.Doğru Eylem

Kant’ın Ödev Etiği (Deontolojik Etik)

İçerikli Değer Etiği (Aksiyolojik

Etik)

1.En yüksek iyi

Mutlulukçu Etik Yararcılık

1.Mutlulukçu

Etik

Sokrates’in

Mutluluk Etiği Platon:İdealistMutlulukçuluk Aristoteles: Mutluluk ve Erdem Hazcılık(Hedon izm) Epikurosçuluk Kinizm:Aldırm Hazcı Mutlulukçuluk Stoacılık 5 2.Yararcılık

6 2.İçerikli Değer Etiği

(Aksiyolojik Etik) 1.Kant’ın Ödev Etiği

1.Belirlenimci Etik Spinoza: Özgürlük ve Zorunluluğun Bağdaşabilirliği Schopenhauer: Etik Kötümsercilik Doğabilimci ve Sosyolojist Etikler 7 2. Özgürlük (İrade Özgürlüğü) Etiği Nietzsche: Güç

İradesi Varoluşçu Etik

Kierkegaard: Tanrıcı Varoluşçuluk Heidegger: Dasein ve Ekzistens Jaspers: Ekzistens ve Tarih Sartre: Toplumcu Varoluşçuluk

Etik Kuramlar Sonuca Dayalı Etik Egoizm Faydacılık Deontolojik Kant’ın Kuramı Doğal Yasa Değerler Etiği 8

1. Klasik 2. Modern

En basit ve en açık sınıflama, tarihi olandır. Bir teori şu

sorulardan birini ya da her ikisini yanıtlamaya çalışırsa, o

zaman klasik bir teori olacaktır. «İnsan için iyi olan hayat

nedir?» «İnsanlar nasıl davranmalıdır?»

Modern Etik ise ahlak kuramını çözümlemeye çalışan felsefe dalı olarak ifade edilebilir.

1. Etiğin ortaya çıkışı 2. Etik Kuramlar

a) Mutluluk ve hazzı temel alan yaklaşım b) Erdemi temel alan yaklaşım

c) Faydayı temel alan yaklaşım d) Metaetik yaklaşımı

Bir araştırma alanı olarak etiğin çıktığı nokta, insanın kendini bilmesiyle veya insan için

“doğru” ve “iyi” bir yaşamın ne olduğu, “doğru” ve “iyi” bir yaşamın nasıl yaşanabileceğiyle ilgili sorulardır denebilir.

SORU: Acaba etiğin kapsamına hangi konular girer ve etiğin temel soruları nedir?

Genel olarak söylenirse, insan ve yaşamla ilgili Her konu ve sorun etiğin kapsamına girer. Etiğin felsefenin temel alanlarından biri olması bundan dolayıdır. Eskiçağda doğayı ve varlığı araştıran Sokrates öncesi düşünürlerde bile, Demokritos örneğinde açıkçagörüldüğü gibi, etik sorular ele alınmıştır. Gerçi etikhenüz bir araştırma alanı

olarak ortaya konmamıştır, ama o evrede bu durum diğer alanlar için de aynıdır.

Etiğin başlı başına bir alan olması Sokrates,

Platon veözellikle Aristoteles’in çalışmalarıyla olmuştur. Eskiçağdan günümüze uzanan

tarihinde etik, tarihsel dönemlere bağlı şekilde çeşitlenen farklı türden soruları ele almıştır.

Başlı başına bir bilgi alanı olarak kurulduğu

Eskiçağda etiğin temel sorusu pratik yönüyle söylenirse, doğru, âdil, iyi” anlamında mutlu yaşamın ne olduğu

sorusudur. Teorik yönden dile getirilirse bu soru,

“adalet» nedir?”, “erdem nedir?” şeklinde araştırılmıştır

Etik önemli midir peki? Önemliyse, hangi noktalarda, neden önemlidir acaba? Etik, felsefenin dört temel alanı arasında insanın kendisiyle doğrudan ilişkili olan tek

alandır..

Öyle ki diğer üç alan (epistemoloji, ontoloji,

aksiyoloji), aslında amaç bakımından etiğe bağlıdır. İnsanı diğer canlılardan ayrı kılan ve sırf ona özgü olan bir yanı vardır. O, doğada sadece canlı bir

varlık olarak kalamaz. İnsan aynı zamanda

toplumsal veya siyasal bir canlıdır. İşte bu yönü

onun etik varlık olduğunun, zorunlu şekilde etik bir var olan olduğunun ifadesidir.

İnsan her yapıp etmesinde iyiye, iyi olan bir şeye ulaşmak ister. İnsan için iyi amaçtır. Kötü ise

kaçınılacak şeydir. Ancak bu noktada varmak istediği, bu amaçladığı «iyi» nedir?

“ İyi” ve “mutlu” yaşamın nasıl olabileceği,

dolayısıyla da iyinin ve mutluluğun ne olduğu soruları, etiğin başlangıçtaki temel soruları

olmuştur. Bu sorular daha sonra, bir araştırma ve bir bilgi alanı olarak etiğin kimi sorularına

kaynaklık etmiş; bir bilgi alanı olarak etiğin doğuşuna giden yolu açmıştır.

Böylece etik tarihi, mutluluk ve hazzı

sorgulayan bir yaklaşımla başlamıştır.

Mutluluk sorununu ilk ele alan filozof

Demokritos’ tur. Demokritos’ a göre insanın amacı, yaşamda kesintisiz, sürekli bir “iç

dinginliğine”, huzur ve esenliğe kavuşmanın

yolunu bulmaktır. Dolayısıyla burada aranan ve istenen “mutluluk”, iç dinginlik ya da

sarsılmazlık ve “iyi durumda olma” kavramlarıyla birlikte ele alınmalıdır.

Etik tarihinde erdemi temel alan yaklaşımın, hazzı ve hazza dayalı mutluluğu temel alan yaklaşıma karşı çıkan ve genellikle onu

eleştiren bir bakışla ortaya koyulan görüşler tarafından benimsendiği görülür. Bu yaklaşımı temsil eden ana filozoflar Sokrates, Platon,

Aristoteles’tir.

Etik soruları ve sorunları ele alırken erdeme öncelik veren ve erdemin bilgisini arayan bu yaklaşımda, Kynik(keinik) okulunun dışında söylenirse, genel olarak filozofların eğilimi hazzı reddetmek veya hazza karşı çıkmak değildir.

Bu yaklaşımda filozofların öncelikli sorusu, doğrudan doğruya iyi veya mutlu yaşamın ne olduğu değil, bu anlamda mutluluğu veren, sağlayan temel kazanım olan erdemin ne olduğu sorusudur

.

Filozofları böyle bir arayışa götüren önemli bir etken, filozofların iyi ve mutlu yaşam için hazzı temele koymanın sonuçları üzerine

düşünmüş olmalarıdır. Filozoflar iyi ve mutlu yaşam için hazzı temele koymanın sonuçları üzerine düşünmüş, mutlu yaşam için hazza

yönelmek söz konusu olduğunda, hangi hazlara ne derecede yönelmek gerektiği sorusu gündeme

gelmiştir.

Böylece erdemin ne olduğunu bilmek gerektiğini Düşünen bu filozoflar, haz karşısında ölçülülüğün ve erdemin önemini belirtmek ve bunların

bilgisini ortaya koymak istemişlerdir. Çünkü

ölçülülüğün, dolayısıyla da erdemin ne olduğunun bilinmesi iyi ve mutlu yaşam için mutlaka

gereklidir. Ölçülülüğü ve ölçüsünü bilmeden bir hazza yönelmek iyi ve mutlu yaşam yerine

hatalara ve mutsuzluğa götürebilir. .

Ölçülülükle ilgisi açıklığa kavuşmayan bir haz anlayışının yaşamda iyi olana, doğru olana ve dolayısıyla mutluluğa götüreceği çok

tartışmalıdır.

Varlık ve insan anlayışı bakımından Rönesans'ın

devamı olan 18. yüzyıl, insan ve insan eylemleriyle ilgili sorunları insanın kendinden yola çıkarak ele alma çabalarının yaygınlaştığı bir dönemdir.

Aydınlanma Yüzyılı veya Felsefe Yüzyılı da denen 18. yüzyılda, insanın kendini doğru şekilde bilmesi, tanıması, anlaması ve anlamlandırması için yeni

arayışlar içine girilmiştir.

Böyle bir arayışın etik sorulara da yönelmesi kaçınılmazdır. Felsefî soruşturmalarda ilk

bakışta bilgi sorunu önde görünmekle birlikte, filozofları araştırmaya iten

asıl neden, insan ve insan eylemlerinden doğan sorunlardır.

Genel olarak toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlar olarak görünen bu sorunlar, temelde insan eylemleriyle ilgili etik sorunlardır. İşte 18. yüzyıl, etik soruların öne çıktığı bir yüzyıl olmuş, ardından gelen dönemlerdeki etik tartışmalara zemin hazırlamıştır.

Etikte faydayı temel alan yaklaşım da böyle bir ortamdadoğmuştur. Faydayı temel alan

anlayış, 18. yüzyılda başlayan yeni eğilimlerde kendini birlikte, temellerini Eskiçağdan alır

gösteren bir anlayış olmakla Bu yaklaşımın

köklerinin Eskiçağda, Kyrene (Kariin Okulunda görülen haz ve hazza bağlı mutluluk

düşüncesine ve Sofistlerin erdem anlayışına dayandığı söylenebilir.

. ) .

Faydacılık adıyla bilinen bu yaklaşımın temelleri Jeremy Bentham tarafından atılmış; daha sonra James Mill ile John Stuart Mill tarafından

geliştirilmiştir. Faydacı bakış açısına göre bir eylemin değeri, sağladığı fayda ile belirlenir. Bir eylemi doğru veya uygun kılan şey, o eylemin olabildiğince çok sayıda insan için en

yüksekdüzeyde mutluluk sağlıyor olmasıdır.

Bentham’ın (Bentamın) deyişiyle “bir eylem kişinin genelde mutluluğunu, daha özeldeyse o anki

hazzını çoğaltıyorsa ya da kişinin o an yaşadığı acıyı bir biçimde azaltıyorsa, işte ancak o zaman yararlılık ilkesine uygundur. Faydacılığın bir

felsefe olarak özü, bir eylemin sonuçlarını

vurgulamasıdır. Eğer bir eylem zararlı olanlardan ziyade, faydalı sonuçlar ortaya çıkarırsa o zaman doğrudur; tersi olursa doğru değildir.

Akarsu, Bedia.(1965). Ahlak Öğretileri: Mutluluk Ahlakı. İstanbul: İstanbul

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Yayın No: 1144. Aydın, İnayet (2006). Eğitim ve Öğretimde Etik. PegemA yayıncılık, Ankara.

Cevizci, Ahmet (2005). Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul.

Benzer Belgeler